27 Temmuz 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

27 Temmuz 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Nasıl doğdu?.. Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü?. 22 Yaşlarındaki GençPaşa, TalâtVeCe- mal Beylere Müstehziyane Bakıyordu Bazıları, Ahmet Rıza Beyin l tek başına avdet ederek, tek ba- Şina alkışlanmak istediğini söyli- Yorlar. Bazıları da, meşrutiyetin tiddiyetine henüöz inanamadığı için bir müddet neticeye - intizar eylemek istediğini iddia adiyor- r.. Ve bazıları dahi:l Ti B Ne olur, ne olmaz.. — Âp- dülhamit, belki hudutları birden k"' Çevirir.. Bütün cemiyet er- nni yakalıyarak Selânik Kör- ezine ve Marmara denizine dök- :îrehlır. Şayet böyle âni bir şey birsa, hariçte hiç olmazsa ce- Piyeti yeniden doğuracak bir Üvvet bulunsun. - Diyorlardı. Biraz retuş edilmek ©, en doğru cevap ta; bu, cevaptı. ça0 Zevatın Avrupadan avdeti, ::ıı:den lîı'Jr tekdik tahininlere yol işt. Umumi düşünceler, bu Zevatın da merkezi umumi ile ça- l'mki.kıl" merkezinde idi. Halb- Boi doktor Bahaeddin Şakir i")' ;ıiı_mud_ıı.rdçemiâeıtğe îlfn , girişmemişlerdi. aeddin Şakir Bzy de sel:lnikle çalışmayı 'tercih etmişti. Zaten İst. b lunan, z Ralle kC.:::ıl:hHıbĞ » Talât, T Merkezi umumiye ta : ıı!ıılerdi. Şu halde, h.:ınule:h ş kilâtım — Bahaeddin öye tevdi etmek; ötekilerin Selâniğe ıvd.ctlenni ve merkezi umumideki İulı_yellerini temin edecekti. Bu tensip, derhal tatbik edildi. Bir 8Ç gün Selânikte kalan Bahaed- e akir Bey, vasi bir salâhiyetle anbula gönderildi. ukarıda arzettiğimiz beyan- :l:;ııenm. d_üşünülecek ikinci ıl:olı:- ılhıB gelince; Cemiyet, Ahmet a ıeylctMehmeı Ali Paşadan Ni tanımı ğ l ı 1yor, ağır tabi erle, bunları kendi. cıîiııındlı: lıliuklışuııyoıdu. Bunlar, kimlerdi? İç şüphesiz ki: Damat Mahmut B:;'ll:l:n oğlu Prens Sabahattin nun taraftarları idi, memiyet, bunların Avrupada Zeçirdikleri hayata hiçbir =ş'_ a aa 1yor, —hatta, beyannamenin lişma nazaran adeta bunları ?ı:ım.ml'k.l' itham ediyordu; ve ile, cemiyetin bu şekilde- hare- zün < GN bir (gayri memnun) . Taresi d“ğ"myordu. Halbuki cemiyet, henüz bu -k.“hi tabirin ne. . olduğunu mümıy.,,: ve gayri memnun bir * renin, hükümet idaresinde ne Müşkil vaziyetler ihdas edebile- K ğini- kestiremiyordu. . Filhakika âmil Paşa mevkü * iktidüra gel :'g T kabinesini B zevattan rekkep olarak teşkil eımıç inç Sadrazam Kâ- ine reisi — Şe.yî’ılim — Cemaleddin Ef. Harbiye Nazırı — Retep Paşa Hıric?ı'ye Nazırı — Tevğlı Pş. Adliye Nazırı — Hasan Feh- mi Paşa — * Ş Maliye Nazırı — Ziya Paşa Dahiliye Nazırı — Reşit Akif 'aşa Bahriye Nazırı — Arif Paşa Evkaf Nazın — Recai z#ede Mahmut Ekrem Bey Maarif Nazırı — Hakkı Bey Ticaret ve Nafıa Nazırı — Gabriyel Efendi Orman ve Maadin Nazırı — Mavrokordato Efendi Şürayı Devlet Reisi — (Sabık man ve Maadin Nazırı) Tevfik Paşa: Fakat.. - bu- kabine- teşekkül edinceye kadar da merkezi umu: mi murahhasları epeyce müşki- lâta tesadüf etmişlerdi. Evvelâ Kâmil Paşa bu zevatı - istihfaf etmişti. Lâlelide, Ziya Paşanın da iştirak ettiği müzakerelerde takar- rür “eden Yamzetlerin “listesini Kâmil Paşaya vermek ve cemi- yet namına kendisile münasebata irişmek üzere Kâmil paşanın onağına giden Cemal ve Talât Beyler, adetâ — istiskale yakın bir muamele görmüşlerdi... Ken- dilerini intizar salonuna almışlar- dı. Bu salona muttasıl olan diğer salonun kapısı açıktı. Bu salonda, henüz yirmi iki yaşlarında - bu- lunan genç bir amiral -Kâmil paşanın oğlu Sait paşa- ellerini pantalonunun ceplerine - sokmuş, ıslık çalarak dolaşıyor.. - Kapının önünden gelip geçerken, mağrur ve müstehzi nazarlarla Talât ve Cemal Beylere bakıyordu. Yarım saatten fazla bu suretle geçmiş; ba iki inkılâpçı, fena halde sinir- lenmişti. Bu uzun intizardan son- ra Kâmil paşanın huzuruna - çık- tıkları zaman da ayni hal husule gelmiş.. Onlar süylemiş, Kâmil paşa sadece dinlemiş.. Söz - ib- tince, bu koca Vezir başını pen- cereden tarafa çevirmiş.. Sadece çenesini oynatmakla iktifa ct- mişti, Apdülhamitten gördükleri parlak iltifatı ne Sait ve ne de Kâmil paşalarda bulamıyan inkı- lâpçılar, rencide olan gurur ve azemetlerinin — teessürile — avdet ederlerken Cemal Bey, acı acı şikâyete başlamıştı: ( Arkası var ) Kimler Evlenmeli, Kimler Evlenmemeli ( Baştarafı 12 inci sayfada ) ekmeğinizi kaleminizden - yediren ona müstait doğmanızdan değil midir ? Kasaları kıran hırsızların icat ettikleri dehşetli - usuller kabına sığamıyan zekâların eseridir. O adamlar ayni zekâyı başka saha- larda kullansalardı muvaffak ola- mazlar mıydı? Muhakkak olurlar- dı. Fakat-onlar,» zekâlarını fena : sahalarda — kullanmak — istidadile doğmuşlardır ve aksini yapmazlar. İngilizler ve Almanlar uzun sene- ler emekler, güç ve ı.ımıf!ı tecrübelerle kimlerin zürtriyetleri- nin yok edilmesi İTâzım geldiğini tesbit etmişlerdir. Bana kalırsa, bizim için yapılacak y:iîıne hare- ları taklit ve takiptir. A :nlönnı" l:ımî:n * sterilize ,, ediyorlar? | | — İlerlemiş dejenereleri — ve irsen malül olanları! Epi zamandır hastasını bekle- ten doktora suallerimi sormuştum. Mütevazı operatör: — Sizinle - konuştuk, yazma- sanız çok memnun olurum! di- yordu. Kuvvei iknaiyesi kuvvetli olan üstatla fazla beraber bulunmak yazmamıya razı olmakla netice- lenebilirdi. Kendisine teşekkür ve veda ettim. Şimdi, arzusunu yerine getire- mediğimden dolayı da affımı rica ederim. Fakat, bunda biraz da yazma- mıya kıyacağım sözler söylemekle benim gazetecilik damarımı tahrik eden muhterem doktor da mes'ul değil midir? ** Sultanahmette Garip Bir Hâdise ( Baştarahı 1 inci ııyf-dııhı B sçüi ıkan dört tane al 'a küpeyi gnn verdi. Derlken fera- inin başka bir kenarından bir demet banknot Çıkardı. Mesele sokak ortasında halle- dilecek gibi değildi.. Memurlar | kadıhi merkeze götürdüler. Kadin 'orada pamuklu hırkasını, sökmiye ve her köşesinden az çok bir para, çıkarmıya başladı, bunları muha- faza edilmek üzere merkeze teslim ediyordu. Fakat- tam işin biteceği Hanım bu paralarının çocuklarına verilmesine razı değildi: — Hükümetlte kalsın, sonra kızlarım harcarlar, aman verme- yiniz diyordu. Nihayet otomobil geldi, Kadın bindirildi ve gönderildi. * | Sokaklarda önünüze çıkarak el açan genç ihtiyar ve sakat insanlar arasında belki merhamete lâyık olanları vardır, Fakat” bu sırada kadının ikinci kızıda çıka | şekilde görünenleri de mevcuttür. geldi. , Maamafih —ihfiyar Fatma Bursa Soyguncuları Bursa Yolunda işte size bir nümune! j İTTİHAT ve TERAKKİ — Her hakkı mahfuzdur. — Korkunç Bir Rüya idi... Reşit Galip Beyin Çocukları Başlarından Geçen Kazayı Anlatıyorlar ( Baştarafı | inci sayfada ) bnğınm_n. Bereket versin o esna- da Musiki Muallim mektebi tale- belerinden birkaç kişi sandalie geçiyorlarmış, bizi görünce dü- meni çevirdiler, babam da ceke- tini çıkararak deni, t kurtulduk. KZ N Hikâye — bitmemişti, küçük hanım devam etti: — Daha bitmedi, ikinci bir kaza daha var, o ki işte en bü- yüğü: Biz yelkenliye bindik. Babam, dedi ki. — Çocuklar elbiselerimiz kuruyuncaya ıkadar denizde yel- kenli ile gezinelim ve elbiselerimiz kuruyunca gideriz. t Artık Modaya gidip geliyor- duk. Fakat üçüncü -dönüşümüzde rüzgâr çıktı. Yelkenlimiz sancak ibi sallanmıya başladı. Nasvet de orktu: — Çok sallanıyoruz amca devrileceğiz, diyordu. Hakikaten yelkenli çok sallanıyordu. Beyba- bam yelkeni çevirmiye uğraşırken nasıl oldu bilmiyorum.. bir de baktım çok sevdiğim deniz suları şimdi beni boğmak için üzerime hücum ediyor. Korkmıya başla- dım, Etrafıma baktım.. Leylâ da yanımda çırpınıp duruyor. Babamın sesini işittim: İmdat, diye bağırın diyordu. Ve hepimiz İmdat!! İmdat, diye bağrışmıya başladık. Fakat ben artık yoâııdb:uşt;:l Yd".. avaş denizin dibine gidiyordum. )iıte“bu zaman bir kayıkçı imdada yetişiyor ve beni kayığına alıyor, Ben karaya çıkıcaya kadar ken- dimi bilmemişim. Kendime geldiğim zaman ba- şıimın - döndüğünü, kulaklarımın müthiş uğultusunu ye yeni aşı- lııın'ıol thııuıı ıe-ııy ıınd: Ablaları anlatırken küçükler tasdik ederek dinliyorlardı. Söz bitince onlara döndük: — Ya siz ne dersiniz? Leylâ: — Deniz suyu bana limonata bi geldi, yudum yudum içiyor- lum. Kendimi kaybetmek üzerey- dim. l"ıkıtı kıyııçılır yetiştiler, ip attılar. başımdan geçti, be- li';ne kadar P'mdi. beni p!îıet gibi ekip kayığa aldılar, diyordu. ğ ıu-'-’- YZI gıeıı küçük .lîınıııı ne aptın? y plı:mel cevabını şarta talik etti: — Söylerim amma, çocuk sayfasına yazmak şartile, zira ben etenizin hep o sayfasına anım. — Hığ hay! — © halde söyliyeyim: Ben babamın boyşun sarıldım, sonra omuzuna, sarıldım, fakat nasılsa elim /kaydı. az kaldı boğulacaktım, , bereket versin sandal tez yetişti, Şimdi, Reşit Galip Beyin ye- ğgenlerine dönmüştük: — Sıra sizin küçük hanımlar! Nasvet: $ ü —-“Biz gezmek için amcamıza gelmiştik. Kardeşim — Ayşe ile bana deniz dokunduğu için san- dalda kalmıştık, ilk kazaya uzak- tan şâahit olduk, ikincisine gelince, sandal devrilince evvelâ kenarina tutunmaya çalıştık, ellerimiz kay- dı, denize düştük, bilmem nasıl oldu, batmadık, yanımda amcam bedelin yüzde yedi larile birlikte ihale , Salı günü saat 15 ilân olünür. — —« S ödik. Bugün | Balıkçı Şükrü Efendi, Fehime H. vardı, hemen boynuna sarıldık, sonra sandal i, bizi kurtardı, — gıhıle çıl . Orada Günar isminde bir hamm dürbünle ka- zayı müş, geldi bizi evine götürdü, hepimize konyaklı çay verdi. Ayaklarımızı suya soktu.,, Yavruların hakkı var: Bu bir rüya idi, geçti. Geçmiş olsun! Sandalcı ne diyor? Bu muhavereden sonra ço- cukları kurtaran Rumelikavaklı balıkçı Şükrü efendiyi gördük dedi ki: — 11,30 ile 12 arasında sa- hilden 200 metre açıkta bir san- dalın devrildiğini gördüm. Der- hal sandalımı denize indirerek açıldım. Kaza mahalline geldiğim zaman çocukların Reşit Galip Beyin üzerine abanmış bir vazi- yette ve onun üzerine çıkmağa uğraşmakta olduklarını gördüm. Derhal sandalımla bunların ara- larına girdim. Çocukları sanda- hma aldım. Beş kiş idiler ve bu esnada da Reşit Galip Beyin başı denize batmış, doğru indşilğini gördüm. Ve .J:rğ'hı! Şı- kalamağa teşebbüs ettim. Pan- talonunun - paçasından yakalıya- bildim. Hareketimi — ilerleterek ceketinden ve koltuk altlarından tutarak başım sudan - çıkarabil- dim, Ve bu- anda da burnundan su boşandığını. gördüm. Sanda- hma almıya teşebbüs ettim, Mu- vaffak olamadım. Diğer sa ğ lar geldiler. Onlmîı yı:]dı::şllg kazazedeleri -Eyubun sandalına yerleştirdik. Sahile çıkardık en fazla Reşit Galip Bey kazadan müteessir ;[l; un'i teneffüs ve ; masaj ile dakika ödine! Yeleblldi. "Bü canı F Hanım da ” bize 'yardım ediyordu. Kazazede “ayildiğ M0 gı zaman kendi ; sinin ' Maârif veküi .:,ıdu;:d söyledi; bizi evine davet Kendisini arabâya kıd:ıei— el indb - idü ıldılu.:t— ıl'ıınıkoldııı iade- x Bu kazada batan sandal M ; d.ı iskelesine ait Salih iamindeî.i bir _kıyıkçmın Selâm ismindeki _l;;yâgıdı'r.v ı:yııi sandal cuma gü- 'e içinde 3 müşteri j İ İ S Müşteri ile yine pek oyîıak bir sandaldır, ——'—'———-——ı—_—___— Ziraat Vekâletinden: ; Ankara serom- darülistihzarı Â vzviyyei hayvaniyeyi 40 derecelil asepsiye muvafık olarak kurudacı zarf usulile 21 gün müddetle mi Vekâlet Levazım Müdüriyetindedi çin kıyılmış Dalak gibi mevaddı. k bir hava çereyanı altında ve ak bir cihaz ahnacaktır. Kapalı ünakasaya konmuşlur. Şartnamesi ir. Talip olanlar teklif edecekleri bu_çuk nisbetinde teminat muvakkate mektup- günü “olan 15 Ağustos 933 tarihine müsadif — ;;ağckjüet nübıy.ııl koıı.ıııy!.ıı'ıw ;ıl"'-“dşn z y ci esnada Fehime * batmıştır. Anlaşıları * t T Üi

Bu sayıdan diğer sayfalar: