26 Kasım 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

26 Kasım 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İtalyanın Fransa'ya Serzenişleri Fransa ile İtalyanın münasebet- de yeni bir saflıa açılacağa ben- Tiyordu. Bu ihtimal, Fransada iktidar Mevklini nde tutan Heriyo'aun, Mensup uğu Radikal sosyalist Partisi kongresinde söylediği sözler- den sonra belirmiye başladı. Komşu Lâtin devletini okşıyan bu sözler, bilhassa Faşizm idaresine hitap edi- Yoz ve ona: — İstediğin gibi hareket edebi- in, herkes, idare sisteminini latl- P etmekte serbesttir. » Fakat bu tatlı sözlerin yanında blı de hakikat'n soğuk çehresi var- dü. Fransa, yeni ve çok kuüvvetli bir harp gemisini tezgâha koydu. Bu geminin adı Dünkerk'dir. Akde- Bizde, Fransız deniz hâkimiyetini b—ıı için atılmış mühim adımlardan âıh teşkil eder. Onun İçin- lııı.ıu. Heriyo'nun Tuluz şehrinda toplanan radikal sosya'lat kongre- tinde söylediği tatlı sözlerden sonra geminin yapılmasına başlanması, r nevl soğuk su duşu tesirin hasıl #tmiştir. İtalya, gerek o sözlere ve gerek # tözleri kendince nakzeder gördüğü Yeni gem'ler İnşaatına şu yolda ce Vap veriyori “ Fransa söyledi ve Roma ile Anlaşmak arzusunu İzhar elti. Şu halde Fransa, bütün dünya karşısın- da İtalya hakkında beslediği sam'- Miyet vo sadakatı göstarmiş oldu. Şu halde sıra şimdi İtalyanındır. Fakat İtalya susuyo- Terbiyeli bir Memleket olan İtaya, bu sözlere p susmaktan başka no yapabilir? bu vaziyet karşısında daha ziya- de gülmelidir. Fakat gülmüyor ve Susuyor. Maamafih, hakikat şudur ki Yansa ile İtlalya arasında ekaslı bir çıkacak olursa, bunu yatıştı- Pacak bı gibi hissi tezahürler değil- » Bunun için vak'alar lâzımdır. Habüld bu. vak'aları bilmiyen Aüznüniyetli hiçbir. Fransız yoktur Va herkes bualura vakıftır. Bir anlaşma yapmak için evvelâ İN Lişi olmak « garktır. sof... gayrle Bes'ul — geverelikleri bir — tarafa birakmak icabeder.. İcabında yorul- Madan zöyliyebiliriz ki İtalya için 'ııııuk sözleri söyliyen adam ayai Zamanda talya aleyhinde bulunan İyon Belediyo Reisi ve Er Nuvel Tazetesinin ilhamcısıdır. Maamafih' geçmiş hadiselera tek- Tat dönmekte ne mana vardır. Her- İea, Fransanın “Hüsüniyet, kelime: Tinden me kastettiğini pekalâ bilir llıııll Dünkerk gemlefrin yapı'e l|,| başlamasila Fransız Zenci ar- "lılıı Afrikadan Faransaya em- irilebileceği kanaati artık hulht':ş(ır " *“hüsnüniyet,i GAT TEFRİKA NUMARASI: Bir Konferans Daha! Silâh Tahdidi İşmı Halletmek İmkânsız Gibi Gorunuyor Cenevre25 — Fransız murah- bası Pol Bonkur, biribiri ardı sıra Sör Jon Simon, M. Norman Davis, Baron Aloisi, M. Benes ve M. Politis'i ziyaret etmiş ve kendilerine Fransız hükümetinin niyet ve fikirleri hakkımda malü- mat vermiştir. Bundan sonra Sör Jen Simon Fransa büküme-i <nrafından yapr- lan tebligatı Alman murahhası Fon Nöyrata bildirmiştir. Bu —mülâkatlar neticesinde Fransız, İnçiliz, İtalyan, Alman ve — ÂAmeri mümessillerinin bugün inkitaa uğramış olan mü- kâlemelere gelecek hafta nihaye- tinde tekrar başlamaları karar- laştırılmıştr.. Bu — mükâlemeler hiçbir resmt mahiyeti haiz olm- yacak ve konferansta mevzuubahs olacak meselelerin heyeti umumi- yesine tealluk edecektir. Ba mülâkatlar esnasında yapı- lacak —mükâlemelerin alâkadar devletler arasında resmi! surette toplancak konferans baline ne suretle — kalbedileceği — meselesi araştırılıp bulunacaktır. İngiliz Kıralının Beyannamesi Londra, 25 — Kıral, İngiliz paratorluğuna — dahil memle- ketlere hitaben finci kânunun 25 inde isdar edeceği beyanna- meyi ilk defa olarak telsizle mneşrettirecektir. —— işte budur. Fakat sabretsialer.. Eki- len bu “hüsnüniyet, tohumlarının meyvasını yakında tadacaklardır ve :'ıdiı ederiz pek İlezzetli bulacak- MT * İtalya ile Fransa münasebatı, son safhasile şimdi eakisinden daha şe- kerrenk bir vaziyete girmiştir. Süredya “MİLLİ ROHAH,, — ÜN Mubarriri: Burhan Cahlt — N İrum v8 ikinci tefrikaların hulâsası: Rekârıharp Yüzbaşımı Farak vo ar- Kadaşları, bir tolelon mubavercsin- Üdn Sonra barbın başladiğını öğre / Yüzbaşı Faruk daha yon! | :'_l—ıuu Arkadaşları:«Harbe ev- lâ biz bekâzlar gideriz!» diyorlar “" Paruk; «Memlokot davasında bokâr yoktur!r cevabını veri- m. Harbın ilâmı davul zurnalarla aKS eölliyor. ı.""!ıııın bütün mosoleleri ko- XCa hal edeceğini zanuedon bülk Tük Bir telüş oseri göstermiyor. Fa- ıı... ':nııouıuımıuıu evine gider- Bauha, 'nebi düşücüyor, zihninde vu- B 03 levhalar kaynaşıyor. Vapur içinde ,ıdkıwıt:ık" #evini — görünce kln ir titreme du PLu bahçede bekliyor. ’;zr:l Vörüyge, Barbin - başladığını haber Misin? Karısı; n de gidecek ":'“n Borüyor. Ü: «Zabit de- * diyor. Narint «Bon?» :ı':" Bfklıuhırp Yüzbaşısı: «Ko- Mübarobeye giden kadınlar gibi evinde oturacaksınl» — covabını verlyar. Üç &ylık ovliler. Çocakluktanberi tanışıyarlar Narin Kollejde iken Faruk Erkânılarbiye mektebinde okuyor. Sporcu ataşli bir zabit. Ouları dost yapan ilk Gebep spor, Bir garip tesadül İlk görüşmelerine fırsat vöriyor. Bir sunbebar sabahı mektebo gide- cek olan Narin iskelede sisten va- purların işlemediğini görünce mok- , tep arkadaşlarından <«Ayton> l6 bir saudala binip Bebek'e kadar iİnmi- yö karar veriyor. Hisarın ihtiyar bir sandalcısı iki genç kızı aldı. Sis çok ağırdı. İşi acele olanlar sandalla Bebeğe iniyorlardı. Kıyıyı takip eden sandal Hisar mezarlığı — bizasına — gelmişti ki (Ayten ) bir çığlıkla ayaklarını birden su alıyordu, — İhtiyar ı-ülıııııı-ıııhlıılı. sını, caketini atıp yüzmeye e L A Macar ve İtalyan başvekilleri bir arada Avrupada dö- nen siyasi manev- ralar içinde en ziyade — dikkate şayan olan'arın- dan biri do İtak yanın Yugoslav- yaya karşı Ma- caristanı kazan- mak için sar- fettiği gayrettir. Macaristan bw kü vaziyetin- len memnun de- gildir. Bu sebep- le o da İtalyanın yardımına mulh- taçtır. Macaristan Başvekili İtalyan başvekili ile gö- rüşmek — üzere Romaya gitmiş ve Musolini tara- fından büyük bir kabule mazhar olmuştur. Bur re- sim iki başveki- li birarada gös- termektedir. İngiltereHükümetiŞaşırıp Kalmış Bir Vaziyettedir Harp Borçları Meselesi İngiliz Kabine- sinin Keyfini Hayli Kaçırdı Londra, 25 — Nazırlar encü- )| teşkil cd meni İngiliz notasına Amerikanın verdiği cevabı tetkik etmek üzere yarın toplanacaktır. İngiliz —nazırları, Amerikaya olan harp borçlarının - tediyesine tekrar — başlanmasının - bugünkü şerait dahilinde beynelmilel tica- caret için felâketli bir yaziyet lanıyordu. Fakat hiç yüzme bi miyen (Ayten) gayrı ihtiyar! hay- kırmıya başladı. 'Tam bu sırada duman halin- deki sis hhw:ı.Wd. bir sandal başı görü !ııııybı:'n'âdılcı seslendi: — Yanaş, sandal su alıyor. Gölge halindeki sandal iki kürek darbesile yanaştı. Bu om- lardan bir iki dakika sonra kalkan yine Hisarın bir sandalı idi ve içinde Yüzbaşı Faruk vardı, Genç zabit iki kızı derhal sandalına aldı. İhtiyarın sandalını rıhtıma iki palamarla bağladılar. Narin bu tesadüften memnun olmuştu. Fakat genç zabite bunu hissettirmemek için ( Ayten) e çıkıştı: — Ben denize atlar da karaya çıkardım. Sen olmasaydın! Yüzbaşı Faruk gülümsedi: — Hatta Arnavutköyüne ka- dar yüzebileceğinizden eminiz. Narin kızardı. Yüzbaşı Faruk ilâve etti: — Yazık ki bugün iyi bir spor havasi değill Bebeğe kadar konuşmadılar, Genç zabit —onları rıhtıma gçıkarırken bürmetle selâmladı. teşkil edeceğine Amerikayı ikna etmek ümidinden vazgeçmişlerdir. Londra, 25 — İngiltere hü- kümetinin harp borçları meselesi hakkındaki Amerikan notasına vereceği cevap hakkında şimdi- lik hiçbir karar vermesine imkân yoktur, Kabinenin bu mesele hakkın- Bu tesadüften sonra her vakit selâmlaştılar. Ve nihayet ahbap oldular. Narin için Yüzbaşı Faruk sö- züne iİnanılır, açık yürekli bir erkekti. Onunla görüşmek arrusu du- yupta bunu muhtelif vasıtalarla anlatan gençlere benzemiyordu. O kadar ki genç kız bu ahbap- lıktan annesine bile bahsetti. Ve onlar böyle ilk zamanlar böyle iki samimi arkadaş gibi konuşup anlaşarak yaşadılar. Bu bir buçuk sene devam etti. Nihayet Göksuya kadar uza- yan bir sandal — gezintisinden dönüşte Yüzbaşı Faruk ona bir- denbire şu suali sordu: — Evlenmek için ne düşünü- yorsunuz? O kadar arkadaş olmuşlardı ki Narin hiç şaşırmadan cavap verdi: — Henüz kararım yok! — Ben böyle bir teklifte bu- lunsam ne dersiniz? — Bilmem, hiç düşünmedim. — Farzedin ki ben düşüm düm. Karar verdim ve sizinle evlenmek — için fikrinitzi almak istedim. Siz Olsanız Hangisini Tercih Edersiniz? *20 yaşında bir kızım, bun- dan iki sene evvel meslek haya- tında bir arkadaşla karşılaştım. Bı arkadaş bir müddet sonra beni sevdi, aynı yerde olduğu- muz halde müteaddit mektuplar yolladı. Bu mektupların bazısına cevap veriyordum. Ben de ona karşı pek lâkayt değildim. Fakat bir zaman sonra bu çocuğun en samimi bir arkadaşıma bir mek» tap yazdığını gördüm. Bu vazi- yet karşısında onunla tamamile alâkamı kestim. “Şimdi bir senedenberi tan- dığım başka birini seviyorum. Sevdiğim bu çocukla ailece tanışıyoruz. Bu çocuk — evvelâ bana birçok mektuplar yazdı, ben hiçbirine cevap vermiyordum, bu mektuplarda ne imza ne de kendini belli eden birşey yoktu. Fakat ben ondan olduğunu anlr yor hiç ses çıkarmıyordum ve belli de etmiyordum. Nihayet onu sevdiğimi anladığım zaman mektubuna cevap verdim. Şimdi mektuplaşıyoruz. Fakat bu mü- nıîelnlımızden kimsenin baberi yok, Bu genç birinci tanıdığım ço- cuktan haberdardır. Fakat ondan mektup aldığımı bilmiyor. Siz olsanız bu iki gençten hangisini tercih edersiniz ? Kadıköy : İifet İki genç arasında yapacağımız mukayese — yalnız — sevdalarının derecesini — tayinden — ibaretse, bunu sen benden daha iyi takdir edebilirsin. — Maamafih — birinci genç seni hâlâ unutmamış — ve senden sonra da başkasile nişan- lanmamış — veya — evlenmemişse, demek ki seni hâlâ seviyor. İkinci gence gelin ihtimal ki © da seni uyni deı seviyor. Fakat bu İşte k irken evvelâ kalbini yokla ve hangisine daha fazla ıeıııyülih olduğunu anlamıya çalış, Sonra iki gencin içtimal! aziyetlerini, istikballerini nazarı diki.ılı al, ona göre karar ver. HANIMTEYZE ço I da müzakerede bulunmak - üzere bir içtima J yapacağı şüphbesizdir. Fakat bu içtimam tarihi benüz tesbit edilmemiştir. O vakte kadar alâkadar nazırlar kendi aralarındı fikir teatisinde bulunacaklardır. — Arkadaşlıktan bıktınız de- Yüzbaşı Faruk kürekleri br raktır — Bilâkis. Bu arkadaşlığı mzatmak istiyorum. — Amma bahsettiğiniz arka- daşlık tehlikeli bir şey.. Şimdi aramızda bir şey yok. Darılsak bile nihayet bir arkadaş kaybet- miş oluruz değil mi? — Niçin darılacağız. Bugünkü lif-lı. geçici - dostluk sahileşe- cek. Ebedileşecek. Narin ciddi bir aldı; — Demek bu kadar uzun bir dostluğu hiç bozmadan, kır- madan yaşatacağınıza güveniyor- sunuz. — Bir askerin kararı daima emniyetlidir. — Fakat hayatta o kadar fena vak'alar, Ööyle bilinmez te- sadüfler var ki. Bunlara karşı durmak... — Kabildir. — Hep böyle.. Kırılmadan ve kırmadan! — Daimal — Size itimadım vardır Fa- ruk Bey. Teklifinizi şüpbesiz kendinizi ve bir yenç kızın letik- balini düşünerek — yapıyorsunuz. O halde hayır demiyorum. CArken var )

Bu sayıdan diğer sayfalar: