21 Aralık 1939 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 3

21 Aralık 1939 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SER V E VT İF İÜ NU NN Müessisi: A. İhsan Tokgöz Meşriyat Müdürü ; H. Fahri Ozansoy Kuruluşu 1891 Fiyatı 15 Krş. UYANIŞ SİYASİ - EDEBİ - İLMİ - HAFTALIK - GAZETE © Bu Sayıda Ahmed İhsan TOKGÖZ — Abidin DİNO — Cahid Saffet — Cavid YAMAÇ — Fehmi BALDAŞ — Gavsi Halid OZANSOY — Hüse- mettin BOZOK — İbrahim HOYİ — L ERİŞÇİ — Melih Cevdet — Mümtaz Zeki — M. Sami TEZİŞ — Suphi Nuri İLERİ — Yusuf Ahıskalı Yl 60 — Cilt 87/38 No 2361/876 Talgral : Sorsetifünur İstenbal Teleion: 31013 Perşembo, 21 Birincikânun Fiyatı 15 Krş. 5s O ünlerde memleketimizde görülen pahalılık derdini anlatmak için «ihtikâr» «muhtekir» kelimele- rini kullanıyorlar. Arabcadan alma bu kelimeleri ben çok zayıf buluyo- rim. Ortada gördüğümüz gayri ta- bit ve bergün artan fıyat yüktel- mesine ben, hiç tereddüd etmeden soygunculuk diyorum. O halde iş soygunculukdur! ve bunu yapanlar merhametsiz, saygısız, düşüncesiz ve memlekete bağlılıktan mahrum soygunculardır. Muhterem Ticaret Vekilimizin ağzından dinlediği- miz çok keskin sözler aceba bu çapulçu güruhunun gözlerini aça- cak mı? Pek ummuyorum; 1914” 1918 umumi muharebede ne biçim şeyler olduklarını yakından görup snladığım bu soyguncular, yalnız bir dilden anlarlar; o da ani ceza ve bilhasen nakdi cezadır. Öyle derin bir hummaya tutulurlar ki gözlerinin gördüğü, kulaklarımı duyduğu yüreklerinin hişseylediği yalnız ölçüsüz kâr ve paradan ibaret kalır. Ama ne ölçüsüz kârf Bunun terifi zordur! 1914 de kilosu altın pars iki kuruş olan şeker iki yıl sonra altın para yirmi kuruşa çıkmıştı. Ellişer kilodan 650 sandık çekeri olan bir bakkal tapıyorum ki kırk altini bir buçuk yıl sonra bin altın yapmıştı. Böyle yağlı ballı eski muharebe günleri akıllarda iken, yağlı ballı işlerde parmak yalaınış olanlar halâ yaşar- ken şimdi ayni bırsa düşmeme- leri kabil midir * Muhterem Ticaret Vekili arkadaşımızın dediği gibi insan bu soygunculara o tarihde uzun bir uykuya yatmış ve şimdi uyanmış diyeceği gelir! Yalnız şu var ki 3 Eylülde başlıyan umumi mubarebeden beri üç buçuk ay geçti; biz umumi harbe Allaba şü- kür karışmadık. Bu bir lutüfdur; bugün başımızda yainız yurdun ve milletin derdlerile uğraşan büyük Cümhuriyet idaresi vardır, bu daha büyük bir varlıktır, Fakat gözleri- Di hırs bürüyen ve para hırsıyle dünyanın ve insanlığın her türlü mukaddes bislerine yüreklerini kapayanlara söz anlatmak kabil mi» dir? Soyguncular dediğimgibi sade bir dilden anlarlar, o da soyguncu lak kârını ellerinden almak ve ayrıca ceza vermektir 1914-1918 Umumi harbi, soygun: culuk hırsını dünyanıu her tara- fında doğurmuştu, İukat gene istit rad olarak söyleyeyim; İstanbulun kurduğu e zamanki goyğunculuk manzarasını başka (memleketler görmemişdi. 1914 - 1918 barbi içinde işi düşüb veyahud bir nefes alabilmek üzere Avusturyuyı, Al- manyayı ve bilhassa bitaraf İsviç- reyi görenler oralara varınca İs- tanbula nisbeten kendilerini ucuz fiyata ve kolay geçinmek saadeti içinde bulmuşlardı. Bu bali ken- dim de 1917 ve 18 de görüp mu- kayese eyleyebilmiştim. Şimdi me- selenin uzun teferruatından geçelim de bu maziden neden dolayı bahsey- lediğimi anlatayım. Dediğim gibi Avrupa 191410918 de muharebe ihtikârını görmüştü, Buna karşı o zaman birçok tedbirler elmaja çabalamıştı; alınan tedbirler ara- nılan semereleri tam olarak ver- memişti. Fakat Avrupalılar 1918 deki bu gayretlerden bir ders al- mıştır. Aldığı dersin tatbikatını 1939 harbinde derhal yürütmeğe baç- ladı. Aklımda kaldığına göre bu- nu bir defa daha ve muharebe başlangıcında bu sütunlarda yaz- mıştım. Şimdi bir daha tekrarla- yalım : 3 Eylül 1939 muharebesi beni sevgili kardaşım doktor Besim Ö. mer le beraber Vişide yakalamıştı. Derhal tedaviyi bırakıp avdete ka- rar verdik ve elimizden gazeteler düşmüyordu. 4 Eylül de Fransa YGUNCULUK Istanbul, 22-12.939 ihtikâr mücadele kanununu neşrey- ledi. Kanun seferberliğin ilânile beraber meriyete geçiyordı. Bin eziyetlerle, 6 Eylülde Vişi- den İsviçreye Cenevreye geçtik. Oraya gelince bir ihtikârla mücu- dele kanununun İsviçrede de neğr- olunmuş olduğu hayretle gördük. Her tacir elindeki malını defterleri mucibince beyanname ile bildire- cek, hiç bir dükkâncı 2 Eylüldeki datış fiyatından bu mallar üzerin- de zam yapamıyacak; ber tacirin malı mutlaka kendi namına tutul- muş depolarda bulunacak; beyan- nameşi olmıyan ve kendi namına olmıyarak saklanan mallar hükü- metce müsadereye tabiydi. Ayrıca nakit cezaları ve hapisler var idi. Meselâ 2 Eylül fiatından fazlasına eski mevcut mal satanlardan far- kın yüz misli ceza dabi alınması kanun icabından idi. Hele büsbü- tün ticaret ve sanat icrasından men olunmak gibi zecri hükümler dahi var idi. Görülüyordu ki Dün- yanın en demokrasi devleti olan İsviçre bile muharebenin doğura- cağı soyğunculuklara karşı daha ilk günde tedbirler almıştır. Burada itiraf edelim; Galata, Beyoğlu, Eminönü ve civarı goy- ğuncularına karşı biz keskin tedbir- ler almakta gecikdik, Fakat zararı ok, geç olsunda güç olmasın! Ticaret Vekilimizin sözlerindeki keskinlik bana çok ümit verdi, yüreğime su serpti. Matbaacılar da (soyğuncularla ihate olunmuştur. Bir müşteriden alınan işin malzemesine dört gün sonra yüzde otuz yükselmiş bul- mak gibi haller karşısında matbaa- cılık gınıfı felce uğrayor. Bütün ümitlerim Ticaret Vekilimizin göz- lerinde ve bu keskin sözlerin soyğunculuk ceryanını kesmesini görmektedir. Ahmed İhann TOKGÖZ

Bu sayıdan diğer sayfalar: