8 Haziran 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

8 Haziran 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'BİZi iD Abdülhamidin Kahramanlığı! Galatanın Kuytu Sokaklarında Boğazlaşan Külhanbeylerini Ayırmak İstedi. Sarhoşlar Sultanın Atını Yaraladılar Muharriri » Her Hakkı Mahfuzdur Üa Abdülhamit avdet ederken Galatadan geçiyordu. O tarihte Galata caddesi, geceleri en teh- likeli yerlerden sayılıyordu. Bütün kanlı katiller, bütün kasa hırsız- ları ve en azılı şerirler, geceleri bu caddeye amut olan dar va karanlık sokaklardaki - izbelerde ve koltuk meyhanelerinde gizleni- yorlardı. Çok defa zabıta memurlar, bile bu civarda dolaşmaktan izharı aczediyorlardı. Abdülhamit, bir an evvel saraya yelişmek ve istirahat etmek için doludizgin caddeyi geçerken, üç kişinin bi- ribirine — sarılarak — boğuşmakta olduğunu gördü. Hepsinin elle- rinde de bıçaklar parlıyordu. Derhal atımı bunların sürdü.. — Bir — fenalığa dan — vermeden — bunları mak ve kabahatli olanı bizzat yakalamak istedi. nun ucuna göremiyecek derece- de sarhoş olan bu adamlar, bu garip müdahaleden — büsbütün kudurarak, Abdülhamidin üzerine saldırdılar. Maiyetindeki yaver- lerin kılıçlarile Abdülhamidi mü- dafaa etmelerine rağmen yine Abdülhamidin atını yaraladılar. Bu hâdise ertesi gün saray muhitinde derhal şüyu buldu. Bir- çokları, Abdülhamidin bu halle- rini takdir ederken, bazıları da bunlardan memnun olmıyordu. Bilhassa damat Mahmut paşa, Abdülhamidin bu vaziyetinden endişe ediyor, onu sarayın bir köşesine kapıyarak hariçle olan münasebatını bizzat idare etmeyi istiyordu. Galata hâdisesini vesile ittihaz etti. Başkâtip Sait Beye icap eden dersi verdi. Abdülha- mide gönderdi. Sait Bey, resmi işlerini bitir- dikten sonra Abdülhamide, bazı maruzatta — bulunacağını söyledi. Galata hâdisesinin efkârı umumi- yede pek menfi bir tesir 'yap- tığından — bahis açarak, böyle gece gezintilerinin büyük teh- likeler tevlit edebileceğini binaenaleyh, — badema gece ve gündüz böyle gezintilerden hazer edilmek lâzım geldiğini tavsiye etti. Sait Beyin sureti haktan gö- rünen bu tavsiyesi, Mahmut Pa- şanın diğer mensupları tarafından da Abdülhamide tekrar - edildi. Bütün bu telkinler altında kalan Abdülhamidin, az zaman zarfında bütün evham hisleri, harekete getirildi. Maamafih ortada Abdülhamidi korkutacak sebepler de yok de- gildi. Amcası, tahttan indirilmiş ve beş on gün sonra da esrarengiz mey- ayır- bir surette vefat etmişti. Mithat | Paşa ile taraftarları, pek serkeşa- Ke Let — ediyorlar, Hatta üzerine | Fakat, burnu- | bazan da tehditkâr tavırlar alıyor- lardı. Çerkes Hasanın yaralitığı kanlı facia daha hâlâ İstanbul efkârı umumiyesinde derin akis- ler husule getiriyordu. Her ne- kadar, büyük biraderi Sultan Muradın cinneti tahakkuk — etmiş ve isabetli bir karar ile tahttan indirilmiş ise de efkârı umumiye bir türlü meslenin hakikatine kanaat getirememiş ve bu işte de bir ihtiras kokusu sezmişti. Bahusus, Sultan Muradın an- nesi Şevkefza kadın, el altından çalışıyor, oğlu Sultan Muradıa ifakat bulduğuna dair her tarafta propagandalar yaptırıyor, bilhas- sa ayak takımı ile softalar gü- ruhunu, Mithat paşa ve rüfeka- sile Abdülhamit aleyhine tahrik ediyor, Abdülhamidi iskat ede- rek oğlunu yeniden iclâs için bütün — kuvvetini çekinmiyordu. O esnada İstanbul, bir ba- rut fıçısi haline dönmüştü. Bir tek kıvılcımın, koca bir yan- gin hüsüle getireceği — hisse- diliyordu.!Bulgarlar, ihtilâl yapmı: lardı. Sırbistan, Karadağ, Bosna Hersek, bulâsa bütün Rumeli, kan ve ateş içinde yüzüyordu. Balkanlardan itibaren feci bir bozgun — başlamıştı. Rumeliden akın akım — muhacirler geliyor. Arsaları, cami avlularım - doldu- ruyor; her tarafta, yürekler par- çalıyan birer sefalet manzarası hâsıl oluyordu. Zaruret, kış ve hastalık.. Bu üç afet, elele ver- miş, bütün İstanbulun umumi ha- yatını tehdit ediyor; bu feci haller, halkı. her gün biraz daha sinir- leştiriyordu. ( Arkası var ) ÇANAKKALE Türkiye, Bütün Kuvvet Ve Kudretini Çanakkale Boğazına (Baş tarahı 1 inci sayfada 1914 Teşrinievveline kadar boğazların deniz tarafından mü- dafaasına ait olan tedbirler İtilâf Devletlerince malümdu. Türkiye harbe girdikten sonra yapılan tahkimat hakkında malümat ah mak güçleşmekle beraber, İngil- tere 1919 senesi sonuna kadar istihkâmların içinde yapılan bütün ıslahattan — vaktinde — haberbar oluyordu. Fakat sonra, alınan malümatın ekseriyetle hatalı ok duğu anlaşıldı. Harbin başlan- gıcında Türk istihkâmlarının kuv- veti ve müdafaa kabiliyeti yüksek zannediliyordu. Halbuki 1915 te Almanların bu istihkâmlarda vü- cude getirdikleri ıslahata ehem- miyet verilmiyordu. Bağazların ağzından Marmara denizine kadar olan uzunluğu 41 mil kadar bir şeydir. Bütün Bo- gaz boyunca Gelibolu sabillerin- de hâkim tepeler vardır, Anado- lu kısmındaki tepeler daha alçak- tır. Harbin başlangıcında boğaz- ların yalnız methalinden itibaren dört millik kısmı müdafaaya ha- zır bulunuyordu. Ağzında dar olan boğaz, met- hal geçilir geçilmez genişler ve beş mil gidildikten sonra Eren- köy koyunda genişliği dört bu- çuk mili bulur. Sonra tekrar da- ralmıya başlar ve Kepez noktasın-| da 1,3-4 mile kadar daralır. Sonra tekrar genişler, biraz ile- ride yine daralır. MAJİK SİNEMASINDA Bugün matinelerden Yığmıştı Bu suretle boğazlar hakikaten daralıp genişliyen, bazan denize uzanan karalarla dünyanın en ziyade geçilmez bir yeridir. O yerlere yerleştirilmiş asri top ve bol mühimmat ile, iyi tertip edil- miş piyade kıtaatı ile boğazları hem denizden hem — karadan geçilmez bir hale getirmek müm- kündür. — Fakat — 1914 — senesi başlangıcında bu şeraitin hiçbiri tam değildi. 1914 Ağustosunda, — harbin başlangıcında boğazların ilk mü- dafaa hattı Gelibolu eteğinde iki ve Anadolu sahilinde iki daimi istihkâmdan ibaretti. Bu dört is- tihkâmda 19 top vardı, fakat bunların yalnız dördü istimale sa- lih idi. Bunlardan maada Tekke burnunda âdi bir toprak istihkâm mevcuttu. Gelibolu eteklerinden 10 mil mesafeye kadar olan kısım 1914 te müdafaa vasıtalarından mah- rumdu. Yalnız Kepez noktası civarında dört, karşısında bir küçük istihkâm vardı. Bu istih- kâmların vazifesi, torpil -tarlala- rını himaye etmekti. 3 ağustosta Kepez noktasile Avrupa - sahili arasına bir hat torpil ekilmişti. Boğazların methaline hiçbir zaman — torpil atılmış değildir. Derhal müdafaaya — geçebilecek olan Dardanos istikkâmı idi. Bu- rada modern iki gemi topu var- dı. Diğer dört istihkâmda kü- çük seri ateşli toplar bulunuyordu. ( Arkası var) itibaren İsmet Paşa Hazretlerinin Moskova seyahatleri, nutukları ve şereflerine yapılan muazzam resmigeçidi görünüz. Sesli, sözlü. ! ı 'Huinılı —a —— —— ——— İş Kanununun So Hazırlıkları Yapılırken.. Elde Mevcut Eski Eserlerin Tetkiki Faydasız Sayılamaz —10 — İş kanununun netice len me sine ait son tetkikler yapılıyor. — Zon- guldak muhabiri- miz Ahmet Bey, sarfetmekten | bu münasebetle Zonguldak havza- | sına ait eski bir nizamnameyi tese bit etmiştir. Vak- tile, kömür hav- zasının faydalı hir surette — çalışma- sını temin eden bu nizamnameyi yeni esaslar kona. cağı bir sırada mevzuu bahsetmeyi faydalı buluyoruz: - Zonguldak ( Husust ) — Di- lâver Paşa kitabında bütün kabk bimle alkışladığım bir maddesi _“ fımeleyi umuru zatiyede ademi istihdam ,, a ait olanıdır. Dilâver Pı_ıı. nizamnamesine S 2 raka- mile koyduğu bu madde ile, ame- leyi fertlere uşaklık eden bir kimse değil, ancak, hayatını ma- den kuyularında kazanan bir im san olarak kabul ettiğinden, iş sahiplerini, ameleyi zati hizmet- :e'diPdC kullanmaktan menetmek- edir. Buna dair olan madde şudur: “ — Bir madencinin ocağın- d.n istihdam eylediği amele made- ni humayun için hükümet mari- fetile — celbolunduğundan kendi umuru zatiyosi için istihdam miye hiçbir veçhile sa olmiyarak fakat bir, iki kimseyi çend gün kendi umurunda istih- dam etmiye mecburiyeti şedidesi olduğu halde canibi idareye ha- ber vererek yevmiye on kuruş Ücretle istihdam eyliyecektir,., Görülüyor ki; Dilâver Paşa, medencinin ameleyi hususi işle- rinde kullanmasını esas itibarile men, ettikten sonra günü tahdit edilen istisnalar için, “ mecburi- yeti şedide , kaydını koyuyor ve madenciyi “ Canibi idareye ,, ha- ber vermek gibi bir merasime tâbi tuttukdan sonra hususi işinde çalıştıracağı ameleye yevmiyelerin azami üç kuruş olduğu bir za- manda on kuruş gibi gündeliğin üç dört misli bir ücret vermiye mecbur ediyor. Dilâver Paşa kitabının yalnız bu maddesi, hastalık ve kaza ba- hislerindeki acı ihmalleri sakat ve noksan noktaları unutturan ve Dilâver Paşanın — hatırasını hayırla yadettiren bir eserdir. Bu faslın son maddesi nizam- nameye riayet etmiyen madenci- ler da evvelce verilen hük- mü tekrar teyit etmektedir. “Madde 86 — Vezaifi maden- ciyat hakkında anifülbeyan me- vadın şamil 'olduğu nizamatın kâffesine madenciyandan herbiri mutavaat edecekleri emri - tabil olduğu halde idare memurların- dan adaletkârane verilecek eva- mire iltaat ve verilecek kararı bilâsual kabul edeceklerdir. ve şayet hilâfı emre mütecasir olan olur ise memura ademi ita- atlerinden neş'et etmiş — oldu- ğundan bu makulesi madeni hü- ı';ııyundı kabul - olunmıyacaklar- F, , Nizamnamenin son faslı ma- denlerde çalışan memurların va- zifelerine —mütealliktir. “Maden mevkilerinde bulunan memurin umuru — memuriyetlerini — kemali sadakatle ifa| etmeğe borçlu ol- duklarından ve bu dahi cümlesinin Yazanı Ahmet Güntepe acağından Kömür çıkarılırken yekdilü can olarak birbirlerile hüsnü imtizaç ve küçük büyüğe itaat ve büyükten küçüğe bürmet etmeklik deruni salâbet göstere meklik ile hâsıl olduğundan Di- lâver Paşa her memurun maden kömürünün — sevkinde madenci, amele ve âmirlerine karşı olan vaziyetlerini — tayin ve — tesbit eylemiştir.Bu Ffaslın dikkate değer maddeleri şunlardır: “Madde 986 — Madeni mez- kürda bulunan bilcümle memurin sıfatı memuriyetleri — cihetile herbir hususat yedlerinde ola- cağından bunların madeni mez- kürda ocak küşat ve imal eyle- meleri veyahut bir madenci ile ortak olmaları külliyen mewr nudur.., “Madde 98 — Memurin vö zaptiye neferatı sayei padişahide maaşla — istihdam — olunageldik- lerinden — ifayı — maslahat zım- nında bir kaza ve karye ve mahalli saireye izamlarında beytutet ede- cekleri mahalde yem ve yiyecek- lerini akçelerile alarak bu yolda meccanen bir nesne kabul ve gadretmiyecek ve ettikleri ta- hakkuk eylediği takdirde aldığı şeyin bahası tazmin ettirildikten sonra üç gün hapis ile mücazat olunacaktır.., Dilâver Paşa, nizamnamesini tanzim ederken hemen ilk mad- delerden başlıyarak her bahiste çok bariz bir meyil ve teveceüb gösterdiği ameleyi, nizamname- sinin son maddesini yazarken de unutmamış ve amelenin fertlere uşaklık yapmasına — gönlü bir türlü razı olmamıştır : *“— Hasbelmevki memurin maiyetlerinde bulunan — zaptiye neferatı ve amele (uşağı| gibi hizmeti — zatiyelerinde — istihdast olunmayıp daima maden umurut" da kullanılarak hilâf hareket edeti memur mes'ul tutulacaktır.., * Bu yazımla, yaşadığımız gün” lerden tam altmış beş sene ©' meydana getirilen — bu asırlık; kömür havzasının iş ve idare nizamnamesinin o zamaniü sây ve işletme şeraitini, idlf' şekillerini gösteren bütün husus” yetleri tersime çalıştım. Ayni zamanda havza İuliy'_'g de aslolan sây ve sermaye $" iki mühim unsurun, o zamafilli telâkki — ve görüşlerine ııll'_'" hangi zaviyelerden tetkik edildi ğgini ve bu bahis etrafında f’br rüz eden zihniyeti, idari b"ç.". eşkâl arasından — tesbit uğraştım. Bundan sonraki Y“:'h'; ve Havzanın bugünkü hi")"n ve amele vaziyetlerini bu Y'n:"_ bazı yerlerinde bahsettiğim M zular dahilinde anlatacağım.

Bu sayıdan diğer sayfalar: