10 Kasım 1938 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 9

10 Kasım 1938 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No, 2303—518 Buna rağmen gene şufrla muttasıf bulun- duğumuzu; alelâde ve fevkalâde anlarımızda eşyayı idrak etme tarzlarımızın değiştiğini söy- leyebiliriz. Bu değişiklik bize eşya ile ara- mızda hem ayniyet, hem gayriyet olduğunu göstermektedir. Bu iki hale göre meseleyi tet- kik ve tavzih etmek mümkündür. Birinci hale nazaran; bizden müstakil bir eşya âlemi ve onun muhtelif eb'at ve eşkâlde görünüşleri vardır.. Dikkat edilirse burada ken- dimizi sadece bir *müşahit» farz ediyoruz ki, bu, hariçten /aldığımız intibalara kendimizden bir şey katınaksızın muttali olabileceğimizi ka- bul etmektir. Müdrikenin hâssi mutalar üze- rindeki terkib faaliyeti inkâr edilmedikçe bu faraziyeyi kabul etmek mümkün değildir. Fil- hakika ruhun «müteessir olma» kabiliyeti tes- lim edilmezse «müşahit> olmamız bile imkân- sızdır. Kaldı ki, ruh sadece müteessir olmakla kalmaz, kendi üzerinde âmil olanlara tesir de icra eder. Şayet ruh bu ikinci fiili yapmasay- dı, biz tıpkı bir makina gibi, hariçten gelen intibaları sadece kaydetmekle kalır; onları ma- nâlandıramazdık. Bu bakımdan bilginin; ruhun müteessir olmak kabiliyetine, «müessir olmak» kabiliyetinin inzimamı ile elde edildiği anlaşı- lir. O halde saf tabiat yok demektir. Buna mukabil, ruh müteessir olmaksızın müessir ola- madığı için, saf insan da yoktut. Bu itibarla, birer bilgi şekli olan hükümlerimizde insan ve eşyaya ait unsurları birbirlerinden ayırabilmek güçleşiyor. Ve böylece tenssüp, tenazür; ahenk ve sairenin, iki taraftan birinin değil, her iki- sinin de müşterek malı oldukları anlaşılıyor. Acaba hangisi bunlara daha çok tasarruf etmektir ? Her iki taraf ta birbirlerini tamam- lamadıkları için bunu tayin edemiyeceğimiz şüphesizdir. Çünkü ne insan, ne de eşya bize bir <cüz'itam» olarak görünmemektedir. O haj- de bilginin menşeyi hem insani ve hem de eşyayidir. İlimde olduğu gibi bu san'atta da böyledir. Biz güzellik hissine önceden sahip bulunsak bile, bunu ancak eşya muvacehesinde duyabileceğiz. Aksi takdirde bu his bize ebe- diyen meçhul kalacaktır. Şimdi eşya güzel midir? sualine cevap vermeğe çalışacağım. Biz harici âlem adı altında toplanan hâdi- selerin bazıları karşısında güzel tesmiye ettiği- miz bir his duyuyoruz. Bu hissi duyduğumuz anda onu bize duyuran hâdiseyi kendimizden UYANIŞ Muhterem okuyucularımıza Mecmuamıza muhtelif tariklarde gönderlimiş an- zum ve mensur yazılar vardır. Binlarin, başyağıoı. mızdan, yabut umumi neşriyat müdürümüzdep, Jan gıları hakında ( dercedilmeseler bile ) birer 494p. bekliyen mektublarda letfedilmektedir. Bu neviden yazıların derçedilebilecek olanları tasnit edilerek Se raya konulmakta ise de bazıları aradan zaman geğ” tikten sonra arzumuz hil&fında ziyaa uğramaktadır. Halbuki o zaman da, neşredilmiyen yazıların müş veddesi yoktur diye iddiamnı taleb eden ve içerisine birer de pul konulmuş olan mektublar almaktayığ. Bu vaziyette bir müşkül karşında kaldığımı da, açıkça bildiririz. Evvelce de yazdığımız gibi, meştw dilemiyen yazıların matbaamısda hıfzeğilereli' $ele$” vaknunda tekrar aâreslerine iadesi bizim içih ediz, güç hem de ekseriyetle imkânme bir işdir. mıza neşredilmek üzer? yazı gönderep okuyucularımızın bu satırlarımızı haklı bu eminiz. «Uyanış» yeni istidatlazı ber söman kete tanıtmağı kendisine vazife bilmekiğ isafı güç olan arzuları da yukarıdâ imkânsızlıktan dolayı yerine getiremez280 zor görülebilir sanırız. ö” f Uyanış tak alağ ii ek © ayırmıyoruz. Ancak muvakkat bir zamşn yaşadığımız bu bedii zevk anı, gi inkılâp ettikten sonra, biz filan san beji bir his duyduk, onu bize filân hâdise duyurdu diyoruz. İşte alelâde yaşayışın mantıkı eşyayı ayıriyor. Onu sadece bir münebbik kul ediyor. Halbuki fevkalâde döfsrdili » bişe lar güzellik hissini duyms anlşrığır » Bis ten- bihi münebbihten ayıramıyor, en kalarını kendimiz gibi yaşıyorur. Ve böylece güzelliğin ne süjede ve nede abjede, bşiki her ikisini ihtiva eden bir bütünde tecelli eti Bini anlıyoruz. Bütün bu izahlar bise güsellik biseiniâ Be, yolda tekevvün ettiğini bildirebilirlerse deopliği mahiyetine sit bir şey bildiremezler. Ç © Hi KÜ BİZ BU HİSSİ Yad RIZ, BİLEMEYİZ. # AH Mustela Seyi 7 $

Bu sayıdan diğer sayfalar: