22 Mayıs 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

22 Mayıs 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ev Doktoru A MEMLEFET PABERLER . Gül Yağcılığımız Tz Gülyağcılığımıza dair E bir tetkik » Bu silsilenin İntişar etmiştir. Bugün ikin dereediyoruz : Gülyağlarımıza — rağbet — ve | kiymet temini için herşeyden | evvel istihsalâtımızı fenni usullere uydurmak mecburiyetindeyiz. İsparta ve havalisinde kulla- nılan imbikler en iptidat şekiller- dedir. Taktir usulü de fenni değildir. Gerçi Bulgaristanda da elyevm ayni şekil — imbiklerle hemen hemen ayni taktir usulüne devam eden köylüler vardır. Fakat bunların istihsal eyle- diği gülyağlarına Avrupada (Köy- 8) namı — verilir. Fenni - istihsal edilen ve birer marka altında satılan diğer Bulgar esansları 8- 9 bin Fransız frangına satı- hrken ( köylü ) nevi ancak 2- 3 bin frank tutar. Halbaki istihsa- lin masrafı noktai nazarından aralarında mühim bir fark ta yoktur. Yalnız biri sermayesiz, iptidal, diğeri mühim sermayeye muhtaç asri tesisatın mahsulüdür. Bulgaristanda senevi 1500 den 3000 kiloya kadar gülyağı çıkar. | 1931 senesinde Bulgaristanın gül- | yağı istihsalâtı 1793 kiloya baliğ | olmuştu. Bu miktarın 1042 kilo- sunu başlı başına buharlı, yahut tekemmül etmiş imbiklerle müceh- hez müesseseler, 595 kliosunu müstahsiller kooperatifleri; yalnız 156 kilosunu 8 vilâyetin 143 na- hiyesindeki - çiftçiler istihsal et- miştir. Demek olur ki istibsalâtın ancak yüzde onu iptidai şekilde ve müteferrik surette işlenir; yüzde doksamı mükemmel vesaite malik birkaç müessese tarafın- | dan istihsal edilir. İşte Bulgaristanın yüzünü ağır- tan ve memlekete senevi bizim ramızla asgari 2-3 milyon lira ruındırın böyle müesseselerdir. Bu da gösteriyor ki gülyağcılığı bir ihtisas işi olduğunu artık anlamalıyız. Bizde bir manifatu- racı bfuiı.ı afyon da alır satar, zahire işi de yapar, gül yağcılı- | ğına da kıyam eder. Fakat biçbirini de ileri götü- remez. Çünki bir insan ne kadar zengin ve ne kadar akıllı olursa olsun her biri ayrı ayrı ihtisasa mütevakkıf olan bütün bu işleri teşkilâtsız, tek başma idare ede- mer. Birinden kazanırsa mutlak ikisinden zarar eder, nihayet makaleyi muhalif bir hava esince yıkılıp gider. Bunun için iptida işlerimizi | ayırmalı, kendimize bir meslek intihap — etmeliyiz. Gülyağcılığı yapmak istiyenler sây ve serma- | yelerini münhasıran bu işe tahsis etmelidirler. Ancak bu suretle fenni ve mütekâmil tesisata ma'ik ya münferit, yahut —müşterek, asri taktirhaneler vücude gelebilir. Böyle —müesseselerin — azami safiyet ve nefasette yapacakları istihsalâtı birer marka altında muayyen ve muntazam ambalâjla cihan piyasasına arzedersek hem yüksek fiatler, hem de hararetli talipler buluruz. İtriyatçu AHMET EKREM Asarı Atika Kaçakçılığı Mersinden harice kaçırılmak istenilen tarihi kıymeti haiz bir lâhit polis tarafından — yakalan- | maışlır. İnflâk Kurbanları Geçenlerde İzmirde — vukubu- lan barut infilâkında yaralanan- lardan Kohen ve Rafel isminde- ki iki genç ölmüştür. — İdam Edildi Osmun — isminde birçok kimseleri öldürmek cür- bir köylü mile Afyonda idama mahküm olmuş ve ceza infaz edilmiştir. ei l M Gnd e ada l6 A SÜD e ee öi 2 Şair Ve Vali Ziya Paşa Adanalılar “Terkibi Bent,, Sahibinin Hatırasını Tes'it Ve Taziz Ettiler Adana (Hu- susi) — Büyük şair Ziya Paşa- nın vefatının 53 üncü yıldönümü olmak münase- betile geçen se- ne olduğu gibi bu sene de bütün münevver — züm- renin ve talebe- lerin — işlirakile büyük bir ihtifal yapıldı. — Şairin hayatından, eser- lerinden bahso- lundu. Hatıraları yadedildi, terkip ve tercii bentlerinden parça- lar okundu, daha sonra da meza- rına gidilerek çelenkler konuldu. Ziya Paşa yarım asırdanberi Ulucami haziresinde — yatmakta olduğu halde bundan bir çokla- rımızın haberi yoktu. Şemseddin Sami bile kamusül alâmında, şairin Adana valiliği esnasında hastala- narak tebdilihava için Bursaya gittiğini ve orada vefat ettiğini yazmak suretile büyük bir zühul göstermiştir. Edebiyatta olduğu kadar si- yasette ve idarede de büyük bir kudreti olan Ziya Paşanın Ada- nada vücuda getirdiği yenilikler, yaplığı hizmetler sayılamıyacak kadar çok ve değerlidir. Ziya paşa ilk defa olarak Karataş - Adana şosasını açtırmış - halkı feyezan afetinden siyanet için nehir ke- narlarına setler yaptırmış, bııgk Bir Kaçakçı Kafilesi Yakalandı Konya (Hususi) — Burada bir kafile ve şebeke halinde kaçak sigara satan birkaç kişi yaka- lanmıştır. Bunlar tuzcu Hasan, Mevlat, Tiflisli Mehmettir. Üzer- lerinde Halep markalı 11826 ka- çak sigara kâğıdı yakalanmıştır. Hepsi ihtisas mahkemesine veri- | mişlerdir, İzmirde Bono İşlerîn:ie Bir Dala- vere Meydana Çıktı İzmir gazetelerinde okuduğu- muza göre üç kuponlu bonoların kayıtlar yapılırkeâ ,bunlardan ba- zılarının sahiplerinin şimdiye ka- dar yarıdan fazla mal aldıkları ve her nasılsa biç mal alamamış ibi kaydedilerek üç kuponlu ono tanzim ettirdikleri anlaşıl- miştir. Vilâyet tarafından bu hususta tetkikata başlanmıştır. Tetkikat neticesinde üç kuponlu bonoya istihkakı olmadığı tespit edilecek- lerin bir veya iki numaralı bono- ları kesilerek- iptal olunacak ve bir heyet huzurunda yakılacaktır. Konyada Sıhhat İşleri Konya, 20 (A.A) — Memle- ket hastahanesi yakında — yeni yapılan binasına naklolunacaktır. Yatak adedi 150 ye iblâğ edil- miştir. Hastahane için yeni cer- rahi âletler sipariş edildiğinden badema büyük ve ehemmiyetli ameliyat ta yapılabilecektir. ' l —üi di aa yi Zt ada Ziya Paşanın Adanadaki mezarı bir araziyi kendi parasile satın alarak kanallar açtırmak suretile bu mikrop yuvasını kurutmuş, asri mektepler açmıştır. Adanada ilk tiyatroyu eden yine Ziya Paşadır. Şair şimdiki Polis Müdüriyeti — binası- nın yerinde mükemmel bir tiyat- ro binası yaptırmış, — burada Fransız edebiyatmın, bizzat ken- disi tarnfından tercüme ve nak- ledilen en velüt eserlerini vazı- sahne ettirmiş, bu suretle halkın edebi ve bedil bir terhiye ala- rak yetişmesi hususunda da reh- berlik vazifesini ifa etmiştir. Bilmünasebe, Ziya Paşanın bugüne kadar neşredilmemiş olan bir hatırasını kaydedeceğim: Adanada bundan elli sene evvel ilk defa tiyatro kurup mek- tep açmış olan Paşa, tabiatile zamanın softa kafalarının hoşuna gitmemiş “Şer'i şerife muhalif' iş- tesis İzmirde Deniz Mevsimi I ı ler yapıyor,, diye aleyhinde — pro- pağandalar yapıl- mış, mazbatalar imza — edilerek İstanbula şekva edilmiştir. Bu mazbata dönüp — dolaşa- rak merhuma ge- dikten sonra imza sahiplerini karşısına — sıra- lamış, içlerinden o zamana ka- dar yüzünü görmediği Külâhi zadeye: — Hoca, demiş. Sen beni şimdiye kadar şahsan gördün mü? — Hayır — O halde fenalığımı den biliyorsun? Bu suale karşı kalmış ve: — Efendim, namazı nere- Haca apışıp demiş. -Akşam geçiyordu. Bana, şunu imza ediver diye bir kâğıt getir- diler. Gözlüğüm yanımda olma- dığı için okuyamadım. Gözlüğü aramış olsaydım namaz vakti ge- çecekti. Benden evvelimza etmiş olanlara sorduktan sonra elle ge- len düğün bayram diyerek oku- | madan imza ediverdim. Ziya Paşanin bu cevap son derece hoşuna gitmiş, Külâhi zadeyi affederek diğer imza sa- hiplerini Adanadan muhtelif yer- lere dağıtmıştır. adı İzmirlilerin hararetini teskin eden sucular İzmir (Hususi ) — Şehrimizin iklimi ifrata çok müstaittir. Daha yirmi gün evvel soğuktan palto- suz gezilemiyen İzmirde bugün için ceketle bile gezmek müşkül oldu. Bu dakika gölgede sühunet derecesi 13 tür. Gündüzün bu yakıcı sıcağına mukabil, akşam saat altıdan sonra denizden es- miye başlıyan meltem rüzgârı şehri serinletiyor. egi Bu sene deniz mevsimi pek erken başladı. 27 martta Karataş ve Salhane sahillerinde denize girenlere tesadüf edildi. Yazın İzmirin kendine mahsus bir hususiyeti vardır. Yazın sıca- ğı altında kavrulan İzmirin çal- şan sınıfı için - İstanbulda oldu- gu gibi « hararetini teskin ede- cek sucu dükkânları yoktur. Fa- kat bunun yerine seyyar su sa- l tıcıları vardır. Bunların herbiri bir nağme tutturur: — Şaşal suyu... — Karakulak suyu.. — Vezir suyu.. — Osman Ağa suyu... — Yamanlar suyu... Bu suların tadımna bakarsanız halis muhlis Halkapınar suyu olduğunu anlarsınız. Esasen, sıh- hat üzerinde hiçbir iyi tesir ya- pamıyan Halkapınar suyunu an- lamak için kısa bir müddet İzmir- de oturmak kâfidir. İşte İzmirin bu günkü yaz hali.. ADNAN Konyada Bir Cemiyet Konya, 20 ( A. A.) — “ Eski eserler muhipler cemiyeti,, yeniden ihya ve idare heyeti intihap edilmiştir. Yılancık Hastalığı Hususi mahiyeti haiz bir mik- rop tarafından |derinin had bir surette iltihaplanmasıdır. Bu has- talık, — vücudün herhangi bir noktasında tezahür edebilir. Fa- kat yeni doğan çocuklarda daha ziyade karın mıntakasında, bü- yüklerde ise yüz nasiyesinde sık görülür. Yılancık, umumiyetle ya arızi olarak vücudün bir noktasının yaralanması veyahut ta cerrahi bir ameliyeden sonra hâsıl olur. Fakat son zamanda, ameliyat neticesi yılancık hastalığı en- derleşmiştir. Bu hastalık ya yılancığa tu- tulan bir adamın elbise ve eşyalarına, re — temas neticesinde yahut ta ani olarak tezahür eyler, Eğer hastalık temas neticesinde geç- memişse sebebi şu olabilir: Streptokok cinsinden bir mik- robun burun, ağız veya deride yaşarken yaşadığı uzvun mu- kavemetten düşmesi veyahut mik- robun hastalık tevlit etmek ka- biliyetinin artması. Arazı —Hasta noktada ve ter cihen yüzde kırmızı ve şarap tortus; renginde bir levha hasıl olması. Bu kızarık kısım, vücudün diğer parçalarından daha yüksek olur, bir nevi geniş şişkinlik arzeder, içi su dolu kabarıklar husule gelebilir. Deri ateş yanar, hasta ıstırap verici yanıklıklar hisseder. Hararet 39-49 dereceyi bulabilir. Hastalık sekiz günde geçe- bildiği gibi tekerrür de eder veyi müzminleşebilir. Yılancık belirdi- ği zaman hasta kat'i surette tec- rit olunmalı, yaraları varsa son derece fenni bir surette tedavi gibi edilmelidir. Bir yılancıklı ile te- mas edildikten sonra bir lohusa kadın veya vücudünde herhangi bir surette yara hasıl olmuş kimseye dokunulmamalıdır. Has- tanın elbise ve eşyası, odası, kat'? suürette dezenfekte edilmelidir. Yılancıklı — hastaya - tercihan sulu yemek verilir, mülâyim tut- turulur, hasta kısım iyodlu alkol iktiyol ve yüzde beş nisbetli me- tilen mavisile talâ edilir. Kollor- gollu pomatalar da şayanı tavsi- yedir. Ayni zamanda Streptokok mikroplarına karşı kullamlan se- rumlar tavsiye olunur. Hastalığın ikinci gününden beşinc kadar gün- de bazan bir, bazan da iki defa 50 santimetre mikâbı serum lâ- zımdır. Netice müspet çıkmazsa Delbe aşısına müracaat zarurl olur. Bittabi bir doktorun tavsi- yesile. x Eski Bir Cinaye- tin Yeni İzleri İzmir (Hususi) — Geçen sene Çapak köyünde Hacı Mehmet isminde biri ortadan kaybolmuş- tu. O zaman bit çinayetten şüp- he edilmiş ve Hacı mehmedin üvey oğlu Hasan isticvap edilmiş muhakemesinin —men'ine — karar verilmişti. Fakat son günlerde Hasanın üzerinde üvey babas wn kuşağı, saati ve ceketi görüldü- ğü için tekrar yakalanmış ve Hacı Mehmedi öldürdüğünü söy- lemiştir. Bunun Üzerine kendisi, Hacı Mehmedin damadı ve geli- ni tevkif edilmişlerdir. Balığa Narh Kondu İzmir, ( Hususi ) — Belediye balığa narh koymuştar. Narh mucibince balık 100 kuruştan fazlaya satılmıyacaktır., 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: