29 Ağustos 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

29 Ağustos 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 Sıy!ı Memleket Manzaraları Zafranboluda Hanlar Sanator- yom Gibidir Zafranbolu, (Hususi) — Bar- tından Zafaranboluya hayvanlarla ancak iki günde - varılırdı. O zamanlar yollar çok bozuk yol- guluk çok zordu. Şimdi . vaziyet tamamen — değişmiş — buluniyor, Bartinden Zafranboluya - otomo- bille iki buçuk saatta varmak mümkündür. — Vaktile — yollarda yapılan, hanların çoğu kapanmış- | tır. Çünkü bu hanlara uğrayıp geceleri — buralarda konaklayan | katırcılar ve yolcular yoktur. Bartin Zafranbolu şosesi üze- rinde hümmalı bir çalışma göze çarpıyor. Bü — yıl bü . yolün sureti kat'iyede yapılmasına Zon- goeldak vilâyeti karar yermiş ve Bartinle Zafranbolu yolunu (160) bin Hraya bir müteahhide ihale etmiştir. Yolu alan baş müteah- hit inşaatı birer ve ikişer kilomet- re olarak muhtelif küçük müte- ahhitlere ihale etmiş, yolda fer- şiyat başlamıştır. Fakat maalesef baş müteah- hit bu. yolu ikinci ve üçüncü derecede mütcahhitlere verirken müteakhitlerin — yoldan ve yol yapmaktan anlar kimseler - olup olmadığını — tetkik edememiş ve yollarda şimdiden birçok yol- suzluklar yol almıştir. Bartından çıkınca bir saat mesafede Kör Yakubun hanı vardır. Bu ban önünden akan su ile maruftur. Bu hanı bir buçuk saat geçtikten sonra soğuk suya yakın yerde Ovacı- ması vardır. Burada cuma gün- leri büyük bir pazar kurulur. Köyde bir jandarma karakolu, müteaddit dükkânlar, bir de cami vardır. Bu Ccamie cuma civardan elli köyün aha- lisi gelir. Köyde bir de üç ders- baneli ilkmektep vardır. Bu mek- teplere civardaki 50-60 köy ço- cuğu gelir. Bu mektebin pansi- yonlu ve beş dershaneli olması çok zaruridir. Cumaya üç saat mesâfede bir “Naza, köyü var- dir. Bu köy bir muhtarlık dahi- linde birçok köylerden mürek- keptir. Köyde mektep olmadı- ğından talebeler okuyamamak- tadırlar. Çocukların üç saat öte- deki Ovacuması mektebine git- melerine de maddeten imkân yoktur. Bu köylerin bir mektebe ihtiyaçları aşikârdır, Zafranboluya — gelmeden iki mühim dağ ham vardır. Birisi Soğuksu hanı, birisi de Ahmet Çavuşun hamı Ahmet Çavuşun hanı, sathı bahirden (1200) metre yüksekte ve efrafı çam ormanla- rile örtülüdür. Burası Tabii bir sanatoryomdur. Birçok hastalar bu handa tedavi görmektedir. Mehmet Enver Midyat Yolunda Bir Kamyon Devrildi Mardin, (Hususi) — Midyat- tan Cizreye gitmekte olan Ciz- reli Hacı Ali Efendiye âit kam- * yon; yolun dar bir yerini döner- ken devrilmiş ve — çamurluğun üstünde bulunan kamyon sahibi- nin çocuğu Kemal Ef., kamyo- nun altında kalarak ölmüştür. Diğer yolculara hiçbir şey ok müamiıştır. —e SON POSTA Gevher Nüvi Kalesi Birecik (Hu- susi) — Eski de- virlerde (Gercüs) den olan ve Hâ- $e lâ — Hititlilerden kalma — birçok üsarı — etrafında toplıyan kasaba- mızın ön üç bir nüfusu — vardır. Yeşildağ etekleri denilen — tepeye yaslanmiş, etrafı kale ile çevrilmiş ve dört kapı dahilinde kurulmuş olan kasabamızın binaları çok sık ve biribirine girmiş bir şekilde kesme taşlardan yapılmıştır. Ka- sabanın şimalinde Arap devrin- den kalma on iki bürç üzerine yapılmış yedi katlı (Küvi gevher) Sıcaktan İnsanlar Bayılıyor Eskişebir, (Hususi) — Burada şiddetli sıcaklar başlamıştır. Ha- raret derecesi gölgede 38dir. Odunpazarında iki hanım sıcak- tan bayıjmışlardır. İzmir Ziraat Mektebi Mualiimleri Tetkikatta Akhisar (Hususi) — İzmir Zi- raat mektebi müdür ve muallim- lerile .talebelerden mürekkep 67 kişilik bir heyet tetkikat maksa- dile buraya gelmişler, kasabamız münevverleri tarafından hararetle istikbal edilmişlerdir. Heyet arazi üzerinde tetkikatta bulunduktan sonra kasabadan ayrılmıştır. Tire Terzileri Terziler birliği meclisi idare reisi Tire ( Hususi ) — Tirede canlı bir cemiyet hayatı vardır. Ber- berler, urgancılar ve diğer esnaf- lar ayrı ayrı teşekküller kurmuş- lardır. Bu meyanda terzilerimiz de bir birlik te'sis etmişlerdir. Bir- liğin idare heyeti reisliğine Meh- met Emin, reis vekilliğine Ekrem mubasip ve veznedarlığına Yusuf Ziya, kâtipliğine Muharrem Zeki, azalıklarına da Hafız Gani, Fehmi Havim Karo Beyler seçilmişlerdir. Eskişehir'de — |Tavşancil İlk Ça Birecikten Bir manzara namını taşıyan tarihi muhteşem bir kale vardır. Bu kalenin tarihi kıymetinden başka yüksek san'at kıymetide vardır. Zamanla yıkılan bürçla- rındaki kesme taşlarda bir takım arapça yazılar ve garip işaretler Birecikte Hintlilerden Kalma Bir Çok Eski Eserler Var menkuş — bulun- maktadır. Kasabanın or- tasından geçen Fırat nehri bura- n tabii servetini teşkil etmektedir. Fırat sahillerin- de bu havalide şöhreti pek yük- sek olan. “ Bal kavunu ,, yetiş- irilmektedir. Fı- rat üzerine büyük bir asma köprü kurulması takar- rür etmiştir, inşaata Eylül bidaye- tinde başlanacaktır. Kasabada çok kıymetli bir de gençlik teşek- külü vardır. Halkınm musiki ve temaşa ihtiyacı aym zamanda sporla meşgul olan bu teşekkül tarafından tatmin edilmektedir, vuşüzümünü Gönderdi iüks BN üğelis ni Aİstanbdul'a ilk üzüm mahsulü gönderilirken Tavşancil: Gebze'de (Hususi) — üzümlerile şöhret bulan köyümüz ilk maksulünü İzmit körfezi dahilinde çavuş İstanbul'a gönder- miştir. Bu seze körfez dahilinde çavuş üzümünün udüu söylenmektedir. Maamafih köyümüzün mahsulü iyidir ve İstanbul'- Nazilli'de İncir Kurutma Talimatna- mesi Tatbik Ediliyor Nazilli, (Hususi) — Bu sene incir mahsulü diğer istihsalât gi- bi geç kaldı. Bununla beraber oldukça bereketli. İlk kuru incir bu ayım on beşinde pazara çıktı. Çiftçiler mahsulün değer fiatını bulacağını umuyorlar. Ziraat Vekâleti incirlerimizin hariçte revacını temin ve nefase- tini tezyit için bir talimatname vücuda getirmiştir. Ziraat memur- luklarında “İncir kurutma muak- kipliği,, ihdas edilmiştir. Talimat- nameye nazaran bu yıl müstahsil bu işe azami itina gösterecek, her (10) İincir ağacı için yarım metre ge- nişliğinde, iki metre uzunluğunda (kerevetler ) yapılacak, — incirler bu seyyar sergiler üzerinde kuru- lacak, geceleri de çiğden muba- faza için üzerleri bezlerle örtülü bulundurulacak, Tüccar aldığı İn- cirleri eskisi gibi Mmağazasının tahtaları Üzerine dökemiyecek. Muhafazalı tel kafesler içinde depo edecektir. Fakat tayin edilen incir ku- rutma memurları ihtiyaca kâfi değildir. Bir memura yirmi beş otuz köy verilmiştir. Koca Nazilli mıntakasında üç memur vardır. Bugünün iktısadi formülü zi raat memurlarının şehir içinde değil köyler ortasında kuracağı iş karargâhile köylüye rehber olmasını amirdir. lulara bol bol çavuş üzümü werilecektir. —— Adana'da Bu Sene Hayret Edilecek Ucuzluk Ve Bolluk Var Adana (Hususi) — Her sene bunaltıcı sıcaklarile şikâyet edi- len memleketimiz bu sene hayret edilecek derecede serin geçmek- te ve çok mutedil bir iklim man- zarasını göstermektedir. Mahsu- lâtı araziyedeki feyzüberereket diğer senelere mazaran şaya- n memnuniyet bir haldedir. îıı- sis nahiyesinde bir çiftçinin ek- tiği on sekiz külek - yani İstan. bul kilesi - arpaya mukabil aldığı mahsul 740 külektir ki bire kırk bir nispetindedir. Buna birçok emsal de vardır. Her yerde ol- duğu gibi memleketimiz de buh- randan müteessir ise de maişet kaygısı hemen yök gibidir. Çün- kü bavayici - zaruriye fiatleri İs- tanbulluların - ağızlarını -sulandı- racak derecede çok ucuzdur, Meselâ: Buranin “Septilli,, denilen sebze çarşısına- gidildi mi 6 -7 okka patlıcanı, $ okka dolmahk domatesi, bir okka beyaz koku- lu üzümü, bir buçuk okka sulu ftaliyi, iki okka dolmalık bi- nri beşer temin edilir, elli hnıql: :ir İ lm naklede- miyeceği kadar herşeyi mebzulen lıjı!iîı'ı edebilirsiniz. Adana bu vaziyetile bu sene ucuzluk reko- yanu kırmıştır. Bir doğuşta üç çocuk Andifili Hıııluıkı; )— Kıll)kuııı nıluyeımm yw ait muş karısı Ayşe bir batında üç çocuk doğurmuştur. Yavrulardan birisi ölmüştür. İkisi yaşamaktadır. Suyun Altındaki Hareketler Nurullah Ata Ressam Hâmit Necdet Beyin, eserleri hakkında yazılan bir tenkide cevap vermesi, *bizim, yani edebiyat ve san'at makale- cilerinin imdadımza Hızır gibi yetişti. Hayli zamandır müna- kaşasızlıktan bunalmıştık; çünkü mevzu membalarımız. pek sayı- hdır. Şimdi Peyami Safa, Elif Naci ve ben biribirimizle münakaşa ediyoruz; — doğrusu tarizlerimiz, itirazlarımız. henüz hatır gözeti- yor, biribirimizi gücendirmek iste- miyoruz. Fakat kimbilir? Belki yarın, “ belki yarından da yakın,, ağzımızdan ağır, arkadaşlığımıza acılık karıştıracak sözler de çıka- caktır. Ben öyle şeylerden çekin- meğe karar verdim ama bu hususta kararın kaymeti ne olur? İnsan istemeden, karşısındakinin herhangi bir itirazını bir hakaret sanarak, veya sayarak, hakarete Münakaşa ediyoruz, fakat Hâ- mit Necdet Beyin eserlerinin de- ğeri hakkında değil. Ben onları görmedim; Elif Naci beyenmemiş Peyami Safa da evvelâ beğenmiş sonradan daha azca iyi bulmuş, | |Hayır, Hâmit Nacdet Beyinsayesin- de münakaşa etmemize rağmen artık onun - resimlerinden — bahis bile etmiyoruz. Sanatkârın tenki- de cevap vermiye hakkı olup ol- madığından, öğünmenin ne dere- ceye nadar kabul edilebileceğin- den, tevazuun 'hakikisinden ve sahtesinden bahsediyoruz. Tama- mile hasbi, dünyaya da, ah- rete de bir faydası — olmıyan, ten mevzülar!.. Bunlar üzerinde insan ölüncüye kadar ı.ııılııçı( eder de daha da ıüyleyıcıkil söz bulur. j Münakaşaya bayılırım; onun içindir ki hemen fırsattan istifa- de etmek istedim, Peyami Safa bu hareketimi yanlış anladı, be- nim bir fırsat icat etmek istedi- ğimi, yani durgun edebiyatımız- da bir hareket vücude getirmeye çalıştığımı sandı. Bu gibi hare- ketler daima sunidir, hiçbir ne- ticeleri olmaz. Kaç defa birkaç muharririmiz elbirliği ile münaka- şalar, kavgalar — tertip — ettiler; birbirleri ile darıldılar. —Fakat kendileri de barıştıktan sonra © münakaşaları hatırlyaan — bile kalmadı. Neticeleri o derece hiç oldu. İ Ben beklemiye mza gösterdim. Edebiyatımız vakıa durgun; fakat onun canlılığı hariçten atılan taşla değil, ancak kendi kendine ola- caktır. O durgun suyun üzerinde bize kendi faniliğimizi hatırlat- maktan başka bir faydası olmı- yacak halkalar çizmeğe ne lüzum yar? Atacağımız taşlar belki bir hayat hücresini parçalar... Sanki biz © durgun suyun dışındaymışız — gibi söylüyorum. Hayır, içinde, hem de ta dibin- deyiz; bizim bir şeyler yazmamız, münakaşa etmemiz belki bir ha- yat eseridir, izidir. Fakat hakiki bir hayat olması için suyun üze- rine çıkması, kendini herkese belli etmesi lâzımdır. Bizim bu münakaşamızın Peyami Safa'dan, Elif Naci'den ve benden başka kim farkında ki?

Bu sayıdan diğer sayfalar: