28 Ekim 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

28 Ekim 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 Sayfa SON POSTA Göî Görünmie Profesörün Başına Şiddetli Bir Yumruk İndirilmişti Fakat Bereket Versin, Bu Yumruk Şakağına Gelmişti Sivil polis memuru Veyd, Kar- tonu teskin etti: — Acele etme azizim, dedi. Suallerinizi birer birer sorunuz. Profesör Grantam başına oldukça ağır bir darbe yemiş. Şimdi odada yatıyor. Bir doktor da onu pan- suman — yapmakla meşgul. Biz içeri girmeyi beklerken şu gör- düğünüz Bronz da, bu profesör Grantamın burada keşfettiği bir Alet ile bir cismi göze görünmez bir hale koyduğuna dair bana bir masal okuyordu. Karton güldü: — Kuzum Veyd, dedi. Sen hiç gazete okumaz mısın? Okumuş olsaydın Profesör Grantamın dün filhakika böyle birşeye muvaffak olduğunu işitirdin! Veyd omuzlarını silkti: — Azizim, dedi. Sizi temin ederim ki sizlerin yazdığınız şey- leri hemen hemen okumam. Bun- dan sonra ise, hiç okumıyacağım bile! Ne saçmalar söylüyorsunuz? Şunu bunu göze görünmez bir duvarlara — anlatınız! Kafanızda çatlak, matlak yok ya inşallah? Polis memuru kıskıs gülüyor- du. Karton da mırıldamıyordu: — Gül bakalım ey cehaleti mücesseme gül! İnanmadığın için asıl cahil ve budala sensin Veydi Grantam, tecrübeyi yalnız - biz gazetecilerin huzurunda yapmadı. Bizzat Darülfünm — müdürü de hazır bulunmuştu!,, Polis memuru durakladır — Müdür mü? Şimdi Granta- mın yanında bulunan zat mı ? ,, dedi. Gazetecilerin hepsi de bir- den sordu: — Şimdi yanında mı? — Evet! Anlaşılan Grantamı | ihtimam ve merak ile profesörün hale sokuyormuş. Gidinizde onu | | darbe vurmuşlar. Arkadan ziyade baygın bulan o imiş. Demek | Çikolat Cemil: Çikolat Cemil: Çikolat Cemil: | Çikolat Cemil: Kestane Şekeri: rŞ;:;ıılf denilecek dereceda e, İri KCStane şeken: kestanesinden yapılmıştır. * Kestane Şekeri: Kaymaklı Lokum: © KaymaklıLokum: © Kaymaklı Lokum: | Hediyelerinizi İntihap Ederken: £kci" ; Kestane Şekeri, Kaymaklı Lokumu Unutmayınız. ğt"d Hafız Mustafa ve Mahdumu. çekağı Hamidiye caddesi No. 90 İyi bir çikolatanın bütün hassalarını havidir. Sütlü ve sütsüz olarak şimdilik Lezzeti ve rayihası bir çikolatadan B beklenen lezzet ve rayihayı havidir. Şekeri, kestaneyi zevkle yedirecek Eyüp kaymağı lokumun içine Lokum ile kaymağın mütenasip bir surette irntizacından hâsıl olmuştur. BŞ Lezzetle, zevkle ve kemali iştiha ©o da bu tecrübeyi sizinle birlikte ı seyretti Ööyle mir,, | Polis memuru birşeyler düşü- nüyor gibi görünüyordu. Karton ona bir sürü sual sormak Üzere iken, İAboratvarın kapısı açıldı ve ihtiyarca bir zat onları içeri davet etti. Gazetecilerle Polis memuru — lâboratvara — girdiler, Profesör Grantam bir koltuğa yaslanmıştı. Başı sar li ve gözleri yarı kapalı idi. Müdür Elzovers te üzerine eğilmiş idi. Gazetecileri içeri davet eden doktor onlara döndü: — Mesele gayet basit, dedi. Kalın bir cisim ile başına bir yan iaraftan vurulmuş Profesör başını çevirirken dar- | benin indiğini söylüyor. İhtimal | ki bu sayede Mmuhakkak bir ölümden kurtulmuş olacak!,, Profesörü Vuran Kim? Veyt, Doktoru tasdik etti ve doktor — lâboratvardan — çıkar- ken ©o da koltuktaki — profe- söre yaklaştı. Kartonla Bronz da onu takip ediyorlardı. Veyt profesörün yanına varınca : — Daha iyicesiniz inşallah, dedi. Acele etmeyiniz profesör Grantam, fakat kabilse bu me- olacak. | Taklidi yapılamıyacak kadar mükemmel bir. çikolatadır. iki cinstir. açık ve parlaktır. ve İlezzetli Bursa derecededir. gömülmüştür. ile yenilebilir. ikolat | yanında 34 | MAJİK | MiLLI Bu Aleti Eline Alan Adam İşte. Böyle İIskelet Haline Gelip Gözden Kayboluyordu sele hakkında biraz izahat almak istiyoruz. Profesör Grantam tevekkülle ellerini açtı. —Söyleyecek çok birşey yok, dedi. Grey - yani muavinim - ve ben hemen hemen bütün gün, ziya huzmelerini inhina ettirecek kuvveti neşredecek olan — âlet Üzerinde uğraşmıştık. Gece ya- rısından sonra işimizi bitirdik ve ilk tecrlbeleri kendi üzerimizde yaptık. Âlet mükemmel bir surette işliyordu. Zaten bundan evvelce emin bulunuyorduk. Âlet arka- miza takılı olduğu zaman tama- men göze görünmez oluyorduk.,, (Arkası var) Emramı Cildiye - ve Zühreriya —mütehassısı Dr. İzzet Kâmil Saat İklden allı buçağa kadar Bahçe- kapı Hacı Bekir dükkâm karşısındak! apartımanda. BUGÜN — 28 teşrinievvel 931, Çarşamba Rumi 14 teşrinievel 1347, 15 cemaziyelâhir 1350. GÜNEŞ — Doğuşu 6,23. Batışı | 17,12. NAMAZ VAKİTLERİ — Sa- bah 5, öğle 11,58, ikindi 16,51, akşam 17,12, yatsı 18,45. GELENLER — Balkan mu- rahasları ve Yunan gazetecileri Ankaradan gelmiş- lerdir. şehrimize Konferans Yarın akşam radyoda Selim Sırı B. 4i konferansını verecektir. Mevzu: “ muvaffakıyetin meş- ru yolları! ,, Süreyya Opareti inci Bu akşam Süreyya sinema- sında EfelerEopereti vardır. Efe | danslarında Osman pehlivan da çalgı — çalacaktir. ALKAZAR — Manuelk ALEMDAR — Çılgın macera ARTİSTİK — Dreyfüs ASRİ —— Yalan yere yemla EKLER — Milyon peşinde ELHAMRA — Proeses emrinle ETUVAL — Aşk çocuğu FERAH — — Koaser, varyete | GLORYA — Mahkümun kızı KEMAL B. — Düz dabanla bastıbacak — Taç deviren jeneral MELEK — — Pronser emrinlz — Busenin kaymeti — Dreyilis ŞIK — Mavi melek Üsküldar Hâle — Hicran ı Dr. A. KUTİEL Cilt ve zührevi hastalıklar tedavi- hanesi. Karaköy büyük mahallebici OPERA Yazan: Luigi Pirandello Türkçeye çeviren: Şemsi Talip YABANCI Dünkü Kısmın Hulâsası —- Abele Nono vak'a kahrama- | nının adıdır. O, hemen, her- gün, küçük çocuğunun elinden tutmuş olarak sokaktan geçer. Her zaman hiddetlidir. O -| derece hiddetlidir ki çocuğu- nun elini sıkıp sıkmadığının farkında değildir. Adamcağızı hiddetlendiren karısıdır. Rengi alev gibi —güzel, şuh bir kadın. Erkek te inadına ye- | şilimtrak — renktedir. Evde, hayatları daimi bir ihtilâf ve mk kavgalarla geçer, * Sonra o çılgın kahkahalardan ve gece yarısı bir yataktan öte- kine gizlice götürülmesinden baş- ka, annesinin daha birçok şeyleri vardı ki kızcağız anlamak için zihnini yoruyor, bir türlü anlıya- | mıyordu. Her sabah küçük bir sepet | kadının yırtıcı sesi her tarafa aksediyordu:,, — Evet, evet, annen olmasa her halde daha iyi yaşarız. Yu- murtalar ve et farla değildir, senin annen fazla, onun hâlâ yaşaması fazla. Dreina'nın açlık- tan beti benzi soldu, onun taze yumurtaya ve ete ihtiyacı var. Fa- kat senin annenden ona vakit kalmiyor kil,. Dreina küçüğün ismi idi. Demek annesi onun için o kadar çok bağırıyor, onun için büyük anneni aleyhinde haykırıyor, ihtie yar kadının evde Fazia olduğunu söylüyordu. Ne için “fazla,, Idi? Çocuk bunu anlıyamıyordu. Çün- kü bir ailenin idaresi, bilânçosu çocukların anlıyamıyacakları me- selelerden biridir. Çünkü bütün ev masarifinin varidattan, yani küçük bir memuriyet maaşmdan bir santim bile fazla olmaması içinde taze yumurta getiren köylü | çocuğu, soğuktan donan şişkin ve kırmızı yüzü ile, iri siyah elleri ile, gözlerine kadar inen darma- dağınık gür saçları ile onu ne | kadar güldürüyordu. Daha sonra kasabın çırağı geliyordu. Oh, | o da ne kadar gülünçtü. Bunun da elinde, et parçalarile | dolu bir sepet vardı; sonra mavi taze üstünde kuru bir sovana benziyen başı vardı. Konuştuğu zaman iri ellerile havada yaptığı hareketler çocuğu ne kadar güldürüyordu. Fakat kollarının bütün bu büyük hareketlerine rağmen ne kadar ince bir sesi vardı. Kasabın çırağı içeriye doğru sesleniyor, “eti istiyorsanız para- sını getirin, veresiye bırakmam..,, diyordu. Sonra eti tekrar alıyor, sepete koyuyor, hiç birşey bırak- madan evden çıkıyordu. Çünkü içeride, kasabın çırağına cevap verecekleri yerde annesi ile ba- bası kavga ediyorlardı. Onların biribirine bağıran, haykıran ses- lerile bütün ev titriyor, genç icap ediyor. Aksi takdirde borca | girmek tehlikesi var.. Fakat zaif ve narin yavrular için doktorun tenbih ettiği taze yumurtalar ve | taze et nereden ve nasıl tedarik edilecek ? Varidat bundan ibaret; masarifin de o hududu geçmemesi lâzım.. O halde yavrucuklar - aç- | hktan ölsünler mi? Yavrularının | çizgili beyaz gömleği, ince boynu | fena ve az gıda almaktan gün- den güne solduklarını gören bir babanın çalmıya, borçlanmiya hakkı yok mu? Sonra İstenildiği zaman Öödünç para buabilmek ve- ya veresiye bir şey almak ta kabil değil! Borç bulabilmek için baş- kalarında kredisi olmak lâmım; başkaları itimat etmedikten sonra insan istese de borç yapamaz.. Abele Nono borçlanmak istemiyor. Zaten istese de kimse ona vere- siye bir şey vermez, kimse ona ödünç para vermez.. Hâlâ, büyük bir. sıkıntı zamanında yapmıya mecbur olduğu borçları ödiyeme- diğinden vicdanında bir ağırlık, bir yanıklık hissediyor.. (Sonu Yarın ) VERESİE Muflon Krem Trençkotlar Fantazi ve Spor Kostümler Çocuk Kostüm ve Paltoları Spesiyal — Kostümlüklerden Kadın için ısmarlama ısmarlama Manto ve Tayörler 75 kuruş İle Haki ve Biö Pardesüler İngiliz Kauçuk Muşambalar Podö Peş Mantolar - Spor Tayörler Kadın erkek örme Kazaklar için hosust Salon Meşhur makastar M: Karlo tarafından imal olunur. İstanbul Eminönü Köprübaşı No. 15-16 KARAKAŞ- Elbise mağazasına bu ilânı kesip müracaat ediniz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: