19 Eylül 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

19 Eylül 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yahudiler, Cemiyeti Akvam İl ahdidi Teslihata Tebaası!.. Alman Yahudilerinin düştükleri vaziyet üzerine şimdi bütün Yahudi- liğin istikbali o mevzubahs (oluyor. Bunların çalışma ve yaşama imkân- larının tesbiti etrafında Cenevrede toplanan büyük kongre birtakım esaslar üzerinde karar kılar gibi oldu. Bu esasların başında, Cemiyeti Ak- vamın > müdahale ve , muzaheretini istemek geliyor, Fakat ortaya çıkan bir diğer şayiaya göre bir bitaraf devlet, yakında, Cemiyeti Akvama bir teklif yapacak ve bütün dünye Yahudilerinin o yaşadıklan topraklar üzerinde £ akalliyet cemaati olmak üzere kabul edilmelerini isteyecekmiş. Buna, diğer birtakım devletler de wuzaberet etmek fikrinde imişler. Bizim bildiğimize göre Filistinde « bir Yahudi yurdu vardır. İngiltere hükümeti, umumi harpte Yahudilerin muzaheretini temin etmek için böyle bir milli yuva ihdasını karar altına aldı, Harbin sonu gelince işler değişti ve Filistin, bir gün gelip Mısırın istiklâl kazaşmam ihtimaline karşı Süveyş kanalı üzerinde Hint yolunun bir tarassut mevkii olarak tesbit olundu. Bittabi, buranın Yabudi yurdu olarak kabul ve ittihaz edilmemesi hakkında © Arapların o kopardıkları gürültüler kale bile alınmadı. Bugün kendilerine Türkçe bile konuşturamadığımız bu vatan benim- #emiyen “ vatandaşlar , in Cemiyeti Akvam tebaası olmaları bir bakımdan müreccahtır. Çünkü hem onları bizden addetmek iddiasile kendimizi aldat- Mmamış, hem de onlar yabancı sfat- larım takınmakla hakiki ve esas ma- hiyetlerini almış olurlar, — Süreyya Titulesko -Jevtiç Mülâkatı Belgrat, 18 — Romanya hari- tiye nann M. Titulesko ile Yu- slâvya hariciye nazırı M. Jevtiç in Subatitsu'da görüşmüşlerdir. Saat 15 te neşredilen bir tebliğde #mumi vaziyet ve son hâdiseleri ay- dinlatmak için yapılan görüşmelerde her noktada tam bir. görüş uygunlu- $u mevcut olduğu bildirilmiştir. küçük itilâf devlet? leri mümessillerinin senelik ikinci toplantısı münasebetile 25 eylülden İtibaren Cenevre'de devam edile- sektir. 4 « Paris, 18 — Milletler cemiyeti #elisinde hazır bulunmak üzere M. iler'nin bizzat Cenevreye gide- veği haber verilmektedir. <a b Daktilolardan Hazırlık Paris Görüşmelerinde Fransız Tezi Kabul Edilecek Mi? Paris 18 — Cenevre müzakeratına yeniden girişilmesine bir mukaddeme teşkil edecek olan lere dn br görüşmelerine dün Paris'e gelmi olan M. Eden ile M. Daladier ve M Paul Boneour arasında bugün başla- nılmıştır. Bu münasebetle gazeteler, Fransanın değişmez tezini hatırlamak- Dört vey e kontrolu sisteminin tesisi, ve bu sistemin aynca müeyyideleri bulunması. Bu sistem silâhların bıra- kılmasına müteallik her türlü tödbir- den evvel tesis edilmek gerektir. . Bu tez, Fransa'nın Cenevre'de daimi surette müdafaa etmiş olduğu emni- yet kaygusuna da uygundur. Hitlercilerin de hattı hareketi İngi- liz-Amerikan efkârı umumiyesini de pa es bu e > ak» aştırmıştır. Kontrol nsipinde Paris ile Lo Malimilin arasın- da son zamanlarda ciddi bir yakınlık hasıl olmakla beraber yine kım ihtilâflar da vardır. Fransız efkârı umumi, bu; açılan mükâlemeleri dikkatle vip etmek ve Cenevre'de omüzakerata girişebilmek (için bu mükâlemeler neticesinin Paris, Londra ve Washing- ton arasında tam bir itilâfa müncer olmasını temenni eylemektedir. Pöti Jurnal yazıyor: “Mevcut müşkülâta rağmen Von Neurah son zamanlardaki anatının hasıl etmiş olduğu umumi heyecanın müsait bir tesir İcra etmesinden hali kalmıyacağı bu mükâlemelerde mes'- ut bir netice ümit etmek muvafık “Temps gazetesi diyor ki: Evelki gön Von Neurah tarafından yapılan beyanat yakında Cenevrede yapılacak müzakerelerde Alman he- zi murahhasasının alacağı vaziyet akkında hayaller kurulmasına mü- saade etmeyecek şekildedir. Alman- yanın prensip itibarile bir kontrol fikrini kabul edeceğini yanm ağızla itiraf etmekle boraber M. Von Neurah, bu kontrolun müsellâh (milletlerin min azaltılmasına başlanma- dan esasen silâhları alınmış milletler için yapılmak İstendiğini derhal ilâve etmiştir. Görülüyor ki, Alman tezi, Alman- ya'da bukuk müseveti verilmeden evvel her türlü kontrolu red ve daha evvel silâhlar bırakılmadan herhangi bir “Tecrübe devresi, ne muhalefet etmeğe müt :mayildir. —mmu Burhan Cahit Yıllardanberi milyonlarca in- Sana ıstırap çektiren bu gruptan Almanya bütün bu sefaletlere #ebep olan bir kâbustu. Aksayı şarktan Londraya ka- arz Üzerinde herkes onlara lânet ediyordu. Amerikalılar mağrur, İngilizler mem nundular. Fransızlar (1870) in intikamı- M almaktan doğan çılgın bir e içinde buhranlar geçiriyor- Fransız güzeteleri bir heye- içindeki halkm © sinirlerini ütün azdırmak ister gibi her- Bün galebenin bir eserini ortaya Yor, Paris obaştan başa bir Sarboş gibi çalkanıyordu. İngilizler daha ağır başlı gö- üyorlardı, Onlar kendileri için tehlike olmıya başlıyan Al Man bahriyesini imha ettiklerine Memnun, artık büyük Beritanya kal, vrupadan gelecek tehlike mim görerek o seviniyor- San Bütün harpte dört milyon as- ker silâh altına almalanna rağ- men, birkaç yüz bin kişilik Avus- turya ordusuna karşı yerlerinde sayan ve sıkı bir taz'ik görme- dikleri için Romayı Alman çiz- melerinden güçbelâ kurtaran İtal- - yanlar artık önlerini serbest bul- muşlar İzonzodan ağır ağır İleri harekete geçmişlerdi. Ahmet Reşit bu karışıklık arasında memleketten aydınlık bir haber alamadığı için sıkılı- yordu. İstanbula yazdığı bir kaç mek- tuba cevap alamamıştı. Bütün molümat İngiliz ve Fransız gazetelerinden geliyordu. Halbuki onlar Tür«iyeye ait haberleri © kadar ehemmiyetsiz veriyorlardıki onu kandırmı; ordu. Her iki hisandaki gazeteler Tür- kiyeden artık ölmüş bir adamdan bahseder gibi haber veriyor- lardı. Şimdi bütün gözler Almanlara teklif edilen sulh şartlarına diki mişti. Profesör Aynştaya yaz tatilini bir mejlur profesörü bir gazetecisine verirken gösteriyor. Belçika plâjında geçiriyor. Resmimiz Almanyanın vaziyeti hakkında izahat Alman Milleti Paria Değildir! - Rudolstad 18 — Dahiliye Nazırı M. Frich, 80,000 genç Nazi'ye söyle- diği bir nutukta şöyle haykırmıştır: — Alman milleti, bir paria rolü oynamaktan bıkmıştır. Bizi bu rolü oynamakta devama mecbur ettikleri takdirde ve bize hukuk müsavatı ver- mezlerse; bizi bu rolü öynamaktan ve beynelmilel konferans salonların terk etmekten kimse menedemez. Semeresini uzun bir zaman sonra verecek olan milleti Hitler fikriya- - Mac Donald-Norman Davis Konuşmaları tında yükseltmek (gibi bir iş, bizi diğer devletlerle sulhcu bir rekabete sokan işten daha mühimdir. Hitler fikri milletin müşterek malı olduğu zaman, dünyada hiçbir kuvvetin bizi hesaba katmıyan bir ruznameyi mü- zakere sahasına koyamıyacağına emin olabiliriz.Bu sözler,çılgıncasına alkışlarla karşılanmıştır. Sonra Thuringe Hitler gençliği nazırın ve Alman Hitler gençliği reisi Von Schirach'ın önün den bir geçit resmi yapmışlardır. M. de Kanya Paris, 18 — Cümhur reisi M. Londra, 18 — M. Makdonald ile | Löbrün, bugün Rambouillet şatosunda M. Norman Davis, sabah kahvaltısını birlikte yedikten sonra silâhları azalt- wa konferansı hakkında urun wza- dıya konuşmuşlardır. Bundan sonra M. Norman Davis ile M. Henderson (Bismark) m Versayın saatli s3- lonunda Fransızların imzalattığı muahede gibi ayni yerde ayni milletin murahhaslarına' intikamın verdiği hınçla acı bir muahede imzalatmya hazırlanıyorlardı. Bulyanstan ve Türkiye için böyle bir intikam arzusunu bile luzumsuz o görüyorlardı. Avustur- yanın zaten içindeki milletler başlarını o havalandırmışlar, onu avuçiçi kadar bırakmışlardı. Koca Avusturya imparatorluğu bir hamlede dağılıvermişti. Bütün bu hâdiseler arasında Türkiye için yazılan şeyler mabut hasta adamın artık tedfin mera- simine ait tafsilattan ibaretti. Ahmet Reşit İstanbuldaki Tay- mis muhabirinin mektubundan bazı haberler öğrenebilmişti. Bunlara nazaran harp yapan İttihat ve Terakki erkânı son dakikada bir Alman torpidosu ile ve Rusya arikile Almanyaya kaçmışlardı. Ahmet Reşit buna pek inan- madı Onların hata üzerine bata et- tikleri malümdu. Fakat böyl beir hengâmede milleti yüzüstü bıra- kup kaçacak kadar alçalamıya- | cakların zannediyordu. | Harbi yapan kabineler niha- | et o harpte kaybolan milyon- rca vatandaş arasında bir kaç M. de Kanya'yı kabul etrsi Fransa nazırlarile ihzari mükâlemelere İştirak Kii Parise git- mişlerdir. Oradan C. gide- ceklerdir. a Fransızlar. 1870 den tıpkı | insandır. Harbin neticesi onla- rn ölümünü muhakkak kılacak bile olsa onlar takip ettikleri siyasetin emri icabı olarak bunu kabul edeceklerdi. Fakat onların kaçışı, müdafaa ettikleri hareke- tin hatalı oluşunu isbat edecekti. Bu suretle milletin gay ar tacak, o düşmanlarda ne kadar haklı olduklarmı daha emin şe- kilde anlatacaklardı. İstanbul işgal edilmişti. Anadolunun mühim. askeri ve demiryol merkezleri de işgal kuv- vetlerinin eline geçmişti. Memleket kim bilir ne halde idi ? Ahmet Reşit Fransız gazete- lerinde yeni bir haber okudu. İstanbulda Damat Ferit ismin- de biri sadrazam olmuş ve bunun kabinesi sulhü imzalıyacakmış. Ahmet Reşit bunlardan bir şey amlıyamıyordu İşgal altında bir payıtahtta hükümet nasıl teşekkül edebilirdi. | Haberler sağanak halinde bi- ribirini takip ediyordu. Tıpkı. muharebenin başlargı- cında Alman ordusunun hergün verdiği ileri yürüyüş haberleri gibi. Almanlar Belçika üzerinden Eransaya girerlerken hergün bir şehrin zaptedildiği, hergün bir muharebenin kazanıldığı haberleri biribirini kovalıyordu. ileyorum Hayata atılan genç kızlarım mn dert ortağı olmak istedim. Onlardan bana dertlerini yazma- larını rica ettim, Bu vesile ile de dairelerde çalışan kızların vaziyet- leri hakkında birkaç satır yazdım. Dün Nâzıme isminde bir dak- tilo hanımdan aldığım bir mek- tupta, istemiyerek onları gücem dirdiğimi anladım. Nâzıme Hanım diyor ki: “Çalışan daktilograf hanimlar hak- | kında göstörmiş olduğunuz şefkate teşekkür ederiz, Fakat fikirlerinizi değiştirmek £şartile. Çünkü vaziyet tamamile düşündüğünüz gibi değildir. “Evet, genç kızların çoğu bir mecburiyet tahtında çok çalışıp ve bu çalışmalarına mukabil az para alarak ailelerine bakıyor, fakat emin olunuz ki (düşündüğünüz gibi) bu vaziyetteki genç kızlar katiyen işinde çalıştıkları erkeklerin zevk, eğlence ve ihtiras aleti olamaz ve değildirler. Bilâkis bunu kabul eden ve yapan genç kızlar ailesine bakmak için değil kendi zevklerini tatmin için çalışan kızlardır. Bunu ayirmanız lâzımdı. “Evine bakan ve erkek rolünü oymyan bir genç kız berhangi bir genç kız gibi şık yeyinmek İster. Çünkü, nede olsa, gençtir isteri Bunun için de kendi çalışarak kazan- dığı paranın ufak bir kısmını kendi süsüne ayırabilir. Sizin yazmış olduğunuz şık keli- mesi her halde fazla para sarfedile- rek yapılmış hakiki şıklık değil, az para sarfedilerek yapılınış fakat sade ve temiz yapılmış bir iş elbisesidir. İşte Çalışan genç kız (sizin dedi- giniz) erkeğin eylencesi ve ihtira aleti olmak için aym şersiti her ili tarafın da kabul etmesi lâzmdir. *Aksi takdirdö düşündüğünüz yanlış- tar., Eğer bu kızların çalıştığı yerin erkekleri bu şekle sokmıya icbar ediyorlarsa, elbet zavallı erkeklerin de daha yüksekleri yani âmirleri var. dır. Onlar işitirlerse asıl haysiyetini düşün meyen bu erkeklerin hakların. dan gelirler. Yeter ki kızlarımız kendi namuslarını muhafaza ederek çalış- sınlar, her şeye inanmasınlar, ve her Lai eyvallah demesinler. Her halde im gibi herkes te kabul eder ki ( Devamı 10 uncu sayfada ) Şimdi de galip taraf hergün yeni bir zafer eserini kaydetmekle dört yıl evvelki harekete muka- bele ediyordu. Mağlüplar mezbahaya sürük- lenir gibi sulh masalarına götürü lüyorlardı. Harp bitmiş, fakat dünya büs- bütün karışmıştı. Daha büyük neticeden evvel dahili bir kıyamın tesirile müda- deleden çekilen Rusya yeni bir idare şeklini kurmıya çalışıyordu. kurduğu bu yeni idare (proleterya) denilen amele sınıfını iş başına geçirmek siyasetini takip ettiği için başka (memleketlerde de revaç buluyordu. Galip devletler zaferin verdi- ği büyük askeri kudret arasında buna ehemmiyet vermiyorlardı. Topların lisanı susmakla be- raber tesiri el'an devam ediyordu. Bu karışıklık arasında Ameri- ka Cümhur Reisi Vilson ortaya iyi bir fikir atıverdi. Sözde siyasi teşekküller mil- letlerin kesafetine ve temayülüne göre kuvvet bulacaktı ve her milletin tarihine, varlığına hür- met edilecekti. Galip devletler ilk hamlede, belki de zafer neş'esile bu fikre ( Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: