29 Ağustos 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

29 Ağustos 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— Riccione Mülâkatı.. siyasetinin — mihverini Avusturya « Almanya ihtilâfı teşkil etmekte devam ediyor. Almanyanın emellerine mukavemet etmesile şöh- ret bulan Avusturya Başvekili Dol füsün İtalyaya gitmesi lini'nin daveti üzerine Ricciane şeh- ri Duce ile görüşmesi, vaziyeti, şayamıdikkat bir safhaya soktu. Çünkü bâdise, İtalyanın Almanyaya karşı bir Avrupa ve M. Muso- € nevi mevki alması manasını tezamımun | ediyor. Maamafih, esas itibarile orta da değişmiş bir şey de yoktur. Çüakü İtalya, ötedenberi Avusturyanın Almanya ile birleşmesine muarızdır. Bunun sebebi basittir. Bu birleşme ile hâml olacak o'lan “daha büyük Almanya,, karşısında, İtatya her zaman kendini zayıf hissedecektir. Nitekim küçük itilâfı teşkil eden ve Romanya, Yugoslavya, Çekoslovakya devletle- rinden müteşekkil bulunan zümrenin ayni birleşme karşısında duyduğu endişenin meüşel de naml ki aynı ise. Maamafih İtalya, bu muhalefetini | sarih bir surette « vurmamakta, kendi hasabına bir nevi manevra çe virmektedir. O suretle ki böyle bir birleşmeden bir harp doğacağı şayi- etraka yayarak. Maksat, bu şayialarla Almanyayı - irkiltmek ve Avusturya - Almanya birleşmesi me- selesinde geri alıramıyacak bir adım mâni olmaktır. Şimdiye kadar bu plân muvaffak olmuştur. Ricelane mülâkatı ilâ İtaly>, yusturyaya ptara yardımı teklif ediyor, buna mukabil bazı Tuna devletleri arasında iktısadi anlaşmalar yapılma- alarını atmasına sını istiyor. Bu iktısadi blokun mah- | reci Triyeste İtalyan Bmamnı olacaktır. Bu plânın başheca muhalifi Fransa ve onun emrile bareket eden Yüy lavyadır. İngiltereninde bu bal söyliyecek bazı sözleri olmak geliyor. Onun mülâkatının birtakım aksi tesirleri husüle gelmek - zarüridir. ve bu, si- yasi bir Fransız taarruzu İle tavazzuh edecektir. Önümüzdeki günler yine siyast hâdiselere gebe görünüyor. Şüreyya e Tâzıma içindirki — Ricciona Musolini'nin İdare Ettiği Tayyare Karessiyo, 28 — Başvekil M. Mu- solini, Santa Anva Valdieri'ye gitmiş ve orada karala mülâki olmuştur. Kıral, bizzat Başvekilin sevk ve idare ettiği bir tayyareye binerek hudüt mıntakası üzerinde uçup dolaşmıştır. Dönüşte kıral oturmakta olduğu köşk- te M. Musoliniye bir ziyafet vermiştir. İtalyan Siyaseti italya ile Almanya Arasında Devamlı Ve Sıkı Bir Anlaş Paris 26 — Tan gazetesi, İtalyan nin inkişafından bahsederek, İtalyanın orta Avrupada bir rol oyna- mak arzusunda olduğunu yazmaktadır. Gazete diyor ki: İtalya ile Almanya arasında de vamlı bir sıka anlaşma olamaz. Zira orta Avrupada İtalyan nüfuzile Al- manya nüfuzu bir gün çarpışmıya mahkümdar. M. Musolini tarafından dörtler mi- | | sakının teklif edilişi İtalya siyasetinin inkişafının ilk işareti oldu. Bununla münhasıran Almanya ile bir teşriki mesaiye kapılarını kapamak, İngiltere ve Fransa ile tam bir hareket serbes- tisi temin edecek şekilde teşriki memai etmek — ihtimallerini — elinde ü. Hayatı nazik saatlerde, daima Fransa ve İ teşriki mesaiye avdet ettir. ere ile ektir. | | / Rama 28 — Caas gazetesi, “ işik | | Roma'dan doğuyor , başlığı altında | | beşrettiği bir yazıda diyor ki: Roma beynelmilel hâdiselerin mer- kezi olmuş, M. Musolini de Avrupanın orta kısmına ilişiği olan işler sunda hakem haline gelmiştir. husu- Bir Feyezan I a * | |Felâketi | Şaukhay, 28 — Sarinehir taşmış | 800 köyü basmış ve 3 milyon halkın | ocağını mahvaetmiştir. Son yağmurlar yeniden suları taşırmıştır. Çinaolu şebri yeni bir su baskını tehlikesi al- tındadır. Bir çok noktalardaki su set- | leri yıkılmıştır. | Almanya Etrafında Tayyare İle Devir Berlin, 28 — Almanya etrafında tayyare ile devir müsabakasının so- nuncusu dün Berlin ile Münih arasın- gda Yapılmıştır. İlk günü müsabakaya iştirak etmiş lan 124 tayyareden 40 1 lk iki günde | | a n tasfiyeye uğramıştır. Ve dünkü müsa- bakaya ancak 84 tayyare İştirak et- miştir. tasına ilk olarak saat 15/05 te gelmiş ve Tannenberg'ten gelmiş olan Baş- vekil, Başvekil muavini ve Mili Mü- edil- dafaa nazırı tarafından tebrik miştir. Galiplerin tasnifi için yapılması zâruri olan hesaplar ancak bugün bitecektir. | | | — Mülâzim Seydman, muvasalat nok- | | menfaatlerini | | | mişti; miştir. Bu esnada Başvekil M. Hitler | Paris'te 2 inci Enternasyonalin bubran geçirmekte olan - so1yı program tanzimine çalışmaktad Renodel Soldan ilibaren M gösteriyor. iadesin Harp İstemiyoruz Şey De Alm Berlit, 28 — Dün 20 bin kişi Rüdeshaym'da büyük tezahürat yap- mış, “Sar, ın Almanyaya gösterm Prusya Maarif Nazın bir nutuk söyliyerek demiştir ki: Sar'hlar birer Alman ruhu lar. Çünkü Alman milleti Beynelmilel rüyalar artık bit- taşır- Ren şehrine karşı radyoda bir nutuk söylemiştir. M. Hitler demiştir ki: Müdafaa ettiğimiz — davalar arasında Sar'ın Almanya'ya iadesi de | yonluk bir. halk, bir şey dinlemek - iste- ediyor. Bizden Sar var, 65 mil maziye ait b mediğini, ilân alındığı zaman, Fransaya madenlerin | iktısadi aidiyeti temin edilmek iste- mildiği idarenin Milletler cemiyetine tevdi edileceği söylenmişti. Bu devre sadakatini | deyişme- | bugün, | ma Olamaz ıldi. Hemen her memlekette a defa Paris'te müşterek bir gre lokantasında alınm: (3) ve Viktor Şıfi (4 Hitler Sar'ın Almanyaya ı istiyor > Başrkasına Ait Bir ak İstemiyoruz artık geçmiştir. Şimdi 3 şekil var: Birincisi Sar'ın Fransa'ya verilme- si, ikincisi Sar'ın muhtar olmasıdır. Hiç bir Alman bu iki şekli kabul edemez. Ancak üçüneü bir şekil var- dır ki, Sar'ın Almanya'ya — iadesidir. Başka milletlerle burp etmek miyoruz. iste- Başkasına ait bir şeyi de istemiyoruz. Millet, kendi istikbalini | kendisi tayin — etmelidir. - Herkesin | Almanya'ya rey vereceğini biliyorum. Fransa ile uzlaşmak İstiyoruz fa- kat Almanya Sar'dan katiyen vaz geçmez ve Sar Almanya'dan katiyen | ayrılmaz. Mücadele ve kavga istemi- yoruz. Lükin milletimizi her fazla seviyoruz. Bizim için sizi manya'ya tekrar kavuşmuş görmek- ten dahba mes'ut bir zaman olmıya- caktır. Dünkülerin Romanı Burhan vam eden bu gönül tılsımını çöz- mekten gelen bir sevinç içinde gözlerile tutuşuyorlardı. Genç kız: — Yarın gidiyoruz. Anneme, babama haber vereceğim. Yarın- dan sonraki seyahatımızın manası- | na bir kelime daha ilâve olacak. | Dostluk, arkadaşlık ve: — Ve nişanlılık! — Bravo. — Anneniz, babanız mıiza itiraz ederlermi? Genç kız başını salladı: — Onlar kızlarının saadetini, hayatını kendisi tanzim etmesinde bilirler. Ve itimat ederler ki kızları dü- şünmeden karar vermer. Genç kız Ahmet Reşidin ağ- zına kocaman bir püro sıkıştırdı ve kalabalık içine karıştı. Madam Kolmodin — kocasile salondan yatak odaları kısmına geçen halde misafirlere — yeni bir sürpriz hazırlamakla meşgul- dular. Genç kız bir ok gibi ara- larma girdi, ellerini yakaladı. kararı- Edebi Cahit 5S aa | — Baba, dedi. Müsaade eder- sen kızın artık on sekiz yıl taşı- dığı — şerefli sana iade edecek. Annesi şaşırmıştı: — Niçin? — Çünkü yakında bir başka- sının ismini taşıyacağım. Madam Kolmodin gülümsedi: — Anladım. — Evet, o. | Mösyö Kolmodin gözlüklerinin | altından — hayretle — bakıyordu. Genç kıiz önün boynüna atıldı: — | — Babacığım, babacığım, de- | di. Ben Reşitle evleneceğim. Viskiyi fazla kaçırdığı için | | neş'esi bir kat daha artan mösyö | Kolmodin genç kızı göîiüu: çek- | ti. Başını omuzlarına koydu ku- lağına fısıldar gibi: | Benim bir tek kızımsın | Gretta, dedi, seni istediğim gibi yetiştirdim, zekâ ve istidadın tam bir hürriyet içindedir. Senin hayatın, iıtikbali:ı hakkında ve- reçeğin 'a bir zaman itirar | etmem. Bilirim ki sen düşünme- ismini | evladının senin gibi | rengi, havası mesut ol- şef- den karar vermezsin. man için benim ve annenin kati daima üstündedir. Ve onu alnından, saçlarından öperek ilâve etti: — Reşit fena çocuk değil, bizim tarihimizde Türklerin ismi daima kahramanlıkla geçer. Böyle mert ve kahraman bir milletin temiz bir aile yavrusunu —mesut edeceğin- | den şüphe etmem, Bir kaç dakika sonra salonun neş'esi büsbütün başka bir şekil aldı. Misafirlerine balondan daha neş'eli bir sürpriz arıyan mösyö Kol- modin iki gencin bu kararını onlara vermekle daha sevinçli bir sür- | priz yapmış oldu. Zaten uzak ve yakın akrabadan olan , misafirler bu kararı alkışladılar. Tebrikler, takdirler arasında viski ve kok- teyl kadehleri doldu ve boşaldı. * Hareketlerine yarım saat ka- mıştı. O gün öğleye kadar ana ve baba şehirde birçok yerlere gir- diler, çıktılar, yeni vaziyete göre hazırlıklar yaptılar. Öğleyin (Vil- la Margretta) nın yemek salonu | yine ayni misafirlerle dolmuştu. Mösyö Kolmodin hazırladığı nişan yüzüklerini — davetlilerin - candan saadet temennileri arasında iki gencin parmaklarına geçirdi. Ahmet Reşit bu âlemin ve ve bu ailenin artık yabancısı de- gildi. Genç kız bir sene devam eden hkla bir sarmaşık gibi onu ihata etimişti. Bu içli ve temiz gönül mace- gibi ayrı ayrı yavaş yavaş, yayıla yayıla nihayet şimalin bu karlı dağları arasında birleşivermişlerdi. O akşam bütün ailenin samimi candan — alkışları, — teşyileri ara- sında (Baltık) dan Alman sahil- lerine doğru hareket ettiler, Ogünkü aile meclisinin kararı müucibince yedi ay sonra, genç kızın ve Ahmet Reşidin paristeki | etütleri bittikten sonra (Stokholm) | de düğünleri yapılacaktı. İki genç on gün evvel iki yolcu, iki arkadaş gib çıktık- ları seyahatten şimdi olarak dönüyorlardı. * Reşit! Gretta! - Yılbaşı nasıl geçti? Nefis. Fevkalâde. Memnunsun değil mi ? Çok! Bu kararı — vermek - için — Hayır, almak ince, itinalı bir arkadaş- | rası yeşil çayırda Ssızan iki pınar | nişanlı | kalbinde hiç tereddüt duydun mu?| dünyanın en çapkın, en ;İnsan Her Vakit - 'Ayni Kuvvetle Sevemez * Bundan sekiz ay evvel ne- zih bir aile toplantısında aile se- viyesi ve tahsili oldukça kıymetli değer meslek sahibi bir hanımla tanıştık.. Hanım beni üç senedir uzaktan seviyor ve bu sevgisini bana izhar edemiyormuş. O gece dansta birçok kimselerin dans teklifini reddetti. | Ailesinin teklifi üzerine dansa davet ettim.. Hevesle kalktı.. Duı:gun gözleri büsbütün derin- leşti ve kendini pelte gibi kolla- rımın arasına atıverdi. Nihayet bir fırsat buldu.. Dizlerime — kapandı.. — Yalvardı, aşkına merhamet diledi.. Henüz hayatımı tamamen ka- zanmadığımı ve istikbalimi daha emniyetle geçirebilmek için bir- kaç sene daha mesleğimde çalışıp yükseldikten sonra evlenmeyi dü- şüneceğimi, bu sevgisinin bir aşk değil, genç kızlık çağının geçici bir ihtirasından başka bir şey olmadığını söyledim. Kanmadı. Benim hayatımın bütün — sevinç ve kederlerine ortak olacağını, bana malik olmanın kendisi için anüdane — bir ısrar olduğunu söyledi..Nihayet hastalandı. Ailece tanıştığımız için ziyarete gittim. Annesinin odayı yalnız bıraktığı bir sırada bana bir mektup uzat- tı. Müşkül bir vaziyette kaldım. Almamazlık yapamadım. Nihayet mektubünda benim | yüzümden hastalandığını, günden güne sarardığını, bu genç kız hayatının günahını omuzlarıma aldığımı, bir zaman gsonra ölürse ebedi bir huzursuzluk içinde ya- şıyacağımı ve benim bu huzur- suzluğumu düşünerek — şimdiden atı duyduğunu, kısalan ömrünün son günlerinde mümkün olduğu kadar sık ziyaret edersem müs- ve o zaman beni söylüyor, Düşündüm.. Hem çok düşün- | düm., Karşımda hakikaten ölümü bekliyen bir hasta... Her fırsatta ziyaret etsem anlıyorum, daha çok ümitlenecek ve ıstırap çeke- | cek.. Gitmesem yine ayni ıstırabı çekeceğini zannedüyorum. Ken- disi güzel,, Hem çok güzel. Mü- kemmel adâbı muaşerete vakıf, tahsili benim tahsilime yakın, ( Devamı 10 uncu sayfada ) — Seni — mes'ut inanıyorsun değil mi? — Tamamile. — Sana İngilizce öğreteceğim | Reşit, İstersin değil mi? — Teşşekkürler. — Amma sen de bana türk- | çe öğreteceksin! — Tabii. — O hbalde Parise varınca ben bir program hazırlarım. Se- | minle gece — dersleri — yaparız. Pansiyonu değiştirmiyelim - ister- edeceğime | sen! | — Ben de o fikirdeyim. Ma- | dam Phrippon çok iyi bir kadın! | * Paris, bütün kış eğlenceleri ile fıkır-fıkır kaynıyordu. Bir - ta- rafta sefaletten ekmek bulamı- yanlar köprü altlarında kıvranır- ken bir. köşesinde dere gibi şampanyalar akan, bir sokağın- da yüksek ilim adamları fen | ve san'at uğruna saç * ağartırken bir semtinde aşk, şehvet, sefa- hatın insanı deli, divane edecek, rezaletleri dökülüp taşan Paris.. | Dünyanın hiç bir şehri Paris kadar biribirine zıt hayat şekille- rile dolu değildir. Arzın belki en yüksek edipleri, — şairleri, — ilim adamları Pariste yetiştiği gibi ovarda ( Arkamı ver)

Bu sayıdan diğer sayfalar: