22 Temmuz 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

22 Temmuz 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bir Domuz Yavrusq_ VeBirKuruSoğan! | Tabii koca köprü geçilmez. bir SON POSTA Bir Domuz Yavrusunun Çıkardığı Beynelmilel Hâdise Bir Kuru Soganla Nasıl Halledyldı Muharrirl »e Her Hakkı Mahfuzdur KA TÜ Derviş Paşa, esasen kaba ve batıl itikatlara mütemayil bir adamdı. Abdülhamidin de ancak bu yaradılışta —insanlara karşı itimadı vard. Buna binaen onun sözlerini daima hoş görüyor, kendisine sıksık ihsanlar vererek, oğullarının da Aaskeri rütbelerini terfi ederek bu eski müşürü daima lütfuna garkediyordu. Derviş Paşa, 1277 senesinde müşür olmuştu. Bu suretle merz- tibi askriyenin en son derecesine vâsıl olan ve geniş göğsü, dev- letin bütün murassa nişanlarile tezyin olunan Paşa, fazla olarak Abdülhamidin yaveri ekremlik payesini de kazaumıştı. Buna binaen Paşa için ha- yatta bir tek gaye kalmışlı; Para.... | Paşa, bunun masıl kazanıla- cağını çok iyi biliyordu. Hiçbir | fırsatı fevtetmeden Abdülhamidi memnun ediyor. Cebi humayuu- dan ihsan buyurulan çil altınlarla malâmal kırmızı atlas keseleri, nütemadiyen Yüksek kaldırımdaki şatosuna taşıyordu. Etrafı yüksek duvarlarla mu- hat olan bu şato, cidden calibi dikkatti. Küçük bir mahalleyi andıran binaları, bahçe ve bos- tanları, değirmen ve büyük su ha- vuzları ve birtakım hususi tertiba- tı havi olan şato; çok dikkatli bir hesap İle uzunca bir muhasa- raya mukavemet edebilecek şekil- de vücuda getirilmişti. Paşanın şahsına — mahsus — olan — bina, mühim bir san'at eseri idi, Oda ve salonların tavanları som altın yaldızlı nakışlarla müzeyyendi. Duvarlara kâmilen muhareba re- simleri tersim edilmişti. Bunlar, Paşanın iştirak ettiği iki yüz yetmiş dört tane harbin en canlı sahne- | lerini tasvir etmekte idi. Hariçte taassup ve dindarlığın en koyu sofuluklarını gösteren Paşa, bu mü- zeyyen bina dahilinde seruzat bir hayat yaşar; hayatın kahramanlık lâvhalarını gösteren bu tablolar karşısmda, umnm uzun — nargile içmekten büyük bir zevk duyardı. * Bir tek acı sovanın, koca | bir hâdisei siyasiyede mühim bir rol oynadığını söylersek, acaba karilerimiz buna inanacaklar mı?.. Biz, bu meselenin doğru ve- ya yalan oldğunu iddia etmeden meseleyi — Abdülhamitle — Derviş Paşanın ifadelerine atfen nakle- | deceğiz ve neticeden çıkarılacak | manayı, karilerimizin muhakeme- lerine tevdi eyliyeceğiz. 1880 senesinde Rusya ve Avusturyanın teşvikile Karadağ ve Arnavutlukta bir karışıklık çıkarılmıştı. Maksat, bu vesile ile büyük devletlerin müdahalesi- ni celbetmek ve Karadağın hu- dutlarını genişletmekti. Gosinadaki — camide bir. cı- Bya kilinirken et camiye | 21,90 musahabe bir domuz yavrusu l(oyvemıeklc başlıyan bu hâdise, derhal İslâm- lar ve Hiristiyanlar arasında kanlı bir mücadeleye başlangıç olmuşta... Vak'a birdenbire bü- yüdü; — genişledi;. müşevviklerin istedikleri şekli aldı. İstanbulda bulunan sefirler, Babıaliyi sıkış- tırırlarken, — büyük — devletlerin donanması da Ragoza limanı önünde toplanarak nümayiş yap- mıya başladı. vaziyet vahimdi. Devletler, evvelâ ıslahattan ve sonra da Ölgün li- manının Karadağa tesliminden bah- sederlerken yavaş yavaş metali- batı tezyit ettiler. Karadağ hu- dutlarının — tashibi, — Yunanlılar- la muallâkta intacı, ermenilerle meskün olan mahallerde yeni idareler — tesisi, idare ve maliye işlerinde ıslahat icrası ve saire gibi devletin istik- | lâline tecavüz addolunacak işler çıkarmağa başladılar. Abdülhamit, bütün bu talep- lerin içyüzünü biliyor, Almanlar- la gizlice uyuşarak meseleden (bir üslübu hakimane ) ile sıyrılmak istiyordu. Bu esnada, İngü!crc hükümeti diğer devletlere yeni bir teklifte bulundu: büyük dev- 22 Temmuz Cuma İstanbul — ( 1300 metro ) mofon, 19,5 alaturka saz Vahide Coönnet Hanımların iştiraktle, 20,5 grame- fonla Opora, 21 alaturka saz İnce ve Belkis Hanımlar, 22 Tango örkestrası. Bükreş — (9094 metre) 90 Suksifon solo, 20,20 radyo tiyatrosu, ZI Romam ya musikisi, I8 Gra- za ve ferans, 21,80 Kora 0 keman konseri . (MAL metrze) 20,15 Memle- ket haberleri, 21,45 orkestra, Prağ - metre) Y0 Şarkı, 20,20 piyanc Viyi dan nakil, Peşte — şarkıları, 31,90 gramolen, no konseri, sonra Çiğan orkostrası Varçova — (1411 metre) £i Keutoni, 23 duna havaları. Berlin — ( 1635 metre ) ZI Vaş'ag- tond ü 21,90 Frankfürt musiki salonundan nakil. 23 Temmuz Cumartesi İımıbıl— (1200 metre 1 18 gra- bla alaturka sax Malız. Ahmet , B0,5 gramolonla — Üpörü, » 2? muhalız alayının bandosu , Roma — ( 441 moltre ) 21443 Picetri nin Tuffolina ismindek Prağ — (488 metre) 9 nakti, 21,05 aslon örkestrası, gece, Viyana — ( 517 metro) 21 Konferana, 22,45 akşam konseri, Bükreş — (550 metre ) 21 Studyoda komedi ova — (1411 metre) 20,45 Mem- leke berleri, S1 akı konseri, Berlin 1635 metro) S0 Konle- rans, S1 şen gece, 23,45 akşanı konseri, kalan — mes'elelerin | letler tarafından İzmirin — muvak- katen işgali... İngilterenin bu teklifi yap- maktan maksadı, Babıaliyi daha büyük bir tazyik altına almak ve istenilen — şeyleri bir an — evvel yaptırmaktan ibaretti. Abdülhamit, Almanlar vasıta- sile bu teklifi haber alır almaz, büyük bir manevra çevirdi. Kısa bir müddet zarfında devletlerin metalibini kabul ve tatbik ede- ceğini vadetti. Ayni zamanda A- man ve Avusturyalılarla gizlice uyuşarak büyük devletler arasın- daki ittiafaka halel getirdi. Evvelâ Avusturyalılar, sanra da Almanlar, İzmirin işgali hakkındaki teklifi reddetmekle beraber, Arnavutluk sahilindeki deniz nümayişinden de sarfınazar edeceklerini ileri sürdüler; ve ancak, bu kadar gürültüden sonra boşu başuna dönmüş olmamak için ( Ölgün ) limanının Karadağa terkedilmesi- le bu meseleye nihayet verilece- gini söylediler. Abdülhamit, buna da razı o muyor. — Ecdadımdan aldığım ema- neti olduğu gibi sahibine teslim etmek isterim. Ben sağ iken bir karış bile toprak vermem. Diyordu. Fakat, büyük devletler de, hiçbir. iş görmeden dağılmak istemiyorlardı... Ayni zaman- da da — Arnavutlar — arasında da bir hareket başlamıştı. Ecnebi teşvikile hareket eden bir kısım Arnavut rüesası, Arnavutluk itti- hadını ileri or, bu sürütle o havalide yeni birtakım gaile ve hadiselerin zuhür edeceği anlaş- hyordu. Vaziyet bu şekilde temadi et- tikçe vehamet artıyor, adeta Ar- navutluğun devlete olan rabıtası zayıflıyordu. Devletlerin son bir teşebbüsü üzerine — Abdülhamit biraz yumşar — gibi göründü. — Pekâla.. Öîgün limanmın Kırıdıgı terkine riza gösteriyo- rum. Lâkin kendi elimle vere- mem. Ben sadece oradaki hükü- met memurlarını geri çekerim, ıDevletl.-r, ne yaparlarsa yapsın- âr. Cevabını verdi, VArkası var| —— İstanbul Tramvay Şirketi - İlan İstanbul Tramvay şirketi, Kü- çükçekmeceden saat 18.25, 19.16 ve 19.42 de hgreket eden tren- ler ile gelecek yolcuların nak- lini — kolaylaştırmak — maksadile, Cuma ve Pazar günleri Sirkeci istasiyonunda kâfi miktarda tram- vay arabsı hazır bulundurulaca- ğını muhterem ahaliye ilân eyler, Gece saat 19.15 ile 22,05 arasında vapurlardan köprü üze- rine çıkacak yolcular dahi emir- lerine amade tramvay arabaları bulacaklardır. İstanbul 21 Temmuz 1932 Müdiriyet | irade ile | etomobil almış ve İstanbulun Dört Koşesı Temmuz 22 —a İstanbulda İlk Otomobil Ve İlk_Şoför.. (Baş tarafı | İnci sayfada) işiten halk köprüye hücum etmiş bal almış. Otomobil yürüyemez olmuş ve bin müşkülâtla Zeyrek yokuşundan Fatihe, oradan Beyoğluna dönebilmiş. Fakat bu haber saraya akse- dince derhal sefire müracaat edilmiş ve otomobil İstanbuldan çıkartılmıştır. Bir rivayete göre, bu tarihte Abdülhamit te bir oto- mobil getirtmiş, tecrübe için içine haremağalarını — bindirtmiş — ve otomobil Taksime kadar kısa bir sefer yapmıştır. Fakat harem ağaları molörün oğultusundan üÜrkerek Taksimde otomobilden inmişler, bunun üze- rine Abdülhamit te bu beygirsiz arabayı reddetmiştir. Esasen Ab- | dülhamit telefon ve elektrik gibi otomobilin de memlekete girmesini raıık etmişti. Yalniz bir aralık zmirde Burnovada büyük hay- vanat bahçelerinin sahibi Vitali isminde bir İtalyan hususi bir 30 sene evvel tek si- lindirli bir otomobil getirtmiştir. Bundan daha evvel de, ek yevm — Küçükçekmecede Nakaş çiftliği sahibi Kavala mübadille- rinden Şefik Bey Pariste bir bizsat idare ederek Selâniğe kadar karadan gelmiştir. Türkiyeye ilk otomobili, hem de bizzat Avrupada bir tur yap- mak süretle getirmek şerefi bu zatindir. Soura bu otomobili Kıral Kostantine hediye etmiştir. İstan- bula ilk motosikleti de Altıpar- mak Mercanof ER. getirtmiştir. Bu motosiklet dört silindirli idi. İki üç gün Beyoğlunda bir tur yaplıktan sonra: hunun gü- rültüsünden hayvanların ürktüğü, gebe kadınların çocuklarını dü- şürdükleri saraya bildirilmiş ve bir irade ile motosiklet derhal müsadere edilerek hudut harici- ne çıkarılmıştır. — Meşrutiyet inm- kılâbından evvel Abdülhamit hu- susi akümülâtörlü ve elektrik mo- törlerile mücehhez ve tekerlekleri içinde hareket tesisatı bulunan bir otomobil getirtmişti. Yıldız Sarayında havuz başında bununla gezermiş. Bununla biç dışarıya çıkmamıştır. İnkılâptan sonra bu otomobil Tophane Müzesine kal- dırılmışlı. Yalınız meşrutiyetten — evvel Fransızlar İranlıler. için ( Reno ) katarları ismi verilen yük ve hasta — otomobilleri — yapınışlar, provalardan sonra İranlıler bunları almamışlar, dönüşte bunlardan üç tanesini Abdülhamit almış, bun- ların içinde hasta ve yaralı taşı- mıya mahsus seyyar ve sabit sedyeler varmış. Bunlardan iki tanesi Selâniğe, bir tanesi de Edirneye gönderi- lerek yalnız asker nakline tahsis edilmiştir. Bunlardan birisi hâlâ Edirnede Yanıkkışla arkasında durmaktadır. Bunlardan — sonra Abdülhamit Fransızlardan ( Hoç- kis) markalı beş tane zırhlı oto- mobil almıştır. Balkan harbinde Edirnenin istirdadında bu zıhlı otomobiller- den istifade edilmiştir. Fransız- lardan ilk şoförlük öğrenen ve, bunlarla Edirneye giden şimdi Taksimde merkez garajında ta- mir — uslalığı Ahmet Beydir. 31 Mart hâdisesinde otome- bille yaralandığı için meşrutiyet bükümeti kendisini Almanyaya otomobilcilik — tahsiline — gönder mişlir. İstanbulda sivil otomobilcilik meşrutiyetten sonra başlamıştır. İlk defa meşrutiyetten üç sena sonra Şeker Ahmet Paşa Üüç Delahey marka tek körüklü üç otomobil — getirtmiştir. — Selânikli Şani, Kâni ve Şazi biraderler de Trikom, Panar Lövasör ve Ünik yapan — Kabataşlı | markalı üç, kolonyacı Ali Nizami Bey de Pejo markalı dört taksi otomobili getirtmişlerdir. Meşrutiyetlen beş sene sonra takside ancak altı otomobil var- dı. İstanbulda ilk garaj Sirkecide tramvay — caddesinde Hocapaşa camiinin ittisalinde şimdi İsmail Ağanın kömürcülük yaptığı (22) numaralı — dükkândır. İlk taksi yeri de İngiliz sefaretinin önüdür. Bilâhare Arnavut Mustafa Emi- nönünde de bir taksi mahalli yapmıştır. Taksinin ilk şoförleri de Yu- karda ismi geçen Kabataşlı Ah- met, Ayaspaşalı Tevfik, Beşiktaşlı İskender — ve İsmail, Palabıyık İbrahim ve Tatar Ahmet Beyler- dir. Bunlar bugün de şoförlük yapıyorlar. İlk şoförlerden Ahmet Bey ilk taksiler hakkında — şunları söylüyar: *“—Biz İngiliz sefaretinin önünde beklerdik. Beşiktaşa (6 ) ve Şiş- liye (4) kuruşa giderdik. Müşteri tekrar dönerse yarı ücret alırdık. En iyi şöfor o vakit (8) kuruş yevmiye alırdı. Hergün (60) kuruş azami hasılât yapardık, akşam patrona (45) kuruş hasılât götü- rürsek bize (2) kuruş bahşiş ve rirdi. , Borsa Fiatleri Kambiyo Fransız Frangı İngiliz lirasi Dolar Liret Belga Drahmi İsviçre frangı Leva Florin Kuron Ç. Şiling A Perata Mark Zlotü Pengo Ley Dinar Çervonets Kapanış SESLESESASSASESRLE -EBSLCARE TEĞBNĞABSAESSENDERİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: