22 Mayıs 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

22 Mayıs 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

M. Heriya Başvekil Oluyor Mu? Paris 21 — Eko dö Pari ga- Zetesine nazaran, Radikal sosya- listler lideri M. Heriyo müstakbel başvekil —ve hariciye nazırıdır, M. Heriyonun — kabineyi şu şe- kilde teşkil etmesi muhtemeldir. . Şotan, M. Daladye, M. Jer- men Marten, M. Abel Gardey ve Marşando. Sosyalistler kabi- neye iştirak etmemekle beraber müzaherette bulunacaklardır. Ra- dikal - sosyalist fırkası divanı, sosyalistlerle kabineye — iştirak için ileri sürdükleri teklifleri ta- dilâtla kabul edecektir. Briyanın — fırkasında Penlöve- nin de |kabineye girmesi muh- temeldir. Paris 21 — Kabine meselesi garip bir safhada bulunuyor. Ye- ni meclis haziranda toplanacak- tır. O toplandıktan sonradır ki, ekseriyetin arzusuna muvafık bir kabine — teşkil — olunabileceytir. Bugünkü muvakkat kabine ise bu müddet zarfında mühim si- yasi müzakerelere girişme mec- buriyetindedir. Tamirat işlerini görüşecek olan Lozan konferansı ; bu cümledendir. Ayni zaman- da meclis —mevcut — olmadığı için iktidar mevkiinde bugün bu- kanan fakat intihabatta kaybeden kabinenin yerine bir başkasını getirmek te garip görünüyor. Çünki böyle bir hükümet belki yarın meclis açılmca dev- rilecektir. Bütün bu mülâhazalar- dan dolayı vaziyet gayet garip bir safhadadır. Yunan'standa Bir Grev Teşebbüsü Atina 21 — Gümrük ve mali- Ye memurları grev teşebbüsünde bulunmaşlardir. Elebaşılardan 10 kişi ile 30 komünist tevkif edil- miştir. Almanyada Siyasi Vaziyet Berlin 21 — Müfritler, Prus- yada ve Almanyada hükümet te- merküzüne girmiye taraftar de- ğildirler. İmparatorluk kabinesin- de bulunan Müdafaa Nazırı M. Grönerin de istifası Müfritlere büyük bir itimat vermişlir. Bunlar Alman Milli Müdafaa Mehafiline istinat edeceklerini ve Diyet Meclisinin infisahile yeni intiha- bat yapılacağını tahmin etmek- tedirler. Böyle bir intihapta Ko- -— EDEBI TEFR.KAMIZ: 17 YVİKT Muharriri: Knut Hamsun — Benim içeriye girmekliğim Uymaz ki, dedi. Genç kız zili çalıp ona doğru döndü, göğsü şiddetle soluyordu. — Sizi seviyorum, — anlıyor Musunuz; hayatımda yalnız - sizi sevdim, dedi. Tekmil vücudü — bir Yaprağı gibi titriyordu. Bu sırada yukarda kapı açıl- di Ve kız koşarak merdivenleri çıktı. hazan , Mavimtırak ve mühtez bir ey- ıfı günü., Gece ilerliyor, sabah ağarmıya başlıyor... İ Rüzgâr kavaklara anlaşılmaz ir takım şeyler fisıldıyor, bir Pencereden genç bir. erkek bir Jan Filippar Gemisi Bir Kaste Mi Uğradı ” Paris, 21 — Aden civarında yanan Filippar — gemisi faciası hakkında, gemiyi inşa eden, Sen- nazer destegâhları müdür mua- vini, çok şayanı dikkat beyanatta bulunmuştur. Bu zat diyor ki : — “Facia aklın kabul et- miyeceği bir şeydir. —Kaptanın | raporunu hayretle okudum. Ge- mide yangına karşı her türlü tedbir alınmıştı. Yangın çıkma- sına imkân yoktu. Elektrik kab- | doları çelik tellerle örtülmüştü. Çekiç bile vurarak telleri mey- dana çıkarmak imkânsızdır. Kon- tak olmasının imkânı yoktur. Yekdiğerinden uzak bulunan tâli mihraklarla büyük mihrak ayni zamanda ateş almıştı. Gemi- de yangın zuhürunda her kom- partımanın — kapısını kapatarak tecrit etmek, ateşi hapsetmek imkâmı vardı. Muhtelif mihraklar- da ayni zamanda kontak vücuda gelmesi de kabil değildir.,, Mesajeri Maritim Müdürü de diyor ki: — “Vapurda çalışmış olanlar, gemide kaza neticesinde yangın çıkmasına ihtimal vermemekte- dirler.,, |ILindberg 'Mahkemede Nevyork 21 — Adli makam- lar, Lindbergin çocuğu —mesele- sine vazıyet etmiştir. Lindberg, tahkikat icrasına memur mahke- meye verdiği 50 bin dolar fidyei necatın Dr. Koden tarafından neden tesviye edildiğini izah et- miştir. Nevyork Belediye Reisinin Lindbergin çocuğunun nasıl ka- çırılma safahatını ifşa etmek va- dinde bulunan bir mektup aldı- ğı söylenmektedir. Lindbergin dostu ve milyo- ner Kürtisin zabıtaya cebir tah- tında ifade verdiğini iddia etti- ğini ve bu ifadesini inkâr ede- ceği söylenmektedir. münisilerin — kendilerini takviye ödemiyüceklerini Ümit etmekte- dirler. Bravn Severing Kabinesi- nin bir “ş Kabinesi,, olarap bir müddet daha mevkiüni muhafaza edeceği zannedilmekte: ORYA Nakleden: H. Ş. mırıldanarak dışarıya doğru eğiliyor. Üzerinde — ce- keti yoktur. Semaya bakıyor, yağı tükenen bir kandilin alevi gibi, yıldızlar birer birer sönü- yorlar. Bütün bir gece kesif bir saadetin zehirini içerek mestolan şarkı bu genç, bir çılgın gibi, gecenin sükünetini ihlâl eden şarkısına devam — etmektedir. Bu sırada odasının kapısı çalınıyor. Genç adam: giriniz, diyor ve içeriye giren adamı: boojur, — diyerek karşılıyor. Bu vakitsiz ziyaretçi yaşı geçkince bir zattır. Tehevvürün- den beti benzi atmıştır. Ortalık henüz iyice ağarmadığı için elin- FilipPar Facias Kurbanları 40 Kişidir Paris, 21 — Mesajeri Maritini Kumpanyası, Aden önünde yanan Filippar: vapuru — felâketinde 40 kişinin kurban gittiğini tesbit etmiştir. Fakat bu rakam da kat'i değildir. Heyelân Faciası Valparesa, B1 — Bir heyelii neticesinde toprak altında kalan 45 amelenin kurtarılmasına çalı- şılmaktadır. Ameleler tüneldeki toprak altında 8 metre derinliğe kadar inmişlerdir. Bombay Kargaşalıklarının Doğurduğu Netice Bombay, 21 Hükümet şehirdeyardımcı kuvvetler teşkili hususunda bir kararname neş- retmiştir. Yeni kuvvetler Avrupa- hlardan mürekkep olacaktır. Bu kuvvetler, isyancıları bastırmıya memur olan büyük Britanya or- dusunu takviye edecektir. de bir lâmba var. Ve bir deli gibi kendi kendine bir şeyler mırıldanıyor. Nihayet gence hi- taben : — Size son defa olarak so- ruyorum, Müsyü Yohan Müller; yaptıklarınızda bir mantık var mı rica ederim? — Evet, şikâyette haklısınız. | Bir şeyler yazıyordum. Bunlar kafamda okadar kolay doğuyor- | lardı ki bütün yazdıklarımı size | | Okuyorum. Büu gece zaptolunmaz bir ilhamın tesiri altında idim. Fakat şimdi herşey bitti. Yazımı bitirince pencereyi açıp biraz şarkı söylemiye başladım. — Beyim, siz şarkı söylemek değil, âdeta böğürüyordunuz. Hiç bu kadar hızlı şarkı söylendiğini duymamıştım. Anlıyor musunuz, hem henüz gecenin yarısındayız. Yohan —masanın — üzerindeki kâğıtlardan birkaçını ayırdı: - — Bakınız! Ba kadar coşkun Fennin Müthiş Bir Harikası Londra 21 Saatte 140 | kilometre giden bir trene rabte- dilen hususi bir vagonun bir na- kil savtı vaşıtasile, katarın üze- rinde 7 kilometre mesafede uçan bir tayyare arasında mükâlemeye imkân hâsıl olmuştur. Tayyare yere 60 metre uzunluğunda bir anten konmuştur. Trende ayni tertibat vücuda getirilmiştir. Mü- kâlemeler gayet vazıh işitilmiştir. —a —.. -— TAKVİM —— PAZAR 31Gda - 22- Mayıs - 932 hazır 17 Arabi Raml 16 Muharrcm - 180 | 8-Mayıs- senx - 18 Vakit |Erami jvasasi |" Vakik |£ a Güneş (9 114 37) Akşan lız — J19 26 Özle J& H2 do) vassi Çi 4'i 19 İkiadi | &. 42|16. 8 | Lmsak (7. 022 bir ilhama mazhar olduğumu hiç hatırlamıyorum. Bu tıpkı bir şim- şek gibi çakıp geçti. Bir defa, bir telgraf telini takip eden bir şimşek görmüştüm. Tıpkı ateşten bir perde gibi telin üzerine seri- | liyordu. Bu akşam benim ruhum- da akan şey de o şimşeği andı- rıyordu. Başka türlü yapabilir- miydim?.. Eminim ki yazdıklarımı okuduktan sonra artık bana gü- cenmiyeceksiniz.. Şuracıkta otur- muş, mütemadiyen — yazıyordum. Sizi uyandırmamak endişesile hiç- bir hareket yapmadan kâğıtları karalıyorum... Bir an geldi ki ar- tık kendimi kaybettim. Göğsüm çatlıyacak gibi olmuştu. İhtimal ki o esnada yerimden fırlamış, odanını içerisinde enine boyuna dolaşmış - olmalıyım. Ne bileyim, e kadar mesudum ki ! Komşusu — yüzünü ekşilterek cevap verdi: — Geceleyin yaptıklarının o Gönül İşleri Şaire Göre Fransada Kabine Buhranının SonuMu? 4sk Lindberg Mahkemeye İfade Veriyor Ve Kadın Beş kişilik mecliste şair oldu- ğunu iddia eden genci tanımı- yordum. Fakat iddiasına bakılırsa gazetelerde yazıları çıkıyor, kız- lardan takdirnameler alıyormuş. O, dünyayı böyle görüyor, kızları avlanması kolay bir kuş, evlenmeyi zait bir külfet adde- diyordu. — Sizin, diyordu, bu kadar korkarak bahsettiğiniz, genç kı- zın arkasindan koşulmaz. O ken- disi size gelir. Benim anladığım şudur ki kızlar iki şeye meftum- durlar: Paraya ve şöhrete, Ya zenginlerin, ya meşhur adamların arkasından koşarlar. Zengin adam- ların arkasından koşanlar, süse, ziynete, lükse düşkün olan kız- lardır. Bunlar hayatta gaye, kı- şın samur kürk giymek, balolara gitmek, otomobilde gezmek, ta- nıdıklarına caka atmaktır. Bu kızlardan bize hayır yok- tur. Fakat ikinci bir sınıf kızlar vardır ki, bunlar hassas, ince ruhlu, zayıf tabiatli insanladır. Muhayyel bir âlemde yaşarlar. Hayatı hayallerinin pencere- sinden seyrederler. Şiire bayı- hırlar. İşte bunlar, gazetelerde imzasını gördükleri, meclislerde isimlerini — işittikleri şairlere w- zaktan uzağa aşıktırlar. Daima benimsedikleri şairle meşguldür- ler. Bir fırsatım bulup o şaire mektuplar - yazar, — muhabereye girişir, hatta mümkünse konuşm- ya çalışır. Onun içindir ki bizim para kazancımız az, fakat gönül kazancımız çoktur. Yine bu tec- rübelerden öğrendiğim hakikat şudur ki, kızlarla yaşamak kolay, fakat evlenmek güçtür. Onun için bu hayalci, hassas, ince kızlarla muvakkat aşk hayatı yaşar ge- çersiniz. Bir kadına ilelebet bağ- lanmanın manasını anlamıyorum. Kadın, bizi ebediyyen — alâkadar edemez. Bir kadınla iktifa eden- ler basit ruhlu insanlardır. “ Fakat bu tecrüheler içinde bazan derin bir sevdaya - tutula- bilirsiniz. Birçoklarını yakan ale- viniz, nihayet bir gün sizi yak- mıya başlar. İşte o0 vakit sev- menin azap ve İlezzeti içinde erirsiniz. Bizim için kadinin ma- nası, bize bu derin, bu kutsi heyecanı verebilmesindedir. Fa- kat bu heyecan ayni şiddetle ebediyyen devam — edemiyeceği için, bir gün gelir herşeyi unutur, kendinize yeni bir heyecan mem- bat aramak ihtiyacını duyarsın'z,, HANIMTEYZE saatte pencereyi açıp böyle hay- kırman affedilir. şey değil. — Evet, hakkınız var, affa lâyık değilim. Fakat sebebini size izah ettimdi. Emsali olmıyan bir gece yaşadım diyorum, size ! Dün başıma büyük bir vak'a gelmişti. Yolda giderken ( Taliime) ratsla- dım. Sözlerime iyi dikkat edi- niz... Evet dün akşam talüme, yıldızıma rastgeldim. Ne demek istediğimi anlıyabiliyor musunur.. Ve onunla görüştükten scara ahi kendimden geçtim. Hiç si- zin dudaklarınızın, lâkırdı. ede- miyecek kadar — 'itrediği vaki midir? İşte ben artık söz söyli- yebilmekten âciz kalmıştım. Kal- | bimin çarpımtısı bütüin vücudümü | Sarsıyordu. | Şu iskemlenin ürcrinde kendim- Hemen eve koştum. den geçmişim. —Ancak nkşam olduğu zaman uyanabildim. ( Arkem var )

Bu sayıdan diğer sayfalar: