7 Ağustos 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

7 Ağustos 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— ere e— ÇANAKKALE 36 İngiltere Hükümeti tarafından Gazi Hiz. ne hediyo edilen esorin tercümesi Yazan: Ceneral Oglander İhraç Edilecek Toplar Sallara Bindi- rilerek Gemilere Nakledilecekti Türk cephesinde bir obüs Günün büyük bir kısmında topçunun yardımından mahrumi- yet, Avustralya ve Yeni Zeland kıtaatı için büyük bir mahrumiyet teşkil etmişti. Bilhassa Türk şa- rapnellerine cevap verilmemiş ol- ması çok zarar veriyordu. Karaya asker çıkarmadan ev- vel, iki cebel bataryasının dokuz- dan evvel sahile çıkarılarak der- hal faaliyete geçebileceği, öğleye kadar da birkaç sahra bataryesi çıkarılabileciği ümit olunuyordu. Donanmanın da topları - ile hayli yardım edeceği zannolunu- yordu. Halbuki hakikatte bu yardımların hiçbiri tahakkuk et- medi. Saat dokuzda sahile ancak bir batarya çıkarılabilmiş, buna da münasip bir yer buluncıya kadar hayli zaman geçmişti. Bu batarya öğleden — sonra 400 rakımlı tepenin garbinde faaliyete — geçmiş, fakat Conk bayırdan atılan Türk topu ateşi karşısında o da mevküni tebdile ve 2,30 da mühim zayiat verdik- ten sonra ricate mecbur olmuştu. Akşam saat altıya kadar bu bataraya 18 lik bir toptan başka hiç birşey sahile çıkarılamamıştı. Bu teahhur, kısmen yaralıların nakli zaruretinden, kismen de Türk ateşinin şidetinden tevellüt | etmişti. Saat 1,45 te Jeneral Gödley gemilere topların süratle ihracı | lüzumunu işaret etmiş, fakat müm- | kün olmadığı cevabını almıştı. Öğleden sonra da topların ih- racının tehiri için kat'? emirler verilmişti. Jeneral Bridg ihraç sahasının sahra topları için mü- sait olmadığı neticesine varmıştı. Bu sebeple topların karaya çıka- rılmasında mahzur vardı. Jeneral bu fikrini o gün öğle- den sonra sahayı teftiş eden kolordu kumandanına bildirmişti. Çünki saat 3,45 te Jeneral Bir- duvood topların ihraç edilmeme- sini emretmişti. Hatta çıkarı- mak Üüzere sallara — bindirilen topların gemilere iadesi lüzu- munu — bildirmişti. Bu sebeple © gece ihraç edilen kıtaat kendi toplarının sesini — işitememek betbahlığına uğamıştı. <— Gemilerin top ateşi ile yapa- l J ı İ cakları yardıma gelince, o gün ekseri zaman gemiler atıl kalma- ğa mecbur olmuşlardı. Gemiler, tahta tayyare ve balonların yardı- mile, ateş edecekleri yeri tayine mu- vaffak olamamışlardı. Avustralya kıtaatının nerede olduğunu bil- medikçe sahili bile taramalarına imkân yoktu. Bu hususa ait ma- lümat pek geç geliyordu. Ancak saat beşe doğru, ge- milere, ordulara yardım imkânı verilmişti. Öğledenberi gönderilen malümat, gemilere ancak saat beşte varabilmişti. Bir çeyrek saat sonra gemiler ateş açmış ve ihraç kıtaatına büyük zayiat verdiren Türk toplarını sustur- muşlardı. * 4 üncü Avustralya Yeni Zelant alayının mütebaki efradı saat beşe doğru Anzak önlerine gelmişlerdi. İşte o vakit ceneral Godleyin fırkası sol cenaha tahsis — edilmişti. — Wellugton taburunun iki bölüğü ile, 16 ıncı Avustralya taburunun — ekser efradı derhal sahile çıkarıldı. Fakat tabur erkânı harbiyesi sahili o akşam tahliye etmeği düşünüyordu. Sahilde bu tasav- vur etrafında müphem rivayetler | dolaşıyordu. Bu rivayetlerin tevlit | ettiği tereddüt ve şüphe ile sa- hildeki kargaşalık, diğer kıtaatın ihracını tehire uğratmıştı. 4 üncü Avustralya alayının bazı harp ruznameleri okunursa, bu mevzu hakkında fikir edinilebilir. Meselâ 13 üncü tabur sahile 4,30 da vardı. Fakat karaya ihracı ancak 9,30 da baş- ladı ve 26 nisan günü 3,30 a kadar devam etti, (Arkası var) Yeni Neşriyat Olimpiyat $7 inel nüshası cuma güvkü spor hareketleri, resimler, ten- kitler Olimpiyatlara ve tayyare ile gelen resimlerle doludur. baberler İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası Mecmuası — Temmuz nü hası neşredilmiştir. Münderecat m mnda mllli gelir, bayat pahalılığı, kontenjan, dahill ve harici biyasalar hakkında yazılar, raporlar, pilânçolar vardır. daha vazıh bir | SON POSTA Ağustos. T Kapılar Çaget_ecile;e Kapalı Dünya Güzeli Keriman Hanımın Aile- sini Sinirlendiren Bir Hâdise... | (Baş tarafı | inci sayfada) — Aman unutmadan sorayım: Keriman Hanıma ilk musiki der« sini veren sizmişsiniz doğru mu? Derhal bir cevap: — Elbette doğru! Hem size söyliyim: Müusiki iptilâsı bizlere ecdattan mevrus bir maraz hem de zararı marazdır. İşte bu hastalığın en belli- başlı malülü de benim.. Tabil takdir edersiniz ki, dünkü şerait dahilinde bulunan bir memlekette san'atkâr olmayı — düşünmenin “ cinnet , kelimesinden — gayri bir tarifi olamaz. Dünya Güzeli Musikişinastır Bereket versin ki Keriman bu tinnet sahasında fazla yol almış değildir ve ben bu hastalığın azim zararlarını görmüş olduğum için bu mirastan hissesini almıya mec- bur olan çocukları daha az malül olarak kurtarmıya çalıştım ve azami bir mesai sarfettim. Maamafih his terbiyesinin en esaslı bir mesele — olduğunu bildiğimden — behemehal — bir bir. musiki — terbiyesini — za- ruri Aaddederim. — Bu itibarla şen iptidai musiki terbiyesini al- mıştır. Fazla hassas olduğu için hissiyatına mağlüp olacağından korktum.. Ve belki lüzumundan biraz eksik iken bu işe nihayet ver- dim.. ve dedim ki: “Kızım, musiki öyle bir me- tadır ki, burada ne çarşısı bulunur, ne de alıcısı.. İnsana ancak süs kabilinden bir şey lâzımdır. O kadarını da sen almış oldun. Dedikodulara Gelince.. — Son çirkin dedikodulara ne dersiniz üstat ? — İki gözüm beyim, bizim | kapımızı çalan bütün dostlar bi- göre gayri kabili hazım bir an'ane içinde ya e Meselâ Kerimanın anası ki, beş tane Türk çocuğu yetişti. ra içmez.. Sigara içmeği bırakınız; kazacn ısmarlanan sigara paketi benim oturduğum odaya getirilse, Ferhunde mahçubiyetinden kıza- rır... Bizzat ben ki, saçı aklaş- mış bir. dede — olmaktayım.. Daha hemşiremin voe eniştemin yanında sigara içmem. Böyle bir aile terbiyesi içinde yetişmiş Ke- riman gibi bir kızın: Burhan Cahit Bey Meselesi “ — Aman dile gelmeden beni evlendirin! ,, demesi ne de- receye kadar doğrudur, bunu sizin kalbinize bırakırım.. Bizde | bu gibi işleri kız değil, ana baba düşünür.. | — Ya Burhan Cahit Beyin | yazdıklarına ne dersiniz?.. — Ha, Burhan Cahit Beyi ben tamamen bu işte baksız bu- luyorum.. Burhan Cahit B. pe- kâlâ diye bilirdi: “Keriman Hanım güzeldir, güzeldir. amma, ben beğenmiyorum. , Velhasıl Bür- han Cahit B. ne demek istediği- ni anlatamıyan, anlatmıya muvaf- fak olamıyan bir talisiz zattır. Fakat Ne Yazık Kl.,. Hatırlıyorum ki, bundan Üüç ay evvel, cereyana kapılarak bir musiki münakaşasına karıştı. Bü- tün Ukalâyı memleket yazdığı ya- zıdan bir mana çıkarabilmek için dirayetlerini son haddine kadar kullandılar. Ne yazık ki bütün bu emekler boşa gitti. Hiçbir kim- se o yazıdan bir mana çıkara- madı. Çektirdiği bu azap yetmi- yormuş gibi 20 gün — evvel, radyoya dair bir — makalesini okudum, o makalede stüdyoda | resmigeçit yapan bilcümle san'- atkâranı kendi terazisine koyup bozuk dirhemlerile tartıya koy- çok — şifası yok bir | Keriman da kendi hissesine dü- | lirler ki, hatta bugünkü telâkkiye | * miştir. Elân benim yanımda siga- | Yugoslâvya güzeli duğu zaman hakikaten bu zatın ölçüde yanlışlık yapan bir kimse olduğuna kani oldum.. Bilmem neden dolayı zavallı Münir Nu- reddin — sınıfında ipka, — Safi- ye Hanıma yaldızlı diploma veren bu zatın muhtacıt tahlil bir musiki anlayışına malik oldu- ğuna sureti kat'iyede hükmettim. Şimdi Müsaade Ediniz.. Keriman meselesine gelince, ne zaman Avrupada bir güzellik müsabakası olur ve — hakem heyeti bir (Köroğlu) na muharrir olduğunu hatırlarsa ve onu da bu müsabakada rey hakkına ithal ederse bu müstesna takdirlerinden © zaman bol bol istifade etmiş olacağız. Şimdi, müsaade ediniz de karpuzumla peynirimi bitire- yim.. Çünkü mideme pek düş- künüm.. Dünya Güzelinin Cevabı İstanbul valisi Muhiddin Bey dünya güzeli Keriman Hanıma bir telgraf çekmiş, kazandığı zafer ve Türklüğe bahşettiği şereften dolayı — güzelimizi teh- rik etmişti. Dünya güzeli bu tebrik telgrafına şu cevabı ver- miştir: “ Hiç lâyık olmadığım bir tesadüften dolayı vaki iltifatımza arzı toşekkür ederim. Memleke- tim için elimden geldiği kadar çalışacağım, ,, İntihap Tafsilâtı Spadan gelen son haberlere göre dünya güzelini intihap eden hakem heyeti 28 hakemden mü- teşekkildi. Bunlardan yirmi beşi bizim ! güzelimiz Keriman Hanıma rey vermişlerdir. Keriman H. dünya güzelliğine seçildiği sırada orkes- tra İstiklâl marşını çalmış, binler- ce halk “ Yaşasın Türkiye, yaşa- sın dünya güzeli!,, diye bagırmış ve alkışlar kopmuştur. Türk Hakemi Ne Diyor ? Hakem Heyetine dahil bulu- nan eski gazetecilerden Mümtaz Faik Bey intihap hakkında şun- ları söylemiştir: — İlk intihap bütün güzel- ler arasında bir tasfiye mahiye- tinde idi. Dört güzelin sonraya kaldığı malümdur. Bunlar Alman- ya, Danimarka, Türkiye, Yugos- İâvya güzelleridir. “Jüride herkes bunlar hakkım- da noktai — nazarlarını söyledi. Ben de Türk güzelinin karakter- lerini çizdim. Bu meyanda diğer kalan güzeller hakkında da fi- kirlerimi ve öğrendiklerimi an- lattım. “Keriman Hanımın en büyük rakibi Alman ve Yugoslâv gü- zelleri idi. Bittabi jüri toplan- madan evvel hepsi hakkında ma- lomılB' ılmııtıııı.d. Va “Bu meyanı ugoslâv güze- linin berberile konuştum. Saçla- rının boyama olduğunu ve buna benzer daha bazı sun'? vasıtela- ra müracaat ettiğini jüriye ar- zettim. — Yugoslâv güzelinin ka- zanma ıııu-'."iı bu suretle orta- dan kalkmış oldu. , Jürlide Mücadeleler *“Ertesi gün, yani pazar nihat reyler açıldığı zaman kiye güzeli ile Alman müsavi rey aldıkları lüyordu. İ“kinci bir reye daha müracaat edilecekti. Bir gün evvel Belediye reisinin sırf ticarl bir maksatla Alman — güzeli lehin- de propaganda yaptığını duy- muştum. Spa Almanyaya yakın olduğu için Alman'lar bu suretle kazanmiş - olacak, birçok Alman- lar Spa'ya gelecek, para bıraka- cak. Ve birçok otelleri işleten Belediye reisi de kazanmış olacak. “İşte maksat bu idi. Bedil bir müsabakanın basis emellere alet edilmemesini müdafaa ettim ve belediye reisinin propagandasına karşıkoydum. “M. dö Valef te jüri relsi sı- fatile bu müsabakanın ahlâk! ci- hetlerini izah etti. Ve ticarete alet edilmemesini söyledi.,, Temiz Bir Alle Kızı “Bundan sonra ben iki noktai nazarı tetkik ettim; gerek Alman güzelinin, gerek Türk güzelinin seciyelerini çizdim. Bu hususta M. dö ş'ılef'in verdiği izahattan da anlaşılıyordu ki, Alman güzeli Berlinde yalniz oturan bir kız- dır. Annesi, babası ayrı — otur- maktadır. Kendisi diğer taraf- tan fotoğraf —muhabirliği yap- makta ve sinema artisti olmıya . çalışmaktadır. *“Halbuki Keriman H. temiz, kibar bir ev kızıdır. Bunları mukayese ederken her ikisinin giydiği elbiselerin de göz önünde tutulmasını — bildirdim. — Çünkü, Alman güzeli, İngiliz. güzeli gibi daha birkaç arkadaşile bera- ber bütün sırtlarını gösteren dekolte — elbiseler — giymişlerdi. Keriman Hanımın elbisesi cidden bir genç kıza yakışan elbise idi. Ailesinin vaziyeti ve kibarlığı hakkında verilen malümat ta işe yaradı... , İşte bundan sonra - reyler toplanmış ve Türk - kızının her husustaki faikıyeti nazarı dikkate alınarak dünya güzelliği kendi- sine verilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: