19 Eylül 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

19 Eylül 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

)_’ ıkıcıların Da İçtimat Rolü Vardır Hayat, bir büyümedir, bu büyüme de daimi değişikliği isti- zam eder. Bu sebeple hayatın inkişafın- da yapıcılar kadar, yıkıcıların da rolü — vardır. doğuş kadar büyüme ameliyesi- nin tekevvününe hizmet eder. Bu bakikati göz önünde bulundurur- sak hâdisatı başka türlü görürüz. Dünyayı muzır şeylerden te- mizliyen kurt ve böcekler, bize gıda teşkil eden kuş ve meyva- lar kadar lüzumlu ve faydalıdır. Ölüm de doğuş kadar te- mizdir. Gıda bulmak nekadar temizlemek te o kadar mühimdir. Hastalıklarımızın çoğu, vücudün gübrelerini muntazaman atamayı- şımızdan husüle gelir. Bir adamın uğradığı muvaffa- | kıyetsizlik, hayatında muvaffak- | yet kadar mühim bir âmildir. Dertlerimiz, kederlerimiz, sukulu hayaller, ruhumuzun sıhhati için neş'e ve aşk kadar mülessirdir. Saadet ve mütemadi bir mu- vaffakıyetten — ibaret bir — ha- yat yoktur. Böyle bir hayat varsa bile herhalde normal değil, anor- maldir. Biz dünyaya mes'ut olmak için değil, büyük olmak için geldik. Böyümenin gıdası, ıstırap ve muvaffakıyetsizliktir. Asalet güzellik, deha, yanan bir ruhun ifadeleridir. Anatol Frans der ki: “Bu küre nihayet kâinat çölü içinde bir kumdur. Fakat bütün kâinattan büyük oluşunun sırrı, üzerinde ıstırap bulunuşudur.,, Bir şehri güzelleştirmek - için binlerce evi yıkmak lâzımdır. Her cemiyette örf ve Adât zaman ile çürür, kıymetini kaybe- der, o vakit yıkıcılar faaliyete geçer ve muzir. olmiya başlıyan bu müesseseleri yıkarlar. Gerek Ferdi, gerek — içtimal hayatta, yenisini yapabilmek için eskisini yıkmak, vazifesini bitiren müessese ve itikatları bir tarafa atmak lâzımdır. Yıkmadan yapı- lamaz. Bir cemiyette eskiler ber- taraf edilmeden yeniler —kuru- lamaz. İşte inkılâbın manası - budur. Ve her inkılâpta yapıcılar kadar vıkıcıların da rolü vardır. Sindırgıda Bu Kazada Kereste Buh- ranı Baş Gösterdi Sındırgı (Hususi) — Sındırgı - Bigadiç arasındaki Simav çayı köprüsü eğer tamir edilmezse kışın bu yolda yolculuk inkıtaa | Alâkadarların nae- | ağrıyacaklır. zarı dikkatini celbederiz. * Burada dehşetli bir keres- te buhranı vardır. Orman İdare- sivin, Müfettişi Umumiliğin gös- terdiği İüzum Üzerine birkaç mıntakadan 25 sene müddetle kat'iyatın menedilmesi ve diğer köy halkının da sırf kendi ihti- yaçları nisbetinde ruhsat alması | burada kereste azlığına — sebep olmuştur. — Balıkesirden — kereste getirenler de — vardır. Halbuki Sındırgı dağlık bir arazidir. Or- man İdaresinin halkın - kereste ihtiyacımı temin zımnında faaliye- te gesmesi temenni edilmektadir. Ölüm ve zeval, | mü- | himse, pisliği çıkarıp barsakları | Elmalının Bağları Üç Tarafı-Dağ Olan Bu Kasabanın . Bir Elmalı, ( Hu- susi) — Bir yay- la kasabası olan bizim Elmalı, Antalya - vilâye- tinin en güzel köşelerinden bi- ridir. 45 köyü ihtiva eden ka- zamızda 20 bin nüfus yaşamak- tadır. — Kasaba- |omızın kuürülmüş olduğu — mevki 1175 metre irtifaında bulundu- | ğu için çok lâtiftir.. Kasabanın Üç tarafı yüksek ve çıplak dağ- larla çevrilmiştir. bir. boğaz vardır ki | geniş ve mümbit bir ova uzabır. asabamızın cenup tarafı bağ, | Malarğyada | Kalmamıştır Malatya, (Hususi) — Vilâyeti- mizde kaçakçılık hâdiseleri gün- | den güne azalmaktadır. Bir za- man tütün kaçakçılığı hayli iler- lemişti. Tütün İnhisar idaresinin, ucuz ve iyi tütün çıkarması ve İhtisas Mahkemesinin faaliyeti bu kaçakçılığı da bertaraf etmiş- tir. Jandarmalarımız kaçakçı ma- hallerini araştırmakta ve bunları | cürmü meşhut halinde yakalar yakalamaz mahkemeye vermek- tedir. Kaçakçılar hakkında sık sık tarama faaliyeti yapılmaktadır. Bu suretle şimdiye kadar - gizli kalmış olan bir şebeke varsa onun da meydana çıkarılması | temin edilmiş olacaktır. İhtısas mahkemesi Müddeiumumisi Tah- sin Bey bu tarama ameliyesi ile yakından alâkadar — olmaktadır. Bir Okka Et On Beş Kuruş! M. Kemalpaşa ( Hususi ) — Kasabamız — ucuzluk — hususunda | birinci dereceyi işgal etmektedir. | Elyevm burada sığır etinin okkü- | yüz paraya satılmaktadır. Ayrıca | elli patlıcan beş kuruş, bir okka şeftali iki kuruş, ayşekadın fasul- yesi de elli r. —M. E Tekirdağ (Hu- susi) — Geçen hafta şehrimizde * kesif bir halk kütlesi huzurun- - da muhtelif de- © niz yarışları ya- pılmıştır. Bu he- yecanlı müsaba- | kalara deniz sporlarile uğraşan * | birçok genç — iştirak etmiştir. Spor hususi Yalnız cenup tarafına doğru buradan | sı 15 kuruşa, 20 tane karpuz | Tekirdağda D Tarafı Yçmyeşil Ovadır —malı kasabasının umum! manza: J bahçelerle — süslüdür. Etrafındaki çıplak dağlara nazaran bu yeşil manzara çok cazip görünür. Ka- sabanın tam ortasında “ Kule , denilen tabil bir tepe vardır ki, ağaç ve çiçeklerle donatılmıştır. Burada bulunan Ömerpaşa camii çinilerle süslü bir san'at eseri olup |Denizlideki 'Kadıköyünd 'Kaçakçılıktan Eser; B;Ir ıpîâ-ı;n . | | nü eniz Kadıköy, (Denizli) Hususi — | Burada küfürbaz bir genç, Şerif öldür- | Ali isminde birini taşla müştür. Hâdise şöyle olmuştur: Şerif Alinin kariıs, Osman isminde birinin, kapısı önünden sık sık geçtiğini görünce Osmana: | — Oğlum burası yol değil, ne diye böyle sık, sık geçersin? Demiş. Osman da: dan geçerken size bir zararım oluyor mu, dedikten sonra küfür- leri basınış. Bir ağaçta meyva toplıyan Şerif Ali karısına yapı- lan bu küfürleri duyunca ağaç- tan inmek ve Osmanı dövmek istemişse de, Osman derhal bir taş kapmış ve Şerife atmıştır. Taş Şerifin kafasıma isabet | etmiş ve Şerif ağaçtan yere yu- yarlanmıştır. Baygın bir halde yarım saat kadar yerde yatan Şerif, biraz kendine - geldikten sonra evine ve bi!lâhare de hasta- neye kaldırılmışsa da — ölmüştür, tahkikat yapılmaktadır. — Zeki Edirnede Maçlar Edirne (Hususi) — Cuma giü- Jandarma — takımile takımı bir maç yapacaktı. Fakat Yavaz- takımı — gelmediğinden ğîndarmı takımı seremoni yaptı. üteakıben Kırklareli ve Uzun- köprü maçı yapıldı. Neticede 1-4 Uzunköprü galip gel Yarışları..;.' K Gönderdiğim resim, iki defa yapılan bot sür'at yarışlarında Halk Klübünden birinci gelen Mebmet Beyle, ikinci gelen Sıtkı Beyin botlarile çekilmiş birer hatırasıdır. — Gültekin Celâl — Ne olur. geçersem, bura- | meşguldür. | mevsimi eylül sonuna kadar de- | bu Yavuz | | Bunu, Antalya vitâye- tinde en büyük mabet budur. Bizimm kasaba tarihf bir kıy« mete ve yedi asırlık bir hayata maliktir. Tarihin en eski devir- lerinde burada meşhur bir. ka- saba — bulundu- ğu da istidlâl olunmaktadır. Elmalının bağları çok meşhurdur. Halk son zaman- larda bağcılığa büyük bir ehem- miyet vermektedir. Burada yetişen üzümler çok nefis ve mükemmel- dir. Kasabamızın tarihi harabe ve eserlerle doludur — S. Mardinde Herkes Kış Za- hiresi Hazırlıyor Mardin (Husust) — Şehrimiz- de artık havalar serinledi. Yazın bunaltıcı sıcağından - sayfiyelere, bahçelere gitmiş olan şehir halkı yavaş yavaş şehre akın etmekte- dir. Her evde hummalı bir faa- liyetle — kış — zahiresi ediliyor. Her aile en fazla ihti- yaçları olan bulgur kaynatmakla Bulgur — kaynatma M civarı vam eder. — Teşrinievelde artık iş nihayet bulur ve yemiş yapmak zamanı gelir. Bağı olan- lar bağlarına giderler. Bu bir ay içinde de meh- tap karşısında — sabahlara ka- dar bulamaç kazanları kaynar. Sabaha yakın ipliklere sıralanmış olan bademler, cevizler bulamaça batırılarak sıra sıra sucuklar di- zilir. Bunu müteakıp — güneşin önünde herkes elindeki tahta mala ile bezlere bulamaç sürerek pestil yaparlar. Ay sonuna doğru bu yemişler çarşıya getirilerek | gatışa çıkarılır. Nazillide Husuf Ğeı;;si_i(urşun Yağmuru Yağdı Nazilli (Husust) — Ay tutuk ması burada çok garip şekilde karşılandı. Gece saat dokuz buçuğa doğru bir silâh patladı. diğer silâh — gürültüleri takip etti. Bir aralık öyle bir hal aldı ki.. — muhtelif silâh sesleri ortalığı kapladı. Herkes tabanca, çifte, mavzer... eline ne geçirdise pencerelerden havaya boşaltıyor- du. Bu gürültü, sanki bir gece manevrası oluyormuş hissini ve- riyordu. Husuf devam ettiği müddetçe silâh sesleri eksik olmadı. Bu silâh atmak; eski bir itikadın tesirinden ziyade, bunu fırsat bilen heveskârların atış zevklerini tatmine — kalkışmalarından — ileri gelmiştir. — R. Üz. | » gazetelerde - bahsediliyor. Tarihi Fıkra Namus Çeşmesi! İnsaniarın içini gösteren, dü- şöüncelerini açığa vuran, iyi ve fena emelleri tesbit eden bir aletin icat olunduğundan veya olunmak Üüzere bulunduğundan Bu efsunlu ihtira, şayet —ve şayet, tahakkuk ederse mahkemelerin işi hafifliyecek, hapishaneler bo- şalacak, aldanan ve aldatan züm- reler ortadan silinecektir. Çünkü deri, şu içimizi kapıyan deri, artık sırlarımızı örtemiyecek ve dil kemiksizlikten — alabildiğina | istifade edip ağız içinde gelişi- | güzel kelime öğütemiyecektir. Bu, şüphe yok ki bir hayal, aldanmaktan ağzı yananların ken- di kendilerini teselli için yaşat- tıkları bir emeldir. İnsanlar, öte- denberi bu gibi hulyalara kapıl- maktan — geri — kalmamışlar ve zaman zaman kuruntularına ha- kikat çeşnisi bile vermiye yel- tenmişlerdir. O cümleden olarak Evliya Çelebi merhumun da bir tekerlemesi vardır. Zeki ve se- vimli seyyah, kendi gözile gör- düğü bir çeşmeden, — insanların | namusunu ölçen ve haber veren | tılaamlı tedarik | bir sudan bahsediyor. Onun rivayetine ve hikâyesin göre bu çeşmenin gayet az ak- makta olan suyu, herhangi bir günahkârın, yani namusuna -ma- lâüm ve meçhul - lekeler bulaş- miş olan bir adamın musluğa yanaşmasile beraber kesiliverirmiş. Bir gün üç beş arkadaş, ari- fane terlip ederek gezmiye gi- | derler. Evliya çelebi de beraber. Yolları bu çeşmiye uğruyor. Su- yun kerameti dillerde dönüp dur- duğu için arifaneciler biribirile şakalaşmıya girişiyor ve — tası, musluğa ilk uzatmak şerefi ara- larında İlâtife mevzuu — oluyor. Kimse, bu şerefi kazanmakta mü- tehalik değildir, hepsi teenni gös- teriyor ve başkasının tekaddüm etmesini bekliyor. Evliya çelebi, kendi yazdığına nazaran, vaziyeti nahoş buluyor, âdeta sinirleniyor,“Ya Hay, Ya Ka- dirl,, narasile tası kaptığı gibi çeşmiye koşuyor. Bir dene görülse beğenirsiniz? O bir parmak ka- hnlığında akıp giden su, genç seyyahın tası uzalmasile bera- ber kol — kalınlığında akm- ya başlamaz mı?.. Evliya merhum, musluğun böyle bir tuğyana (mü- sait olup olmadığını yazmıyorsa da “ Cibilli ve Billâri namusunun feyiz ve bereketile suyun çoğak- dığını,, uzün uzün anlatıyor. İşte icat olunduğu rivı et edilen alet te evliyanın namus- kârlığına harıl — harıl — şehadet eden çeşme kabilindendir. o çeşmenin sadece hikâyesini oku- duğumuz — gibi bu ihtiran da yalnız — rivayetini — dinliyeceğiz. Maamafih beşer, hem öyle bir çeşmenin, hem böyle bir aletin tahassürünü —taşımaktan — güneş sönünciye kadar geri kalmı- yacak ! KA Adf_nndıı Bir Köyün Borcu Tecil Edildi Adana, (Hususi) — Ziraat Vekâletinden gelen bir emirde Yolgeçen köyüne ait çiftçi borçe larının tecil edilmesi bildirilmiş ve keyfiyet Ziraat Bankası mü- dürlüğüne tebliğ olunmuştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: