19 Temmuz 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

19 Temmuz 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Memleket Manzaraları Hopalıların Ağaca Merakı! Hopa (Hususi) — Bura hal- kında bir atmaca merakı vardır. Kuş avlamak için beslenen alma- calar ekseriya halkın kollarında gezer. Ayaklarına - tongurdaklar | takıp bunları kollarında gezdir- mek başlıca zevk ve eğlencelerini teşkil eder.Dağlarda o kadar fazla bıldırcın yoktur. Günlerce bıldır- cın tutamıyan avcılar — vardır. Böyle olduğu halde atmaca bes- lemekten vaz geçemezler. Küçük serçe kuşlarmı kendi icatgerdeleri olan kapanlar vası- tasile tutarlar ve ıtııııcı)ı bıl- dırcin tutmıya alıştırmak - için bu kuşları kendilerine boğdururlar. Hopahlar, atmacayı da yine kendilerine mahsus bir usul ile ve oldukça müşkülâtlı bir mesai ile tutar. Bir atmacanın beş hraya satıldığı vakidir, Bu kurnaz hayvan aylarca elde bakılarak — ehlileştirilmeğe çalışmakta ise de yine gözü d- şarda, dağlardadır. Fırsat bu- kmmca hemen soluğu kırlarda alır. Onun için kolda taşınırken a- yaklarına takılan ipin bir ucu daima avcının elinde bulunur ve av tutmağa da uzunca bir iple | salınır. Atmaca merakı yalmız genç- lerde değildir. Yaşını başını ah mış bazı ihtiyarların da kolları atmaca ile süslüdür. Bazan fırsat bulan atmacalar ayaklarındaki — iplerle — kaçarlar yüksek ağaçların dallarına konar lar. Sahipleri onları, ayakların- daki tonkurdakların sesile arayıp bulur. ve bin müşkülâtla çıkıp ağaçtan indirir. Zaten tonkurdak biraz süs ve kaçtığı zaman biraz da ses vermek için ayaklarma takılmıştır. Bunlar — iplerinden derhal yakalanır. Atmacaların da kendilerine mahsus düşmanları vardır. Düş- man kuşları görüp te işinden, geri kalmasın diye avcılar tara- fından — atmacaların — gözlerine araba beygirlerine takıldığı gibi meşinden minimini “ gözlükler ta- kılmıştır. Atmacaların gidalarını teşkil eden löp etleri demir gibi sağ- lam olan pençelerile parçalayıp yemeleri görülecek meraklı man- zaralardandır. Her yerde olduğu gibi Hopa- da da geçim ucuzluğu bariz bir şekilde göze görünmektedir. Art- vin — taraflarından gelen nefis kaşar — peynirlerinin okkası elli beş altmış kuruşa kadar satıl- maktadır. Vaktile ekserisi Rusya'da ça- lışmış olan Hopa fırinciları yüz paralık ekmek bile satsalar onu temiz ve renkli bir kâğıda sarmakta ve müşterisine bu yolda sunmaktadır. Fırınların bir taraf- ları da âdi aşhanelerdir. Burada hamallar ve amele kısmı - oturup yemek yerler. Çarşı içinde, İstanbulun Bahçe- kapısındaki mağazalarına benzer çok zarif tuhafiye ve manifatura dükkânları vardır.) Evvelce pek karışık bir halde olan muhasebe işlerini yeni gelen Malmüdürü Tevfik Bey, az yaman- da yoluna koymuş ve halkın emni- yet ve itimadını kazanmıştır. Emanet memurluğu, noter mu- avinliği, icra memurluğu, müddei- umumi vekâleti uhdesinde olan başkâtip Mehmet Hilmi Beyin Diyarbekir, (Hususi) — Bura- | da ipekçilik ve böcekçilik, çok böcekçilik faaliyetlerine muvakkat bir sekte vermişti. 930 senesinde burada bir ipek iliği mek- tebi açılmıştır. Mektebin İtalyada Badova mektebinden böcekcilik şubesini — bitirmiş İtalyan usulü böcekçilikteki muvaffakıyetlerine binaen italyadan bir de nişan ak- mış - İbrahim Bey isminde bir müdürü vardır. Bu sene mektepte nazari ve ameli olarak tahsil eden yirmi dört talebe içerisinde onaltısı bi- rinci devreyi muvaffakıyetle bitir- miştir. Bunlar Teşrinievvelde ikin- <i devreye dahil olacaklar ve kâ- nunvevvelde tohumculuk imtiha- nıma gireceklerdir. Talebeler içe- risinde dört hanım da vardır. Mektep böcek yetiştirmek husu- sunda halka da rehber olmaktadır. Böcekçilikle iştiğal eden ve bı- nunla geçinen elli beş hane var- dır. Böcekçilik Şilbe, Çanklı, Şeyhkent, Ayneto, Fare kölerine- de teşmil edilmiştir. Bu sene böcekçilik her sene- ye nisbetle gayet güzel olmuştur. Bunun sebebi Bursadan g:tirikn tohumların iyi çıkııu; Çok uzun senelerdenberi Tlk de- ADANADA Ziraat Bankası 600 Bin Kilo Buğday Aldı Adana ( Hususi ) Ziraat Bankası köylüden buğday müba- yaasına devam etmektedir. Çiftçi Ziraat Bankasının gösterdiği ko- laylık dolayısile son derecemem- nundur. Şimdiye kadar köylüdün mübayaa edilen buğday ynldımı 600 bin kiloya varmıştır. dayların kilosu 4 kuruşla, 4 ku- ruş 30 para arasında satın alm- maktadır. Ziraat Bankası müdür muavini Şevki Bey buğday piyasa yerle- rini dolaşarak buğday alma mu- amelelerini kontrol etmektedir. Köylüye buğday paraları peşin olarak banka veznesinden veril- mektedir. vazifesi biraz qıu ise de sekiz. .ddı senedenberi orada bulunan hâkim Ali Necmi Beyin gayreti ve kâtip kadrosunun dolgunca olması da- layısile mahkeme işleri teraküm etmemektedir. Kazada çok vakit kaymakam vekilliğinde kalan tahriyal kâtibi Şaban Bey dahi çok çalışkan ve herkese » kendini - sevdirmiş memurlardandır. Kazanın polis ve jandarma teşkilâtı ve asayişi pek mükemmeldir. Seyrisefain vapurları her hafta mecburen Hopa iskelesine uğra- makta ve iş olduğu zaman tüc- car vapurları da gelmektedir. Hopa, Artvin'e bir şosa yolu ile merbuttur. Bu yolun birkıs- mında elyevm bir mütaahhit tara- fından bir hayli amele çalıştırıl- ağlablr! —H 'Ş inkişaf etmiş fakat umumi harp | Böcekçilik mektebi müdürü Ibrahim B. fa olarak bir kutuya doksan ikr kilo koza mahsulü kaydedilmiştir. Bu sene yetiştirilen kozalardan elli bin kilodan fazla safi ipek istihsali tahmin — edilmektedir. İmalâthanelerde safi ipekten ka- dın elbise ve gömlekleri, yorgan yüzleri, perdelik, ipekli peştemal ve masa örtüleri yapılmaktadır, Bunların fiatleri de nisbeten ucuz- dur. Meselâ kadım clbise kumaş- larının metresi 12 - 140 gömlek- ler 110 - 150 kuruş, yorgan yüzlerinin beheri 11 - 18 liradu— Diyarıbekir'de Ipek Sanayii / Böcekçilik Gittikçe İlerleyor İpekliler Dayanıklı Ve Ucuzdur Diğerleri de bu nisbettedir. Bu- rada bir filatör makinesi olmadı- gından kumaşlar Bursanınkilere nis- betle biraz kabasabadır Dayanıklık noktainazarından Diyarıbekir ipe- tur. Yalnız buraya bir (filâtör) fabrikasının tesisi lâzımdır. Mek- tebe Diyarıbekir, Elâziz, Malatya, Maraş, Antep, Urfa, Mardin, Muş, Van, Hakâri, Beyazıt, Sürt vilâyetlerinden talebe gelmekte- dir. Bu vilâyetler içerisinde Elâziz ve Malatya da ipek böceği to- humculuğu hali inkişaftadır. Di- ğer vilâyetlerde yoktur. Diyarıbe- kir dahilinde Kulp kazası böcek- çilik için en müsait mıntakadır. İkinci derecede Silvan kazası gelir. Yalnız Kulp kazası her sene bin iki yüz kutü tohum sarfetmektedir. Buralar - istihsal ettikleri kozaları Diyarıbekir pi- yasasına getirerek borsada sat- maktadır. Kozalar piyasada ki- losu asgari 52,5 azami 60 kuruşa satılmıştır. İpekli kumaşlarda fi- atler Bursaya nisbeten çok ucuz dan halk pek büyük rağ- bet göstermektedir. Hemen de- | nilebilir kk bütün memurin ve halk gömlekdlerini yerli ipekli ku- nıaşlın yıphrmıkndu- Samsun Bıçlıu Yurdu Biçki yurdu talebeleri bir arada. X işarâtli Yurt müdürü Hadiye Hanı.. lır Samsun Hıınıî) — Burada ilk tahsilini bitiren genç hanım- ları etrafına . toplıya: -Hanımlar Biçki Yurdunda taleve metotla biçki dersi görmektedir. Yurdun atölye kııııııdadı tatbikat ya- pılmaktadır. Yurdun — müdiresi Hadiye Hamım talebelerine en , Antalya'da İhtisas Mahkemesi Geceli Gündüzlü Çalışıyor Antalya (Hııııııı')-— Uyuşturucu ııddeluc cürümlere bakmak salâhiyeti kî—ı Mah- i verildikten — sonra buradaki — İhtisas — Mahkeme- sinin —işi —artınıştı.. Mahke- me geceleri de çalışmaktadır. Şimdiye kadar Yüksekalan civa- rında topal Sülo, şerbetçi Musa, Hacer Hanım, Derviş Mehmet, demirci Mehmet birer sene, Fuat bir buçuk sene hıpı: ve herbiri ikişer yüz lira ağır para eezası vermiye mahküm edilmişlerdir. Daha muhakemeleri devam eden birçok maznun vardır. yeni usullerle dikiş, biçki, nakış ve muhtelif el işleri öğr tmekte- dir. Talebe hamımlar iki ay son- raki imtihanlarında tqhiı €tmek üzere bir sergi hazırlamaktadırlar. Samsun'un genç kızlarının yurttan çok istifadeler edeceği anlaşılmaktadır. , Adana'da Karpuz Bollaştı Ve Fiatlar Ucuzladı Adana (Hususi) — Son gün- lerde şehrimiz ve mülhakatı bağ ve bahçelerinde bol — miktarda karpuz, kavun, ve üzüm yetişmi- ye başlamış ve fiatlar ehemmi- yetli surette düşmüştür. Civar — vilâyetlere — külliyetli miktarda ihracat ta yapılmaktadır. Merzifonda Meyva Bolluğu Merzifon, ( Hususi ) — Bu sene Merzifonda emsali görül- medik bir meyva bolluğu vardır. Kaysı yedi buçuk, kiraz bir, viş- ne beş kuruşa satılmaktadır. Yeni Bir Mecmuaya Dair Nurullah Ata Birkaç genç muharririn Anka- ra'da neşrettiği “Varlık,, mec- muası, ne için çıktığını anlatan yazısını şu satırlarla bitiriyor: “Varlığın bir de iddiası vardır. *“Mecmuamız türk edebiyatı- nin bugün en olgün ve erişkin devresinde olduğunu neşredeceği eserlerle ispat edecektir.,, Vakıa birinci sayıda, bugünkü edebiyatın dünkünden üstün oldu- gua hükmünü verdirecek hiç bir şey yoktur; fakat bundan sonra- ki sayıları ümitle bekliyebiliriz. Gençlere uzun vadeli bir kredi açmak lâzımdır; vaitlerinde dura- mazlarsa kendi duyacakları eza, bize sukutu — hayalin — verece- ğinden —daha ağır olur. Za- ten — bügünkü — edebiyatımızın dünküne tercih edilmesini ben de doğru buluyorum; vakıâ bugünkü edebiyat, Varlık'ın iddia ettiği gibi, olgun ve erişkin değildir, fakat dünkü © kadar sahte, © kadar boş bir şeydi ki ona karşı yapılan her hareketin hayırlı ve velüt olacağına kaniim. Edebiyatı sadece bir söz yığınmı olmaktan kurtarmak, ona insan kalbinin, kafasının sıcak kanını aşılamak.. Bugünkü edebiyatımızı dünküne tercih edişim belki de bilhassa olgun ve erişkin olmadığı içindir; günkü aolgunluk ve erişkinlik mazinin — tecrübelerine — bağlan- makla elde edilen vasıflardan değil “midir ? * Varlık , mecmuasına uzun ömür ve rağbet temenni etmekle beraber kusurlarını kaydetmek- ten de vazgeçemiyeceğim. Genç- lerin — çıkardığı bir- mecmua- nit — taassup — göstermemesini, biribirlerine tamamile yabancı kimselerden yazı almasını bir türlü — anlıyamıyorum. Kapağın ikinci — sayfasında — okuduğumuz isimlerle, biribirleri ile çarpışacak dört mecmua — çıkarmak kabildir. Bu adamlar birleşebil- mek için en samimi kanaatlerin- den tavizde bulunmağa mecbur- durlar; ve yahut ki biribirlerini, belki kendilerini de hiç tanımı- yorlardır... Ne isel ileri varmıya- hm, çünkü ©o isimler arasında benimki de var. Bundan başka sitemlerim de var. Mecmuanım niçin çıkarıldı- ğımı anlatan yazıda yeni ve sarih iddiâlar beklemeğe belki hak- kımız yoktu; çünkü yenilik de, sarahat de başlangıçta değil, son- radan elde edilen meziyetlerdir. Fakat o yazıda, söylene söylene artık hiç bir manası kalmamış, her mecmuanın ilk — sayısında okunduğu için hiç bir şey ifade İT sözlerden kaçınmak el- bette kabildi. - Bir tarafta deniyomyki: “Lüzu- mundan çok ağır yazılarla oku- yucularımızı yormaktan çekinece- hâîf genç mecçmuasında böyle ağır yazılardan çekinilmesi insanın ümidini kuran pyludendu Niçin okuyucu'sır yorulmasın? Ciddi yazılar yazanıda, Okuyanı da yorar. Genç üyıı' mubarrirlerimizde, seneler- denberi, hafife, eğlenceliye bir temayül var; bunun içindirki ya- zılarımızın — ço; geçici, sudan şeyler oluyor. üılılıgı düşmek korkusu bizi bir nevi çocukluğa Mrdu Bunu genç muharrirler- de, yeni mecimualarda da görmek bizim gücümüze gidiyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: