Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
— SON BOTSA- -< ha aa — İTTİHAT » TERAKKİ — Her hakkı mahfuzdur. — Üçüncü Kısım No. 1 Nasıl doğdu?.. » Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü?.. N a TT BT Ü Vi NE e" >Ziya Sakir © Kâmil Paşayı Sevmiyenler Kendileriri Meb'usluğa Lâyık Görenlerdi Üçüncü Kısım İntihap — zamanmı yaklaştıkça, cemiyetin maruz kaldığı tehlike, artıyordu. Muhalefeti, tedhiş siya- seti ile. bastırmak istiyenlerin fi- kirleri; gerek Selânikteki Merkezi Umumide ve gerek İstanbul mer- kezinde nihayet galebe çalmıştı. Çemiyetin, bütün kudret ve satvetini göstermesi; her ne pa- hasımna olursa olsun, intihapta ekseriyeti ihraz etmesi elzemdi Anadoludaki rakiplerle uyuş- mak, pek o kadar güç olmadı. Esasen bunlar; herne olursa olsun bir mevki ve nüfuz sahibi olmak istiyorlardı. Bu mevki ve nüfuzu |ister hükümet ve ister cemiyet versin; onlar için bunda büyük bir fark yoktu... Rumelide de, üç beş vak'a müstesna olmak üzere bütün islâmlar, cemiyete karşı besledikleri rabitayı sarsmıyorlar- dı.. Manastırdaki muhalefetin en başında bulunan süvari kaymaka- mı sadık Beye - şimdilik - Debre mutasarrıflığı — verilmiş; — kısmen memnun edilmişti. Eğer Selâniği istisna edersek, Rumelide de mu- hâalefet biraz —sükün — bulmuş gibiydi. Fakat İstanbul.. Buradaki mu- halifler; bir türlü ikna - edilemi- yor.. Gün geçtikçe bunların kud- ret ve nüfuzu artıyordu. Cemiye- yetin ve henüz cemiyetle yürüyen Sadırazam Kâmil Paşa hüküme- tinin ef'al ve harekâtım tenkit edenler, kendilerini mebusluğa namzet görenlerdi. Hepsi de hal- kın birer zümresine istinat edi- yorlar; perestişkârlarının beheme- hal kendilerine rey vereceklerini tahmin eyliyorlardı. Cemiyet, hiçbir suretle kendi- lerile itilâf imkâmı olmıyan bu zevatı, teker teker avlamak; faa- liyetlerine birer suretle nihayet vererek intihap esnasında atıl ve mefluç bırakmak istiyordu. Bunların en başında, Murat Bey geliyordu. Bir taraftan Tanin ve Şüraytümmet gazeteleri Murat Beyin neşriyatına makul ve man- tıki bir surette cevap vermekle meşgül iken diğer taraftan da avam arasında Murat Bey hak- kında propagandalar yaptırılıyor.. Bu zatın Kafkasyalı bir lezgi ol- duğundan, bu memleketle hiçbir alâka ve rabıtası bulunmadığından » bahsediliyor.. gözden düşürmek İçin en iptidat vasıtalarla bile hücumdan — geri durulmuyordu. Hatta, ( 99 uncu bölük ) efradın- dan kolağası H. Bey, bilhassa bu mesele için İstanbula getir- ilmiş.. Mizan gazetesi idareha- hesine gönderilerek Murat Bey, rovelverle tehdit edilmişti. Murat Bey, iddia ettiği - hak- tan emindi. Onun için bu tehdi- de hiç kulak vermemiş hatta neşriyatına — biraz daha — şid- det vermişti... Nihayet, eylülün 6 cı cuma günü akşamı, Mizan gazetesi idarehanesindeki Murat Beyin odasına bir sivil memur girdi: — Zaptiye nazırı paşa hazret- Murat Bey, Biraderi, kerimeleri, mahtumları milli kıyafetlerile leri, selâm söylediler. Biraz teş- rifinizi rica ettiler. Dedi ve bu davet, meşrutiyet hayatında —matbuat hürriyetine ilk kahir darbeyi indirdi. Murat Bey, meşrutiyetin mev- cudiyetine o kadar kani ve emin- di ki; aklından en küçük bir şüphe bile geçirmeden Zaptiye nezaretine gitti. Ve orada tevkif edildi... Murat Bey, polis müdü- ründen, hakkında sadır olan tevkif müzekkeresini istedi. Fakat, böyle mevcut — değildi. Buna — binaen sadrazam Kâmil Paşa tarafından zaptiye nazırına çekilen iki satırlık bir telgrafname kendisine göste- rildi. Bu telgrafnamede Murat Be- yinde ( emsali misillü tahtı mu- hafazaya alınması ) emredilmişti.. ve ( emsali misillü ) dan mak- satta, Harbiye nezaretinde mev- kuf — bulunan — sabık — devrin ricali, sarayın bazı büyük ve kü- çük hafiyeleri idi. — Demek ki Murat Bey, başka suretle iskât edilemeyince, — nihayet milletin nefret ve hakaretle — gördüğü adamların derecesine - indirilmiş ve böylece cemiyetin kudret ve satveti gösterilmişti. Burada, dikkate şayan olan bir. nokta — vardır. ki. © da. şudür: Cemiyet — Murat Beyi hotbehot tevkif ettirmekle meşrutiyet hak ve — umdelerini payimal ediyordu. Fakat, Kâmil Paşa gibi daima hür ve müstakil düşünür bir zat, acaba na- sıl bir tesir altında kalıyor ve cemiyetin bu kanunsuzca hare- ketine alet oluyordu.? Ö zaman birçokları bunu Murat Beyle Kâmil Paşa arasın- daki husumete atfetmişlerdi. Da- ha makul düşünenler ise; Cemi- yet tarafından Murat Beyin katli | bir tevkif müzekkeresi, | ihtimaline —binaen, memleketin huzur. ve sükünunu — muhafaza etmek için Kâmil Paşanın bu ehveni şerri ihtiyar ettiğini söyle- mişlerdi. telerde, şu resmi ilân görüldü: İlânı Rasmt Mizan gazetesi, ezhanı umumi- yeyi tahdiş ve tehyiç edecek yol- da neşriyatı muzıraada devam et- mesinden dolayı, icra olunan tah- kikat neticesine intizaren devletçe görülen lüzum Üzerine mezkür gazete, baemrisami muvakkaten tatil olunmuştur. . 21 Eylül 324 Nezareti Umuru Zaptiye Osmanlı meşrutiyet tarihine lü- zumu olması ihtimaline binaen ay- nen dercettiğim Şu resmi ilân, İstan- bul'un mütefekkir zümresini hay- retler içinde bırakmıştı. Şu dört sa- tırlık ilân; sabık devirde matbuat serbestisine karşı hükümetin bir silâh olarak kullandığı adi bir kılişeden ibaretti. Bu kilişe, hiç- bir harfi, hiçbir kelimesi değiş- tirilmeden — meşrutiyet devrinin daha ilk aylarında kullanılmış.. artık iki devir arasında, idare sis- temi itibarile hiçbir fark kal- mamıştı. Hiçbir mahkemenin hükmü, hiçbir. müddeiumuminin emri ol- verlerinden Çerkes Mehmet ve Rahmi Paşalar idareten sürgüne gönderilmişler.. Sabık vükelâdan bazılarile, büyüklü küçüklü beş on hafiye, yine ayni maksatla hapsedilmişlerdi. Mevcut — olan kanunuesasi ile telif kabul etmi- yen bu (idareten nefi ve hapis ) ler, koca bir milletin kin ve nefretini kazanmış olan o zevata tatbik edildiği zaman bile hakiki ve hür meşrutiyetperverler tarafın- dan hoş görülmemişti. ( Arkası var ) | Yuhan F ırİcaİarı ( Baştarafı 1 inci sayfada Altı Balkan devleti bu iptidai mukavelenin imzasından itibaren altı ay zarfında kısmi bir güm- rük ittihadı * vücude getirmeyi teahhüt ederler.,, Denilmektedir. Yunan heyeti bu mukaddeme- yi müteakip kısmi gümrük ittiha- dının hangi esaslara istinat etme- si lâzım geleceğini anlatmaktadır. ÂAtina 27 ( Husüusi ) — Harici siyasette muhtelif — siyasi — fır- kaların ve bugüne kadar Baş- vekilik — ve hariciye — nazırlı- ği etmiş olan zevatın ne dü- şündüklerini anlamak için yapı- lan teşebbüs münasebetile bütün bu zevatın Türkiyeye karşı takip edilen siyaseti müttefikan tasvip etmekte oldukları şimdiden anla- şılmıştır. Bu itibarla seyahat esnasında konuşulacak meseleler tamamen tesbit edilmiştir. Yunanistanın Türkiye haricinde Balkan komşularile takip edeceği siyas.te gelince, bu da vâzıhtır. Muhakkak olan bir şey varsa Yunanistanın hukukunu muhafaza etmek — şartile Bulgaristan ve Yugoslavya ile ortada ihtilâflı mesele bırakmak istemediğidir. Atina; 26 (Hususi) — Meb'usan Meclisi — muhacir büyük şehirler belediyelerinden Yunan Meclisinde Bir Kanun | mahallelerinin | Türk Siyasetinde Tama- men Müttehit ayrılmasına mütedair olan kanun lâyihasını aynen kabul etti. Bu münasebetle — muhalifler ile. mavafıklar arasında şiddetli münakaşalar' oldu ve celse sa- baha kadar sürdü. Elefteron Vima Gazetesin'n Bir yazısı Atina 26 — (ALA.) — Hariciye nezaretindeki siyasi işler şubesi sabı': müdürü M. Georges Melas, Türk-Yu- nan dostluğu hakkında Elefteron Vi - ma gazetesine bir yazı göndermişti . M. Melas, bu yazısında, boğazl: * hakkında Türkiye Hariciye - Veki ; Tevfik Rüştü Beyefendi tarafındea ileri sürülen tezi müdafaa edere diyor ki: — Şark'taki komşumuzla — olan münasebetlerimizin en bariz vâsfını teşkil eden ve bu münasebetlere anml hususiyetini — veren — doğruluk ve açıkgözlülüğe uygun bir — surette hareket eden biz Yunanlılar, silâh- ları azaltma konferansızın, — do:- tumuz Türkiye cumhuriyetinin - bir.. müvazenesiz bir halde bulunan mü- dâfaa vasıtalarının eski haline gelme- sini temin edecek bir karar vermüö- sini görmekten başka bir temennide bulunamayız. Boğazlar hakkındaki mukavelede Türkiyeye komşu hükümetlerin de- ğil, fakat büyük devletlerin imzaları bulunmaktadır. Şarki Avrupanın nihayetinde ha- kiki bir sulh amili olan, karada de- nizde münakalâtın serbeatliği hususu- nun çok dikkatli ve uyanık bir mu- hafızı olarak anılan Türkiyenin haklı dileklerini alâkadarların yerine getir- diklerini görmek istiyoruz - A KOŞKD * 60 * GEZEEM D icrem Dünya Neler Okuyor ( Baştarafı 1 ihci sayfada ) moda halinde rağbet gören bir eser bulunur. Buna en çok satı- lan eser ismi verilir ve milyon- larca satılır. Bir zaman H. G. Wells'in “ Tarihin hulâsası,, isimli eseri bir ay içinde bir milyon nusha satmıştı. Ertesi sene Sinclair Lewis isminde — bir romancının Babbits ismindeki romanı piya- sayı işgal etti. Evvelki sene şöhret ve satış rekoru Wil Du- rant isminde genç bir feylezofta idi ve en çok satılan eser onun felsefi kitapları idi. Bu sene de en çok satılan ve halk tarafından vesika ekmeği alır gibi sıra bekliyerek kapışılan eser ne bir roman, ne bir biyog- rafi, ne de alelâde bir eserdir. Bu eser, 1000 kelimelik bir kitaptır, adı “Birinci cihan har- binin fotoğraflı tarihi,,dir. Bu kitabın hususiyeti resimlerinin canlılığındadır. Bu resimler, oku- yucuya harbi binlerce kelimeden daha büyük bir vuzuh ve kat'i- veya iki kelimeden ibârettir. Fa- kat öyle ince bir istihza veya hicvi ihtiva eden kelimeler seçilmiştir ki, bu kelime resmi okuyucunun gözü önünde canlandırmaktadır. Meselâ harbin tahribatı hak- kında dört resim vardır. Yıkik bir ev resminin altında “bu vak- tile bir evdi.,, harabe haline gel- miş bir şehrin altına,, burada vaktile bir şehir vyardı,, bugün bir düz mer'a haline gelen bir saha - nın resmi altına “ burası vaktile bir ormandı,, kömür olmuş bir askerin resmi altına,, bu vaktile bir adamdı.,, Gibi yazılar kon- muştur. Resimlerin bir kısmı ha- kiki, mühim bir kısmı şaheser addedilecek kadar mükemmeldir. Bu kitabın satışı akıllara hayret verecek derecede mühim- dir, Eser ancak bir ay evvel neşredildiği halde basılanlar der- | hal kapışılıyor. Makineler geceli gündüzlü baskıya devam ediyor. Ve halk satış yerlerinde sıraya girerek nöbet bekliyor. Kitap ucuzda değildir, fiyatı üzere münakasaya konulmuştur. yetle — anlatmaktadır. — Müellifi | 5 liradır. Lawrence - Stalling isminde bir ( Bü makalelerin arkasını yarından muharrirdir. itibaren her gün sütunumuzda göre- Resim altları ekseriyetle bir | ceksiniz. | c İstanbul Üniversitesi Mübayaat Komisyonundan: 1 — Beyazıtta Askeri Tıbbiye mektebi binası dahilinde ef yapılacak mutfak ve müştemilâtı pazarlık suretile ihale edilmek '9 — Paviyon inşaatıma talip mütcahhitlerin asgari “20000,, yirmi bin liralık tek bir binayı yapmış olması şarttir, 3 — Talipler Maarif Vekâletinin güzel san'atlar akademisinde bulunan resmi mimari bürosuna müracaatla evraklarını tetkik ettirecekler ve mezkür edebileceklerine dair alacakları tezkere ile Üniversite Mübayaat komisyonuna müracaatla “10,, onar lira mukabilinde şartname, lâhıka, mukavele ve projelerin suretlerini alacaklardır. 4 — Talipler kendi teklif edecekleri bedelin yüzde 7,5 yedi buçuğu nisbetinde teminatı muvakkate mektuplarile birlikte ihale günü olan 2 Eylül 1933 cumartesi günü saat on beşte Üniversite mübayaat komisyonunda hazır bulunmaları. “4419,, ehliyetlerini gösterir bürodan ihaleye iştirak ÜMÜR bi a iame Haai vti Va İ Zeküdisi di lütedii Önüündür v Dlelellr Ka eli ;,;L.. ç A N