31 Ağustos 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

31 Ağustos 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

H K li | HayvanMuayenesı Güçlükle Bıtırılmıştı Apik atıldı: — Ne dedin, ne dedin, hapls alâmeti mi olurdu? Aman cizerim vus ol, kodesi, hapisi araya karıştırma, © gibi yerleri ağzma #lacağına carmakçurdan, Cümbüş- ten, Üyatrodan, balozdan aç!. Kambur Nabi, muayeneye ve çeneye devamdaydı: — Şu kulakların miniminili- Yine, şu yele köklerinin fırça gi- biliğine de diyecek yok. NWalümu seniyeniz İri kulak ester ve mer- keplerde geroktir ; kelkül yele ise kıptiyan hergelelerine... Oh, vh, ayaklar da dnirel matlüpta; Üçü sekili, biri değil. Hafaza- nallah, dördü do sekili olaydı, tut kelin perçeminden... — Sırası ge- mişken — zikredeyim. — Memurini amllkiye — komisyonunlisi azasın dan ve rTütboi bâlü wicalinden Abdullah Cevdeti Bey merhum, bir tarihte böyle dört ayağı sekili bir araba beygiri alır. Huftası arabayı denize sürmez mi? Bi- yük Hanımın korkudan yüreğine inmez mi ? Vehbi Bey : (Elini biraz çabuk tot, acele et, vakit geçiyor!) diye musallat oluyor, kâtip Raif : (Ak- yamı ettik; Halbuki daha Tapha- | meye gideceğiz, fuyton alacağız!) | diyo yine kaş çatryor, Sulu Sezal | kendini göstermeden dübaracının Fesini öne itip öteye kaçıyor, Akif: (Bizim fes talimlidir, güverteli, | davlumbazlı Hir mal görünces | kendiliğinden kaşın üstüne yık- | dar. Şu kaşlık madama geçoorsa gıpın işi selâmı dayadı!) Derken cunbar Ahmet arkadaşına: — Şükrücüğüm diyordu, kurt dingilişi baa, hasırlıyı kap getir, bafur kazanı gibi yanıyorum. Nabi Efendinin ağeı işliyordu: —Eh, buna da peh peh!.. Sağ- rılar, yani bel ile İkıç araları da tatlı bir meyillikte; amudı fıkari- ler mütevarin. El'iyaztibillah, sağ- ! mıya gelmer; hemen / koyuver, yaylaya sal... İçilen konyaktan, —güneşten, faaliyetten, şakaklarından aşağı terler boşalıyordu, Varzma men- dilimi fesin altma koydu; sordu: — Ahmet Bey birader, cem- ya revişte, topük mopuk çalma- mur, gart gart yel yatmamız, ye- kuş çıkarken soluğanlığımız mo- luganlığımız iaşallah yoktur. AP.. | Şimdi de canbaz Ahmet fesini | yıktı: — Enlişte sen ne satıyor sun?. İstediğin yokuşa, istediğin inişe varalım; tims gidelim, Döt nal koşalım. — Topuk çalıdıklarımı, yel — yuttuklarını, — soluduklarını z karbacı vurap Güzha- nenin arkasını boyladım wm — wab- dırmayı çekerek... | Nabi Efendinin hayvan busu- | sundaki bu derece vakuüf ve malümatına hep şaşmışlardı. O- vada kaç kişli varsa. ağızları bir karış, koca kambura bakıyorlar, etrafımdekilerin bu hayretini gör- dükçe © büsbütün gayrete ge- Hyordur — Hele birazdan bir miktar terletirsek bir kat daha tenewvlir ederir. Malüm a beygir kızmı terleyince hamudun tcmas ettiği amuz başlarında, kolan kayışları- yanlarında, apış aralarında, Resimli TOMBUL MİRASYEDİ Yazanm Sermet Muhtar | sabun köpüilıı mamend köpük- çükler hasıl olur. Bir miktarcık dile dokundurumun. Az ekşim- traksa cins hayvandır. Şayet mart kokutmuş turşu gibi buruk ve kekremsi ise o beygirden kaç, zinhar yanına yaklaşıma. Yağızların kıçına doğru uza- narak sağdan sola el sallıyordu. Dübaracı kendini tutamadı: — İşte bu marifeti agnama- dim. Birine vükelâ eelâüm we | orsun, yoksam havada sinek av- loorsun? Kambur, köse sakalını avuç- Tıyarak, kahkaha attır — El'ârifi yekfili bil'işarel. Pilhakika, sinek avlıyorum azizim. Tzah etti: — 'l'ıııüıııhhı atın bir uişane- Si ide, sözüm — meclisten — dışam, kuyruğunun altındaki at sinek- leridir. Bumlardan bizini tutarsın. Lalibaliliğe gelmez, çökteyi yeyip kafayı dört bölük etmek hazır- dır ha, sineği yakalayıp kanadını nazarı — tetkikten geçirirsin. En ensebi — pertavsızn müracaattir. Kanatlardaki levin, samani ise korkma, say ata İiraları, levin yeşilimsi, daha doğrumu meftiye çalıyorsa kaç ondan. Zira muhbak- kak obeygir — fesmdi “em'a ile maulüldür. Ne yediği — yarar, nme içtiği. Batman batman arpa saman versen, şekerle, şarapla beslesen beş pura etmez. Üstelik üönüne gelen yerdede, teklifli teklifsiz, veriştirir. durur; arabanm nme ma- kaslarını bırakır, ne rım, ne seyis yerini,.. Mesirede isen kellifelli beylerin, sOslüptüdü hanımların istihzeaları, kahkaha- ları da cabası... Hazırun, küçük dillerini yut- muş gibi şaşkın şaşkın bakmır- larken, cambaz Ahmet — lâfını kesti: — Enişte, ae duruyorsun, şimdiden tezi yök, yukarıya İsti- dayı — Yani bir defa başladılar mı muntazaman ve bilâ inkıta devam ittiradın mü'yarıdır. Taaffün İse em'ayı rakika ve galizanın zaaf ve malüliyetine delildir. Dubaracı Apik: — Hey mübarek, bu ne hekim ağtı lâkerdalarl.. Meğerleyim dok- torlukta profesör İmişsin de habe- rimiz yokmuş... Boş vakit geçirme, bizim Horasancıyan Efendi #lem yavışa çık! Gderken Sulu Serzal yavaşça: — Ne soruyor, biliyor musun? dedi. Hi ı Rusyadaki Şporcularımız Yarın Buradalar IŞ il: :;ı!!ğ_i Cet n lğg lî İ t N gîi Hİ î f * küçi 1/0, 8/4 ile ikinel, Halil üçüncü.. metre kurbağalamağa (ki kadın girdi. serbeste dört kişi gürdi. Saffan 5 54/2 ile ildaci, İhsan dördüncü oldu. İki yüz metre kurbağalamaya dörk kdşi iştirak etti. Alp 3 9/2 İkânci, Adaan tapunu 2- 6 kaybetfik. 1500 metreye dört Hanım girdi. Leylâ Hanım ikimcl Cavldan Hanım tüçüncü oldu. İştirak eden dört Hanım arasındakl meşafe çök azdı. Güreşçiler Kiyeften hureketlerinde geciktiklerimden müsabakalear yapı- İrmadı. Bir eylül sabahı: kafilemiz ssat Gokuzda rihtımda olucaktır. ElNi Bini Reddetti Nevyork, 30 (A. A.)— Meşhur tenla oyuncusu olmuası için teklif edilen elli bin dolârı red- Pazar sünü sazt 20 de Gulata rıltımından — kalkacak. — Gidişte: Zonguldak, İnabolu, Ayancık, Sam- sun, Ünye, Ordu, Giresun, Tirebolu, Görele, Trabron ve Rizeye. Dönüşte bunlara Nâvetan, Of ve Sürmeneye uğrayacaktır. BANKA KÜMERÇİYALE iİTALYANA Sermuyesi Yiret İktiyat sakçesi », 580,000,000 Nerkezi idare: MILANO kagiltere, İsviçre, Avusturya, Maca- rittan, kıkoılwını Lehittan, — Romanya, gari Whenr, / Amerika C Zemuhiri » !ı)hılııl—ı Brezilya, Şik, Uruguny, —Arjantin, Pera, Ekvatör ve Kolumbiyada Alılyasyonlar iSTANBUL ŞUBE MERKEZiİ Calata Vaeyvodu caddesi Karaköy Palaa (Telef. 96X1 /278/4/1 ) : Alslemciyan hanırnda Telef. 2821, Beyoğlunda : İstiklâl saddeni Talaf, 1046.Kempiyo dairesi Borsada Telel. 1718. İZMİRDE ŞUBE *. A, KUTİEL Karaköy Topçular caddesi No, 33 l ea ' Bugünün Meselelerinden ] Türk Dili İçin .. (üğaç tarah 1 M üşleda) münevver neslin konuştuğu, yazdığı Türkçenin — temel taşı ol- muştur denebilir. Fakat onun (Milli mektep) programına da uy- gun düşmiyen (mefküre), (Enfüst), (Afaki) gibi bir takım garip ve tu- haf ıstılahlarını, kliışe kabilinden acayip bazı dümleciklerini bir ta- rafa koymak şartile.. ÇAli Canip), (Ömer 'Seyfettin) hep güzel yazdilar. (Faruk Nafiz) (Su da halkalar) mda Türkçenin nasıl tatl, sıcak, cana yakın bir dil olduğunu gösterdi. Türkçeyle ne kadar İnce ve nekadar büyük, derin duyuşların — işlenebileceğini anlattı. (Faruk Nafir) anıldıkça hatıra ana dilimizle yazılmış gü- zel vo büyük şeyler gelecektir. Nafiz), mili mektebin bir (Y_ Ziya), bu ince ve heyes canlı Türk _rlnh (Yanar dağlı her vakıt ruhumu tutuşturan — bir alev oldu. O, ne güzel türkçe, Türk fırasile me güzel bir. tablodur.. ( Refik ) ( memleket hikâyeleri İnde hem dilile hem de görtüşlerile Türktür, ( Orhan Seyfi ), hiç birinden gerl değildir. Çok incedir. ( Pe- yami Safa ) (Siyah beyaz hikâ- yeler Jinde çok temiz ve derli toplu bir türkçe kullandı. Onun ( Bayram hediyesi ) okadar milli- ki ne zaman okusam ağlarım. Onu bir dağın tepesinde bir ço- bana okusanız, anlar ve ağlar. Bir şehrin en münevverine söyleseniz anlar ve ağlar.. ( Peyami Safa)yı her eserinde, her yazısında kuv- vetli buldum. — Genç içinde «en fazla — kültürlülerden birisldir. Mantığı, duygüları ve görüşleri zekâmımı bileyen kültü- rile çok kuvvetlidir. ( Ercüment Ekremjin yaziları en güzel renk- lere boyanmış ipeklerden işlenme oya gibidir. Hele ( Meşhedi )si. (Aka Gündüz ), o başlı başına bir mekteptir. Eserlerini saymak bi- le zor. Hemen hepsi de Türk, hep- si de güzel, hepsi de yüksek... Ben (Türk kalbijni çok genç iken oku- dum. Bu eser, hâlâ varlığım Üze- rinde müessirdir. (Akajnın (Yarım Türkleri), — (Bozgun)ju bugünkü, yarınki ve öbürgünkü Türk genç- Tiğinin lli Kitapları sırasında | kalacaktır. Kalmaya değer, (Falih Rıfkıjnın hemen her ile.. (Bizim Akdeniz)i Türkçe lslüp bakımından nmümune kalacaktır. O her yazısında canlı ve diridir. (Reşat Nurijnin (Çalıkuşu) ve bütün eserleri (Milli mektep) in myrı ayrı çekilmiş birer zafer bay- | rağıdır. aa lurolsun » zaten onunla meşgul olmağa vakit bulamadım - fakat, dil bakımından ( Milif mektep) in şeflerinden — sayılmağa lâyıktır. O ana dilimizin neleri unlatmıya kadir olduğunu &n yüksek mer- Belki de en yükseğidir. yetçiliğim bir kat daha artıyor. Kuvvetleniyor. Çünkü Türkçenin yüksekliğini, — tadını — bilhassa (Nazım Hihmet ) in tadıyorum. Onun: Varsn otursun isteyenler dört du- vardan evinde Kartal kayalardan seyredelim biz: Kanıyan — gönüllerin. göğe vuran Mısraları, reugini. | kalbi Türk » için, | (Nazım Hikmet), fikirleri ne o- | Onun | için, komünist diyorlar! Olabilir. | Fakat ben onu okudukça milli- | şlirlerinde | Türk ıılmyıü İçin çarpanların des- tanı olacaktır. Olmuştur. bile.. Zaten bütün bugünkü işler böyle duyanın elile yapılmadı mı?. x Türk dill hakkındaki mütalea- larma nihayet werirken —mühim bir noktaya Tlişmek istiyorum. Ben bütün bunları bir edip salâhiyetile değli, bir edebiyat sever sıfatile yazmış ve söylemiş bulundum., Bütün mülâhazalarım sanat bakı- mile değil, bir milliyetçinin dileks leri diye telâkki edilmelidir. Gö- Füşlerim ancak bu bakımdan bir mana Fade edebilirler. Maamafih ediplerimiz yalnız büyük kırıtikle rl değil, kendilerini baştan 'başa okumuş bir karlin de koendilerin! nasıl okuduğunu, nasıl duyduğunu bilmek — istiyebllirler. — Böni de bu görümden anlamalıdırlar. Gündelik Bir gazetede Türk edebiyatını — etrafile — mütaleaya imkân olmadığından bu kadar- cıkla İktifa ediyorum. İsterdim ki yalnız bütün edebiyatımızı değli, onu asırlar içinde İngiliz, Franatz, Alman, İtalyan edebiyatının yü- Füyüşile de mukayese — edeyim. Böylelikle ne kadar geri kaldığı- miz açıkça anlaşılsın. ( Türk Ditş Kurultay ) larınm — çoke yerinde, çok Isabetli faaliyetleri bir kere daha tezahür etsin. Ne yazık buna ne zaman ne de imkân bulamadım. O kadar Ki başlı başiına en büyük Bir mek« tebimiz sayılması Ilâzım gelen (Mahmut Ekrem) in eserleri etra- fında dönmekliğim bile mümktin olmadı. Şunu söyleyebilirim l o (Nojat)ı İle (MiÜN mekteb) » (Edebiyati cedide) den çok ya- kındır. (Nojat) taki (Bir kuş) en güzel terkipsiz türkçeleri yas- lar - içinde — şakrıyor. (Be- nim divan edebiyatı)nda hay- ran olduğum şey kültür ve ahenk- Hr. Türkçemizle söylenecek şüir- Jerde bilhassa bu derece yüksek bir kültür ve ahengi görmeği ie- temek her Türkün hakkıdır. Bir Türkiye istiyoruz ki oruda herşey, dil, gönül, yer gök her şey ve herşey Türk olsun, yalnız Türklüğü söylesin.. — Son — Eski Zabtiye, Çatalçeşme vokağı, 95 STANBUL Gazetemizde — çıkan Ve resimlerin b&üı _—."ll Mahluz ve gazetemize nittir. ABONE FiATLARI Kurü;tur. Gelen cvrak Beri verilmez. Hânlardan Mes'uliyot alınmaz. Cevap için Mekluplara 10 k '?ııl ÜBVdıPuıı'ımdır gea

Bu sayıdan diğer sayfalar: