9 Ocak 1941 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8

9 Ocak 1941 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

viziyon ve mıntakâler sadece istidadına yeni kuvvetler katıyor zenginleştiriyor fakat özünden ay- rı yabancı formüllere onu götür- müyor. Sanat çıraklığını, o zamanın resmi ressamı olan, pek parlak bir sanatkâr addedilmeyen fakat resim sanatının bütün incelikleri- ne vakif bulunan Pieter Coecke van Aolet'ın yanında yapıyor. Ve hakikaten Coecke Antwerpen'deki ressamlar (Gilde) birliginin dekanı idi ve Beşinci Şarl için resimler yapmıştı. Ayni zamanda mimar ve duvarları nakkaşlıyordu. Çok sey- yahat etmiş İstanbul ve Romayı görmüş ve Romada İtalyan resim mektebine hayran kalarak dön- müştü, O zamanlar Rönesana İtal- yan ressamlarının tesiri bir moda teşkil ediyordu. Bruegel (academi- sant) ve sunni olan ustasının kar şısında istidadının bürriyeti ve ha- kikatiyle kendini parlatmazdı. Fa- kat sanata lüzumlu olanları öğ- rendi; sanat disiplinini, sanatın ilk unsurlarını... 1650 de Bruegel mühür naşiri olan Hieronyamus Cock'un talebesi oluyor. İlk hocası Coecke, Bruegel'- in ressamlar arasına karışmasından evvel ölmüştü. İkinci hocası olan Cock büyük şöhreti haiz bir sanat- kâr olmadığı halde resim san'atini iyi bilen ve zamanın esprisini kav- rayan biri idi. En karışık tesirler ve tezatlı iddiaların karıştığı bir şehirde Cock zeki tüccar kafasile sadece modada olan İtalyan tablolarını taklit et- mek pek büyük bir gey ifade et- miyor. İtalyan Mektebinin tesiri ve kompozisyonunu taşıyan grs- vürleri alanların yerinde Flamand hayatını : Köy muhitini folklor prodüksiyonlarını ve eski Flamand san'atkârlarından mülhem motifli sahneleri sevenlerde vardı. Bunun için zaten Cook evinin kâpısuna astığı tirmada çok sembolik olmuş- tu. «Dört tarafın rüzgâr» taşıyan bu firmaya Anvers'ten, Şebir'den, İngiltere'den, Franas'- dan ve Almanya'dan müşteriler koşuyordu. Onu eski flamand kostümü, sakallı, sakin, lâtin ve grekçe ko- nuşali ve sağtığı ikigravünün ara- sında doştlariple şeamanının. #pirü- tüel kallyuylarından dini mücade- leler ve Calvin, Ratterdem'li Eras. mus ve François Rebelais hakkında 90 —- Servetifünun — 2316 ağını * konuşurken tahayyül ediyoruz, Brugel'in mânevi şahsiyeti bu spirtüel meşgaleli ümanism ve din münakaşaları, retorisyen, sanatkâr ve slimler muhitinde yuğruldu. Cock istidatlı san'atkârları et- rafına toplamış, en çeşnili mevzu- ları çizdirip, kopya ettiriyor, ve alıp gravür yapanlara teslim ede- rek, bazı kendi ve bazı da gravür- lerin ufak teşhisinden sonra pro- düksiyonunu ticaretleştiriyordu. Bruegel çıraklığına devam ede- rek tekniğini ve esprisini kendin- den önce gelmiş olan flamandlı sanatkârlardan Aertsen, Metsya ve bilhassa Hieronymus Bosch'un ki gibi parlatıyordu. Hieronymus Botch ile Brugel'in teması, evolusiyonunda büyük bir kerâmet gibi görünür. Bu yolunu tayin ettirecek bir tesadüftür ki kendi hayat formulünde de mev: cuttur. Bruegel, Hieronymus'un eserin- deki şeytani neş'e; ve salire ile mistisizmin muhassalasına havran- dı, ve o zaman anlıyorki kendi yolu italyanlaşmış mektep olmayıp dağınık, çığırtkan ve hattâ bayağı olan folklor damarıdır. Bruegel bu viziyonların hararetli ritminde ve kaynaşan kalabalığında orta çağın vehim huzursuzluğu ile komşu olan bir sihirbazlık alemini keşfetti. O, hayatın yalnız birbirinin yanına konan şekil ve çizgiden ibaret ol- madığını anlamış ve değişen oyun» lariyle ışık ve zengin ber nekadar «fecir» leri olursa olsun realitenin söyliyen bütün gamını tüketeme- diğini ve ahenk ve berraklığın yanıbaşında bir yeraltı muamma ve gölge &lemi olduğunu keşfet mişti. Ve Bruegel, bu alemin gibrini keşfeden sanatkârın bütün hevesiy- le bunun içine dalmış ve dinç bir zaman Sonu bulunmuyan bu dün- yanın &kislerini kendi ruhunda hissediyor veya devrin hâlâ silki- nemediği orta çağ hayatıma bir çok işaretiyle kabul ediyordu. 1551 yâni bir gene sonra Bru- ugel «Ressamlar korporasyonu>» na kabul ediliyor. Çıraklığını ta- mamlamıştı. Bruegel başka yerler gezip viziyonunu zenginleştirip ve yeni sanat tekniği benimsemek anının geldiğini anladı. Ve büyük bir seyahat yapıyor: Fransada dolaştıktan sonra İtalya'ya geçiyor bunu da Messina,ya kadar geziyor ve Brenner ile Tirol tarikile dönü- yor. Tabii bu seyahat yaya yapı- lıyor resim defteri en kolay alına- cak yerdedir. Bu büyük firarda san'atkâr tabiatin daimi görünüşü olan peysaj'dan başka bir şey üze- rinde durmuyor O, büyük bir sür” atle devrin görünüşü ve inşanların kıyafetleri yanından geçmiş ve İtalyan ressamlarının san'atinde de kayda değer bir muhabere gö- rememiştir. Bruegel'in İtalyan Şe- hirleri Roma'da kalışına dair çok şeyler bilinmemektedir. San'atkâr, tlamand ruhunu te- miz tutmayı bilmiştir. En ziyade ve daha sonra onun üzerinde bir az Titzian'nın tesiri olmuştur. Fa- kat ufukların açılışına kendişini koyuvermiş Roma, Neapole, Mes- sina paysajları ve danüşte Âlp dağlarının muazzam pespektif onun çizgileri arasında (bulunacaktır. Fakat ne yazık ki bu çizgilerden bir çokları kaybolmuştur. Âlpleri aşması bilhassa onun üzerinde bü- yük bir tesir yapacaktır ve bu Ânı bütün ressamlık hoyatında yaşıya» caktır. (Compos6) tablolarında bil- hasaa isrâr ederek; Uampanie, me- râsının dib plânını birçok defalar kazalı tepelerin muazzam mevcu- diyeti sarsacaktır. Bu seyahatinden dönüşünde Bruegel san'atkâr şahsiyetini tek- millediği muhite yeniden giriyor; Hieronymus Cock onu yeniden a- lıkoyuyor. Brugel hayatının gonu- na kudar takib edecek olan sanat faaliyetine o zaman başlıyor. Pek az defalar bu faaliyetinin ritmini değiştiren hâdiseler vuku- bulmuştur. Ön plânda, 1558 e doğru vizion ve ifade tarzının değişmesi. İlk tablosuna bışlaması ve gravürü ter- ketmeksizin kendisini ressamlığa verdiği tarih ve 1563 te, Sabık ho- cası Van Korke'nin kızıyla evlenip kaynanasının israrı üzerine Tetori- siyenleri, hür ve bohem muhiti yâni Antwerpen'i terkederek Brük- sel'e yerleşiyor. Bu tarihten 1569 a yâni ölümüne kadar sanat pro- düksiyonu disiplini ve vizionu zen- ginleşiyor. Bruegel'in İtalyadan dönüşü ile ölümü orasındaki zamanı ikiye &- yırabiliriz: İlki Bruegel'in desenler yaptığı zamanlar (bu faaliyeti pren- sib itibarile resmi terdetmiyor ve ikincisi sanatkârın renk ve ışık ile — Devamı son sayfada —

Bu sayıdan diğer sayfalar: