12 Ağustos 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

12 Ağustos 1930 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mersın Mektubu Şehır Mamur, Fakat Buhranlı. Halk Ta Kumarcı! Mersin çok karakteristik bir şehir. Caddelerde durm- yan bir gidip gelme var. Şe- hir mamur. Halk ve kadınlar kumara müptelâ. İnsan, bütün bağları, portakal bahçeleri ve yeni taş binalarile karşılaştığı zaman vasati Anadolunun bü- tün kasvetini unutuyor. Mersin kısmen de kozmopo- lit bir şehirdir. Son “iktısadi buhranın buradaki fena tesir- lerine rağmen ahali sefih ha- yatımı terketmemiştir. Adeta her ev bir kumar salonudur denebilir. Halk ve münevverler bu vaziyetten çok şikâyetçidirler. Kadınların da en büyük iptilâsı kumardır. Türk ocağı gibi mü- esseseler ise burada da Anado- hlunun her yerinde olduğu gibi durgun ve faaliyetsizdir. İktısadi buhran — buranın bilhassa küçük tücarlarımı fena halde sarsmıştır. Esasen tam bir ticaret bilgisine malik ol- madıkları için günden güne kötü bir vaziyet, çirkin bir bal nazari dikkati celbediyor: Mezarlıklar üstüne fellâhlar ıspanak ve pırasa ekmektedir- ler. Şayanı dikkat bir hal da- ha: Caddelerde sık sık bir polisle mal dairesine haczedilmiş eşya — taşıyan — tahsildarlara rastlanıyor. Haciz — kâğıdı gelmemiş hiçbir. müessese yok gibidir. Bazen kanunen hac- zedilemiyecek olan eşyanın da haczedildiği görülüyor. Çanakkale'de Fırtına Çanakkale, 6 Ağustos — Şehrimiz bugün dehşetli bir boraya —maruz kalmıştır. 32 derece olan hararet birdenbire düşmüş, hava kararmış, şid- detli bir rüzgâr esmiye baş- lamıştır. Şehir bulutları arasında görünmez olmuştur. Boranın köylerde daha şid- detli olduğu — söylenmektedir. Hasarat mühim değildir. M. Bahattin toz Bursa'da En Kısa Yol Bursa - Gemlik - Orhangazi arasında ilk defa olarak müte- kabil yevmi posta ihale edil- miştir. Münakasaya konan Yalova - Orhangazi arasındaki — posta nakliyatı yakında ihale edilecek ve nakliyata başlanacaktır. Bu yol Bursa ile İstanbul arasında en kısa yol olacaktır. Kışın vapur Mudanyaya gelemediği günlerde postaların bu yoldan sevki dih:ı:ı::ülmekle&ir. Bu münasebetle Bursa - Ya- lova arasında sıkı bir rabıta teessüs etmiş olacaktır. Esasen haftanın muayyen günlerinde otobüs seferi icra edilmektedir. a) Son Pos:l:a. HAFTADA BİR DEFA r-—n 1 — Adana: Seyhan, Taşköprü. 2 — Mersin'de İtalya Konsolosanesi. 3 — Niğde ve Bor futbolcuları. 4 — Niğde ve Bor sporcuları. 5Ü Börkak. ba Üyarı z layiei Halkâ Nıçın Eziyet Ediliyor — CNiğde 1 -3 2 8s0 Dün öğleden sonra bir işimi takip için nüfus müdüriyetine gitmiştim. Çıkarken vezne ka- pısında birkaç esnafın maliye memurlarına yalvararak — istir- hamatta bulunduklarını — gör- düm. Kulak verdim. Esnaftan bir ihtiyar: — Aman efendim, daha sa- at üç; niçin paramı almıyorsu- nuz?. Bana yazık değil mi?. Yarın gelirsem benden ceza alacaksınız. Ben ceza verece- ğgim para ile ailemin birkaç | gün maişetini temin ederim. Bir diğeri — Borç alarak paranızı getirdim. Daha pay- dosa bir buçuk saat var. Ne- den — paramı — almıyorsunuz ? diye şikâyet ediyordu. Karşılarında — bulunan bir maliye memurz ise lâkayt : “ — Artık defter kapandı. Yarın cezasile birlikte getirir- siniz,, diye mukabele ediyor- du. Meğer kazanç bugün son günü imiş, şayet bugün sandığa yatırılmıyacak vergisinin Alman ııkclııi İzmir, 8 (Hususi) — İzmir Türk ocağı meselesi, nihayet ocakların umumi — vaziyetinin halli ve ocaklara müspet ve | mektupta — yazdığım — nazar noktası ve tesbit ettiğim düşün- celer teeyyüt etmiştir. Türk ocakları merkezi he- yeti reisi Hamdullah Suphi B. le ocak müfettişi Burhan B. : | “— Ocaklarla bahçelerinde içki kullanılamaz. ,, Nazariyelerini kabul — etti- rebilmek için iki gündenberi ocekta, heyeti idare odasında slâkadarlarla saatlerce müna- kaşa yapıyorlar. — İki güanl | münakaşa ve fikir müdavele- sinin neticesini söylersem gü- lersiniz: Hiçt, Haber aldığıma göre Ham- dullah Suphi Bey; kendisine yapılan tarizlerle adeta muha- fazakârlık tevcih edildiği ka- naatini besliyormuş ve bundan olursa, yarın cezasile beraber | vermek — mecburiyeti Bu, beş on kuruş kazanan za- valhlara acıdım. varmış. * DK fazla hassasiyet gösteriyormuş. Üstadın nazar noktası: *— Ocaklarda içki kullanı- lamaz. Hatta senenin muayyen Bi İkİ üafinden heel,; hala IZMIR OCAK iİŞ !HAL EDILEMIYOR da verilemez.,, Mihverinin etra- fında rengini, şeklini ve esasını değiştirmeden dönüp gidiyor- | Muş.. Diğer taraf ta kendi id- muayyen bir veçhe verilmesi | halini almıştır. Bu suretle geçen I d |ka bir şey değildir. | diasında musır: “—Bugünkü ocak, eski ocak leğildir. Bugünkü ocak, ilmi içtimal, asri esaslara istinat etmiş bir kulüp olmaktan baş- Şayet l aksini iddia eden varsa mese- | le, kurultayda halledilmelidir.., Diyor.. Öyle zannediyorum ki; bütün bu — münakaşalar- dan hiçbir şey doğmıyacak ve mesele olduğu gibi kalacaktır. İlk müzakereye gazeteciler de iştirak — etmişlerdir. Hizmet başmuharriri — Zeynel Besim Beyle Hamdullah Suphi Bey arasında bu hususta uzun ve samimi münakaşalar olmuştur. Her iki taraf ta büyük bir nezahetle kendi tezlerini mü- dafaa etmişler ve fikirlerinden zerre kadar fedakârlık gös- terememişlerdir. Mesele, evelce de yazdığım gibi, İzmir ocağı bahçesinde işret istimali meselesinden çık- “mıştır. Mamdullah Suphi B. in buradaki — muarızları - ortaya ocağın hakiki vaziyetini hayat ve mukadderatını atmışlardır. Melih h | halde maalesef Diyarıbekir Su Ve Havasızlık- tan Kurtuluyor Asırlardanberi Diyarıbekirin müzmin ve mühim bir derdi vardı: Su derdi.... Bu su, Diyarıbekire kırk kilometre mesafede bulunan (Karaca dağ )n en saf ve en büyük bir menbamdan geldiği su yollarının bozukluğu yüzünden ber gün içine saman, paçavra gibi bir takım muzir. mevat — katıştırı- hr ve berbat bir hale getiri- lirdi. Diyarıbekirin bozulmuş olan su ve havası Diyaribekiri ya- vaş yavaş kemiren iki korkunç belâ olmuştur. Fakat şimdi, çok şükür Diya- ribekir bu iki belâdan kurtul- mıya yüz tuttu. Şehri mahpese çeviren etrafındaki surlar ya- vaş yavaş yıkılmıya başlandı ve şimdiye kadar da muhtelif cephelerde iki yüz metrelik yer yıkıldı.. Suya gelince; bu suyun de- mir borularla şehre getirilmesi valimiz Nizamettin Beye nasip oldu. Bundan bir hafta evvel demir su borularının vaz'ı esas yapıldı. Demir - boru ferşiyatı — elyevm — hararetle devam ediyor, bu sene inşa- atın ikmal edileceği tahmin edilmektedir. Tesmi F. Cahit Sinop Mektubu Köylünün İk Şikâyeti: Şehi Ve Dağ Şakile Sinop ilk mektep muallisi lerinden Ekrem isminde genç yazıyor: “ Tatil münasebetile köyle! gezmiye çıktım. 15 sene ev€ başlanmış,fakat hâlâ bitirilem miş olan Karasu yolundayın Akşam saat yedi. Fakat yü dikleri şey ekmek ve soğan. Tarlalar susuzluktan Mahsul kısmen - kuruyup rulmuş. Nihayet köye vardık. B köylünün biri evine mi: etti. Köylüler hoşgeldine $ Buraya sıhhiye memuru - hil uğramazmış. Binde bir aşı iç şehre davet eder, gitmiy | olursa 5 lira ceza alırmış. Bup verecek parası olmıyanlar © kuruş gündelikle yolda çalı mıya mecbur edilirmiş. Köylü tütününü terhin € mek şartile yüzde elli fi vererek para bulabiliyor. F kat tütünün parasını alab -mek için hiç olmazsa 15 defi şehre inmiye mecbur. - Bulunduğum köye bir şam tütün muhamminleri g* di. Her ev misafirlerini ağ! lamak için ne mümkünse yal tı. Yemekten sonra - iki kad merdivenleri çıkarak sessif! yanımızdaki odaya girdiler. Birden ortalığı derin ? süküt kapladı. Suratlar endi ile doldu. Meğer aylardanb? köy civarında dolaşan iki ser$! yanlarında taşıdıkları kadınli içeri göndcnnı;. zıyecek. ) yecek, — vesaire isi Kendileri dışarda ağcın dibi de bekliyorlar. Bir saat kadar ev sahibi! işkence yapıldı. Kadınlar | tediklerini aldılar, şakiler ' yaptıklarını kâfi görerek $ kilip gittiler. Belkide yöf başka bir köyü izaç edece Ekrem , Bursa'da Damızlık Hayvanla' Yarış ve aslah ” encür' vesatetile Fransadan ııbl j nan İngiliz aygırlarından yetimize ait olan dört |"' atı gelmiştir. İ Aygırlıı'. asri ve fenni kilde yeni tesis edilen ai deposuna yerleştirilmiştir: Bi lardan Gçü üç, birisi ait Yf? dadır. Bu sene damızlık için yöl altı yaşındaki aygırdan ıı”” edilecektir. Islahı hayvanat yol:;:'g racabey harasının yetif'| | kımyetli dımuhklırdllwl mübayim..na vilâyetçe ehi verilmektedir: Hu sene olduğu İM sene de külliyetli miklfi köylere boğa lgu edikj mer C€

Bu sayıdan diğer sayfalar: