19 Temmuz 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

19 Temmuz 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

S$ON POSTA Temmuz 19 Hayrat Hademesi Sekiz Aydır Maaş Alamamış — Dünyğ Olup B'itenler — Meşhur Casus Gene Sahnede “Lâvrens,, Hakikatte İngiltereye Mi, Nasıl Beslenmeliyiz? Üzüm Meselesi Münasebetile Yazan: Doktor Fuat Sabit Bir zamandanberi Milli İktisat Cemiyetinin ortaya atlığı ve mat- buatımızın meşgül - olduğu üzüm meselesinin iktısadi cephesi iti- barile cidden mühim olacağına şüphe yoktur, çünkü üzüm, mü- sait iklimimizin - Yunanistan is- tisna edilirse - dünyanın rekabet edemiyeceği nefis bir mahsulü- dür. Her sene memlekete milyon- lar getirebilir fakat bugün dünya buhranı dolayısile mahreçlerinden ve sürümünden kaybeden bu mahsul büyük bir iktısadi hav- zamızın içinden çıkılamıyan me- selelerinden — olmuştur. zmir, Menemen, Manisa, Turgutlu, Ke- malpaşa, Salihli ve Alaşehir gibi yerlerin içinde kıvrandıkları buh- ranın halli üzüme sürüm teminine bıîlıdır. Üzümün mahreçlerinden mahrum kalması, piyasasını kay- betmesi yalnız buralarını değil, daha içeri memleketleri de mü- teessir etmiştir. Çünkü buralar- dan senevi yüz binlerce işçi, en sıcak mevsimde, çoluk çocuklarile birlikte “İzmir Çukuru,, lııîl:- rında çalışarak birkaç kuruş ka- zanmak için serin dağlarını ter- kederler. Üzüm para ettiği za- man, bu zahmetlerinin, bir taraf- tan sıcaklar, bir taraftan sıtma ile mücadelelerinin mükâfatını görürler ve para kazanırlardı. Fakat bugün de bağcının çı- kardığı mahsul kendi masrafını Füç kapattığı bu zamanda!.. On- arın da elleri böğründel.. Ve bu cidden düşünülecek bir mesele- dir. İstanbul sokaklarında çekir- deksiz kuru üzüm yirmi beş ku- ruşa satılıyor. Dört, beş okka taze üzümden bir okka kuru ü- züm çıkabildiğini farzetsek, şekerin | altmış kuruşa, prasanın on kuruşa satıldığı bir memlekette bu vazi- yet rençber için cidden bir facia- dır. Memur ve aylıkçı sınıf bunu belki bir saadet telakki edebilir, fakat bu, meselenin aldatıcı cep- hesidir. Düşünmelidir ki rençber ,sınıf refaha — nail olmazsa ve bütün bir sene içinde döktüğü alın terinden kendisine birkaç kuruş kalmazsa vergisini gönül ıîibe( hoşluğu ile veremez ve her zümre için vahimdir. * Milli İktısat Cemiyetinin bu iş ile meşgul olmıya başladığı an- laşılıyorki, çok teşekküre şayan- dır. Fakat bu iş yalnız cemiyetin işi olmamalıdır. Vakıa kuru üzüm bir ihracat membamdır iç pazar kâfi değildir. Bunun halli — dışarı da ki mahreçlerin te'minine, sa— tışı idareye, rekabetekarşı müca- deleye bağlıdır Fakat ne de olsa | bizim dahilde yapacağımız bazı yler vardır ki bu ağır — işin lline çok — yardım — edebilir, ve biz bunu yalnız bağcıların ka: ra gözleri, para — kazanmaları için de yapacak değiliz. Kendi sıhhi menfaatımız, şahsi saade- timiz, milli — varlığımız. namına yapacağız. Çünkü bugün beslen- me işinin fennen aldığı istikamet meyvacılığa doğrudur. Bütün tat- h ve olgun meyvaların, gıdaları- mızın büyük bir kısmmı teşkil etmesinin hayat ve sıhhatımız için ne kadar büyük ehemmiyeti olduğu anlaşılmıştır. x Vasati Ömrün kısalmış oldu- ğuna şüphe yoktur. Bugün kırk- hk insanlar ruhan ve cismen gençliğe veda etmiş gibidirler. Elliyi altmışı küdret — sahibi — olabileceklerine kimse inanmaz. Hele yaş yet- miş! işi bitmiş tabiri herkesin dilinin ucundadır. Yüzlük yüz- irmilik ihtiyarlar, Zaro Ağa gibi ahtiyarlar Mamuth kadar nadi- rattan oldu. * Hayatı kısaltan- sebeplerin her bulanların bir | Yoksa Araplara Mı Hizmet Etti? Meşhur casus Lavrens hakkın- da şimdiye kadar yazılan eserler muhakkak ki ciltler tutacak de- recede çoktur. Bu yazılarla, belki bu adama hakkından fazla kıy- met verilmiştir; belki de, Arabis- tandan Türklüğü uzaklaştırmak için çevirdiği intrikaların, işlediği cinayetlerin yüzde biri bile ifade olunmamıştır. Bu iki ihtimalin ikisi de variddir. Fakat Lavrensin Arabistan kıyamında, Osmanlı Lord Gürzon ordusuna karşı bir Arap cephı si vücude getirmekte, çöl halk.nı türklüğe karşı ayaklandırmakta büyük bir hissesi vardır. Bu nok- ta inkâr edilemez. Kaldıki o, Efganistan ihtilâlinin patlak ver- mesinde de büyük bir rol oyna- mıştır. Bu da saklanamıyacak bir bakikattir. İngiliz Entelicens servisinin sadık hizmetkârı, sırasında im- paratorlukların devrilmesinde bile tesir göstermeye muktedir olan bu şeytan zekâh ve esrarenğiz adam hakkında, yeni bir eser yazılmıştır. Bu eserde, Laverens'e ait iki fikra vardır ki son derece şayanı dikkattir. Eser, İngilterenin nüfuzuna tabi büyük bir Arabis- tan imparatorluğu tesisi fikrini Lord Kürzon'a atfediyor. Öyle bir”imparatorluk ki Filistin, Ara- şeyden ziyade be na bağlı olduğu artık anlaşılıyor. Yalnız bu kadarmı ya? vücut te- nasübünün başlıca sebeplerinden biri de gıdalarımızdır. Etrafınıza dikkat ederseniz göreceğiniz tip- ler ekseriyetle ya zayıf, kuru gençler yahut şişman orta yaşlı- lardır. Mütenasip, uzuvlu, zinde ve İlevent vücutlar, — hususile orta yaşlarda, çok nadirdir. he- le yaşlandığı halde cevvaliyetini, neşesini muhafaza eden örnekler tektük denecek kadardır. Bu çabuk ihtiyarlamama, *bu şekil bozukluklarının sebebi bizim fazlaca ete, hamur işine düştü- ğümüze — vücudu ihmal ettiğimize atfedenler var ve bunda haklı görünüyorlar. Birkaç makale ile ve bir he- kim gözüyle meyva ile beslenme- nin hayat ve sıhhatimize teallük eden safhasını, meyvacılığın teda- videki rolünü tetkik etmek isti- yoruz. Bunların sonunda alelu- mum meyva mahsullerinin, bilhas- sa Üüzüm ve incirin milli yaşayış ve iktısadımızdaki sürümünün le- minine aitf düşüncelerimizi ilâve edeceğiz. ı I bistan, İran ve Efganistanı içine almak süretile geniş bir nüfuz mıntakası — sayesinde — Mısır'dan Hindistana kadar olan saha, bu teşekkülün gövdesini vücuda ge- tirsin. Fakat Lavrens, bu projeyi tahakkuk ettirmeye vesmen me- mur edilmiş mi idi? — Burası meçhüldür. Onun Türkiye aley- hine olarak bir takım Arap kabilelerini isyan ettirmek için Londra'dan para aldığı muhak- kaktır. İrak hükümetinin hakiki banisinin o olduğu da inkâr ka- bul etmez bir hakikattir, Fakat Lavrnes, bu davada, İngiltere hesabına mı hareket et- miştir; yoksa, Araplığı sevdiği için Arabistan sevgisile mi uğraş- mıştır? İşte burası anlaşılamıyor. Fakat, Suriye de çalışan Fransız istihbarat idaresi, onun, sadece Araplığı sevdiğini ve Araplık için uğraştığını iddia eder. Ondan dolayıdır. ki Fransa ile İngiltere, meşhur Sykes - Picot itilâfını vücude getirerek Suriyeyi Fransa aldığı zaman Lâvrens o derece hiddetlenmişti ki Arap kabilelerini Şam üzerine harckete geçirmekte — tereddül Lâvrense ait olan bu fıkralardan biri, kitap muharririne, İngiliz Hariciyesinin yüksek Terkânı ta- rafından — anlatılmıştır. Vak'a, Lort Kürzon'un Arabistan hak- kında tatbik ettiği politikanın akim kaldığı sıralarda olmuştur. etmedi. Lâvrens o esnada İngiltereye gelmiş ve Lort Kürzon tarafından yanına kabul edilmişti. Lordun yanında birçok mesai arkadaşları vardı. Lâvrens içeri girince, onu, bu zevata takdim etti, hakkında birçok takdirkâr cümleler kul- landı. Sonra Lâvrense dönerek şu suali sordu : — Bize söyleyecek bir şeyiniz var m? Bu suale, pek ihtimal veril- memekle beraber, Lâvrens şu cevabı verdi: — Arabistan hakkında takip ettiğiniz siyasetle bizi içine sok- tuğunuz — vaziyeti — bilmiyormuş davranıyorsunuz. Size ne söyleye- bilirim, artık ! SON POSTA Yevmi, Siyasi, Havadis ve Halk l İslanbul ı Eski Zaptiyos İdare: Çölelşeşma sokıl b 'Telefonı İstanbul - 20203 Posta kutusur İstanbul - 741 Telgrafı İstanbul SONPOSTA ABONE FİATİ TÜRKİYE ECNEB Galen evrak geri verilmez Hüânlardan — mes'uliyet alınmaz gevap için mektupl ara (6) kuruşluk Gül İüvesl Tasımdır. Adree değiştirilmesi (20) kuruştar. Lort Kürzonu tanıyanlar, onun böyle bir muameleye tahammül edemiyeceğini gayet iyi bilmekle beraber, hâdisede yalan olma- dığına göre, vaziyeti böyle kabul etmek ve Hariciye erkânmın an- lattıkları gibi Lort Kürzonun bu cevap üzerine ağlamıya başla- dığını bir hakikat telâkki etmek lânmgeliyor. Lort Kürzonu ağlar gören Lort Sesil ise şu mütaleayı serdediyor : ö Miralay Lavrens — Rica ederim gözlerini sil ! * Diğer hâdise, Lâvrens ile Mareşal Foş arasında geçen bir muhavereden ibarettir. Arabista- nın vaziyeti halledildikten sonra Lâvrens Parise gelmişti. Bir te- sadüf onu Mareşal Foş ile karşı- laştırmıştı. Mareşal Foş, lâtife olarak Lâvrense şöyle bir sual sordu: — Araplarla Fransa arasında bir muharebe başlıyacak — olursa Arap ordusunun idaresini ele alır- mısınız? Lâvrensin cevabı şu olmuştur: — Hayır, Maamafih siz Fran- sız ordularının kumandasını der- uhte ederseniz, ben de Arapların başına geçerim, böyle bir iş, an- cak bu takdirde beni alakadar eder! Bunun üzerine mareşal Foş, birazda alay ederek şu mukabele de bulunmuştu: — Zannedermisinki şöhret ve mazimi ortaya koyarak senin ha- zırladığın şartlar içinde ve karış karış bildiğin bir arazide seninle cenkleşmeyi kabul ederim? buna ihtimal verirmisin genç dostum? Eserin müellifi, bu — hâdise hakkında bizzat Lâvrensi görmüş ve ondan, Mareşal Foş ile arala- rında böyle bir muhavere geçip geçmediğini sormuştur. Lâvrensin verdiği olmuştur: cevap şu — Hafızam zayıftır. Hatırlıya- miyorum, * Bu kitapla büyük harbin ve harp sonu dünyasının meşhur bir siması, tekrar sahneye çıkmış bu- lunuyor. Keşan, İpsala ve İnozda mev- cut ve elyevm ibadete küşade bulunan — cevamii şerife hatip, imam ve müczzinlerinin ücretleri Keşan Evkaf dairesince sekiz ay- danberi verilmemektedir. Mütera- kim matlübatımızın tesviyesi zım- nında vâki müracaatı mütevali- yemizden ne müspet ve ne de menfi bir netice hasıl olmadı. On, on beş lira gibi cüz'i bir paradan — ibaret olanlğ ücretle- rimizin tesviyesi için bir imkân bulunamaz mı? Keşan, İpsala ve İnoz hademei hayratı namına Recep Çin Türkistanı Hakkında Malümat Bazı ihtiyat zabitlerinin Çin Türkistanındaki İstiklâl savaşina manen yardım tasavvurunda bu- kunduklarını — okudum. — Vaktile oralarda bulunmuş, uzun müddet yaşamış bir ihtiyat zabitiyim. Çin Türkistam — hakkında — malümat almak, istişarede bulunmak arzu- sunda olan arkadaşlarıma iste- dikleri izahatı memnuniyetle ver- miye hazırım. Cağaloğlu Tasvir sokak Süley- man Fehmi Paşa apartıma- ninda 17 nümarada Riza Belediye Parkı Halka Mahsustui Akhisarda bir Belediye parkı vardır. Fakat balk bu parkın tamamından istifade edemiyor. Parkın köşesinde Belediyeye ait icara verilmiş bir kahvesi var. Müstecir en mutena mahallerdeki ağaçların altına masa ve sandal- yeler vazetmiş, para almadan kimseyi oturtmuyor. Halk ayakta dolaşmak — mecburiyetinde — kal- maktadır. Her memlekette Bele- diye parklarından halk serbestçe istifade ettiği halde —Akbisar Belediye parkından halk meye serbestçe istifade etmesin. Akhisarda Hasan Hulüsi Alemdağı Yolu Yapılmalıdır Ma'aile Alemdagına gitmek, membamdan kendi elimizle Taş- delen suyundan içmek hulyasına kapıldık. Alemdağının korusuna kadar yollar bir dereceye kadar kabili mürüur ise de koru başından Taşdelen membama kadar olan yolda - çektiğimiz zahmet, me- şakkat tarif edilmez.. Hendek- leri aşarak, -makasları kırarak, lâstikleri patlatarak hayalimizi hakikata kalbettik. Fakat her- gün gidip gelen insanları düşü- nüp acıdık. Ufacık bir himmetle mezkür yolun ıslahi - kabildir efendim. M. Rıdvan I Covaplarımız ı —— Kartalda Kemal Efendiye: — Türk-Bulgar atlı müsaba- kalarını yazan Cemal Gaziyef B. Rus saraylarındaki hatıratını neş- reden zattır efendim. * Hayriye Hanıma: — Zevciniz on senelik tekaü- diyyesini alıp alâkasını kestiği için size eytam maaşı bağlanamaz. Eli- nizdeki parayı emin bir vasıta ile işletip geliri ile iktifa etmekten başka çare yoktur efendim.

Bu sayıdan diğer sayfalar: