22 Temmuz 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Memleket Manzaraları Hamsinin Gübre Olarak Kullanıldığı Yer ! Viçe (Hususi) — Kasabamız hava ve suyu itibarile, karadeniz sahillerindeki umum nahiyelere, hatta şehir ve vilâyetlere faiktır. Viçede güzel ve bol kaynaklar vardır. Viçe eşrafından hacı Hasan Ağanın evinin yanı başında akan bir su vardır ki emsaline nadir fesadüf olunur. Viçenin sahile yakın evlerin- de kazılan kuyular bile şerbet gibi tatlı ve buz gibi soğaktur. Hava ve suyun fevkalâdeliği ve meyvanın bolluğu bura halkı- nın sıhhatı üzerinde büyük tesir- ler yapmıştır. Benizleri hep kanlı ve canlıdır. Viçe ahalisinin aile lisanları lâzcadır. Nahiye merkezi on beş yirmi haneden ibarettir. Nahiyenin 19 köyü — var- dır. En uzak köyü merkeze dört saat kadardır. Viçeliler, fazla fındık yetiştirmektedirler. Küyle- rinde portakal dahi yetişir. Viçe nahiye merkezinin- iki tarafında turna gözü gibi çağlıya çağlıya akan çok berrak ve suyu tatlı iki dere vardır. Derelerin etrafı tamamen fındıklıktır. Bah- çelerin kenarlarında menek- şeler açmakta ve - etrafa çok şairane bir güzellik vermekte- dir. Viçeye adeta bir menekşeler diyarı dense caizdir. İki yüz kadar dükkân ve mağazası var- dır: Her hafta. çok kalabalık bir pazar — kurulur. İ Esnafın çoğu köylüdür. Pa- — zardan maada pek dükkânlarını açmazlar. Bununla beraber ihti- yaca kâfi esnaf her zaman açıktır. Halk- gıdasını mısırdan çıkarır. Burada tereyağı 70 kı- ruştan aşağı pek düşmez. Güzel | yalı kahveleri ve sülün gibi - mi- nareli güzel bir camii ve altı dershaneli yeni yapılmış bir kârgir mektebi vardır. Nahiye Müdürile | Telgraf Müdürü ve tuz memuru ve küçük sıhhiyeci ve birkaç ta Eğmrük memuru ve jandarma rakolu vardır. Şahin Eşraftan Hacı zade Halim Bey ziraate çok meraklı olduğu için güzel bir mandalina bahçesi vücude getirmiştir. Tel- af ve Posta Müdrü İbrahim lakkı Bey son derece zevkiselim sahibi ve becerikli bir zattir. Elinden gelmiyen hiç bir şe yoktur. ' Tuz memuüru Naim Bey dahi senelerin yetiştirdiği çalışkan ve vazifeperver bir zattır. Her za- man — çıkan — kolyoz — balığı- nın okkası on beş — kurüştür. Bu nahiye merkezinde İspirden gelip yerleşmiş olan — hamallar halkm çok işine yaramaktadır. Burada motöre “yapı,, derler. Kışın havalar bozuk olursa aylar- ca Trabzona yapı gidemez. Fın- dık alış verişleri hep Trabzonla- dır. Otuz tonluk on beş tane yapı vardır. Hatırı sayılır fındık ve elma ihracatı yapılır,. Elma çok olduğu zaman bunları almıya bazan vapur bile geldiği vakidir. Hamsi balığı fazla çıkarsa artık yenilmez de mısır tarlala- rına ve portakal ağaçlarının kök- lerine gübre olarak dökülür. Lâ- kin güneşli hava. bu gübre ba- hklar çok fena kokarlar. Bazan yunus balığı dahi avlayıp yağını alırlar ve bir kuzudan çok büyük olan etini dahi tar/alara gübre olarak koyarlar. Köyleri pek -da- O ğimik, evlerinin arası onar, yirmi- — şer dakikadır. — H. Ş. ) Pirinç Diyarı Tsyda Ş Tosya Pirincini Piyasaya Tanıtmak İçin Tosyaı (Hİ.ISI.I' v Şöhretile tanım- — mış olan Tosya — B kazasında bu se- —« ne pirinç zeriyatı fazla yapılmıştır. Havaların müsait gitmesi ve Dev- rez ırmağı suyu- nun pirinç tarla- larını sulamağa : kâfi — derecede rinci) damgasını bulunması — zür- taşır mühürle mü- ram ü hürlenerek ihra- düîmyerl:ndil-gsa: cat Byapılmasina nevi iki milyon karar — verilmiş- kilo raddesinde Tosyada bir pirinç tarlasında çeltik toplayan köylüler tir pirinç istihsal edilen Tosyada halk ve alâkadar tüccarlar arasında şimdiden hummalı bir - faaliyet göze çarpmaktadır. Uyanıklığı ve çalışkanlığı ile tanınmış olan Tos- ya halkı dokumacılık, kuşakçılık, dıbagat ve muytabiye gibi birçok Yeni Kararlar sanayide de ileri gitmişlerdir. Alâkadar tüccarların iştiraklerile yapılan bir içtimada Tosya pi- rinçlerinin tağşişten vikayesi ve umumi piyasalarda Tosya pirin- cinin sâf olarak satılmasının te- mini çareleri etrafında müzake- Bursa Yerli Mallar Sergisi Bilhassa Hapishane Malları Göze Çarpmaktadır Bursa ( Hususi )— Şehrimizde açılan Yerli Mallar Sergisi, bü- yük rağbet görmüş ve alâka uyandırmıştır. Ötedenberi mahalli mamulâtı Türkiyenin her tarafında meşhur olan Bursa, bu sergide son za- manlarda çok ileri adımlar attı- ğını göstermiştir. Bu sergi, bize yeni bir şey daha öğretmiştir. O da Bursa hapishanesinin kıymetli san'atkâr- lar yetiştirdiğidir. Sergiye hapis- hane imalathanesi de iştirak etmiş ve hapishanede mahpuslar tarafın- dan yapılan şeyler teşhir edil- miştir. Bunlar arasında en ziyade | dikkati celbeden şey mobilyalar- dır. Hapishanede mobilyacı Etkif, Suphi ve Murtaza Efendilerin yaptıkları eşya çok beğenilmiştir. Hapishane müdürümüzün mah- pusları bu suretle faydalı surette çalıştırdığını görmek seyredenleri sevindirmiştir. Bolu'da Biribirini Takip Eden İki | Müessif Ölüm Bolu (Hususi) — Boluda biri- birini takip eden iki müessif ölüm vak'ası olmuş, Hoca Nured- din ve müftü Ahmet Recai Efen- diler biribirmi müteakip vefat etmişlerdir. İstiklâl Mücahedesin- de pek büyük bir feragatle çalı- şan ve birer istiklâl madalyası ile taltif edilen bu iki hoca efen- dinin ölümü Boluda pek büyük bir teessür uyandırmıştır. Cenaze- leri muazzam bir ihtifalle kaldı- rılmış, ihtifale askeri kıt'alar, vi- lâyet, fırka ve belediye erkânı hazır bulunmuştur. Halk Fırkası Reisi Dr. Mlthat Bey mezarları başında nutuk irat ederek bu iki hoca Efendinin memleket ve va- tan uğrundaki feragatkâr mesai- lerini takdir ve şükranla kaydet- miş, Allahtan rahmet dilemiştir. u» şeb İA &N kiş - y reler yapılmış ; netice itibarile Oda tarafından pirinçlerin temiz- lettirilmesi ve bir kilodan itibaren azami yüz kiloya kadar ve çuvallar de- rununda ve ağız- ları (Tosya pi- Alındı Yapılacak talimatname alâkadar makama tasdik ettirildikten sonra yeni mahsulün idrakinde tatbi- kata geçilecektir. Tosyada mev- cut pirinç fabrikasının ve su dinklerinin ıslahı etrafında da bazı kararlar ittihaz edilmiştir. Adana Polislerinin Atış Talimleri Yapılıyor - Polis Vahit Efendi Birinci Geldi Adana polis müdürü Memdduh B. Adana ( Hususi ) — Cümhuri- yet polisinin her hususta itimada lâyık olan Adana mürettebatı dün, büyüklerinin huzurunda yap- tığı atışlarda, taşıdığı - silâhın sahibi olduğunu gösterdi. Polislerin bedeni mümarese- lerine ehemmiyet veren yeni Emniyet Müdürümüz'Memduh Bey bu meyanda atış talimleri de yap- tırmıştı. Bu atışlarn kat'i neti- cesini almak için mükâfatlı bir müsabaka tertip edildi. Vali Mümtaz Beyefendi, Fırka Kuman- danı Keramettin ve Liva Kuman- danı Salih — Paşalarla — deva- ir rüesası, Adliye erkânı, ga- zeteciler ve sair bazı zevattan mürekkep davetliler otomobillerle Cakıt suyu kenarında hazırlanan | mahallere gittiler. Atışlara, evvel- ce sınıfları arasında iyi derece alan bekçiler de iştirak ediyor- lardı. Müsabaka neticesinde polis- lerden 52 Vahit Efendi altı sani- yede attığı beş mermi ile en fazla povanı yaparak birinciliği kazandı. 46 Emin Efendi ikinci- liği aldı. Bekçilerden 36 ü:rü Efendi birinciliği, 62 Ali ikinci- liği, d0 Şükrü üçüncülüğü kazan- dılar. Birincilere gümüş saat, ikinci ve üçüncülere jilet takım- ları, dolma kalem ve çakılar verildi. Müsabakadan sonra misafir- lere çay ve ikram olu- narak tekrar otomobillerle şehire avdet edildi. Edirne'de — Dikiş Sergisi Açıldı Avcı- lar Bayramı Yapılacak Edirne — Edirne Halkevinde bir biçki ve dikiş sergisi açıl- mıştır. Sergi binlerce kişi tara- fından ziyaret edilmektedir. Bundan bir müddet evvel fa- aliyete geçmiş bulunau avcılar kulübü, bu defa Halkevi Ayvcılar Şubesini teşkil etmiştir. Halkevi salonunda yapılan ilk toplantıda avcılığın ilerlemesi ve memlekete -nafi bir hale getirilmesi için iyi kararlar alınmıştır. Avcılar, av mevsiminin başlangıcı olan 14 ağustos -taribhini bayram olarak kabul etmişlerdir. torbalar Müsahabe Çocuk Edebiyatına Dair Nurullah Ata İnsanlar arasındaki seviye ve yaş farklarını inkâr etmek - kabil mif,. Fakat her seviyeye, her yaşa göre bir sanat, bir edebiyat olmasını bir türlü kabul edemiyo- rum; hele bir sanatkârın muhtelif seviyede ve muhtelif yaşlarda insanlar için ayrı ayrı eserler vücude getirmesini, getirebilmesini bir türlü anlıyamıyorum. Demek ki sanatkâr öz düşüncelerini, öz his- lerini kendine mahsus bir ifade tarzı ile söylemiyor. demek ki muhtelif seviyelere, muhtelif yaş- lara hitap eden ayrı ayrı düşün- celer, hisler var ve sanatkâr, gü- nüne, saatine göre bunlardan, inansın inanmasın, duysun duyma- sın, istifade ediyor! Sanatkâr — bütün beşeriyete hitap eder. Çocuğundan ihtiyarına kadar her sınıfın insanlarını ken- dine çağırır ve onları hepsinin de, hepimizin de fevkimizde olan şey- lerle alâkadar etmek ister. Ama herkes onu anlamazmış! Sanatkâr, eserinin anlaşılması için herkesi bir gayret göstermeğe — davet eden adamdır. Bununla — sanatkârı, önünde herkesin çabalamağa mecbur ol- duğu bir mabut hâlinde göster- mek istemiyorum, Sanatkârın değil, sanatın ulviliğinden bahsediyorum ve şairin de, ressamın da, beste- kârında, her ne pahasına olursa olsun, kendilerine müşteri arıyan birer satıcı olmasını kabul ede- miyorum, Sanat bir ihtiyaçtır, derler. Fakat ayrı ayrı her insanın değil, bütün beşeriyetin birden sanat eserlerine ihtiyacı vardır. Çünkü insan — günlerin geçip gitmesine, her an ölmeğe bir türlü alışmamıştır; fakat ne kadar isyan ederse etsin bu akışın, bu ölümün önüne geçemi- yeceğini bilir. Hattâ ölmemenin, yaşayıp gitmenin de nihayet bir ölüm olduğunu anlamıştır. Bunun için hiç olmazsa o geçici anların ruhunu saklamak, onu mümkün olduğu kadar ebedi bir maddeye - hakketmek ister. Seviyeye, yaşa göre bir sanat olabileceği telâk- kisi bunun için asıl sanatin zıddı, hattâ onun inkârıdır. Çocuk — kitapları, çocuklara mahsus edebiyat bunun için bir türlü tahammül edemediğim, fay- dasıni anlıyamadığım şeylerden- dir. Onlar olsa olsa çocuğa vakit geçirtir, belki biraz dilini öğren- mesine yardım eder. Bunu da “belki, diye söylüyorm; çünkü o kitaplar çocukların esasen alı- şık oldukları kelimeler, cümle- lerle yazılmış olduğu için bu hu- sustaki hizmetleri de pek şüphe- lidir. Buna mukabil zararı olduğu muhakkaktır; çünkü sanatin, ede- biyatın gayesi daima insanı kendi kendinin fevkine çıkmağa davet olduğu hâlde onlar bilâkis basite meyleder, çocuk kafasının ancak basit şeyleri anlayacağı zehabile yazılmıştır. Çocukları basitçe dü- şünmeğe; ancak basit şeylerden zevkalmağa, onları güzel bulmağa alıştırır. Zaten çocuk - edebiyalı çocukları eve kapamak, babala- rına analarına bir şey sormadan eğlenmeleri için icat edilmiştir. | Haşhaşlı macun gibi bir şeyl... v ÖM a PEş e Ydi & . dama L 3 P *A < * ğ'ğ_—l Hd Wrm ddi Ki Bi

Bu sayıdan diğer sayfalar: