14 Ocak 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

14 Ocak 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA TEMMUZ 1914 Umumi Harp Nasıl Patladı ? Nakleden: H. R. — Kızım Doktor: Semi Ekreme — Berlinde Bugün Daha Ziyade Bir Gam ği Yazan: Emil Ludviz Vardır. İşin Ciddileştiği Anlaşılıyor Şimdi düşünülecek olan impa- ratorluğun — selâmetidir. — Filvaki harp Almanya tarafından tayin edilmiş olan saat de başlıyacaktır. Nazır, hükümdarını noktaina- zarına getirmek için tam bir sa- &t çalıştı. nibayet Çar: — Peki, Erkânıharbiye reisine telefon edimiz. Umum! seferberlik ordinosunu imzalıyorum, dedi. Sazanof eğildi ve Yanouşkeviçe bu emri tebliğ etmek ürzere yanındaki odaya girdi. Satvetme- dar hükümdarının iradesini tep- dil edebilmesinden korkan Erkânı barbiye reisi Sazanof ile itlilak- darına tab'an saraya — geldi ve üötün gün, mıhlanmış gibi, orada kaldı. Aynanızamanda her ikisi amumi seferberlik emrini sakla- gaak Üzere Paris ve Londra'ya yanlış telgraflar çektirdiler.. * Rusya, seferberliğe karar ver- diğinden birgün evvel İngiltere Aki taraflı ihtar ve tehdid te bu- funmuştur. O günlerde Beneken- dorf insanlar ve eşyalar üzerin- de ki nüfuzu nazarile hergün Grey fakkında bir rapor yaziyordu. Bu raporlara mizaç hakkında tululmuş tıbbi muayene cetvelleri denebilir. O sırada Viyana'nm kendisine yapılan her teklifi red- detmesi İngiliz kabinesinde kismen arzu edilen bir fikir tebeddülünü doğurmuştu. Grey tehtitkâr bir yaziyet takınmıştı. Fakat az sonra bu vaziyetin, muharebeyi tacil #etmesi ihtimali olduğunu düşündü. Tekrar kendini topladı. Aradan beş gün geçti. Yine vaziyetini > gubakeme etti. Harbi hem men, hem de tacil etmesi ihtimali olan tehditkâr vaziyete tekrar dönmek- | ten başka bir çare bulamadı. Petresburgda Rus Ceneralı, ; Alman Ataşamilterine — namusu Üüzerine s”: verirken saatine bak- mak mecburiyetinde kaldığı daki- kada İngiliz nazırı da Londrada . Alman sefirine : — Vaziyet içinden çıkılmaz bir hale geldi, diyordu. Viyana hiç bir suretle yola gelmemek- tedir. Buraya geldiniz geleli, her " gmünasebetle olduğu gibi, son waziyeti de baş başa tetkik ettik. Bizi oyalamak istemem, ihtilâf Avusturya ile Rusya arasına mun- hasır kaldıkça biz hariç kalabili- tiz. Fakat şayet Almanya ile Fransayı da serüklerse İngiltere hiç vakıt geçirmeksizin hâdisatın Küzum göstereceği kararı almak mecburiyetinde kalacaktır. * Grey, düşünür.ki, daha fazla #öylemesi mümkün değildir. Fakat Berlindeki devletlü efendiler ken- Ekmeğinizi tartırınız. Narh tartı üzerinedir, Aldanmayınız |.. İlk ateş, bütün sahraları sarmıştı sine inanırlar. Grey kat'i bir hareket olmak üzere, bu muha- vereyi bir saat evvelinden Cam- bonada anlatmıştır. Fakat ona söylerken şunları da ilâve etmişti: — “ Bizim hükümet gemimizi sureti sevkimizden kat'i bir hü- küm çıkarmıya kalkmayınız. İn- | giltere, bu sefer, Fas meselesinde olduğu " gibi, Fransanın tarafını bilâ kaydüşart iltizam edemexz, | O zaman yaziyet başka idi. O zaman Almanya tarafından doğ- rudan doğruya tehdit edilir gö- | rünen siz idiniz. Tekrar ediyo- rum ki, İngillerenin bir teahhüdü yoktur. ,, Ayni günün akşamı, İngiltere- nin Berlin ve Viyana üzerinde yaptığı bu teşehbüsü Paris, Pet- resburg kabineleri haber aldılar. Greyin bu ihtarı — müttefikleri nezdinde tam ve muhasımlar nez- dinde yarım bir muvaffakıyet Selânikte İlân Toplıyanlar İstanbul — Matbuat Cemiyeti Kâtibi Umumiliğinden: Mehmet Nurettin ve Cevdet Beyler namında - iki kişi niğe giderek bir salname neş- rettiklerini beyan ile ilânat top- lamak - vesilesile — ve nin Türk matbuatından müzahe- ret ve himaye gördüklerini iddia suretile tahsilâtta — bulundukları oradan gönderilen bazı şikâyeta- miz malümattan anlaşılmıştır. İstanbul Matbuat Cemiyeti bu namda iki kişinin ef'al ve harekâtından şimdiye kadar ma- lümattar olmadığı gibi kendile- rinin isim ve hüviyetleri de Ce- | miyetimizin malâmu değildir. Cemiyetimize hiçbir - suretle nispeti olmıyan bu - kümseler hakkında vaki olacak şikâyetlere cemiyetimizin hiçbir suretle mu- hatap olmakla beraber herhangi bir türlü yanlışlıklara mahal verme- mek Üzere süratle ilân ve bu hususta makamatı aidesinin na- zarı dikkati celbedildiği beyan olunur. Selâ- | kendileri- | olamıyacağı — muhakkak . ihraz etmişti. Bunun Üzerine Paris, Petres- burg, Berlin kendilerini kâfi de- recede emmniyette — görmediler , bir az geri kaldılar. Fakat Viyana isyan verici bir hiffet içinde ka- rarında musırdi. Kendisine Al- manya tarafından verilen açık (Arkası var ) Medoniyet İkinzi sayısı daha mükemmel bir tarzda faydalı ve zengin münderecatla ve birçok resimlerle - intişar etmiştir. Karilerimize tav- siye ederiz. Kulak, Boğaz, Burun Mütehassısı Dr. Ekrem Behçet Beyoğlu, Mektep sokak 1 Te'afon : MO6 Teşekkür Hilâliahmer Cemiyetinin yar- dımile Erenköyünde Verem Mü- | cadele Cemiyeti tarafından tesis | olunan sanatoryoma — aşağıdaki eşya ve parayı hediye eden ze- vata Cemiyet teşekkür etmekte- dediyoruz: | met B. Ef. 300, Sanatoryom - iki odasının tefrişi Dr. Burhan Fe- him B. maa teferruat Mersedes yazı makinesi 200, Zenit fabri- kası Mösyö Bernar Ziyler ceviz saat 45, Bayer, Mösyö Widmma | ilâç 20, Evliya zade Nureddin B. vakez cihazı 25, Evliya zade Nu- reddin B. bir baskül 15. Şişman Yanko mahdumları Beyler havlu 12, Mösyö Farhi elektrikli sıcak hava aleti 25, Mösyö Farhi muh- telif eb'atta paspas 58 lira, Aranıyor Mühim bir 'iş için faal ve B tiddi müstahsillere ihtiyaç var- dır. H — Son Posta vasıtasile | H | harfına — mektupla — müracaat ediniz. bononun aynen icra edilmesini | | istiyordu. dir. Bu zevatın isimlerini kay- | a St | Hatta beni bu izdivaca teşvik etti. Kasaplar Şirketi namına Ah- | | mek, onun muhabbetini | mak için Belediyeye ve belki de | mma göz dikmişti. | ladım. O - bendeki Bu Sü;u;i;ıwHergün Nakıli: M. Feridan ALDATILAN KADIN Raif bu kadını ilk defa plâj- da gördüğü zaman pek hoşlandı ve ona takdim edilmek için elinden geleni yaptı. Kadın kocasından boşanmak | Özere bulunuyordu. Bu ona yak- laşmak için iyi bir fırsattı. Az zamanda ona âşık oldu. Kadının parlak gözleri, şeffaf bir teni ve muntazam hatlı bir yüzü vardı. | | Raifi ona takdim ettikleri zaman dudak — bükmedi, — somurtmadı. Fakat her halile Raife onu yal- nız meşru bir aşkla sevebilece- ğini anlattı. Bu kadını sevebil- kazan- sonra imama müracaat etmekten başka çare yoktu. Bütün bun- lar — atlanması — lâzım manialar —idi. — Raif olan bunları | atlamıya ram oldu. Fakat o ara- hk kulağına gelen can sikıcı bir haber yüzünü buruşturdu: Kadınla eski kocası arasındaki talâk davasını rüiyet eden mah- keme kadının aleyhine karar vermişti. Mahkeme kadının ko- casına sadakatsizlikte bulundu- gunu tesbit etmişti. Mesele çatallaşmıştı. Raif bu haber üstüne bu kadından uzak- laşmıya karar verdi. Ona müm- kün olduğu kadar seyrek tesadüf etmiye gayret ediyordu. Kadın Raifin bu kararını anlamış mı idi? Belki. Çünkü mehtaplı bir gecede ona deniz kenarında rastgeldiği zaman dedi ki: Kocamdan — boşandığımı işitmişsinizdir. Fakat hangi şerait dahilinde boşandığımı şüphesiz bilmezsiniz. Bakmız size anlatayım: Kocam Seyfiyi uvd'iğiml zatı- nederek onunla evlenmiye karar verdiğim zaman 18 yaşında idim, Bu izdivaca beni sevkeden sebep- lerden biri de hayatta yalnız kaldığım ve beni himaye edecek kimse bulunmamasıdır. Bana va- | silik eden dayım kendi havasın- da gezer bir adamdı. Beni bir takım ahval ve hareketleri şüp- heli adamlarla tanıştırdı. Maama- fih Seyfiyi sevdiğimi ve onunla evlenmek fikrinde olduğumu söy- lediğim zaman mümanaat etmedi. Seyfi yakışıklı, kibar tavurlu, şık bir delikanlı idi. Yüksek me- hafilden birçok ahbapları vardı. Herkes omun zengin olduğunu söy- lüyordu. Benim de ©o zaman çok param vardı. Hatta şimdi bile zengin sayılırım. Fakat evlendik- ten bir müddet —sonra Seyfi benden para istedi, Verdim. Bir daha istedi. Yine verdim, Yine istedi. Nihayet bu adamın | beni param için aldığını anladım. Kocam elindeki ufak serveti bekârken bolca sarfederek bitir- miş ve şimdi de benim parala- Maksadını anlayınca kendisinden soğudum, hatta ondan nefret etmiye baş- tahavvülü görüyor, fakat beni kendisine cezbetmek için en ufak bir gay- rette bile bulunmuyordu. I İzdivacımızdan altı ay sonra | ayni damın alında kedi ile köpek gibi yaşıyorduk. Yemekleri ekse- riya ayrı yiyorduk. Kocamın arkadşlarından Faik isminde biri vardı, Bir müddettenberi evimize sık sık gelip gidiyor ve bana kur yapıyordu. Ne yalan söyliye- yim onun üÜmidini kesmek için hiçbir. harekette bulunmadım. Kocam bizi yalnız bıraktığı zaman — onunla oldukça — uxzun süren gezintilere çıkıyorduk. Fa- kat aramızdaki münasebet dost- luk hududunu aşmamıştı. Faik ne ismen ne de veçhea hoşuma gidiyordu. Onun karısı veya metresi olmak ihtimali beni ürkütüyorku. Bu adamın kocam tarafından harekâtımı tecesslüs etmiye memur edildiğini nereden bileyim? Meğer bütün hareket- lerim kaydediliyor, kocama - bil- diriliyor imiş.. Ben bütün bu intirikalardan — bihaber — arasıra Faiği ziyarete gidiyordum. Na büyük ihtiyatsızlık değil mi? Bir gün yine onun evine çay içmeğe gitmiştim. Kapı vuruldu. Açtık, İçeri bir kumserle birkaç memur girerek beni Faiğin evine de gördüklerine — dair bir zabıt varakası tanzim ettiler, Kocam feshi nikâh davası açtı. Aleyhimde ciddi bir delil yoktu. Fakat ben onunla geçirdi- ğim hayattan o kadar bıkmıştım ki kendimi kemen hiç müdafaa etmedim. Bu sebeple avukatım da bir iş göremedi ve dava aleyhimde neticelendi. Bu aralık kocam benden çek- tiği paraları yemekle meşgul.. * Kadın Raife bu hikâyeyi an- lattıktan sonra ilâve etti: — Bütün bu mesele bundan ibaret. Hakkımda çıkan birtakım yalan yanlış havadislerin size kadar geldiğini tahmin ediyo- rum. — Sizin dostluğunzu mu- hafara edebilmek, — teveccü- hünüzü büsbütün kaybet- memek için başımdan geçenleri anlattım, Bu teşebbüsümde mu- vaffak oldum mu? bilmiyorum. Herha'de yarın sabah hareket ediyrum. Uzun — bir yolculuğa çıkacağım. Tekrar yüzyüze gele- ceğimizi ümit etmiyorum. Allaha ısmarladık! Elini Raife uzattı. Raif birax müteessir bu küçük eli avucunda alıkoymak istedi. Fakat kadının, elini hafifçe çektiğini görünce birden onu kaybetmek korkusile sarardı. — İstirham ederim, gitmeyi- niz, diye yalvarıyordu. Sizi sevi- yorum., Hayatım devam - ettiği müddetçe de seveceğim! Kadın ona içleri hüzün dolu gözlerle bakarak cevap verdi: — Bu sözleri söylediğinize bir gün belki pişman olacaksımız! Ve ertesi sabah habersizce yola- çıktı. Raif onu sonra çok aradı, fakat beyhude

Bu sayıdan diğer sayfalar: