6 Kasım 1941 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8

6 Kasım 1941 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

RE Üçüncü Devlet Resim ve Heykel m — Mm. | zl , a İN Sergideki tablolardan : Sabri Berkel'in Fatih civarından bir Peysajı Her sene olduğu gibi bu sene de hükümetimizin yüksek erkânı, gefirler ve san'at âlemimize men- sub mümtaz zevat huzurunda 29 'Feşrinlevvelde Ankarada Sergi evin de Mazim Şimdiye kadar sanat- edile kaç, arkadaşın bir — Kerr o sesilen idenlin bü- yazi; iyilik ve güzellik derecesi. Meselâ, Anakreon, Aristofân ka- dar kusursuz bir sanatkâr olabilir. Fakat Anakreon, Eşil ve Göte ile beraber yanyana konmak isterse, bu, kokulu şarap dolu bir bardakla fırtınası eksik olmıyan engin bir denizi mukayese etmeğe benzer. Bizi görüşümüze göre, Par- nasâjen ve sembolistlerde ekseriya noksan olan şey insaniyettir. Onlar yalnız san'atkör olmak istediler ve öyle oldular. Fakat sanatkâr da bizi alâkadar şeyin “insan,, olduğunu düştuemediler. Halbuki sanatkâr- larla bizim aramızdaki müşterek ölçü ancak insaniyettir. Biz, daha heyecanlı, daha müş- tik, daha samimi ve daha geniş bir sanat tabayyül ediyoruz. Kısa- ca, insani bir sanat istiyoruz. Bu sanatta, hislerile, fikirlerile bütün ingani okumak istiyoruz. Güzellik için güzellik mektebi sanat tari- hinde okunabilir, Rüya için güzel- lik mektebi de öyle. Artık (hayat için güzellik mektebi) kurmak za- manı gelmiştir, 294 — Sereetifünün — 2359 ğ araya gelip teşkil ettikleri grup veya birlikler halinde eserlerini teghir ederlerdi. Bu sergiler ayrı ayrı yapıldıkları için bizlere Türk plâstik sanatlarının inkişafını ta- nıtamazlardı. Halbuki bükümeti- mişin pek yerinde bir kararı ile Sembollerin berrak olması lâ. zımdır, Karanlık bir sembol, gü- zel de olsa, anahtarı elimizde ol- mıyan güzel bir çekmeceye benzer. Derin şeylerde anlaşılır bir şekilde söylenebilir. Sembollerdeki hissiz- likten ve rabıtasızlıktan usandık, Her sembolün arkasında bir insan kalbinin çarptığı, ahenkli bir ze- kânın düşündüğü sezilmelidir. Bizçe sanatta yenilik şunu ifade eder: Parnass'ın sanatkârane gii- rinden, sembolizmin mücerret şiirin den sonra baştan tırnağa kadar insa- ni bir giir. Dünya hakkındaki fikri- mız de tamamile insanidir. Ne mig- tik, ne de septik. Hayatın ve tabin- tın içine dalgcağız; onu anlamak ve yaşamak için. Tabiat bize her şey- den evvel güzellik ve cemiyette hareket ilham ediyor. Bunları ya- şamak için seviyoruz, Vazife, na- mütenahi zamanın bir anında gö- rülen rüyayı, bizden sonra geler ceklere bırakmak üzere onu güzel gözlerle zabtetmektir. Her birimiz, bitmiş eşerimizi ortaya kopmadan önce ona tekrar bir göz atıp göyle demeliyiz : SERGİSİ Yazan: a 5, Nahid Bilga a) Ankarada açılan bu büyük sergi bütün teşeküllere mensub sanat- kârlarımızı bir araya topladıktan mada, hiç bir birliğe mensub ol- mıyanları ve memleketlerde bulu- nan ecnebi ganatkârlara da eserle- rini teşhir etmek fırsatını veriyor. Böylelikle memleketimizde plâstik sanatların inkişafını bir arada gö- rüyor ve takdir ediyoruz. er. gide teşhir edilen eserler arasında en fazla muvaffak olunanlara mü- him mükâfatlar verildiği gibi dev- let müesşeseleri, vekâletler bu ser- giden eserler satın alırlar. Böyle likle osanatkârlarımızın emekleri mükâtatlandırılmış olur. Bu sergi- nin en mühim hususiyetlerinden » Devamı son sayfada - «Ben bir insanım. Allahın par- lak güneşe, ademin siyah yüzüne bakmasını biliyorum ve körkmu- yorum. Ne birinin ışığı gözlerimi kör edebilir, ne de ötekinin ka- ranlığı beni yolumdan şaşırtır. Emin ki yürüyeceğim. Ben bir ines; mii şairin vazifesi, tabiatta- ki gizli güzellikleri ve cemiyetteki ileri hareketleri bize sevdirmektir. Şairde insan olmalı, çünkü o da büyük bir terbiye vasıtası olabilir. Ve Allahdan veya cemiyetten alı- nan vazife, bundan daha iyi bir şekilde birleştirilmiş olamaz. Şair insanı yalnış bedii temaşaya değil, ayni zamanda ahlâk hayatının te- meli olan fedakârlığa da hazırlar. Bedii bir heyecanın gerçekten te- sirinde kaldığımız zaman, günlük kaygularımızı zaman yakın veg. kıştırıcı menfaatlerimizi unutarak yalnız heyecan mevzuu ile başbaşa kalırız. Artık unutmıyalım, bir eser verirken daima hatırlıyalım : sanatta mükemmeliyet derecesi, duyulan idealin büyüklük iyilik ve güzellik derecesi... İhsan BORAN Mekani...

Bu sayıdan diğer sayfalar: