15 Kasım 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

15 Kasım 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA İtalyada Asri Köyler Ve Kaplıcalar İtalyan millt turizm müesse- sesi olan (Enit) teşkilâtı tarafın- dan ber sene — eylül sonlarına doğru — İtalyada — bir hıfzissiha kongresi tertip edilmektedir. Bu kongreye diğer — memleketlerin Zoktorları da iştirak edip İtalyanın başl.ca tedavi ve sayfiye yerleri, bilbassa su şebirleri ziyaret edi- Bir. (Şimal- Cenup) seyahati na- mı verilen bu tetkik seyyahatine bu sene muhtelif memleketlerden 65 doktor iştirak etmiştir. Mem- leketimizden de Doktor Haydar İbrahim Bey bu ntetkik seyahatine ve kongreye iştirak etmiştir. Ge- çenlerde İtalyadan avdet eden Doktor Haydar İbrabim Bey kongrenin mesaisi ve seyahat İntibaları hakkında — şehrimizde çıkan —Messaggero — gazetesine şunları anlatmıştır: * — Avrupanın her tarafından gelen 65 doktor bu sene Torino- da — toplandıklarından, — ben de Napoli ve Roma tarikile doğruca oraya gittim. Kongre mesaisine İtalyanın büyük doktorlarından Profesör Ruata riyaset etmiştir. Kongre azaları Torinodan) hare- ketle Alp dağları üzerindeki muh- telif tedovi ve sayfiye yerlerini, sanatoryomları ve ezcümle İtalya, Fransa ve viçre hudutlarının birleştiği noktada, Monbilân dağı eteklerinde Coemayeur köyünü, S. Bernardo dağlarını, Hosta, Streza Bareno köylerini ziyaretle Cene- veye geldiler. Burada bir müddet kaldıktan sonra Akdenizin en bü- yük ve mükemmel plâjlarından biri olan Viareggio plâjlarına gittik. İtalyada fevkalâde asri tesi- satı muhtevi birçok &u şehirleri ve kaplıcaları da ziyaret ettik, Bu içmeler ve kaplıcalar gerek mükemmeliyet ve gerek — Hat iti- barile diğer memleketlerin bu gibi müesseselerine faiktir. Ceneve şehrinin civarında bu- lunan ve İtalyan Rivierası tesmi- edilen mıntakadaki Rapallo, Par- tifieo, San Remo S. Margherita köyleri hiç şüphesiz Akdenizin incileridir. Gerek - buraları ve gerekse dönerken gördüğüm Sicilya ada- sının sayfiye yerleri hiç şüphesiz Avrupanın en mükemmel, en gü- zel istirahat ve tedavi yerleridir. Tüfeği Yapan Adam Cenevre — Av tüfeğinin ilk yapıldığı ve kulanılmıya başlan- dığı günden bugüne kadar tam 100 sene geçmiştir. Av tüfeğini Fransuva Kazimper isminde bir silâhçı yapmıştır. Ondan sonra- dır. ki iğneli harp tüleği ve bu tüfeğe mahsus olan madeni kur- ar yapılmıştır. Bu münase- tHe muhtelif yerlerde tezahü- rat yapılmıştır. * t SON POSTANIN İLÂN FİATLERİ $—1lânın tok sütun? satırı gazetenin metin yazıstle vasat! 6 kelimedir. 2—Ayni yazının 2 satırı # santimdir. 3-—Daba kalın ve daha inco yazılar santim ile besap edilir. 4—Sayfasına göre ilânlar aşağıdaki fiatlero tibidir: Bavfa Bantimi * incdi 400 kr. 2 « 250 4-5 « Diğor sayfalarda TARİHİ MUS AHABE Kırpık Cüce, Valde Sultan İçin Sağlam Bir Köstek Hazırlamıştı Kırpık cüce tamam üç karış ve Üç parmak boyu ile padişah sarayının daima gülen ve herkesi güldüren canlı kuklası idi. Otuz yaşını aşmış - olmasına rağmen buruşuk yüzünde sakal ve bıyık- tan eser yoktu. Patlak gözleri ve arkasında bir felâket işareti gibi taşıdığı keskin kamburu, Kır- pık eticeyi öteki benzerlerinden ayırt ettiren iki bariz hususiyetti. Boyu ve bosu tabiat makasile kırpılan bu küçük mahlük, saray sakinlerinin neşelerine cinaslı söz- lerile can katıyor, sarayın İoş ve donuk havasını zevklendiri- yordu. Kırpık cüceyi koca “sarayda sevmiyen, onun kamburunu okşa- mıyan yoktu. Hünkârın ayakları altında — cilveleşen, Darüssaade ağasının koca kürkü içinde ömür süren bu saray sevgilisi, günleri- nin bir çok gaatlerini de güzel sultanların vej dilber cariyelerin kucaklarında geçirir, onları katılta katilta güldürürdü. x Kırpık - oğlan, Padişah köle- leri arasına, saray entrikalarının kuyulaştığı, —her dedikodunun kanlı bir cinayetle tamamlandığı bir devirde katışmış, zekâsna feraset kemendi vuramadığı için bu cinayetli dedikodulara kendi- si de karışmiştı. Zamane padişahı azgin - ve hudultsuz — ihtirasımı — söndürmek için kinayeli bir tebessüm bahane- sile sarayın en dilber - cariyesini boğdurmaktan çekinmerken Vak de sultan da, bir. tutam amber uğruna emektar bir haremağası- nın derisini yüzdürmekten zevk alıyordu. Bu korkunç devirde Kır- pık cöce gibi bir zekâ yumurcağın saray iblisleri arasında rahatça barınması kolay işlerden değildi. ğ Padişahın hiddeti yine tepe- | sinden coşuyor, şarap köpüklerile salyalanan ağzından felâket fer- manları fışkırıyordu. O gece sa- baha kadar uykusaz kalan hün- kâr, şafak sökünce ilk irdadesini savurdu: — Sürün facireyil Va İzetadan PS AA olmıyan haremağaları bu emri duyunca hep birden yere vardr lar, etek ve ayak öpüşmelerinden sonra sarayın karanlık dehlizle- rinde şeytan gölgeleri gibi - vızıl- dadılar. Zavallı Ruhedal.. Hafif bir boşboğazlığı, dönüp dolaşıp yine kendi kafasına ağır bir tokmak gi- bi inmişti. Sarayın bu en genç ve en güzel kadımı tekrar esir pa- zarına gönderiliyordu. Fakat Ruheda kovulma fer- manını sükünetle dinledi, bohça- sını kolunun altına yerleştirip saraydan ebediyen uzaklaştı. Ha- sekilerin en dilberi olan bu şirin kadının biricik kusuru, Valde Sultana karşıkoyması idi. Ruheda, rakibelik hissine bir an için zebun olmuş, Valde Sultana hürmette kusur göstermişti. Valde Sultan, Nemruda bile fırsat kıp!ırnu’ın" her lâkırdının altında kendi he- sabına fitne sezen bir kadındı. Ruhedanın bu kusuru ouun bey- nini karıştırmış ve keskin nüfu- zunu kullanarak rakibesine koca sarayı dar getirmişti. x Sultanlar, cariyeler, siyah ve ak ağalar, bostaocılar — ve di._ili, erkekli bütün saray bendeleri o gün ilk defa olarak kırpık yumurcağın ağladığını görüyorlar ve bu işe buram buram hayret ediyorlardı. Çünkü onlar, kırpık yumurcağın güzel Ruheda Hase- kiye coşkun bir sevgi ile bağ- landığının farkında — değillerdi. Ölüm ve sürgün gibi felâketlere çoktan kanıksamış — olan — bütün saray halkı bu son hâdiseyi de hafif bir dudak bükümile karşr ladı. Fakat siz maslahatın dertli tarafını bir de kırpık cüceden sormalısınız. Yüreği — boyundan çok büyük olan bu ufak mahlük, sevgili Ruhedasının sürülmesine tahammül edemiyor, ağlıyor, in- liyor ve gizli köşelerde elemle haykırıyordu. — Kırpık oğlan bu işin içinde Valde Sultanın par- mağı olduğunu çok sezmiş, anla- mişti. ÖOna, gücüne ve cürmüne uygün bir oyun etmek için her felâkeli göze aldırmıştı. O süna kadar enkir. gakıe ÜŞA LA gülen ve herkesi gülmekten ba- yıltan cüce oğlan artık plân kur- mıya, Valde sultanın ayaklarına köstekler dolamiya hazırlanıyordu. Yapılacak iş çok kolaydı: İkinci hasekiyi padişaha yarandırmak ve Valde sultanın pabuçlarını dam- lara attırmaktı. uğası ile arası pek coşkunlaşmış, koca siyaht ile küçük oğlan biri- Fakat Zâ;â_llıya Medet Vermediler,v_ Meçhul Eller OnunD a Boynuna Ecel Kemendini Geçirdiler * Kırpık — cücenin — darüssaade birlerine sapasağlam kementlen- mişlerdi. Birinin bir dediğine öte- ki bin Eyvallah savuruyor, beri- kinin bir tebessümü — ötekinin avurtlarında kahkahalar canlan- dırıyordu. Göndüzleri padişahın geniş ceplerinde yangelen kırpık cüce, gece olunca darÖössaade ağasının koynunda fısıltılı vakitler geçiriyordu. Bu derin ahbaplık kırpığın gizli maksadına hayli uygun düş- müştü. Artık işler kıvyamına gek miş, ikinci Hasekinin — itibarı Hünkârın gözlerinde büyüyüp ok gunlaşmıştı. Kırpık oğlan, pilânı- nn zaferini şimdiden alkışlıyor ve saat başında Darüssaade Ağa- #ına müjdeler uçuruyordu: — Kayrı maslahat kıvamına " büründü. Valdeye sağlamca bir kement — hazırlıyasın. — Fahişenin eceli burnunun dibinde tepreşiyor. Valde Sultanın — ölümü için her saat gök yüzüne avuç açan koca siyahi, bu müjdeleri işitince sevinç hamlesile haykırıyordu: — Bire Kırpık.. Sen bu işi uygun düşürürsen Haseki Sultan sana Kıbrısta vilâyet verir, * Başına fitneden kâküller ören Valde Sultan, şimdi yeni bir fesat fırtınası hazırlıyordu. Aya- ğına dolanmak — isteyen yılanın zehrini, — düşmamnın — gırtlâğına katre katre akıtacaktı. Valde Sultan perde — gerisinde neler oynandığını tam vaktinde sezinle- miş, bünkâr ile kendi arasına sokulmak için çırpınan gölgenin önünde geniş göğsünü hemen de giper etmişti. Darüssaade ağası olmak için günlerdenberi can atıp kan kusan Şebistan Ağa ee ——— | bötün olan hiteni Valda Sultana | piştirilmişti. — N, F, Karilerin Suallerine Cevaplarımız Tesdiyede Ş. Turgut Boyt: — Mektubunuz. — doğrudur. Reçetenizi burada muhtelif ecza- hanelere gösterdik 100 ve 120 kuruş — istediler, İcap eden ma- kamlar nezdinde teşebbüste bu- kanduk, x Urfada Bedri Beye: — Yazdığımız haber mevsuk ve doğrudur, ismi geçen tüccar da Urfalı Musevi bir vatandaştır ve orda şöhret sahibidir. * Galata Rüsumat İdaresinden kadro harici kalan bir memur İmzasil» melk- füup yazan zata: — Merkex Bankası İstanbu- daki memurların da hiase senet- lerini satın alacaktır. Fakat he- nÜüz satın almıya başlamamıştır. Bu bir gün meselesidir. * Ahkuradan V. Ş. imzasile moktup yazan zatu; — Türk vatandaşlığına kabul edilip — edilmemeği vatandaşlık kanunu — tayin eder. Kanunda münderiç muayyen müddet ika- met şartı ikmal edildikten sonra bu hususta nihal kararı heyeti vekile verir. Heyeti vekile kara- rile ikamet müddeti kaydi kışab- tılabilir. İstanbul erkek lisesi berberi Nurl Beye: — Comil Beyin, Mengen na- hiyesindeki pazarın Beşler köyü- ne nakli hakkındaki — yazısı bir femenni mahiyetindedir. Bu arzu tahakkuk etmiş değildir. Pazar- ların faydası inkâr edilemer. Siz de pazarın Mengen'de kal- masını — istiyebilirsiniz. O zaman belki Beşler köyünde başka bir pazar - tesis ıdıl_l: Karilerimizden - Fazıl Beye: - iğine dair makbur gösterdiğiniz. takdirde — sizden bekaye — vergisi tahsil edilemez. Buna rağmen vergi tahsil edili- yorsa Maliye Müfettişliğine istida ile müracaat ediniz. Fazla vergi ederler. fırlatıp uyandırmıştı. Valde ka- dın hiddetinden zangır zangır titreyen göğsünü bir hızlı nefes- le şişerek, karşısında elpençe — duran Şebistan Ağaya haykırdı: — — Bu namertlere bir oyun ; edeyim de dostların, düşmenların parmakları ağızlarına varsın', * Tam bir hafta sonra... Padi- | şahin av eğlenceleri için Edirneye — gittiği günün ferdasında sarayda — korkuç bir komedyanın kanlı man — xaramı titreşiyordu. O akşam yev- rek — kahkahalar arasında — tatli — uykusuna dalan kırpık cüce, gece — yarısı görünmez ellerin - savletine —| uğramiş, gik demeye vakit bur lamadan kahredilmişti. Zavallını gırtlağına dolanan yağlı kemem” :_ din bir ucu sarayın bin bir perr —| ceresinin birine iliştirilmişti. KV_,& çük oğlanın çelimsiz cesedi duvar — boyunca sürünerek ııllınıyud'_')! Darüssade ağasının ölümü daha — feci olmuştu. İri boylu zenci hat* Ğ cer Üşürülerek sekiz bölüm edik — miş, her bir parçası birer karl — damga gibi saray bahçesine se” heti e

Bu sayıdan diğer sayfalar: