18 Eylül 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

18 Eylül 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bu Sayfa Haftada Bir Defa Neşro- lunur Ve Bütün Dünya Matbuatını Size Getirir. Sıçrıyan, Atlıyanl Garip Ve Seyyar Bir Kale Saatte 80 kilometre kat'eden bu yeni tank havaya kalkar ve2 metre genişliğinde hen- * dekleri atlar. Cenevrede ve Lozanda güya silâhla- rı tahdit için konuşadur - sunlar, bir l“t'lımn ıl;:I::ırr- î etler l hazırlık lırî na KS devam ediyor-- lar, Burada ves- nini gördüğünüz yeni harp silâhı garip ve muaz- zam bir tanktır. Bu Tank bir Amerikalı mühendis tarafından yapılmıştır. Yayları fevkalâde kuvvetli- ü dir ve herhangi bir KO mâni önünde Tan, « Güz yürürken manzara: Tangın topu, Tangın tekerlekleri. karı kalkarak v!“;tlımık kabiliye-| zincirleri çıkarılırsa 150 kilomet- tini haizdir. Bir duvarı, bir hen- deği kolaylıkla aşabilir, saatte 90 kilometre, eğer atlamaya mahsus İngiliz Kıralının Saatleri İngiliz Kıralının ikamet ettiği Bukingbam — sarayında haftalar- danberi 24 saatçi, Kıralın saat- lerini tamir ile meşguldür. 24 saatçi ve haftalarca tamir kelimelerini görüp te saşmayın. Rakam doğrudur. Hattâ — tamir işi iki ay sürecektir. Çünkü Kıra- hn sarayında 160 saat vardır. Ayrıca Windsor sarayında 360 ve diğer saraylarda 250 snat da- ha mevcuttur. Kıral, her çeyi vaktinde yap- miya meraklıdır. Onün için sa- rayda bulunan bütün saatlerin işlemesi ve her birinin ayarı tam olması lâzımdır. 4! Bu saatlerin içinde çok kıymet- lleri ve çok garip olanları var- dır. Meselâ On Beşinci Lüi zama- nında yapılmış bir saat vardır ki bir zenci çocuk başıdır. Gözler- den biri saati, diğeri dakikayı göstermektedir. Bir diğer saat vardır ki kıy- meti 10 bin İngiliz lirası tahmin edilmektedir. On Dördüncü Lüi zamanında hediye edilen diğer bir saatin kıymeti 5000 İngilizdir. Yalnız Kıralın Norfolk'taki sarayındaki bütün saatler yarım saat ileri ayar - edilir. Kıral Edward zamanındanberi bu an'a- ne böyle devam — etmektedir. Kıral Edward randevularına vak- tinde yetişebilmek için daima Baat- | leri yarım saat evvele aldırırmış. — | Kimsenin Almadığı Şeyi Alan Adam re süratle gider. Şimdiye kadar yapılan tankların en süratlisi ve en korkuncudur. Para kazanmak, zekâ ve ka- biliyet meselesidir. eline geçen ilk fırsattan istifade eder- se, bir anda zengin olabilir. şte size bir misalk: Cihan harbinden sonra İngil- tere Harbiye Nezareti elinde kalan 250 bin çifl çizmeyi satı- hğa çıkarmıştır. Fakat bu çizme- ler, ya _bllyül(. ya geniş, yabut yalnız bir ayağa göre olduğu için hiçbir talip çıkmamıştır. Bu- nun Üüzerine Levi isminde bir musevi bunları satın almıya te- şebbüs etmiş, fakat kâfi parası olmadığı için vazgeçmiye mecbur olmuş. Levinin 100 iz parası vardır. Halbuki çizmeler :lı'luç Nezareti — çizmeleri bin İngiliz tutmaktadır. Harbiye elinden çıkarmış olmak için bun- ları yok fiatine vermiye ve Ya- hudiye kredi yapmağa razı ol- muştur. Levi, bu çizmeleri aldık- ran sonra bir kısmının burunlarını kestirerek — küçültmüş. — Bunları İrlandada sarfetmiş. Bir kısmının konçları genişmiş. Rusların ve Efganlıların çorap yerine bacak- larma dolak - sardıklarını öğren- miş, onları da oraya satmış. Bir kısmı yahız sağ ayak içinmiş, Büyük konçlarım çıkartarak altı- na ayak yaptırmış. Bu sayede Yahudi dokuz senede 100 İngi- lizle 200 bin İngiliz kazan- mıştır.İşte iç bilmek büna derler. Dünya Matbuatında : ; GÖRDÜKLERİMİZ Yeni Harp Hazırlıkları Avrupanın Esrarengiz Adamı Bir Gün Profesör, Bir Gün Seyyah Diye Dolaşan Bu Adam Kimdir? İngiltere — Bankası — Müdürü Monlagüe Norman ayni zamanda dünyanın en büyük bankacısıdır. İngiliz Birasım sukuttan kurtaran odur. İngilterenin altın esasından vazgeçmesini tavsiye eden odur. Bugünkü dünya buhranının orta- dan kalkmasını temine çalışan- ların başında da o vardır. Nitekim son zamanlarda İngiltere ve Ame- rikada görüldüğü söylenen salâh eserleri, bu zatın tavsiye ettiği tedbirlerin tatbikı sayesinde müm- kün olmuştur. Böyle bir adamın gazeteciler için nekadar — ehemmiyetli bir şahsiyet olduğunu teslim edersi- niz. Bugün bütün dünyayı meş- gül eden meselenin anahtarını taşıyan adamla konuşmak her gazetecinin şiddetle istiyeceği bir şeydir. Bunu bildiği için, Montagu: Norman bir seyahate çıkacağı zaman daima habersiz Pasaportunu Profesör Klarence Skinner namına alır. Kıyafetini değiştirir. İzini mümkün olduğu kadar belli etmemiye çalışır. Bu defa Amerikaya gitti. Herkes onun Amerikaya gittiğini öğrendi. Fakat gazeteciler bir törlü izini bulup ta kendisile gö- rüşemediler. Çönkü onları şaşırt- mak için hiçbir. tedbirden geri kalmadı. Meselâ vapur Nevyorka ugriya- cak diye bütün gazeteciler İngil- tereden onun bindiğini öğrendik- leri vapuru beklediler. Halbuki Nevyorka değil, Bostona giden bir vapura bindi. Vapur rıhtıma yanaştığı zaman birinci mevki merdiveninden karaya ineceğine, üçüncü mevki merdiveninden çıktı. Elinde çantası doğru istasiyona gitti. İstasiyonda Nevyorka hare- ket-edecek trenin bir vagonunda Profesör Skinnere mahsustur lev- hası vardı. Fakat Norman” bu vagona binmedi. İkinci mevkide bir yer aldı. Tren hareket ettik- ten sonra kendi vagonuna geldi. Nevyorka gelmeden bir evvelki istasiy onda indi. Banliyö twenle- rinden biriyle Nevyorka çıktı ve bir taksi alarak ötele gitti. Bu süretle — Amerikan — gazetecileri onun Amerikaya geldiğinden bile haberdar — olamadılar. - Nevyorkta çıkar. | Dünya Matbuatında Çıkan Meraklı Hikâye, Yazı Ve Makaleleri Bulacaksınız. Bu Sayfada Yeni Harp Hazırlıkları Gazlı Bombalara Karşı Şehirlerde Müdafaa V Almanyada Zehirli Gazlere karşı Maske Kullanmak Ha. zırlığı Hayli İlerlemiştir Geçen gün Pa- riste sokak ortasında gelen geçen halkın *2cessüs ve merakını tahrik eden garip bir tecrübe yapıldı. Sokak ortasına tavanı mah- rut şeklinde küçük bir kulübe konmuş- tu. Bu kulübe, zehirli gaze karşı derhal her- hangi bir köşede süratle kurulabilecek basit bir köşktü. Ku- Kübenin her tarafı sımsıkı kapalı — idi, Zehir gzali bombası atıldığı zaman bir aile derhal bunun içine girip koru- nabilir. Çünkü içindeki oksijen sayesinde bu kulübe içinde sa- atlerce yaşayabilir. Bu tecrübe, Avrupada zehirli gaz korkusunun nekadar sirayet ettiğini gösterir. Çünkü gelecek Şimdi Avrupa güzellik mües- seselerinde sarışınları esmer, es- merleri sarışın yapıyorlar. Artık esmerlikten bıktınız mı bu mücsseselerden birine gidiniz! Size sarışın tipleri havi bir kata- loğ getirirler. Burada muhtelif şe- kilde ve koyulukta sarışın güzel tipleri vardır. Bunlardan - birini beğenir ve masaya oturursumuz. Üç saat içinde esmerken sa- rışın olan bir kız tecrübesini şöy- le anlatıyor: T d *“Sarışın olmıya 'ar verdi- ğim zaman, ulıı’dııhnıı Üürktü- ler. Bu deliliği yapmamak için beni iknaa çalıştılar, Eğer — onla- ra yarın Avustralyaya tayyare ile gidiyorum deseydim, — herhalde bu kadar korkmıyacaklardı. “Modele baktım, sandalyeye oturdum. Üç saat biribirini takip bekledikleri vapurdan çıkmayınca meyus ve mevmit gazetelerine döndüler. İşte bugünün esrarengiz adamı, gazetecilerden kendini böyle kur- tarmıya muvaffak oluyor. | İ | | | ıhırpıo zehirli — gazlerin gıreî | | | | Üç Saat Sarışın Olan Esmer Kız cephede ve gerek şehirlerde bü- yük tahribat yapacağına kanaat vardır. Ve şimdiden herstaraltâ zehirli gazlere karşı —müdefha tertibatı alınmaktadır. Almanya- da herkes daha şimdiden mas- kesini hazırlamıştır. İçinde eden — şampuanlar, — yıkamalar, masajlardan sonrü bir ses: “— Aynaya bakımı, dedi. “Baktım ve aynada sarışın bir kız gördüm. Gözler benim gör- lerim. Fakat bu saçlar, bu çehre, hatta bu tebessüm benim değil, Ben bu simayı tanıyordum, fakat kim olduğunu tesbit edemiyor- dum, bu sarışın kizi aldım. — Bir mağazaya götürdüm. Ona kır- mızı bir elbise aldım. Ben kır- mizi giyemem, fakat o sarışın olduğu için giyebilir. Tam dıklar beni haşka bir kız zamnettiler. İkram, ikram üstüne. Üç gün içinde değiştim. Daha yumşak, daha heyecansız bir kız. oldum. *“Fakat her aynaya baktıkça onu daha az sevmiye başladım. Ve nihayet ondan bıktım. Esmer kızı — özledim, —tekrar - güzellik mücssesesine gittim ve esmer- leştim, Bu tecrübe bana tam 13, İngiliz lirasına mal oldu. *Fakat doğrusu değdi, is'er- seniz bir defa da siz —(. crüba ediniz.,,

Bu sayıdan diğer sayfalar: