24 Eylül 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

24 Eylül 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

taa VAR seaaeeseasakasakeeaeneeezaseesesasasemesemer İki Ahbap Çavuşlar gi şaş ağ Sırıkla Palabiyık dişçi olmuşlar, bir diş tedavk Bir gün Hintli bir müş- teri geldi: “Hastamız var, gelir misiniz ?.,, dedi. ler. Fakat d insan değil, a fildi. hanesi açmışlardı. Hastalık Afacan, annesi ve babası Ulu- dağa çıktılar. Onlarla beraber birçok yolcular daha vardı. Bir aralik yolculardan biri karlı bir tepeden ayağı kayarak aşağı, karlı uçuruma düşmiye başladı. Afacan bağırdı: f — Eyvah, karlara düşüp has- talığa yakalanacak!,, Sıra Afacânn O teyzesi (o ölmüştü. O gün cehare (o kaldırlacaktı. Afacan cenazeye gitmek İstiyor, fakat babası almak istemiyordu. Babası küçük kardeşini götüre- || cekti. Afâçan ağlamıya başladı: — Küçük kardeşim daha dün iğ gitti. Şimdi sira bendel, Beraber hastaya gitti- — Mektep açılıyor, bunun hâlâ bisikletten — Elbette, dersler başlayınca mektepten kolay kaçmayı şimdiden öğreniyor. —enasareesesensesananazasaaeeeeeeeaeseeeasesea, vere Çöpbacak Hâdiye Bir Tren Seyahatinde a Çöpbacak trende seya- hat ediyordu. Öğle vakti trenin lokantasına girdi. Fakat garson bir türlü yemek getirmiyordu. Ya- nındaki adam ise çorba- sını yutuyordu. Birdenbire tren sarşıld sola çarpıldı ve adamin tabağındaki çorba Çöpb; cağın tabağına doldu. işi ağrıyan bir koskoca bir mi, Tercih ş Afacanı bir çocuk yakalad — Hani bana borcunu ve y cektin?. a — Ne borcu? 3 — 15 kuruş ödünç almıştın? — Ha, siz mi? 15 kuruş di | 20 kuruştu. — Peki öyle olsun. Hele ? on kuruş ver de, dünkü on kuru b başka sefer verirsin. Afacan başını salladı: — Olmaz, dedi. > — Nasıl olmaz!, ; — Ben doğru bir çocuğum, *. 20 kuruş vermeyi, on kuruş veğ”İ vermeye tercih ederim!.. r © Şairane v N Bir pervane bir başka pervam Dala & 1 ile konuştu: 2 iie | ve Dİ ş e — Eskiden her yerde mum üldiği İbi. z Gülü» yakarlardı. Ne şairane şeydi des”. gil mi? ; — Evet şairaneydi amma, teh- $ Nebat Yiyen Küçük bir çocuk, babasile beraber (o Afrika ormanlarını geziyordu. Fakat çocuğun tuhaf bir hastalığı vardı. Bu hastalık yüzünden çocuk hiç et yiyemezdi. Daima nebatla karnım doyurur- du. Bir gün yine (o babasile beraber ormanda gezerken, bir- denbire üzerlerine bir kaplan saldırdı. Çocuk kaçmıya başla- mmıştı. Kaplan arkasınden koşu- yordu. Çocuk başını korkuyla çevirmiş, bağrıyordu: — Bana ilişme, ben et yemem, ben yanlız nebat yerimi. Bana ilişmel. (ZE e KE EY — Bir daha böyle aksi yol- dan gidersen, bisikletin müsaade kâğıdını geri alırım... — Alamazsın !.. — Nasil alamam!. — Müsaade kâğıdım yok kil.. İsimler Eva kibar bir misafir gelmişti; | Hediye olarak ta | kâğıtlı bonbonlar| getirmişti. Afacanı ! yanına çağırdı: — Gel bakalım çocuğum, senin ismin nel, Afacan cevap vermedi. — Söyle ev lâdım,lamlat söy- lersen sana İki ! tane bonbon şe- keri vereceğim. | Afacan ismini — Pazarola | zade Afacan Gündoğdu.. & Afacan — Rakı kadehleri insanı öldürür, Emek iş e Arap — Namelâzım,, Babam swrahile içiyorl. © şeker isterimi, üm iy mama O balde seni tevkif ediyorum, likesi fazla idi! Tahta At Bir at, bir bahçe kenarından geçerken bir tahta ata rast geldi. Tahta at seslendi: — Merhaba: Nereye gidiyorsun? — Gezmeye! — Gel otur, bir az konuşalım. Oturup konuşmaya başladılar. Canlı at dedi ki: — Haberin var mı? Benim babam büyük at yarışlarının birnciliğini aldı. Tahta at güldü, dudak büktü: — Puhh, dedi. Ya benim büyük babam Truvalıların atı idi, ai benim sesimi ta- İ| onlarla beraber harbetti, Truvayı — Sesinizi kardeginiz, devret- || 814"! tiğiniz için kim bili ne kadar E Sümüklü Böcekler Kabuklu Sümüklü Böcek — Böyle çıplak gezmekten utanmiyor musun sen?.. — Oğlum, parmağını burnuna ; 4okma 1, — Gözüme mi sokayım anne?., amman sevinmişsinizdir... 25 lik e - —— Afacana an m İLİNİ 0 nesi yirmi ir beşlik verdi, çar- şıya o gönderdi. Fakat © Afacan yolda. niyetçiye rastgeldi. Niyet çeke çeke 25 ku- ruştan elinde dört buçuk ku- rug kaldı. Eve dönünce ağlama ğa başladı: — Senin ver- diğin 25 Ilgi dü- #&edüm annel. — Ne? 25 “| düşürdün o mü?. aramadın mi?. — Aradım fa- kat yalnız dört buçuk kuruşunu Bümuswü göcekler — Dur bakalım, senin yolunu kesmek mecburiyetindeyim. İka- metgâh tezkeren yok değil mi?., e in 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: