17 Eylül 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

17 Eylül 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

M SA Z $ Kara eennem Her Hakkı Mahfuzdur Tefrika No, 24 « Yoldaşlar, Eksik Büyük iyilik ettiniz. Canımı kanımı ancglr(r şige borçlqyym.. Az bir zaman <zarfında işe bükümetin — müdahale — edeceği Şüphesizdi. Onun — için Doğam alıp bir yere saklamak lâzım geliyordu. Fakat Doğan, bütün bu teklifleri reddetti: — Yoldaşlar!.. Eksik olmayın büyük iyilik ettiniz. Canımı ve kanımı size borçluyum.. lâkin, Fatomu bulmadıktan sonra, dün- ya bana haramdir. Şimdi bana bir iyilik daha edin. Bir pala ve- rin.. ve onu buluncaya kadar, beni kendi halime terkedin. Va- rayım, onu bulayım. Emin bir ye- re saklıyayım. Ondan - sonra, ne derseniz o olur. N Dedi, * Doğanın bu haklı ricası red- dedilmedi. Ona bir pala verildi. Fatoyu bulup doğruca Nakılcı Mustafanın evine getirmesi — ten- bih edildi. Doğan, palayı beline yerleştirdi. Âdeta koşarcasına, Yemiş iskelesine indi. Oradan bir pazar kayığına binecek; doğ- ruca İstinyeye gidecek, Papazın evine bıraktığı Fatoyu alarak Nakılcı Mustafanın evine getire- cekti. Yeniçeri ağasının tevkifi ve zindandaki mahbusların tahliyesi derhal sadrazama haber - veril- mişti. Sadrazam, bir taraftan hâdiseyi teskin için zorbalara nasihatçılar gönderirken, diğer tgraftan da vaziyeti ikinci Mah- muda bildirmişti... Yeniçeri ağa- sının tevkifinden ziyade zindan- daki mabpusların - tahliyesinden telâşa düşen padişah, derhal Tophaneye adam göndermiş; ne kadar topçu efradı varsa onları yanma alarak asilerin tedibini ve Doğanın ele geçirilmesini Ka- ra Cehenneme — emretmiş.. ve hatta, eğer yirmi dört saat zar- fında Doğanı ele geçiremezse, onun yâmıîl I(eııdiklnfuım kese- ğini de ilâve mişti. RRIB“ lchdiıkh'i,rıdeı;i alan Ka- ra Cehennem, bütün topçu efra- dını toplıyarak Babacafer zinda- mına geldiği zaman artık iş işten geçmişti. Zavallı yeniçeri ağası, meçhul bir şahsın attığı bir kur- şunla alkanlar içinde yere dev- rilmişti. Zorbaların da hepsi birer deliğe girmişti... Kara Cehennem her tarafı altüst ediyor, tahkikat yapıyor, fakat * Doğanın izini bu- İkide birde saraydam adam geliyor, Kara Cehennemi buluyor, neticeyi — soruyordu ?.. Saatler geçtikçe Kara Cehennemin ha- yatı. tehlikeye - giriyordu. Kara Cehennem biliyordu ki: Padişa- bın dostluğuna hiçbir zaman gü- ven olmazdı. Bugün pek çok sevdiği bir adamı, en küçük bir bahane ile yarın kaldırır, yere çarpardı. Buna binaen Kara Ce- hennem, bütün o civarda sıkı sıkı tahkikat ve taharriyat yapıyor, “bir taraftan da kafasını Cellâdın kılıcından nasıl kurtaracağını dü- SN Doğanı bulmaktan bütün #midini kestiği zaman, şuna karar yen birini bulup zindana atmak.. Bu suretlede padişahı aldatmak.. Şayet padişah Doğanı görmek isterse, o zaman da — Doğanın zindancılar tarafından kaçırılmış olduğunu ileri sürerek kabahti onların Üzerina yıkmak... Sarışın bir genç yakalandı. Bağırıp çağırmasına bakılmıyarak zındana atıldı... Kara Cehennem, derhal saraya koştu. İkinci Mah- mut, sabırsızlıkla bekliyordu. Do- ganın tekrar yakalanıp zındana alılması padişahi memnun etti. Bu hizmetinin — hatırası olmak üzere Kara Cehenneme, yakut ve zümrütle işlenmiş bir hançer verdi. Kara Cehennem, — muvaffaki- yetsizliğini bu hile ile setrettik- ten sonra, şahsi kinini teskin et- mek istedi. O civardaki zorbaları tedip etmek bahanesile Yemiş iskelesinde, asma altında, Tahta- kaledeki hanları, dükkânları do- laşıyor; en küçük deliklere ka- dar sokularak gizlice Doğanı arıyordu. * Fato, komşuların muavenetile barbanın cenazesini kiliseye kal- dırttıklan sonra, gözünü karar- mış, alabildiğine gitmiye başla- mıştı. Onun dimağında yer eden ve onu meçhul bir cazibe ile sürükliyen bir tek mesele vardı. o da Doğam aramak ve bulmaktı. Lâkırdı arasında Doğan ona, ken- di işlerinden bahsederken, Tahta- kalede bir kahve dükkânı işlet- tiğini söylemiş ve biraz da yerini tarif etmişti. İşte Fato, buralarda onu bulmak ümidile doğruca. İs- tanbula inmişti. Fato, gideceği yeri bilmiyor- du. ÖO zaman Vezir iskelesi de- nilen Sirkeci iskelesine çıktıktan sonra önüne gelene sormıya baş- ladı. Sora sora gidiyor, Balıkpa- | zarına doğru ilerliyordu. O ta- rihte Balıkpazarı dar bir sokak- tan ibaretti. İki tarafı meyhane- lerden ve aşhanclerden ve işkem- beci dükkânlarından müteşekkil- di. Bu dükkânlar daima bir ta- kım hamal, gemici, azap ve saire gibi süfli tabakaya mensup insan- larla dolup boşaldığı için kavga, gürültü eksik değildi. Ağır başlı insanlar bile buradan geçmiye çekinirlerdi. Hele kadınların bu sokaktan geçmeleri, her türlü imkân ve ihtimalin haricinde idi, Bütün — bunlardan — bihaber olan Fato, önüne Şelene Tah- takalenin yolunu sora sora ni- hayet yanlışlılla bu — sokağa girmişti. Bütün © sokağı dok- duran haşarat alayı, tek ba- şına bir. genç kadını aralarında görür görmez, birdenbire coş- muşlar, — kudurmuşlar.. -hayvani hisleri harekete gelerek na'ra atmıya başlamışlardı. Fato, dalgın dalgın ilerliyor, etrafındaki — gürültüleri işitmekle beraber bunların neye delalet ettiğini bir türlü düşünemiyor, muhakeme c e (Ç Arkası var) ManaR ai SEĞMAZ yi aç D Giderken: y ©$ — Daha düşmedin mi? —— Spor Hareketleri a Bu Akşam Yapıla- cak Güreşler Tebligat: Bu akşam saat 9,Sta Taksimde — Maksim — salonunda İtalyan ve Türk güreşçileri ser- best güreş müsabakaları halkı- mızın daha yakından takip ede- bilmeleri için heyeti tertibiye Maksimi daha münasip görmüş ve ona göre tertibatını ikmal etmiştir. Kapıdan fazla izdihama maruz kalınmaması için tam 20 de Maksim kapıları açılacaktır. Du- huliye S0 ve ringin etrafı birer liradır. Müsabakaya iştirak ede- cek Türk güreşçileri şunlardır : Küçük Nuri, Yaşar, İsmail, Hüseyin, Ahmet Mustafa, Ç. Mehmet. Bulgarların İkinci Maçı Evvelki gün Beşiktaşla yaptığı maçta 0-2 mağlüp olan Bulgar Şipçonski takimı, bugün — saat 16 da Taksim stadyomunda Ga- latasarayla — karşılaşacaktır. Bu maç için Galatasaray takımında yeni futbol antrenörü de oyniyacaktır. Lik Maçları İstanbul futbol heyetinden : 1 — 1933 - 1934 mevsimi lik maçlarına kat'i olarak başlana-. cağından kulüplerin buna göre hazırlanmaları. 2 — 22-9-1933 cuma günü Fenerbahçe stadında Anadolu takıimı ile Beykoz takımı arasında terfi müsabakası yapılacaktır. Müsabakaya tam saat 16 da başlanacak ve bu maçı Kemal Halim Bey idare edecektir. — Yeni Noşriyat Anneleria kızlarına öğütleri— Ankara Halkevi noşrifatındandır. Cinat terbiyeye -dair bir esverdir. Fiati 20 kuruştur. Yeni Tokat — “Tokatta bu namda onbeş günde bir defa olmak üzere bir mecmua neşrine başlanmıştır. Fiati 10 kuruştur. g İçki düşmenı gazete — İçki aleyhtarlarının naşiri efkâri olan bu gazetenin Eylül nüshası çıkmıştır. Fiati 5 kuruştur. Foto Süreyya — Foto Süreyya salon mectiuasının 27 inci nüshamı bir çok plâj, spor ve sinemn vekayi resim- lerile çıkmıştır. Fiati 15 kuruştur. | —— TAKVİM — PAZAR Barıştıktan Sonra Sermet hiddetle: — “ Gözlerimin budala ba- kışlı olduğunu bit daha tekrar etmiye cesaret ette göreyiml,, dıyel._ haykırdı. a atma a) İ e cevap verdi: ada —" Evet tekrar ediyorum. budala bakışlı gözlerin var! ,, Sermet elini kaldırdı. Fatma sofranın üstünden bir salkım üzum kaparak kocasının suratına fıir- lattı, Sermet, hiddetten titriyerek havlusile g:ım ıilark::; Bi -" şey sana ya mal olıuk(. Diye homurdandı. Fatmanın Artık sabrı kalmamıştı. Bir fer- yat kopardı ve küçücük pençe- lerile sofra örtüsüne sarıldı, üze- rindeki çanak çömlek müthiş gü- rültülerle yere yuvarlandı. Köşede uyuyan tazı sıçrıyarak yerinden fırlamıştı. Hizmetçiler kaçıştılar, ve gülerek bu husustaki fikirle- rini birbirlerine kapı aralıklarında anlattılar. : * Karı koca masadan kalkmış- lardı, yalnız zavallı misafirleri * Şükrü ile karısı Cavide - hara- beye dönmüş olan masanın ba- başında hayret ve korkudan bü- yümüş gözlerle biribirlerine ba- kıyorlardı. Fatma kapıya doğru giderken: — “Hemen çantamı yapıp 'idigımmı;"gndı Şiikrl titrek iye ba, titrek ve korkak bir sesle mı:::h — “ - Nereye idiyorsunuz Fatma Hanım? ,, Y — “ Başka bir yere!, Genç kadının kapıyı şiddetle vurarak yemek odasından çıkmış- tı. Cavide odada hiddetle gezi- nen ev sahibine kendi havlusunu uzattı: » — Göınnhüı: kenarında ü- züm çöpü kalmış! Diyıpu mırıldandı. Fakat Sermet havluyu elile iterek kapıya doğru — Artık kâfil Diye bağırıyordu. Kansının bir işaretile Şükrü dostunun önüne HİKÂYE Bu 'Sütı;iâ;_aHergün Nakleden! Hatice Hatip olan yemek odasında yalnız kas lnca, Cavide içini çekerek ko- — casına: — “Gördün mü? dedi. Ne oldıyse bize oldu. Şurada masraf- sızca lı.lâ'.li::i;n istifade edecektik. — işi izam ediyorsun. Sanki onları hiç tanımıyorsun! Bu onların her günkü halleri. — Öyle amma dikkat etmes — din mi? Sermet bugün ilk defa olarak boşanmağı mevzubahsetti. Şükrü kaşlarını çattı. — Haklısın! Diye mırıldandı. Ne güzel bir odamız vardi. Deniz ayağımızın altında idi. — Evet avdete mecbur olur” sak pek yazık olacak. Bir müddet süküt — ettiler. Neş'eleri kaçmıştı. Nihayet Şükrü karısına yaklaştı. Ve yavaş bir sesle: — Yavrum, dedi. Onları ba- rıştırmak — için bütün gayreti> ;ııuı ıdı_rfetmeliyiı. Bu bizim vazi- emizdir. — Ya barışmıyacak olurlarsa! O zaman çantamızı toplar ev* — ceğizimize döneriz. Ne yapalım! —— T * Şükrü ile karısı tam iki 4 iki gece dargın karı kocayı f rıştırmak ve bu suretle tebdilha- vadan istifade etmek için uğratı — tılar. Hiç barışmıyacaklar Şürhdnkleri bir anda birdeıĞ H 9“ atma kocasının kolları arasınâ atıldı ve her unutuldu. Ertesi — sal kahvaltıların! yemek odasında yerlerken, Ser” met dostuna: ; — Azizim, dedi. Eğer siz oF masaydınız bizim halimiz ne olar caktı, size medyunu şükranız! — F.% diyordu. mizi siz kurtardınız! — Canım bunun da olur. Biz dostluk vazifemizi yaptıl — Ve muvaffak oldunuz! AzZİ” zim gerek sana ve gerek YA ne kadar teşekkür etsek azdir. Barıştığımız için okadar memnun VE — — “Çılgınlık ediyorsun, Fat- |İneş'eliyiz ki üç ay sonra yapacağıl? ma henüz bir çocuk. Onu sen idare etmelisin!,, — “Artık tahammülüm yok. Muhakkak boşanacağıml,, Misafirler dehşetle birbirlerine baktılar. — “Aman bu ne çirkin bir ü « Hiç çirkin — değil. l iç te eğil Bu tarzda bir izdivacın devamlı olmadığına elbette sizde kanisi- niz. Bitirmek lâzım. Her sofrada yemek yerine suratıma bir şey üyorum. Sonra da her hafta yeni ir sofra takımı almak icap edi- yor. Artık kâfi.. Hemen avuka- tıma telgraf çekeceğim.., —b'ğ':[uım. Ğu ü?h de sonra e şeylere kalkış!,, — “Çok düşündüm azizim, Zaten hayatımda tehlikede.,, — “Amma mübalağa ediyor- sun!,, — Hiç değil, tasavvur et bir kere Üzüm yerine kafa- ma sürabiyi fırlatsaydı ne olurdu? Ya Bl&âdüm. İ!IM ta yüzüm izüm deği: il,, X — “Canım çocukluğu bırak, Fatma ile birbirinizi seversiniz!,, Sermet acı acı güldü: - — “Ay sen buna muhabbet mi diyorsun!,, Diye haykırdı.. Ve hiddetle odadan çıktı. Kapıyı o kadar şiddetle vurmuştu E. duvara asılı duran iki kıymetli tabak düşüp parça parça oldu. x Avrupa seyahatine şimdiden cl_h'*, b gidi işlerini. halledece" y tdik.. Benı, he K Diraş z şıyııvıll?ddlınmı.u h*î Siıdlllerinin farkına bile 'u'ı.ğ' an gülerek ilave etti: — Tabil kusura Sizin tebdilhava ortada kıh!.;"_:î: t bir daha seneye değil mi ıliJ _!l#. ! ÇK * b birinci Hcaret dalrasindeni Klı;,î | bul Belediyesinin -Abulmuhsin k Bey ile kefil Teşvikiyede Ki e caddesinde 62 No. lu hanede y Aziz B. hine 929/533 .;ıı!ıiîo lıh.ıl:byıt bedeli olııd;;';îifl kuruşun tahsili ikame olundü davadan dnul;yı mukaddema M ) hüliyeti bi i y l[;::ı.i!ım;şhn;:ı: ı::;:;d çe b:;ı y h Aziz g =ıuu lm.n:ı ve bıh.lüm.u’ Tâtın ifa kılındığından ve mürafati hüküm derecesine geldiğinden f usul mühakemeleri ımn%“' maddesi mucibince kararı giy AR bğine karar verilmiş ve emri n L talik kılmımış olduğundan 'bik mezkür gün ve saatte bizzat veyâ bet vekâle mahkemeye gelmediği. :i” gün zarfında itiraz eylemediği t n iyaben karar verileceği teblig D"'("g) mim olmak üzere ilân olunur. Tn Zayi : Arabacılık ıblin“": A kaybettim. Yenisini W mü olmadığı ilân olunur. | sardeflli ç 4 | |

Bu sayıdan diğer sayfalar: