24 Eylül 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4

24 Eylül 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

filmin K I Epidenberi hazırlık dedikodu - larını işittiğim, daha sonra da u- zun reklamlarını gördüğüm son türk filmi, “Kıskanç, ı, İstanbul. da bulunmadığım için, nihayet geçen bafta görebildim, Filimçi- liğimizin son eseri olduğu için mevzu, san'at teknik bakımlardan evvelkilerden daha gelişmiş göre- ceğimi umduğum « Kiskanç » ın seyrinden sonra âdeta üzüldüm. Senaryosunun mubarriri bile bildirilmeyen bu filim de birçok filimlerimizdeki gibi hayal sukut- ları, ihanetler, zinalar, tereddüdler bedbinlikler... le dolu idi. Artist- rinden başka “kendimiz, olan bir şey göremedim. Bir haylı lüzumsuz sahnelerle uzatılmasına rağmen kisalıktan kurtulamıyan film bir sile facia- sını çaulandırmaktadır : « İyi bir erkek ve baba oldu- ğu halde karısının ölümünden son- ra hizmetçisi Nuriye ile evlenerek değişen Cemil beyin karısı ile NAHİT BİLGA Karikatür yapıyor! Olüm. — Seni arıyorum dostum, neredesin ? Yolcu. — Affedersin, seni yordum. İstirahata, çok ihtiyacım olduğundan acele ettim de, eni burada bekli- yorum. 218 — Servetifünun — 72405 , ı i i 1 Yazan: Enver Naci GÖKŞEN o kavgasından, yolsuz hareketlerine sinirlendiği karısının üzerine ateş- etmesinden başlar. Kurşunlar boşa gider, Cemil Bey kendine geldiği zaman, hayatına kasdettiği karı- sının bütün arzugunu yerine ge- tirmekle kendini nffettirebileceği fikrisabitine kapılır; arkadaşı ve karısının aşıkı İhsan beyden borç para alarak karısının israflarına kapar. Nuriye, buna rağmen, ko- caşına birçok kimselerie ihanet etmektedir. Cemil bey İhsandan şüphelendiği halde susar. Çünkü isyan edecek kudrette değildir. Kızını evinden kovar. Şefika yine babasına acımaktadır. Avukat çık» tığı zaman onu kurtarmayi düşü- nür. Cemil beyin dürüst eski kâ- tibi Kemal'le sevişen Şefika bera. ber kurtarma çareleri ararlar. Cemil Bey, bir skandaldan sonra bardan çıkan karısını takib eder, İhsanın evine girer; karısı gittik- ten sonra karşılaştığı İhsanın «cür- mü meşhud yaparak para kopar- makmı iştiyorsunf?» demesi üzerine onu öldürür ve teslim olür. Mah- kemede karısını ele vermek iste- mez, bütün cezaya boyun eğer, kızı babasının cinayetinin mücbir sebeblerini mahkemede anlatirken o, mukavemet eder ve bu sırada geçirdiği buhran çektiği azab, he- yecan ölümüne sebeb olur.,, Kısacası bir ihanet hikâyesi.. filimin ismi neden kıskanç olmuş bir türlü anlıyamadım. Çemil bey bir rah sefaleti olan âdi kıskanç- lığa, kuru şüpheye kapılmış bir kıskanç değildir. Onun aczine, ka- rışının ihanetlerini hazmetmesine acıyoruz, fakat kızmiyoruz. Çün- kü bayağı bir kiskanç değil, bir âcizdir. Filimin ismine rağmen kıs- kançlığın tezahürlerile değil, genç, aşifte bir karısı olan ihtiyar bir adamın aciz, şaşkın ve hasta pisi- kolojisile karşı karşıyayız. Karısından sadakat bekleyen bir kocaya « kıskanç > damgasını ne hakla vurabiliriz!.. Türk toplulu- gunun « Âr damarı çatlamış » de- ğildir; böyle bir adamı “ kıskanç- lık,, la itham edecek yerde, acır... Bu filmin temsil tarafını ele almamakla beraber mühim olan (Şefika) rolünün donukluğuna işa- ref etmeden geçemiyeceğim. O, eerbezeli bir avukattan ziyade pı- sırık bir kızcağızdır. «Baba! Baba!» deyişlerindeki soukluk göze ve kulağa hemen batıyor... Filmcilik sanat ve sanayimizin zengin olduğunu iddia edemeyiz, Cümhuriyetten sonra çıkan film» leri senelere taksim edersek yıl başına aşağı yukarı bir film dü- şer: Bunların ikisi polisye (Kaçak- cılar, Yılmaz Ali), üçü hamasi Bir millet (Ateşten Gömlek, An- kara Postası, Uyanıyor), üçü facin (İstanbui sokaklarında, Şehvet kur- banı, Kıskanç), üçü santimantal (Aysel, Allahın cenneti, Taş parça- m), geri kalan dokuz danesi de vodvil ve komedidir. Senede bir film,. Her halde fazla bir şey olmasa gerek... Mik- dar ve sayı azlığından şikâyet et- miyoruz. Bu belki maddi imkân meselesi. Fakat kalite üzerinde durmak hakkımızdır. Mademki sık sik film çeviremiyoruz, bari çevirdiklerimiz özlü, yerli ve türk olsun, Orada türk aşkını, türk ruhunu, türk benliğini, türk olan her şeyi görmek iştiyakındayiz. Her şeyi “bizim, olan türk filmi- nin başretini acı acı çekmekteyiz.. Bu ihtiyaç giderilmediği içindirki halk arap filmlerine akin ediyor, Yabancı milletlerden glınan mevzuları Türk artistlerile işle- mekte Türk filmeiliği bamıne bir kazanç değildir. Masta ruhlu in- ganların, düşkün kâdınların hayat- larını Manakyan melodram anla- yışile filme memleket kültürü mikyasında faydalı olmasa gerek... Yurddaşlarımızda yerli filmlerin en kötüsüne karşı bile küçük bir ilgi var. Sinemaya gitmek alışkan- lığında olmayan bir çok kimsele- rin bir yerli film bahaneşile &ine- — Devamı 225 inci sayfada —

Bu sayıdan diğer sayfalar: