30 Kasım 1939 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 5

30 Kasım 1939 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 2958—573 UYANIŞ 9 a TARİH, HUKUK, SİYASET. Tarih geçen zamanlarda olan biten şeyleri bilmek ve onlardan ibret dersi almaktır. Fakat Paul Valöry gibi büyük adamlar tarihin faydasız ve 'üzum- suz olduğunu iddia ediyorlar. Acaba Hazreti İsa diye bir adam var mıydı? pekçok tarihçiler İsayı inkâr ediyorlar, böyle bir adam yoktu diyorlar, O kadar eski zamanlara gitme- ğe lüzum yok. Bagün gözümüzün önünde olan bir tramvay kazası- sının omuhakemesinde bulunsak şahitlerin herbiri birşey söyleyecek ve hiç biri ayni ifadede bulunme- acak.. binaenaleyh bugünkü vak'- yı biz hakkile tayin ve tesbit ede- mezken, eski zamanların vak'ala- rında ve kadar hakikat arayabiliriz? Demek oluyor ki tarihi doğru yazmak pek güçtür. Tarih yazanın eseridir, yapanın deği! derler. Ta- rihçi istediği gibi vakayı hikâye eder. Tarih bir san'at ve edebiyat işidir, muhayyeleye dayanır yazılı vesikalar ise aldatıcıdır diyorlar ise de, son zamanlarda arkeolojinin elde ettiği müsbet muvaffakıyet- > hayran olmamak kabil değil- ir. Tarihten dersi ibret alınmaz. Çünki her vak'a başka türlü cere- yan eder, hiç bir vak'a ayni olmaz. Tarih ne fendir, ne de ilim, «Allah sana akıl, banada biraz iz'an versin olur mu)> min, hepimize. Bu dua, hepimiz için kabul edilsin. Öyle mi ya?.. Gene de didiniyoruz. Gene de birşeyler yap- mıya, beyendirmiye; birşeyler bulmıya, kabul eftirmiye çabalıyoruz. şte, önümüzde bu işin en tecrübelisi: Baltacıoğlu. Kürsüsünün yerine koyduğu “Yeni Adam,, da, etrafındakileri -oku- yucuları- birer talebe şefkatiyle sevi- yor.Onlara en iyi yi, en faydalıyı vermek için çalışıyor. Fakat, topu topu kaç kişi? ben diyeyim iki bin, siz diyin üç bin. Hepsi bu. Ya, niçin, elli bin, yüz bin deği Bilmem, onu bize sormamalı. Merak etmeyin, bizde de beynelmi- lel ölçüde şöhret olacak, adam var. Ama, meydan nerede).. Siz, bize onu veri. Gavsi Halid OZANSOY o Yazan: SUBHİi NURİ İLERİ “v her halde bir san'attir. Bir de Micelet gibi bazıları tarihi vak'a- ların hep yüksek hislerle, hamiyet ve vatanperverlikle vukug geldiğini iddia ettikleri halde Marx gibi bag- kaları da herşeyde maddeciliği ileri sürerek tarihi yapanların şahsi menfaat gayelerini araştırırlar. Ha- kikatte ne yalnız hamiyet ve nede yalnız menfaat vardır, belki Jau- r6ö#'in dediği gibi bu iki mefhu- mun itilâfı lâzımdır, yeni tarihi yapanlar lem hamiyet ve hem de menfaat hislerile hareket ederler, Vakıa yalnız hamiyetle ortaya atı- lanlar da varsa da menfaatini temin etmek için de ayaklananlar az değildir (1). Tarih, İnsan cemiyetlerinin ma- zisini tetkikdir. Acaba tarih bir ilim midir? Her ilim umumi şey- lerden bahseder. Tarih ise hep hu- susi vak'slarla meşguldür. Bu hadi- seler hiç bir vakit iki defa ve ayni ile tekerrür etmez. Her vakit vu- kuatta zemin ve zaman farkı hasıl olur. Büyük Adamlar tarihi vak'a- ların üstüne damgalarını korlar. Fakat büyük adamların kararları çok defa evvelden küğfedilimes. Bazan küçük telerruai jiek büyük bir ehemmiyet alır. Tarih imkân ve ihtimalin saha- sıdır. İlim ise hadiseler arasında zaruri münasebetler ister. Bir de tarih kat'i bir tahakkuka imkân vermeyen yegâne ilimdir, Bu mevzu üzerinde yeniden bir muhakeme yürütmenin, bir müşahedeyi tekrar etmenin, bir tesrübeye bir daba başlamanın imkânı yoktur. Tarihin tedkik ettiği mazi hiç 14) Subhi Nuri ileri — Sevr ve Lozan. -3S. Subhi Nuri ileri — İktisadi münase- betler ( haftalık S. E.S, mecmuası) nw atwra 4 — gilk kânun 1930. bir veçhile hallolamıyacaktır. Her türlü tecrübi malümattan kaçar. İşte bu noktai nazardan dolayı tarih diğer ilimlerden ayrı bir mevkidedir. Tarih, ilimden ziyade san'ate yaklaşır. Tarih de, san'at gibi, hakikati şahsi bir gözle görmek, büyük bir kısım ile tetkik etmek ister. Tarih, belki edebiyatın bir kolu diye telâkki edilebilir. Fakat bir başka noktai nazara göre de tarı diğer bir ilimle yaklaşır ve gan'at- ten uzaklaşır. Tarih de her ilim gibi hakikati arar. Hakikatin, tarih için, güzel- likten daha çok kıymet ve ehem- miyeti vardır. Tarihimiz için ilim ve tenkit ruhu ve fikri lâzımdır. Ezcümle tarihçinin pek' mükemmel ve mu- ayyen bir metodu olmalıdır. Ciddi bir tenkitden sonra elde edilen tarihi hakikati artık gene inkâr etmenin manasi olamaz. (2) Hukuk Var mıdır, nedir? Bir takımları bukuk tabiatie mevcutdur diyorlar. Bir takımları hukuk kuvvetten gelir diyorlar. Bir takımları hukuk ahlâktan veya ideâlden gelir diyorlar. Ben hukuk, menfaatlerin itilâf etmesidir diyorum. Tabii hukuk yoktur ve olamaz. Kuvvetli her vakit zayıfın hakkına yani menfaatine riayetsizdir, ona tahakküm eder. Tabiatte hukuk olsaydı ondan herkesin ayni veğ- hile İstiiürlüt etmesi lâzım gelecekti. Bu ife vaki değildir. Bilâkis bazi- larının hinyattnı istifadesi çok oluyor, bir takımlarının ise ya hiç veya pek az. Tabii hak yoktur, hukuku tabiat yaratmadı. İnsanla» rın kurduğu cemiyet yaratır. Hu- kuku e:miyet halinde yaşıyan insanlar düşündü ve tanzim etti, Hukuku yaşatmak için müeyyideye, yani kuvvete ihtiyaç var, » Devamı gelecek sayıda - (31 F. Challeye» E'Histoire.

Bu sayıdan diğer sayfalar: