23 Aralık 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

O O ŞESEEE —— Kati & Süyla 5 dd * — v Dünya Haâdiseleri Berlin'de Gizli Bır Radyo Merkezi Bir müddettenberi Radyo sa- Merkezi İş- bibi — Berlinliler, isishler Ko Berlin radyo ista- a | siyonunun neşri- münistlerdi yatı arasına giren ve ımmuziplik yapan gizli bir ko- münist radyo merkezinin neşri- atile eğlenceli vakit geçiriyor- dı. Berlin radyosu neşriyata başlar başlamaz bu merkez de Böze ağaz eder ve onun söyle- diklerinin tamamen zıddı şeyler göylerdi. Meselâ bugün — radyo vasıtasile başvekil bir nutu'" mu töyliyecek. Gizli komünis! — »d- gııu da derhal faaliyete em başvekilin nutkunu | hem de onun tavsiyelerinin tama- men zıddı. şeyler söylerdi. Son günlerde bu gizli merkezin neş- riyatı tehlikeli bir. şekil almıştı. Meselâ işsizleri isyana, evsizleri boş evlere hücum ederek zorla zaptetiniye teşvik ediyordu. Al- man zabıtası, epey zamandanberi bu istasiyonu aradığı halde bula- mamıştı. Hatta son günlerde, bu fstasiyon, Berlin polisine meydan okuyarak kendisini bulamıyaca- ğını âleme ilân etmişti. Zanne- dildiğine göre neşriyat, sık sık yer değiştirilmek suretile yapılı- yordu. Nihayet geçen akşam Âl- man zabıtası, Berlinin şimal ma- hallelerinden birinden verildiğine hbükmeylediği bu gizli merkezin yerini tesbit etmiş, gece ani ola- rak bu evi basarak hem mer- kezi susturmuş, hem de merkezi idare eden dört komünisti yaka- lamıştır. Bunların beraberinde, ayrıca bir haylı da komünizme ait propaganda evrakı bulunmuş- tur. Kendileri tevkif edilmişlerdir. Aimdiye kadar denizin derin- enizin De-j liklerine — inmek f : için yapılan tec- inliklerinde| rübeler daima ya- rım muvaffakiyet vermiştir. Çün- kü hiçbir kimse. 425 metreden aşağılara inememişti. Bu son mu- vaffakiyet te 1930 senesi hazira- nında temin olunabilmişti. Halbuki İngiliz âlimlerinden Vilyam Beob ile Ottis Barton şimdi 650 met- reye kadar denize girebilmişler ve hiçbir Ffenalık hissetmeden tekrar suyun yüzüne avdet etmiş- lerdir. Bu iniş ve çıkışta, İngiliz âlimleri hiçbir. fevkalâdelik gör- memişlerdir. — Yalnız 550 - 650 metre derinlikte gayet zengin balık sürüleri görmüşlerdir. Bu balıkların görüş kabiliyeti, vücut- lerinin neşrettiği kuvvetli ziya zgamanda bu derinliklerde gayet gengin ziya mevcelerine tesa- düf etmişlerdir. Açık ve koyu mbe, açık mavi, açık ve oyu yeşil renkler son derece mebzul imiş. ÂAyni zamanda ziya saçan gayet büyük balıklara da tendüf etmişlerdir. Bu âlimlerin denize dalma tecrübeleri Bermut adaları civarında yapılmıştır, ecem> SON POSTANIN İLÂN FİATLERİ #—İlân:n tek sütunt satırı gazetenin metin yazısile vasati & kelimedir. 2—Ayni yazının 2 satırı ? santimdir. 3—Daha kalın ve daha ince yazılar santim İle besap edilir. 4—Sayfasına göre ilânlar aşağıdaki fiatlere tâbidir: Bayfa Bantimi vararie e— çe a— 1 inci 400 Kr _2 « 250 « 3 « 200 . 4-65 « 100 « 'Diğer saylalarda 50 , Son #âyfada « 'mandasını 'beple Sadrazama ve Defterdara çokluk kulak asmiıyordu. sayesinde pek ziyade imiş. AÂAyni | * BON FOSTA (00 -— TARİHİ MUSAHABE -— Nazar Değdi! Kethüda İskender Çelebi Bağdat Şehrinin Bir Sokağında Asılıyor 1534 yılında bir Osmanlı ordusu İran top- raklarında ilerli- yordu. O devre göre — dünyanın en mükemmel ordusu olan bu muhteşem kuv- vetin başında üç kişi, derece de- rece göze çarpı- yordu: Serasker ve — Sadraram İbrahim — Paşa, Kethuda İsken- der Çelebi, A- rap ve Âcem Defterdarı Nak -kaş Ali Beyl.. İmparatorluğun küdretini ne- fislerinde, kendi dairelerinde ve kendi debdebelerinde temsil eden bu Üç büyük baş, hiç te yürek birliği taşımıyorlardı. Sadrazam, bütün nüfuzuna rağmen, İskender Çelebiyi — kıskanıyordu. Çünkü Çelebi, kendinden hayli aşağı bir mertebede iken debdebe itibarile çok yukarı bulunuyordu. Sonsuz bir servetten, — ahırlar dolusu attan, sürü sürü sekbanla saricadan, haremağasından başka Üç yüzü sırmalı külâh giyen alti yüz kölesi vard. Bu köleler, öyle gelişigüzel toplanmış kim- seler de değildi. İçlerinde bilâ- hara İmparatorluğun en büyük adamı mevkiine yükselen ve tarihte de ayni yeri tutan So- kullu Mehmet Paşa gibi nadir yaradılışlı gençler de mevcuttu. Halbuki Sadrazam topu topu dört yüz köleye malikti. Nakkaş Ali Bey de İskender Çelebiyi kıskanıyordu, bir fırsa- tını bulup onü çukura düşürmek ve yerine geçmek — İstiyordu. İskender Çelebi, her iki adamın kıskançlıklarını sezmekle beraber endişe etmiyordu, Kanunl Sultan Süleymanın muhabbetine güveni- yordu. Zaten Padişah ta biraz sonra yetişecekti, ordunun ku- ele alacaktı. Bu se- Halbuki İbrahim” Paşa - ile Nakkaş Ali, yürek birliğini yavaş yavaş dil birliğine çevirmişlerdi, çalımlı ve debdebeli Çelebiye bir oyun hazırlamayı düşünüyor- lardı. Sadrazam, başbaşa kalır kalmaz Defterdara sordu : ; — Herifin azameti gittikçe artıyor, elinden gelse elmastan nalın giyecek, atına da — altın ziırh geçirecek! Nakkaş Ali, gözlerine kadar — yükselen içindeki gayzı örtmek icin başını Öönüne eğerek mr- rıldanırdı : — Bir gün gelir nazar değer! Fakat bu hnazar, bir türlü değmiyordu, İskender çelebi nez- leye bile tutulmıyordu. Berikilerin ise yağları eriyordu, neşeleri yıkı- hyordu. Nihayet dayanamadılar, açıkça konuşup bir düzen karar- laştırdılar. O devirde yetişen bir müverrihin tabirince Nakkaş Ali B. “pür hile ve dasitan, sahibi mekrü iz'an,, bir adamdı. Sadra- zama güzel bir tedbir bulup | gösterivermiştir. —— —— —.. İskender Çelebinin kurulan düzenden haberi yok, kendi key- finde yaşıyor. Fakat bir gece, birkaç yüz ağızdan çıkan “hırsız var!,, Sesi Üzerine çadırından fır- layınca nasıl bir gaflet içinde yaşadığını anladı. Çünkü, muha- fazası biraz da kendine ait olan hazine develeri etrafında müsellâh bir kalabalık vardı, bunlar Sad- razamın adamları ve onların hır- sız diye tuttukları otuz kişi de kendi köleleri idi. Sadrazam, İszkender Çelebinin önünde ve Nakkaş Ali Beyin de huzürile o otuz kişiyi sorguya çekti, bir ikisini de işkenceye koydurdu. Onlar “İskender Çele- binin emrile hazineyi yağma et- mek istediklerini ,, — söylediler!.. Çelebi, derin bir hayret içinde “yalan, yalan!, Diye bağırınca Sadrazam gülümsedi: — Tabit yalan! - dedi - fakat biz duyduklarımızı yalan da olsa şevketlâ hünkâra bildireceğiz! Çelebi, biraz geniş nefes aldı. Çünkü düşmanın şu otuz şahidin şehadeti üzerine kendisini — ora- cıkta öldürtmesi mümkündü. Pa- dişaha söylenecek gözün isze çü- rütülmesi imkânı vardı. Ne çare ki bu Ümit boşa çıktı. İki ay sonra ——— —— Boşanma Davalarının En Çabuk Görüldüğü Amerikada, Kaliforniya eya- letinin Reno şehri, son zamanda talâk hastalığına — tutulan - bir kısım Amerikalılar için ideal bir yerdir. Çünkü bu şehir, bütün Amerikada talâk davalarını en kısa bir zamanda hal ve fasleden yerdir. Reno şehrinin ortasından bir ırmak geçer ki mahkemeden çıkan ve talâk kararı alan çıftler yüzüklerini bu irmağa fırlatıp atarlar. Bu âdet, Reno şehrinde kazançlı bir san'at doğurmuştur. Gayet iyi yüzme bilen küçük çocuklar, nişan yüzüklerinin neh- re atıldığını görür görmez ok gibi suya atılmakta ve suyun dibine çöken yüzükleri bulup çı- kazmaktadırlar. — Resim, köprü Üzerinden atılmış böyle bir yüzü- ğün macerasını seyreden halkı gösteriyor. Aşağıki sahne ise, armaktan yüzükleri çıkarmış olan rını, İran toprakları- na gelmiş olan Kanuni — Süley- ledikten * sonra Çelebiyi — huzu- runa çağırmıya lüzum görmedi. - İlkin onu memu- riyetinden azlile çezalandırdı. Kr- sa bir müddet 4 beklemeyi mü- şehrinin bir so- kağında astırdi. Sadrazam ba- sit ve çok basit bir hile ile ölüme kavuşturduğu düşmanının darağacındaki cesedi- ni görmek için -,bir vesile bulup- oradan geçerken yanında yine Nakkaş Ali Bey vardı. Paşa, zalim bir neş'e İle ipe asılı ölüyü ona gösterdi ve mırıldandı: — Yine yüksekle amma bu v yükseliş beni üzmüyor! Nakkaş, memnuün bir sesle cevap verdi: — Bu yükselişe da değmez! Tarih, vahşi bir kıskançlıktan doğan bu faciayı hikâye ederken osmanlı impratorluğuna ©o cina- yetten bulaşan iğrenç bir kiri de kaydediyor: müsaderel,, Kanunti Sultan Süleyma, Çelebiyi öldürt- tükten sonra, yedi bin kişilik bir yekün tutan kölelerini, halayıkla- haremağalarını — sattırmıya- rak sarayına almıştı. Milyonlara baliğ olan hazinesini de, varis- lerine — verdirmiyerek, — kendine mal etmişti. Bu kanlı, fakat tatlı kazanç, ondan sonra gelen padi- ; şahların sadırazamların, vezirlerin ağzını sulandırdığından tam Üç yüz sene iİmpratorlukta -sudan bahanelerle- adam öldürmek ve malını müsadere etmek adet oldul.. — M. T. artık nazar Yer man, vezirini din- oe teakip de - henüz . ” ole geçen Bağdat Bilmecemiz Geçen Bilmece- mizi Doğru Halledenler Birer ÂAdet Hikâye Kitalt Kazanarnlar:; İstanbul Cerrahpaşa hastanesind 105 Süleyman, Adana Erkoek liset talebesinden 184 Nuri, İstanbul 42 inc mektep 4 üncü sınıfından 166 Samih Kâni, İstanbul kız ortamektebi talebe Binden 268 Nimet, Ankara Gazi kı ilkmektebi dödüncü sınıfından GT! Fatma, Bözüyük ilkmektep — talabe sBinden 800 Hayrülnisa, Ankara kı lisesi 7 inci sınıf talebesinden Zeh İstanbul 42 inci mektep 3 Üncü sınr tıudan 140 Feriha Tevfik, Sivas Fayzi Pş. moktebi B inci sınıfından 4lüâ İhbami, Beyoğlu 38 inci mektep G inci sınıftan 46 Nimet İsmail, Çapa tatbis kat mektebi 4 ünoü gınıfından 80 Aziz Bey ve Hanımlar. Muhtıra Defteri Alacakları İstanbul 1 iİnci ilkmektep 4 üncü sınıfından 272 Muzafler, Uzunköp Mimar Hayrettin mektebi, G inci sın fından Bi Bolkis, İstanbul. kız orta mektebi talebesinden 287 Zübide Rıza, Vela orta mektebi 8 üncü gınıfından 679 Lütfullah, Tatanbul kız ortameke tebi talebesinden 49 Necdet, İzmir kız muallim mektebi talebesinden 5ü0 Faliha Kemal, İstanbul 45 inci mektep talebesinden 213 Orhan, Adana erkok lisesi birinel sınıf talebesinden £81 Apdülrahim, —İzmir erkek — munallim mektebi talebesinden 13 Celâlettin, İstanbul kız orta mektebi talebesinden 578 Halide Hanım ve Beyler, Birer Adet Kart Alacakları İstanbul 12 incl mektep B İnci m- sıfından 208 Naci, Samsun İ9 mayış ilkmektebi 2 inci sınıf talebesinden 108 Necmiye, Beykoz 40 ıncı mektep Binci sınıfından 79 Sabahat, Vofa orta mektebi 9 üncü sınılından 179 Şahap, Kuleli msaker?t lisesi 9 uncu sınıfından 1599 Ali Naci, Uzunküprü Sakarya iİlkmektep 3 üncü sınıf tale- besinden 83 Cahide, Erenköy 38 inci mektep 5 İnci sınıf talebesinden Nazif Vdat, AÂnkara — erkek orta mektebi İ inci sınılından 439 Mitat, Ankara kiz Jlisesi talebesinden £6 Fikriye, Pangaltı Muhtaryan — mektebi 38 ücü sınıfından Zare, Beykoz 40 ıncı möke tep 4 üncü Bsınıfından 4965 Fikri, İzmit Ulugazi mektebi & inci sınıf tas lebesinden 477 İbsan, Bolu İlk mor- kez mektebi 5G inci sınıfından 67 Mü- eyyet, Uzunküprü Gazimahmut İlkmoke tebi son sınıfından Mazhar, Kırklarili musevi mektebi muallimi Şükrü B. oğlu Turğut, Adana ticaret mektebi talebesinden 342 Camal, Ankara Gazi İlk kız mektebi 5 inci sımfından 450 mebruke, Afyon lise 4 üneü sınıfındaâ 282 Nobahat Casat, İstanbul erkek muallim — mektebi talebesinden 229 Cemal Hayrullah, İstanbul” kız orta mektebi — talezesinden 3931i Melâhat, Karagümrük 87 inci mektek talebosine den 781 Salâhaddin, İsıanbul kız orta mektebi talebesinden 274 Zalsr, Adana ticaret mektebi 8 üncü sınılından 324 N. Remzi, Pertevniyal lisesi 2 inicl sınıfından 122 Zoki, İstanbul kız örta mektebi 2 İnci sımfından 508 Sulhiye, Adana avukat Ahmet Sabih B. kız! Mübeccel, Ankara, kiz orta mektebi ikinci sınıfından 45 Mediba, Kastami Gazipaşa iİlkmektebi 4 üncü sınıfından 16 arslan Ruhi; Adna ticaret mektebi 2 inci sınıf talebesinden 936 Hikmet, Ankara erkek lisesi 4 ünoü sınıfından 696 Sabahattin İstanbul d4 üncü mok- tep beşinci sınıfında 3962 Kemal, An- kara Necatl B. mektebi 4 Üncü sinifb tan 892 Eşref, Fatih 13 üncü ilkmek- tep talebesinden TL8 Hulusi, Beyoğla 6 ıncı İlkmektep talebetinden 158 Rar siha Mahmut, İstanbrl kız orta mok- tebi talebesinden 363 Bahriye; Adana İnkilâp mektebi 8 üçüncü Bsınıf tale» besinden 49 Zafer, Sivas- Feyzi P. mektebi ö inci sınıf talebesiladen 210 Ethem, İstanbul kız orta mektebi tar lebesinden 282 Nadide, Adına İnünü mektebi 6 İnel sınıf talebesinden 258 Nimet, Gazlosman Pş. orta mektebi talebesinden 4 Suphi, Sivas Feyzipaşa mektebi talebesinden 64 Necist Hüsntü, Kuleli askert lisesi talebosinden 808 Tacettin Âdil, Kumkapı Sarraç İshak mahalle ve sokak Cahiuv Bödri, Eskte şebir Ağırceza azasından İlhami Hey kızı Fride, İstanbul kız orta mektebi talebesinden 466 Saliha Hanım ve | Boyler.

Bu sayıdan diğer sayfalar: