14 Ağustos 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

14 Ağustos 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

>. S.E Mep A ©. Wu e © ge e O.A. ölen an öm ala? Hiya Ye Yaa VE, mmm a (Herhakkı mahfazdar) Ben, devam ettim: — Alelhusus, siz burada doğrudan doğruya (Ordunun misafiri) siniz. Emin olunuz ki Ordu, bütün dikkatile hayatı Wiza niyehbandır. Dedim. Abdülhamit, bu son Sözlerime bıyık altından güle- tek sanki bana: ( Salim E£ vak'asını ne çabuk unuttunuz?) mek istedi ve sonra metin sesle: — Hayır... artık ben haya” tımdan korkmuyorum. ( Ece geldi cihana, baş ağrısı bahe- ne... ) Er, geç hepimiz ölec“ Hiz... Ne ise, bu bahsi kap Yalım... Söz, nereden açılmıştı. Ha.. askerin taliminden.. Eve #sker doğrusu güzel talim « terbiye görüyor... Lâkin be askerin bu kadar sıkı tali görmesinden birşey hissediye Tum,. Sakın harp falan O Masın? Evvelki gün de birkaç vapurla asker geldi. Benim de ayaklarım suya erdi. Abdülhamidin kaç gün denberi sormak istediği #ey İşte bu idi. — Hayır efendim, harp filân yok. Bu vapurlar, milli İane ile satın alınan nakliye Zemileri. o Bunların sevk ve . kabiliyetini manevra yapılıyor. devletiniz, rapi da böyle Maneyralar sık sık yapılır... Abdülhamit, bu cevabımı, tereddütle | karşıladı. Fakst; a türlü cevap verdi: — Aman, Allsh versin de olmasın. Benim, başka bir emelim yok. Belki benden Müphe edenler vardır. Halbü- bu şüpheleri, beyhudedir. Ben, üç senedenberi burada Cenabı Hakka hamdü sena İl€ Meşguliim, Otuz üç sene Pir hlık ettim. Herşeyden 9” Yümu aldım, Dünyada hiçbir #melim kalmadı... Beni herkes tanımaz. Hakkımda; şöyle böyle söyliyenler de vardır. Halbuki ben, derviş bir ada- Bum. Vakıa, gençliğimde bir defa işret kullandım. Fakat zaman, hiçbir şeyde ileri varmadım. Bari hükümdarlar vardır ki Siistimali ile meşhurdur. Er Mümle vefat eden giltere Kr Pali Yedinci Eğvart gibi İ9- Bilterede birçok rengin Yabı- vardır. Hatta bunların b da para sayesinde rül- ler almıştır. Meselâ (Baron te ) ve.. daha isimlerini ba- ıyamadığım © bazıları, o bu Meyandadır, ie Edvart, hergün bun- içki içer ve kumar ©y- deme. Öyle derler ki, ke lara da çok düşkünmüş. ç Hatta, muhtelif hastalıklar Şekemiş, Ömrünün kısmı âza- ue Fransanın genini dnlarla geçirmiş... Çok da- Yanıklı, çok kuvvetli bir adam- ar m PT İL “ Abdü k Kuş ZİYA ŞAKİR . ödülhamidin doktorlarından Şemsettin Molla B. görüşmüştüm. Daha o zaman bile, kendi adamları: — Bizim Edvart, çapkındır. derlerdi. * Abdülhamit, söze nereden başladı, nerede bitirdi? Bazı günler, sözlerini ve fikirlerini pek güzel, pek düzgün idare ediyor. Bazan böyle biribirile hiç münasebeti olmıyan şey- leri bir sıraya getiriyor. Her- halde, ibtiyarlığın tesiri olacak. 2 Mayın 977 Bu gün, benim odama gelen Atıf Beyle, Abdülhamit hak- anda © konuşuyorduk. o Atıf Beye göre, artık Abdülbamitte (Teleyyünü dimaği) başlamıştır. m > ALIN Ihamit, Alâtini Civa- rındaki Talimlerden Her Ne- dense Ço k ER ulanmıştı Eb, filhakika da öyle.. Eski şeyleri çok iyi hatırlıyor. Bazan da üç gün evvel söylediği bir şeyi unutarak bir daha tekrar ettiği vaki oluyor. Atıf Bey diyor ki: — En ziyade hayretimi mu- cip olan cihet, köşkün. içinde herşeyi en ince teferrüatma kadar öğrenmesi.. Mutfaktaki tencerenin nasıl kaynadığın- dan, depodaki suyun miktarına kadar herşeyi tahkik ediyor, öğreniyor. . Sonra, o bilhassa köşktekilerin bütün bareket- lerini ve vaziyetlerini inceden inceye tetkik etmesi de çok şayanı dikkat. Meselâ Gülşen kalfanın neresi ağrıyor? kabzı var mı? Bugün bali tabiide midir, değil midir? Bunları, mükemmelen biliyor. Ben, bir deklor sıfatile, kadınlara sorduğum Suallere cevap alamıyorum. Fakat, © bana, herşeyi, (bülbül gibi anlatıyor. Ne tuhaf adam. — Ona tetkik ettikçe, ben de bu neticeye vasil oluyorum. Hakikaten, Abdülhamit kadar tetkik ve tecessüs kuvveti fazla hiçbir adam tasavvur edilemez. Doktor, alaycı. Ve Abdülha- mide karşı çok. sert ve menfi fikirlerle meşbu. Onun için benim (bu nâzariyemle alay ettiz — Korkuyorum.. Galiba siz Abdülhamidin gözlerine âşık oldunuz. Dedi. Ben buna, yalnız gük mekle cevap verdim. ( Arkası var ) Meclisteki Müzakerenin Zabıt- larını Aynen Yazıyoruz Maş taralı 1 inci sayfada ) Sağa sapamazsınız. Saptığı- nız takdirde irtica olur. Altı yüz ( senedenberi hocaların: İoşluklara sığmarak bu millete “Bizzat benim dediğim olacak! bizzat benim düşündüğüme iman edeceksin!, gibi paslı gayelerine doğru gidemezsiniz. Sola gidemezsiniz. Çünkü sola giderseniz henüz daha inkılâbın tam, kâmil manasile geticesine ermediniz. Netice- ermediğinizden sola gider- ye rejiminiz demode olur. halde bir tek vazife kalıyor. O da bu rejimi sonu- na kadar götürmek ve devlet mefhumunu bütün şümul ve müeddasile » dikkat ediniz bü- tün şümul ve müeddasiie - ya- şatmak lâzımdır ve efendiler; nihayet bu Meclisi, bu Büyük Meclis, yoktan varlıklar yara- tan Meclis zaferin rim a nda dalgalanan al sancağın bütün namus ve şerefini kur- tarmıştır. (Alkışlar) Dört, beş üç, beş ne idüği belirsiz, tarihin tel'i- nine şayan olan bir kaç yo- Araniş hürri- — Mik namına bütün milletin namusuna ve tecavüz ederse ben va dar şünmem, çiğner ve öte tarafa eçerim. iz Mücadeleye © başladığımız dakikalarda hepiniz çok İY hatırlarsınız ki İstanbul mat buatı aynı yola dökülmüşlerdi ve çok iyi tahattur ederim ki Necmeddin Sadık ve Falih Rıfi: arkadaşlarımıza şiddetle hücum ediyorlardı. Gerek Necmeddin ve gerek Falihin her ikisi de cinayeti ona bıraktılar. Felâketi kucak- ladılar. Fakat yürüdüler. Şimdi burada bütün (arkadaşlarım bunların — mahiyetlerinin nasıl olduklarını tamamile izah ettiler. Üç beş kişinin hürriyeti matbuat namına onu suistimal etmek gayesini güderek Yap” tıkları şu maskaralıklarını dü- şündükçe cidden müteessir oluyorum, Efendiler, o muvaffakıyetin sırı müttefikan yürümek, müt- tefikan harbetmektir. Siz inki- lâp ricalisiniz. İnkılâp ricaline düşen en büyük vazife bir saniye dahi gaflet gösterme- mektir. Çünkü inkılâplar kendine mahsus kanunlara tabidir. Biz o kanunlar fevkine çıkamayız. (Devam var) SON POSTA Kari Gözile Gördüklerimiz Bu Da Belediyeden Gülhane parkında bir sürü masraflar ibtiyarile bir “ Çucuk bahçesi, yapıldığı herkesin malü- mudur. İstifade için oraya giden çocuklar menediliyor. Bunun me- bebini orada bulunan memur Beye sordum. Cevaben: “Havalar sıcak olduğu için sabahlari açıl madığını, ancak saat on dörtten on sekize kadar açık bulundu gunu söylediler. Zannedersem hiçbir aile öğle sıcağında oraya gitmez. Serinlik. te giden yavrular da oyundan mahrum bırakılıyor. Neden böyle hareket edildiği- ne İdtfen cevap veremezler mi? Daimi karliniz Üsküdardan Muallim M. H. Sükâti Cevaplarımız Ceyhandan mektup gönderen kariimize: Efendim, mektubunuzda vâzlh adresiniz olmadığı gibi imzanız da okunamıyor. Bundan başka şikâ- yetiniz de larda umum! meseleler hakkın- daki şikâyetleri mevzubahis et- mekteyiz. Köylünün tarlaları mü- yayedeye çıkarıldığını yazıyor- sunuz. Fakat Ziraat Bankası köy- İlden alacağım buğday olarak tahsile karar vermiştir. Bu se beple bu gibi köylüler hükümet nezdinde teşebbüste bulunurlarsa #nüzayedeye lüzum kalmaz. Dil Anketi (Baş tarafı 1 inci sayfada ) Türkçemizin başka şubelerin- den bizim şubeye kelime al- mak lâzum mı, değil mi, bunu tskdir edebilmek için bizim, yani Garp Türkçesinin etrafi: tetebbüleri yapılmak, netice- lere vâsıl olmuş bulunmak iktiza eder. Böyle bir ilmi te- şebbüsten haberdar değilim. Bunun . baricinde bir milletin lisam fantezi değildir ki aklı- mıza gelen kelimeyi süs diye gözel di in orasına burası- aa, iliştirelim. Kanaatimce bizim yapaca- ğımız şey, böyle ampirik ha- reketler değil, dilimizin filolo- jisine ait tetebbülere başlr- maktır. Kütüphanelerimiz lisa- nımızın geçirdiği tarihi istiha- leleri bize öğretecek esörlerle doludur, ve bunlar hiç karış tırılmaksızın öylece duruyor, bir taraftan erbabınca, bunla- rın asır asır tetkiki icap eder ki bu da az bir zamanda ve kolayca yapılacak bir iş de- ğildir. Seneler ve seneler ister. Bir taraftan da Anadolu leh- çelerinin, fakat rastgele değil, metodikman etüdü muktazidir. Bu etüde halk şiirlerinin de tetkikini ilâve etmeliyiz. Benim gibi Anadoluda çok dolaşan lar ve bu İşe omeraklı olanlar halk türkçesinin zen- ginliği karşısında bayran kal- maktadırlar. — Dil Encümenine ihtiyaç var mıdır? Varsa nerede ve ne gibi şeraiti haiz kimselerden olmalıdır? — Bu sualinizin ce' ri yukarki satırlar içinde ei miçtir. Bir kere bir lisanki üstünde ilmi tetkikler yapıl mamıştır, o tetkikleri yapacak bir heyete elbette ihtiyaç vardır. Bu heyetin ne gibi şe raiti haiz adamlardan teşekkül edeceği ise meydandadır. Ne yolda çalışmak iktiza edece- ğini ise o mütehassıslar ken dileri tayin ederler. Sevgili dilimizi ve onu tanı- mak için bu güzel dilin tari- hini bilmek, etüt etmek en mühim mili vazifelerimizden biridir. şelsidir. Biz bu ster - HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Maharriri: M. 5 UŞAK soğan erkeği! * Ömer kansını biç işitmedi bile.. O Ağrma bir lokma ekmek koymadan, bir ke- lime bile cevap vermeden oradan © ayrıldı. Yolda nasıl yürüdüğünün farkında bile de- gildi, başını önüne iğmiş dal gın dalgın gidiyordu. — Çarşıyı arap (1) aldı. Arap. Arap... Bir Nüyu (2) buçuğu bir elliliğe (31. — Emime de bir okka... — Vay Hünüsü seni yetiş- tiren el ölüm görmesin! Bir salkım tam yarım okka... Ömer bu sesleri duyunca ister istemez başını kaldırdı; Gül renkli, altın gibi sarı, çe- şit çeşit üzümler, incirler, el malar... gözüne ilişti. Uzun saçlı kızlar, çiçeği burnunda gelinler, şen çocuklar, efendi- ler, hizmetçiler... Sepetini dol- duran dolduranal.. Derin de- rin içini çekti, sokakları, et- rafında olan biten şeyleri duymadan geçti. Ağasının evine geldi, usul usul kapıyı açtı, doğru ahırı boy- ladı, orada saman çuvallarıma üstüne yüz üstü kapandı, ağ- ladı. * Göz yaşları içinin zebirini akıttı, biraz sakinleşti, epeyce düşündüktan sonra yukarı kat- ta küçük beyin odasına çıktı: — Ne o Ömer? — Nen var, rahatsız mısın? — Ağa itin, köpeğin olum, bana bir mecidiye... El kızı durmuyor, daima şunu bunu istiyor, evde rahat oturamıyo- rum,. Bahtına düştüm. — Zavallı Ömer.. Bir meci- diye için bana itin köpeğin olayım diyeciğine... Ömer dert ortağını bulmuş- tu, küçük beyin sözünü kesti: — Ben yedi yaşımda iken babam. ölmüş, on yedi sarı lirası itim kemerinden al- a, imemişim, o teyzem almış, evde çuvallar dolusu darı varmış, teyzemin altınlar- dan kefen parası vermiye görü tutmamış ta, bir timin darı göndermiş, babama (kefen aldırmış... Ömerin gözleri yaşla doldu. Küçük B. hemen topraktan yapılmış kumbarasını buldu, kırdı, biriktirmiş olduğu ili Dil Arapı Siyah .intep üzümü (3) Nüyu: Yüz dirhem. (3) Ellilikk Gümüş Mark para, mecidiye kadar gümüş para- avucuna slaştırdı herşeyi görmüş geçirmiş bir adam gibi bedbaht uşağı teselli etti ve son söz olarak; — Bu haller her insanın ba- gından geçer, sıkıştığın zaman- larda bana haber ver, babam- dan istediğin kadar harçlık koparırım. * İki gümüş mecidiye Ömeri mes'ut etmiye kâfi Katırınm © takımlarını vurdu; baltayı semerin kaşına astı, artık ağasının evi için dağdan odun getirmiye gidiyordu. Çarşıdan geçerken güzel Eminesile barışmak İçin ne Mzımsa hepsini aldı, bir depo: te doldurdu. “Bunu bizimkine verir, oradan dağ yolunu tu- tarım.,, diyordu. i Kredi rinin önünde dur u. Kapı kapalıydı. ne Sa ae Ke ime sarsıldı. k Sırada komşusu geldi ve: meşosu Aya ĞIN 7 Ölem e kan iin ha ini €, ocuUğ . attı, kendisi abm oc gitti, kim bilir kimden söz al- mışlır, eline sıcak sahan dey- miş, Ekmeğini taştan çıkaran senin gibi namuslu, kanaatkâr bir adamla inebilü, Fırat Bike çep ? Daha tazesini, daha güzelini alırsın, kadın kısmı evine bağlı olmalı, böylesi yaraşmaz, * Ömer orada durmadı, ko- e. katırının o üzerine atladı, dağ başlarında rüzgârlara ee .— Futbol Bir Umumi Kâtip Aranıyor Beynelmilel futbol federas- yonu Türkiye futbol federas- yonuna bir tebliğ göndererek 'ederasyonun umumi kâlipli- ğine talip olacaklara ait şart- ları bildirmiştir. Bu şartlara göre, taliplerin İngilizce, Fran- sızca, oAlmanca ve bir de başka bir Usan olmak üzere dört lisan bilmeleri, 20 eylüle kadar müracaat etmeleri İğ- zımdır. Maaş evvelâ ayda 250 dolardır. Sonra beş sene müddetle senede (3800) dolar verilecektir. Namzetler evvelâ telgrafla sonrada bir mektup- la müracaata bulunacaklardır. Üsküdar Hâle Sinemasında AŞK RAŞELERİ İlâveten : Kaplan Tarzan ONUNCU PATRON KUPONU No. 4 Gazetemizde on beş günde bir vermekte o olduğumuz Patronu bedava almak (stiyorsnmz, bu kuponu kesip saklaymız ve 15 kupon toplayınız. Patronlarımız" dan pek memnun olacaksınız. Patronlar neşredildikleri gür den itibaren İstanbul karilerimiz

Bu sayıdan diğer sayfalar: