5 Nisan 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

5 Nisan 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

pazar Ola Hasan Bey Yüzsüz ESKİ TABİRLER |Hasan Bayin Ve İki Yüzlü , T TT | Vecizeleri Hasan Bey bir gün Uzunçar- n :jı: ,ıııılğıE inly;d:. Tıhtılı:î:— ı'Aılı:c::ldıBı'lq:Tı'ıdlky:rıık:ı.ıyııı. Far ü Telefon Şirketine uğrıya- kat borçludan çok korkunuz. gak, şirket müdürüne “pazar ola * ğ telefoncu başı, diyecekti. Edi.ı:lu günün birinde sizi verem Fakat tam — yokuşun orta- Ve sında — elinde — iskara, — maşa satan esmer benizli bir adama rast geldi. İskaracı Hasan Beyi görünce bir kahkaha koyverdi ve arkasından da “Voyvo, Ha- san Beye voyvol! ,, diye bağırm- ya başladı. Hasan Bey biç aldır- * madan yoluna devam etti. Fakat dükkânında çalışan çıkırıkçı Ali Ağa, Hasan Beye voyvo diye ba- gıran iskaracıya çıkıştı : — Utanmaz adam, sen ne yüzsüz şeysin. Hasan âeyh alay edilir. mi hiç. Hasan Bey bunu işitince ka- fasını çevirdi ve seslendi: — Ali Ağ una zahmet ediyorsun. AOı:lıı'lm;lh.ıı'ıı değil, K * Gururlanacağınız zaman gurur lanamıyacağınız zamanları da dü- şününüz. * Bu asırda akıllı adam ense- sinin katmerlerinden, göbeğinin sişkinliğinden belli olur! * İnsalar uğradıkları hakareti herzaman affederler, Fakat yüz- lerine vurulan hakikatleri hiçbir zaman unutamazlar. a « İki türlü insan vardır. Biri ağzından, biri de kafasınban konuşur. bilâkis iki yüzlüdür. e Hasan Beyin ae dmat eei Ön Lirası zerlerdi; R ?»"'n B. günün l;ğing_e 3 Ahbap—Hasan Bey! Hele şu kadına bak! Kırk bir kere maşallah; Üzüm gibi gözleri. Hurma gibi Dalkavukluk — insani — zengin Babn n ea 'bore vermişti | bürunl. Elma gibi yanaklarl. Ayva gibi.. ödebilir. Fakat adüm odem. , Hasan Bey — ( Sözünü keserek: ) Yahul. Kadından mı bahsediyorsun, manav dükkânındanmı?.. x Fakat bir türlü alacağımı tahsil edemedi. Nihayet adama acı bir mektup yazmıya karar verdi. || Hiç kimseye yoktur nazım! Â Evsiz kalan kurmuş çergi, aksiliğe bakınız ki bu sefer de || Ne çapkınım! Ne haylazım! NEME LAZ[M! l Ressam beyler açmış sergi, mektubu yazmak / için kalemi || Böyle geçer kışım, yazım; | Bekârlara çıkmış vergi, Kadınlara yüz vermeyiniz. Far kat onlara surat asmıya da hiç gelmez. a * Kimi zengin, kimi kokoz, Bir naz gelmiş yosmalara, görmedik, — işitmedik — deme- — Nasıl kalem istiyorsun ıo.r.lıı. i(şil—“uı B. öfke ile bak- Dünya benim neme lâzıml!.. | Zenginlerin karnı tokmuş, Dünya benim neme lâzım £. Bu asırda vapur dumanını D ah SölE bakkalbaşı, * Fakirlerin derdi çokmuş, * bile altına satanlar vardır. dedi, bana bir kalem versene, Sokaklarda çokmuş moloz, | “Sadullah,,ta para yokmuş, Böcek üşmüş asmalara, * Bakkal sordu; Komşudan kaçmış bir horoz | Dünya benim neme lâzıml.. İpek denmiş basmalara, Zeginlerin açlıktan — öldüğünü | Hasan Bey? —| Dünya benim neme lâzım!... af Dünya benim neme lâzım !.. yiniz. —Ekseriya fakirin karnı, “liu'ı:'d% biraz düşündü ve x Âşıkların bagrı yanmış, t > zenginin de kafası açtır. — Sert olsun, dedi, çüskü Muhtekirmiş bütün esnaf, Genç kızlar da buna kanmış, K!ııığ mundını_umı.ı. T H B bir borçluya mektup yazacağım. || Dinlemezmiş kasaplar lâf, . | “Necdet Rüştü,, nişanlanmış, Kimi kahra göğüs Uf"'"î! asan Dey Bakkallarda yokmuş insaf, Dünya benim neme lâzım!.. “ Celâl Muhtar ,, milyonermiş, C h d Kuyumcu Dünya benim neme lâzım!.. * Dünya benim neme lâzıml. ehennemde D "kk ü et ü Bak, * ğ Hasan Bey geçenlerde hamama u anı “Musa,,nın göbeği bitmiş, “Hamdi Bey,, attırsın duman: Kıl;nad:rrüo'lı'm&ıfeçı,'“ :;l girmişti. Fakat hamam o kadar Hasan Bey geçen gün kom- || “Lindberg,in çocuğu gitmiş, Bomboş kulmuş bütün liman, DK İT T SA sıcaktı ki, Hasan Bey içerde güç şasa Hacı Bedri Efendi ile Mısır- || “Halil Lütfi,, muktesitmiş, Tütünler olmuş bir saman, Dünyu bönlin EaRlTÜam, " durabildi ve ancak yarım yama- lak yıkandıktan sonra kendini Dünya benim neme lâzım!.. Dünya benim neme lâzım !.. HASAN BEY çarşısına gidiyordu. Tam Sul- dışarı attı. Ne de olsa — yüzül tanhamamından geçerken mağa- j d V İ zaların birinden güzel bir h: p zü açılmış ve kızarmıştı. mefendi çıktı. Hanımın hnyna şlmen ıf & ç nek ci Hasan Beyi görenlerden biri — son moda bir gerdanlık, kolla- Hasan Bey — Anadoluda bir | den çıkardılar. Nihayet mesele | kıpırdamıyan Hasan Beyin artık | dedi ki: mnda altın bilezikler, parmak- | çeyahate çıkmıştı. Sıvasa kadar | anlaşıldı — Bir inek — hattın İ sabrı tükenmişti. Dışarı çıktı ve — Aman Hasan Beyciğim, h';ld:ud_un İ mglf'::h"'â'm uzun bir tren yolculuğu yapa- | üstüne çıkmış, makinist te onu | beş dakika sonra kompartimana E'fh"'kd' bir taravet Va Beyi dürttü: caktı. çiğnememek — için, lokomotifi | avdet etti: yi amatten. gel z Pa — Hasan Bey, dedi, şu güzel Bir ilkbahar mevsiminde ha- | durdurmuştu. Bi befer de ÜÜ Hasan Bey bu alaya içerledi. hanıma baksana, bu ne zenginlik | şeket etti. Tren, sürü sürü inek- Çoban ineği çektiği için ka- i Ağır bir ler söyliyecekti. Fas " durdurdu!.. t H pH::;i.Boy gÜlmüedi ve.ce- lerin otladığı — yeşil meralardan | tar hareket etti... Lâkin on beş Haedi İ A ı“: dy_ı.ı(kıın Yalnız şu kadarcık - H'ı.yır. zenginlik değil, ku- | geçerken, birdenbire durdu. E- | dakika sonra ansızın' yine dur- Ddi Fübakilr Gölmiş iir lyı î:uuagn değil oğlum, dükkânı. hali telâşla başlarını pencereler- | dular. Evvelki vak'ada yerinden hayvan yerde yatıyordu. n Kai m aa hemmden geligmnıl YENİ TELEFON ! EVLİNİN TÜRKÜSÜ! BEKÂRIN TÜRKÜSÜ! ( Bekârlık vergisi münasebetile ) ( Lindbergin çocuğnnu çalan haydutlara hitabenı ) Başımin kırk senelik belâsını alınız: Ey gözü pek haydutlar!. Şu karıyı çalınız! Üste para vereyim, uzaklarda kalını Ey gözü pek haydutları. Şu karıyı çalmız! Şimdiden bulmalıyım hanımlarla arayı: “Bekâr kalsam veremem ben bu kadar parayı! Hemen bir nikâh kıyıp, savmalıyım sırayı, Bekâr kalsam veremem ben bu kadar parayıl. * * Geldi şimdi, genç yaşlı, bir düşünce herkese: Kimi tasa ediyor! Kimi düştü havese! Evlenirsem yapamam yazlık ipek elbise, Bekâr kalsam veremem ben bu kadar parayı!.. Sizi şikâyet etmem, düşünmeyiniz derin, Çok Fenalık yaptınız; bir iyilik gösterin; Lindbergten kaptığınız çocuğu salıverin, Ey gözü pek baydutlari. Şu karıyı çalız!. Müstensihli P. H — — Abbap — Hayır ola, Hasan Bey? Böyle koşa koşa nereye?... Hasan Bey — Istanbula! Bizim köroğlu hastalandı, doktor çağıracağım! Ahbap — Camım, şuradan telefon etsenel... Hasan Bey — Yahul... numarayı buluncaya kadar ben Üskü- dardan İstanbula gidip gelirim bile!., Müatensihi: P. H

Bu sayıdan diğer sayfalar: