4 Şubat 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

4 Şubat 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA TEMMUZ 1914 Umumi Harp Nasıl patladı ? Nakleden: F, R. —Kiızım Doktori Seml Ekreme — Büyük Onlar çıkıp — gittikten sonra Goit Corç Almanlar hakkında daha iyi bir fikir peyda etmiş ve yeniden Greye zahir olmuştur. Fakat şimdi şu — Bethmanin münasebetsizliği — karşısında ne yapmalı? * Grey, Lort Haldanin ya- Şamdaı, Küvin « Ann's « Gate'da Oturtyor galttenadiyen Haldanin — ko- Bağıra — taşındığını — okuyordu; demek Haldane vaziyete hâkim bir adamdır, diyordu. Halbuki Kambon dahi böyle bir mevkide değildi. Mahaza Kambon günde Wki defa Greye telefon eder, s0- var, tıpkı Petresburgluların yap- tığı gibi onu açıkça beyanı gey etmiye teşvik eder. (Kambon) Berlinin dşünce- teri bakkında daha iyi malümat alıyordu.; bu da kardeşinin Ber- Hinde sefir bulunmasından ve kendisine bergün rapor gönder- Mesinden ileri geliyordu. Bu ra- porların batta CGreye kendi sefi- gindea gelen raporlardan daha Mükemmel olması muhtemeldir. Bu sabah Kambon içini çek- fiğini belli etmiyerek telefonda #orac: — Nihayet sırası geldi mi? Grey icreddüt içinde cevap verir: — Almenyanm vaziyeti tama- inen tavazzuh ettiği zaman sırası gelmiş olacaktır. * * Crey bu cevabı. müteakip #ükelâ meclisi içtimama gitti. Orayı da tereddüt içinde bularak Goscheove şu telgrafi çekti: ' e— “Yalnız vakit kazanılsın, kimse başlamasın!, Grey bu na- zik sırada halâ dünya sulhine fnanıyor, onu muhafazaya çalışı- yordu. Çünki harpten mütenelfir ve memnleketinin muhibbidir, Za- Mman ;ıman düşünür: — Ne olurdu, daha — daha, Kuvve li olsaydim... Hukuki hür- Fiyetin İzin ne kıymeti var, ma- demki manen yine zincirler için- deyiz... # Aşmı zamana umduğu — ve korkt ğu kabinede bir şıkak zu- hurud r. * (Geeyi)n ıstırabı her gün art- gaktı lır. Aym 29 unda yarınki hasmı Avuslurya sefirine mutat Bafvet ve ihlâsile açıldı: — Önümde açık olarak yek- diğerine zıt iki yol var. Biri Aşıkâr olarak Rusya ve Fransa larafına geçmek ki bu suretle barp bertaraf — edilebilir, ikin- tisi İngilterenin berbal ve kârda bitaraf kalacağımı ilân etmek.. Kaçalı et almayınız. Parça et almayınız Çünki hastalıklıdır. Tüccar Harbe Giri! ve halk, diplomatların ' —0 Yazan: Emil Ludvig lar Loit Corca Geler.ek memesini İstemişlerdi Cephede, el Bombaları altında bir telefon tesisl bu halde harbin bertaraf edile- memesi ihtimal danilindedir. * Almanya İmparatorunun kıral nezdinde yaptığı teşebbise mü- vazi olarak sefir de — nazırdan Fransanın bitaraflığını ae şart- larla ıstihsal kabil olabileceğini anlamak arzusunda idi. Fakat Fransanın gözleri pek sağlamdı Fransadan — birşey — alınmasının imkânı yoktu. Bu mesele hak- kında paleoloğ şu sözleri bihak- kın yazmıştır : * Tertibat ve diplomatik oyun zamanı geçmiştir. Zincirden boşa- nan kuvvetlerin bizatihi mütehar« rik makanizmalarına mukavemet edecek ne şahsi teşebbüs, ne de insani bir irade artık mevcut değildir.,, Bu sıralarda Polncarede İngi- Tz kıralına bir telgraf çekerek sulh için her üç devletin müşte- rek hareket etmesini görmekle bahtiyar olacağını yazdı. Kiral da ayni ahlâki esaslara müstenit bir cevap verdi. İlâ tarafta bunun ne demek olduğunu takdir etti- ler. Fransız tarafından - istimal edilen Aziz ve büyük dost tabiri İngiltere — tarafından da — aynen kullanılmıştı ve her iki taraf içinde bu tabir yarı yarıya doğrudur, 4 Evet Almanya seferberliğini iptal etse, İngiltere dostunu da Fakat arlık iş işten geç- miştir. Hatta işi salim bir mec- raya sokmak için Kaysere taht- buna cebredecektir. vakit çok geçtir, tan feragati de tavsiye olunsa yerine geçecek olan oğlu ayni yolda otomobile atlıyacak ve bu çocuğun bu harbi ne büyük neş'e ve şetaretle karşıladığı da Mmalüm:... ( Arkası var ) Çiçek Ve Tohum Tahdit Kararından Sonra Bahçıvanlar Faaliyete Geçti Tahdit karari'e kesilmiş gül ve diğer çiçeklerin ithali mene- dildiği için, şehrimize evvelki gibi tavyare ve vapurlarla çiçek gelmemektedir. Yalnız her türlü damızlık fidan ve çiçeklerle di- ğer tohumlar Ziraat Vekâletinin müsaadesile serbestçe girebildiği için son zamanlarda tanbul Ziraat Müdürlüğüne birçok mü- racaatlar yapılmaktadır. Tahdit- ten sonra birçok yerli çiçekçiler Avrupadan kesilmiş olarak gelen çiçekleri burada yetiştirmek için fidan ve tohum getirtmiye baş- lamışlardır. Mualliilerin Maaşı Üsküdar Askerlik Şubesinden: 1 — Üsküdar şubesi mıntı- kasmda Üsküdar Malmüdürlü- ğgünden maaş almakta bulunan derece üzerinden malül zabitan ve efratla Şşehit — yetimlerinin töülün ikramiyeleri kayıt muame- lesine başlandığından alâkada- ranın 15 Mart 932 tarihine kadar şubeye müracaatları, 2 — İkramiye ancak dereceli malüllere şehit yetimlerine veri- Teceğinden malüllerin resmi senet ve maaş cüzdanları ile şubeye ve şehit yetimlerinin evvelâ nüfus —— 9 Şubat Matbuat Balosu — Makalım aalonlarında — Zengin bir programla mükem- mel bir surette verilecek olan Matbuat Balosu pek güzide da- vetlileri toplıyacak ve pek eazip olacaktır. Ressam ve #an'atkârlarımızın bu husustaki mesaisi bilhassa şe- yanı ka; Diğer taraftan baloda yerli mallarımızın nefasetini teşhir için Matbuat Balosu pak güzel bir saha olacaktır. Şimdiden yerli malı tacirlerimiz müracattle bediyeler vermek su- retile muraheretlerini vadetmek- tedirler. Bu hediyer'er hiçbir. be- del mukabili - olmaksızın baloya gelen davetliler arasında — teyzi edilecektir. Güzel kotiyonlar hazırlanmıştır. Davet Kadıköy ve Adalar A.Ş.R.tinden: Müteveffa eczacı miralayı Ha- san Tahsin Beyin ailesine maaş tahsisine ait bazı tahkikat yapıl- ması İâzım geldiğinden bu aile şubeye müracaatı ve taşrada ise dirilmesi, M. bklarına ve Malmüdürlügüne auğrıyık remi senetlerine — işaret ettirdikten sonra şubeye müra- caatleri. Fütürizm Nedir? ve Marinetti İle Münakaşamız Peyami Safa - Gece yarısı bir hâdise - Ruhumuzun otematik faaliyati - Fütürtem vekiya düşmandır Edebiyatta sarf ve nahiv - Resimde ve musikide fütürizm Gece yarısı. Çıt yak. Oda- nızda oturuyorsunuz ve sakiusin- niz. Bir şey düşünüyor veya ki- tap —okuyorsunuz. — Birdenbire, bahçenizdeki ağaca yıldırım düş- müş gibi her tarafı sarsan bir gümbürtü —kopuyor, pencereye koşuyorsunuz. Fakat daha müt- hiş bir gümbürtü kopuyor, pence- renizin camları kırılıyor, siz geri- ye kaçıyorsunuz. Biraz yakındaki evlerden birinin alevler içinde kaldığını görüyorsunuz, evinizin ahalisi yarı çıplak yataklarından fırlıyorlar, haykırışarak odanıza doluyorlar, şaş rıyorsunuz ve hep- sile beraber sokağa fırlıyorsunuz, yakımınızda bir infilâk olduğunu anlıyorsunuz, — kaçıyorsunuz ve uzaklarda bir dostunuzun evine sığınıyorsunuz. Bu dehşet içinde iken © dos- tunuza — felâketi nasıl anlatırs- mz? Evvelâ — çek hızlı; sonra oldukça intizamsız, bütün sözl - rinizi va cümlelerinizi — takdim, tehir ederek; sonra birtakım ses taklitleri yaparak: * Oturuyordum böyle, sessiz, derken bommm, gümmm, aman, hihh... Tüylerim örperiyor halâ, tut elimi, değil mi ? Şangır şun- | r azizim masıl anlatayım, öyle ir gümbürtü ki... Pencere şura- da şöyle... Bir hamle... Aman... Daha dehşet bommm, bommm, gümgür, gümbür... Camlar, adeta kırmızı bir. koku, bir şey... A. . yy | Ama...nn.. Haykırışlar... Gökyüzünü bir görsen ilâh... ,, Burada, hâdise cereyan eder- | ken dışarı âlemden aldığınız bü- | tün tesirler, ihsaslar “Sensations,, , ıttılalar ve idrakler“perceptions,, , doğrudan doğruya, vasıtasız. ve olduğu gibi ifade edilmiştir. Evvelâ bunlar sıraya konmuş, tertip edilmiş, muntazam ve ma- kul değildir. Çünki bu nizamı temin edecek olan zihni ve akli melekeleriniz, muhakemeniz araya girmemiştir. Adeta bir rüyada fikirlerin biribirini rabıtsız kovalaması gibi, yahut bir hastanın — hezeyanlarındaki eksik, kopuk, âdeta abuk sabuk sözler gibi yarım yamalak cüm- le'erle hâdiseyi anlatıyorsunuz. Bütün kelimeleriniz “ Başıboş . | tur. Cümlenin esaretinden kur- tulmuştur. Demek ki, — evvelâ, sözleriniz aklI ve zihni müdaha- leden âzadedir. Sonra, ifadeniz taklitli seslerle doludur. Patlamaları, gürültüleri, haykırışları anlatmak için ihsaş- larınızı kendi içinizde çınlıyan tabii seslerile ifade ediyorsunuz. Ve bihayet, cümleleriniz tam olmadığı için, yani fail, fül, meful, zarf, lâhika, sıfat ve mevsuflar karışık ve eksik oldukları için, sözleriniz kısadır ve biribirini mit- ralyöz ateşi bızile takip eder. İşte, fütürizm, dışarı alemden içimize — dolan bütün tesirleri doğrudan — doğruya ve olduğu gibi ifade etmek san'atıdır. Yani ba tesirler, aklımızın ve mantı- ğgımizin — müdahalesi — olmadan, otomatik bir makine gibi, kendi kendilerine — harekete - gelerek içimizden dışarı — çıkmalıdırlar. Bunun — için, fütürizm — ber şeyden — evvel — san'at eserle- rinde, aklın ve zekânın düşma- nıdir. San'atkâr dışarı âlemdeki hadiseleri hadesle * intuition ,, sezecek, onların tabil canlılığını, ilk bütün karışıklığile, tertipsizliğile, hmzile, canlılığı ve şiddetile ifade edecektir. Çünki dışarıdan ald- ğımız tesiri ve kuvvetli bir duy- * dinamizm ,, ini bozmadan | güyü akıl ve zekâ mermerin üstünde nizama ve tertibe sol mak istersek, ©6 tesirin ve duygunun harı — gider, ale söner ve yalnız kömürü kal Bunun için, fütürizm, edeb yattan —evvelâ “sarf ve n hiv,, denilen inzibat memurun kovmak istiyor: Kelimeleri ba; boş bırakınız, onlar - istedikler gibi ve kendi kendilerine canlan sınlar, aarekete gelsinler, şuuru nuzun dişina — fırlasınlar, — onlar “sarf ve nahiv, vasıtasile yaka larından tutarak bir tabur bhalinı getirmeyiniz, çünki hepsini sun' | bir inzibat halinde cansız kalıp lara döndürürsünüz, diyor. Fütürist san'at, ruhun tabar ca gibi patlamasıdır, için dışare ya bir anda boşalmasıdır. “ Ede biyat, artık eskisi gibi düşünceli bir hareketsizlik, istigrak we uy ku değildir. Hummalı bir uykır suzluk, bir ileriye atılış, tehli. keli bir sıçrama, tokat ve yum ruktur.,, Bu tırnak içinde yazdı. gım cümleyi aynen Marinetti'nin kitabından aldım. Tabiatte hiç birşey durmaz, herşey kımıldar, koşar, çabucak değişir. Bu müthiş canlılığı taze taze yakalamak ve anlatmak | Tâazımdır. Akıl, zekâ, muhakeme işe karışırsa canllık bırakmaz. “Dinamik,,bir halde olan ihsaslar, *“statik,bir hale düşer, yani ölür. Bunun için, fütürist bir reşe sam gözile bakıbnca “ Bir insan yüzü asla hareketsiz değildir. Görünür ve kaybılur. Koşan bir atın dört ayağı değil, yirmi ayağı | vardır.,, Fütürist bir ressam için mesafe yoktur. “ Filhakika, di- yorlar, elektrik lâmbaları altında yağmurla ıslanmış bir kaldırım, Küreiarzın H merkezine — kadar oyulur, delinir., O halde pek tabildir ki, tamamilae zihnl bir tertip ve mizam demek olan * menazır ,kaideleri, edebiyattan “ garf ve nahiv ,, in koğulması gibi, resimden dışarı atılmalıdır. Yine fütürist ressamlar be- yannamelerinde diyorlar klı * Birkaç misal zikredelim. *“ Yürüyen bir otobüs içinde- siniz. Etrafınızdaki on altı kişi, zaman zaman ve ayni| zamanda, bir, on, — dört, Üç — görünür; bazı hareketsizdirler — ve bazı yerlerini — değiştirirler; — gidere ler, — gelirler, — aokağa sıçrars lar, birdenbire güneşle kemiri- lerek kâinatın ihtizazma sabit bir işaret teşkil ediyorlarmış gibi, tekrar gelir, önünüze otururlar, * Otcbüs evlerin Üstüne atıe hr, evler de otobüsün Üstüne atılır. ve — biribirine karışırlar, Ressam bütün bhareketlerin dr- şında, bakıcı ve seyirci vaziyeW tinde değil, ta ortasıuda olma- lıdır. Biz ne pahasına olursa olsun hayata girmek istiyoruz. ,, Okadar istiyorlar ki beyanna- melerinin beşinci maddelerinde şunu ilân ediyorlar: “Mücedditleri kurşunlamak için kullanılan “Deli, sözünü biz şerefli bır unvan te- lâkki ederiz.,, (Devamı 15 inel sayfada j

Bu sayıdan diğer sayfalar: