20 Temmuz 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

20 Temmuz 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON,POS —- Çin Donanması Kendi Kendini Satılığa Çıkardı Konferansı uzüm — böylü Uğraşıp işin içinden çıkamıyacağını anlayınca, şimdi, beynelmilel! iktısadi darlığı gidermek için yeni bir çare bulur gibi oldu: Çinin taksimi. Japon devletinin son saldırışından zonra bu memleketin akıllanacağı, kıtalar kadar büyük arazi parçaları kaybettikten sonra bir parçacık olsun mantıkla hareket ödeceği zannolunu- yordu. Ne gezer! Misal olarak şu hâdiseyi yazayım: Çin Maliye Nazırı M. Soong As- yanım en zengin adamı olarak tam- nır, Serveti 200 milyon dolar olmak Üzere tahmin edilir. Bu zat şimdi Avrupadadır ve gazetecilerle konu- yor. Çinin mali vaziyeti hakkında endisine sual — sorulduğu — zaman ©€vap veriyor: - Pena, Suali soran gazeleci de ilâve ediyor: — 200 milyon — doları — toplıyan adam memleketinin maliyesini- buka- dat mı fena idare eder? * M. Soong Avrupaya hareket et- tikten sonra arkasından Çin donan- ması da Açık denize açıldı. ve yol- ıdııı göyle bir telsiz telgraf neşretti- er: Londra — Gemilerimiz — satılıktır. İsteye- nin emrine amadeyiz. Çünkü M. Soong Avrupaya git- tikten sonra Çin maliyes' donanma- Hin maaşını vermeyi unutmuş, do- nanma zabit ve efradı da başlarımnı alarak yola çıkmışlar. Şimdi Avrupa politikacıları teklif âdiyorlar: Bu geniş memleketi böyle başı boş mu bırakacağız? Çinin tam taksimi yaklaştı. Süreyya Tayyare faci rekorları Berlin 19 — Atlas denizi ile Av« rupanın bir kısmını aşmıya muvaffak olduktan sonra gayelerine iki saatlik bir uçuş kala düşerek ölen Litvanyalı iki tayyarecinin cesetleri yarın, tayya- re ile Knas'a götürülecektir. Atina 19 — Altı kişi ile Romaya hareket eden İtalyan deniz tayyare- sinden hiç bir haber alınamamıştır. Şayialara göre tayyare, Sira adası yakınında alevler içinde denize düş- Müştür. Moskova 19 — Tayyareci Post, remak ten havalanmıştır. Tayyareci biraz yargun olmakla böraber ken- disini iyi hissetmektedir. Şikago 19 — Jeneral Balbo filosu Pazar günü Avrupaya dönmek niye- tindedir. İre M. Henderson'un Tavsiyes Şüpheyi Ortadan Kaldırmak İçin Bir Görüşmesi Lâzımdır Hitler - Daladiye Börlin 19 — iki gündenberi silâh- ları bırakma konferansı Reisi M. Hen- derson ile Alman nazırları arasında yapılan görüşmelerde Alman noktai nazarı M. Hendersona anlatılmıştır. Görüğmeler dostane bir havâ içinde ve konferansı muvaffakiyete götürmek kastile yapıltaiğtır. M. Henderson beyanatta buluna- rak demiştir kir « — Berlini ziyaretim fevkalâde faydalı oldu. Silâhları bırakıma mese- lesindöki — möevcut yüçlükler henüz ortadan kalkmamakla beraber, vazi- yet ciddi bir şekilde tetkik edilmiştir. * Birçok noktalarda görülen ihtilâfla- rın eksildiğine eminim. Ve - silâhları bırakma koönferansının her şeye rağ- men mühtelif — neticeler çok ümit ediyorum.,, M. Henderson, dörtler misakını memnuniyetle — karşılamış, — örtadan şüpheyi kaldırmak için Fransız Baş- vekili M. Daladiye ile Alman Başvekili M. Hitler arasında bir görüşme tav- siyesinde bulunmuştur. Ecnebi matbuatı M. Hendersonun bu beyanatına şunları ilâve etmekte- dirler: Almanya haklı bir. silâhları bı- rakma muahedesi neticesini verecek her teklifi kabul ediyor. Yalnız bir Hitler -Dafadiye mükâlemesi, şimdiki halde mevsimsizdir.., M. Henderson Paris, Rema ve bu- rada yaptığı temaslardan sonra bugün Praga — gidecek ve Çekoslovakya Hariciye Nazırı M. Benes ile görüşü- cektir. M. Henderson buradan Münihe geçecek ve orada Başvekil Hitlerle görüştükten sonra Parise dönecektir. Berlin 19 — M. Henderson sabah- leyin Praga hareket etmiştir, vereceğini Fransız tayyarecileri Nevyork 19 — Hiç bir yere kon- madan dünya mesafe rekorunu - kır- mıya teşebbüs edecek olan Fransız tayyarecileri Kodos vö Rossi havanın fenalığı yüzünden hareket günlerini tayin edememişlerdir. Tayyarecilerin Avusturya, Türkiye, Irak ve İrana doğru uçacakları zannedilmektedir. Tayyareciler üç gün havada durabile- ümit etmektedirler. ——— Burhan Cahit Gaile — geçti. Paranın yüzü göründü ve bahar geldi. Herke- sin yüzü güldü. Adeta: — Kaybettiğimiz Rumeli olsun koca Anadolu, koca Arabistan bize çok bile diyenler var. Ah bu koca Arabistani. Ah hörgüçlü deve! Bu arzın> Andolıım bir toprağı ki yeşil uya di a; Ş, tıpkı aç bir t=h gîfanumı- diyen gürbüz. Türk evlâtları yu- yor. , Rümeli gittikten sonra Ara- bistanla teselli bulanlar dünyanın en kör ve en sersem insanları olsa gerek, giliz Hindistana para döker. Fakat döktüğü para k?ire beş yüz veren bereketli bir toprağa düş- müş gibi Londraya katmerleşip öyle gelir. Düşünmeli ki Medineye adar Türkün parası ile serilen dcmi_ryolnnı bile Türk neferi bekçilik ediyor, Ne ise bütün bu hâdiseler ve bu telâkkiler anlatıyor ki Avru- padan doğru 'başımıza inen sille- KP L z BZ Edebi — Roman —e lere yalnız silâh ve cephane ile mukabele etmiye imkân yoktur. Arada bir kafa farkı var ki her temasta bize karşı kahir galebe- sini temin ediyor. Biz zaten sıcak memleketlerde etişi k iklimlerde yaşamıya qy;ılı'::'ı’ı ”vi: böyle böyley ırluııyıı evsafını kaybeden nesli munkariz olmıya yüz tutan tarihi mahlük- lara benziyoruz. Altımızda halifenin postu, ba- şımızda Bizans — sarayının — tacı, elimizde Acemin Zülfikarı ile Avrupaya aşık atıyoruz.' Herifler- de kendilerine benzemiyen bu arip mahlüka veriyorlar dumanı, Eanyorlır ateşi! Lâtife bertaraf. Azizim Reşit biz bu kafada kaldıkça Avrupa- nın sistematik hücumlarından kur- tulamıyacağız. Tanzimat devrin- denberi — yerimizde — saymaktan başka bir şey yapmıyoruz. Kafamızın içi büyücü tence- resi gibi esrar, tılısım, çörekotu hurda kurşunla dolu.. — Mahalle imamı hâlâ senin ve benim en ğğt da n di ğ ö TA aa P İngilizlerin muhafazakârlığı ve an'anelerine sadakatı malümdur. İngiltere Kıralınım amıcası Dük of Konaf Sen Ceyms sarayının merasim meydanında tarih? bir askeri alayı telliş ediyor. Küçük İtilâf Ve Dörtler Misakı Paris 19 — Fransız Hariciye Na- zarı M. Pol Bonkur, Romanya Harici- ye Nazirı M. Titülesko'yu kabul et- miştir. İki devlet adamı, günün me- seleleri etrafında görüşmüşler ve noktainazarları arasında tam bir mu- tabakat görmüşlerdir. Dörtler misakı dolayisile memauniyet göstermişler- dir. Bu münasebetle Pöti Parizyen garötesi diyor ki: Dörtler misakının küçük - itilâfa karşı mücadele için vücüde getiril- miş olduğu fikrinin ortaya atılmış ol- duğu bir sırada bilhassa Paris'e gelmiş olan M. Titülesko'nun tatmin edilmiş olması mumaileyhin h tatmin edilmesini icabedecek ortada bir şey mevcut olduğunu — gönterir. Filvaki küçük itilâfa istediği her türlü temi- nat verilmiştir. Fakat İtalyanın mer- kezi Avrupadaki tasavvurlarına ve Avrupanın bü karışık mintakasında Fransa ile müttefikan harekete geç- tabii hislerimize, sevgimize, seviş- memize karışıyor. İnkılâp erkânı ramazan gelince evlerii ziyafetleri yapıyor. Konaklarına ramazan imami tutuyorlar. Son- ra da bilmem ekkı_k.' a 'd.m“d“'l Avrupai görünmek için de mason azılıyorlar. localarına y S a dan, kalender biri ile konuşuyor- duk. Âyan meclisini aksakallılarla doldurgıklıı-dll şikâyet ediyor- dml. o.ı., bize lâzım, didi. Kuvveti bir yerde toplamak doğ- ru de Belfn!ı.de hakliydi. Çünkü par- lâmento denince memlekette bir fırka hayatı olacak, ekseriyet fır- kası işe vazıyet edecek demekti, Vakıa meb'usan meclisinde İttihat ve Terakki ekseriyettedir. Fakat ne olur ne olmaz bu kuvvet inhi- lâle yüz tutarsa Âyandaki ekse- riyeti ile vaziyette levazün yapmak bir fikirdir. Yalnız bu fikirde kör körüne bir mevki muhafazası ar- zusundan başka birşey yok. İttihat ve Terakkinin programı, Osmanlılık, vatandaşlık, temelleri üstünde hemen her fırka progra- | mek arzusuna dair olarak Romada verilmiş olan teminat gerek Bukreş'te ve gerek Prag v& Belgrat'da gayet Karilerin 1 £ Suallerine Cevaplarım Eskişehirde K. E. Hanıma: Kızım bu münasebette senin için istikbal görmiyorum. Sevdi- ğin adamın karısı geldikten sonra seni ihmal edeceği şüphesizdir, O vakit senin için yapcak bir şey yoktur. Elbette bir aileyi yıkmıya kalkacak değilsindir. * Adanada H. 'T. Beye: Mademki evlenmeniz mümkün değildir, o halde neden kıza ümit veriyor, onu aşk tuzağına düşür- miye çalışıyorsunuz? Bir kızın kalbile oynamak doğru değildir, çok feci neticeler doğura bilir. Onun için kız henüz mütereddit bir vaziyette iken bu münasebetin ilerilemesine imkân vermeyiniz, * Üsküdarda M. Nejat Beyo; Evvelâ bir iş bulunuz, haya- tınızı kazanmıya başlayınız, ondan sonra evlenmeyi düşünürsünüz, Hayatını kazanmıyan, askerliğini bitirmiyen — gencin — evlenmesini doğru bulmam, * İstanbulda N. N. Hanıma: Bu münasebetiniz. elbet bir gün görüşmiye ve anlaşmıya mün- cer olacaktır. Fakat bunu tacil eden siz olmayınız. Fazla da düş- iyi bir intiba hasıl etmiştir. M, Titü- | künlük gösterir, zafınızı hissetti- lesko bilhassa Fransız - İtalyan mu- karenetinin kıymetini takdir edebile- cek mevkide bulunmaktadır. Bu da Tuna ve — Adriyatik — muıntakasında sulhun muhafazası ve kuvvetlöndiril- rirseniz sevdiğiniz adamı kaçıra- bilirsiniz. Biraz çekingen durunuz, onu sizi takibe mecbur ediniz. O vakit daha çabuk emelinize mesi için bir teminattır. Şu halde | kavuşursunuz. madem ki M. Titülesko gerginliğin zavalinden bahsediyor. Demek ki ger- ginlik hakikaten zail olmuştur. — Harp borçları * Beykozda O. N £. Beye: Münasebetinizi resmi — şekle dökmek suretile ailelerinizi sev- Vaşington 19 — Nazırlardan M. | danızdan haberdar - edebilirsiniz, Filip, harp borçlarına dair görüşme- lerin eylülden evvel başlamak — ihti- malinin az olduğunu — bildirmiştir. Çünkü M. Ruzvelt ağustos ayını ma- likânesinde geçirecektir. Nazır, Reisi- ecümhurun borçlar meselesi ile bizzat uğraşacağını ilâve etmiştir. mında yeri olan bir çok yaldızlı terakki vaitlerinden ibaret, Hulâsası, eski hükümdarlığa, Monarşiye iki meclis ilâve et- mekten ibaret. Çünkü inkılâpçı- ların programındaki terakki mad- delerini de monarşi reddetmiyor- du. O da her fırsatta memleketin cennete — çevrileceğini — söyleyip duruyordu. Görüştüğüm nazıra sordum: — Bu kadar çalıştınız, bir hükümdar — devirdiniz, hükümeti ele aldınız. Bu esaslı bir inkılâp yapmak için en münasip fırsattır, niçin istifade etmiyorsunuz. Düşündü: — Daha ne yapalım, dedi. İşte memleketi istipdattan *kur- tardık ya! z Bu cevaba ben şaşırdım. Eemek inkılâp bundan - iba- retti. A — Pekâlâ, dedim, istipdat devrinde —bir — vahdet vardı. Dini veyahut milli bir h.usu-' siyet göze çarpıyordu. imdi (Osmanlı) ismi altında toplanan Rum, Ermeni, Musevi, Arıp..Aı—- navut, hepsi memleketin — siyasi hayatında yer aldılar. Her biri aykırı bir cereyana bağlı olan bu unsurları ayni çerçeve içinde tutmuya imkân var mı? Nazır bu noktadan emindi; Bunun için 'de evvelâ siz fikrinizi ailenize açınız ve bu kızla nişan- lanmak — istediğinizi — söyleyiniz. Ailenizi kandırdıktan sona kızı resmen istersiniz. ş HANIMTEYZE — Tabü, dedi. Meşrutiyet idaresinde — bütün vatandaşların hakları mahfuzdur. Ve onlar ar- tık harici tesirlere kapılmadan osmanlılık hamuru içinde yaşıya- . Rum, Ermeni si; komitelerinin maksadı da zaten istipdat devrinden kurtulmak de- ğil miydi? Nazırın bu kannati beni '-:: min etmedi. Bilâkis komitenin bu nüfuzlu adamının telâkkileri beni endişeye düşürdü. " Demek her iş olup bitmişti. Nazıra: — Peki biz ne olacağız. Türk unsuru bu hamurun içinde kay- mıya kaymıya, cephelerde kanını döke döke sönüp gidecek mi? Diyemedim. Bunu söylemek içimdeki gu- rüru kıracak sandım. Türkün kendi varlığını şüphede görme- sine tahamül edemedim. AÂnlaşı- hyor ki şimdi bu inkılâbım manâsı şudur: “Türk hudutları bekleyecek. Lâzım olunca harp edecek. Arap boyuna isyan edecek ve her is« yanı para ile kanla söndürülecek, Ermeni komitecilik edecek, ecne- bi teşvikı ile mektebini, kilisesini ccpane deposuna çevirecek, Rum hükümet içinde hükümet gibi Ç Arakası vat ) s)etğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: