25 Kasım 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

25 Kasım 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dünya Hâdiseleri Dünyanın Başına- Bir İş Daha Çıkıyor Dünya nüfusu »un artışı, bütün milletler için orta- ya mühim bir mes- ele koymakta ve birçok âlmler bu mesele ile meş- gul olmaktadadırlar. Bu arada Alman mütehassıs âlimlerinden Henniğin de şayanı dikkat etüt- leri vardır. Bu zata göre dünyada her gün 50 bin çocuk doğmaktadır. Bu miktar senede 18 milyonu bu- luyor. 1930 da yapılmış bir umu- mi nüfus tahmini, bütün dünya nüfusunun 2 milyarı bulduğunu göstermiştir. Halbuki 19 uncu asrın başlan- gıcinda buna benzer yapılan tak- ribi bir hesap bütün dünyada bir milyar insan mevcut bulunduğunu tesbit etmişti. Bu esaslara göre yapılan başka sayımlardan anla- şiliyor. ki (2750)nla senede dün- yanın ümüm nüfusu sekiz milyarı bulacaktır. Halbuki bugünkü şe- rait allında bizim ihtiyar küre 6 milyardan fazla insanı barındıra- maz. Şu halde, 200 seneye kadar dünyamın karşısında bir de fazla nüfus meselesi çıkacaktır, * Çin ülkesinin Fukiyen vilâye- yetinde —Hvvelan G GÜ Viğalik Ha Xoabil şehri vardır. Bu- rada, asırlardan- beri mevcut bir adete göre ço- cuğu olmıyan kadınlar kocalarile beraber oturamazlar. Kısır kadın- lar, Çin âdetleri mucibince sene- nin yedinci ayının ancak yedinci günü kocalarile görüşebilirler. Bu şehirde öyle kadınlar vardır ki ömürlerini elemli bir - yalnızlık içinde geçirirler. Hvveian gençliği geçmiş senelerde, bu barbar âdete karşı birçok defalar isyan bayra- ğinı kaldırmışlardır. Hattâ — bun- dan on beş sena evvel, bu feci Adetin devrilmesini temin edici büyük bir hareket görüldü. Fakat şebrin ihtiyarları, mutaassıp İdare memurlarının yardımı İle bu İsyanı çabuk bastırdılar. Bu kötü âdeti protesto etmek Üzere geçenlerde dokuz Çinli kız, aralarında garip bir surette antlaştılar:ı Dokuzu da ayni şekilde giyindiler ve bir gece sahilde toplandılar. Ellerini we ayaklarını biribirine bağladılar ve denizden kendilerini ayıran yüksek duvarı atlayarak denize dıldılar. Ertesi sabah, sahilin kayalıklarında delik deşik — olan cesetlerini kayıkçılar buldu ve bunun Üzerine Merkezi Çin icra kumitesi, bu feci âdeti ortadan kaldırmıya karar verdi. Fakat bu karar, hâlâ bir karar halindedir. * Amerikanın Teksas vilâyetin- de kâin —Hous- ton şehri, dünya- pın yegâne kuş hastanesine malik olmakla iftihar duyar. Bu hasta- meyi Madam Marjory Shear is- minde bir kadın tesis etmiştir. Dünyanın en modern hasta- neleri kadar konforludur. Ame- liyat edilen kuşlar, tabit insanlar g bi klorofor.nla uyutulur. Hattâ bu bastanede, sesleri bozulmuş kuşların sesleri dahi tedavi edil- mektedir. Dünyanın Ü USsin Haliç Nasıl Doluyor?.. Eyüp ile Halıcıoğlunun Arası Dolunca, Istanbul Bir Göl Kazanacaktır!.. Halici Dolduranlardan Dört Şrey:r“Çöp, Yağmur Suları, Toprak Ve Kâğıthane Deresi..,, Zavallı Haliçter iki görüntüşe Eyüp önleri ve Kalafatçılar sahili Uzun zaman söylendi, yazıldı, çizildi. Sebeplerij arandı, tarandı, bakıldı, keşfedildi, #oruldu, soruş- turuldu, dertler dinlendi, deşildi, ha bugün, ha yarın, ha daha öbür gün oluyor, olacak, — yapılıyor, yapılacak, başlanıyor, başlana- cak dendi ve nihayet... Hayır, bilmece söylemiyorum, masal da anlatmıyorum., O ka- dar ciddiyim ki, yüzümü görse- niz, gülmekten vazgeçersiniz. Ma- sal olaa idi: “Onlar ermiş mura- dına...,, deyip keserdim. Fakat benim anlatmak İstediğim “Ho- llcin vaziyeti,, dir. Onun ma- cerasının da bir masaldan farkı ne7?. Desenize.. Bütün yukarda saydığım me- selelerde yalnız bir şey yapılmadı. O da Halicin asıl alâkadarların- dan soruşturmak... Ben bunu yaptım ve dinlediklerimi çok dikkate şayan buldum. * Kalafatçılarda 30 senedenberi çalışan Süleyman Efendi, beni sahile kadar getirdi: — Şu pisliği görüyorsunuz yal Sebzevattan tutun da, meyvaya, ete kadar hepsi burada,. Bir kere hergün süpürülen Karaköy, Köprü Eminönü göbreleri, zavallı bizim Halice akar. Iskelelerin, vapurla- rın, Balıkhanenin, — Meyvahoşun gübreleri de tamamlandı mı, bütün bu alay sakin sakia tâ Sütlüceye kadar sürüklenir.. Bir kere hesap et, bu karasular kaç senedenberi hep —bu gübreleri yutar.. Ben burada otuz senedenberi iİş görü- rüm. Hani bu Haliç benim beşi- ğim gibidir. Yirmi Beş sene evvel şu gördüğün çamurlu sahil epeyce yüksekti. Kenarlarında taşlar falan vardı. Fakat su toprağı yedikçe, yedi, yuttukça — yuttu, böylece deniz İçeri aktı, toprak kaydı. Inan olsun ki, on seneye varmez, Haliçten kayık bile geçiremeyiz.,, * Azapkapıyı geçin, biraz yü- rüyün, Kasımpaşaya doğru giden yoldan sola sapın. Karşınıza, yine | © hüzünlü halile Haliç çıkar. Sa- hilde birçok eski, köhne vapurlar vardır. Bu vapurlardan bazıları senelerdenberi burada yatarlar ve bazılarını da bekçiler bekler. Eski bir. gemici, bu sahilde bir kahve açmış. İşçi öğle paydosla- rında buraya doluyor. Kahveci Rıza Reis maksadımı anlayınca yüzüme dikkatle baktı: — Ha oni ne yapacan? Dedi, Yazacan mu?. Sonra bana şunları anlattı: — Halicin en derin yeri bu taraflarıdır. Tabit Karaköy köp- rüsünün arkasını hesaba katm- yorum, En geç buraları dolacak. Yağmur yağdı mı, maazallah yu- karılardan çamurlu bir su geliyor ki, sorma.. Hepsi de buraya akr- yor. Bütün Toepebaşının, Şişhane- nin, Dairenin çamurları hep bu- Halicin ihtiyar bekçisi: Unkapanı köprüsü rada.. Böyle olur da, bu deniz nasıl dolmaz? Ben buralarını er- kidenberi de bilirim. Nah, şu konarda büyük bir kaya vardı. Yukarıdan gelen bütün yağmur suları hep bu kayanın Üzerine dökülüyordu. Kaya yavaş yavaş kaymıya başladı. Bir sene Sam- suna sefer edip döndüğüm za- man, kayayı göremedim. Bizim reislerden biri, geceleyin kayanın gürültü ile kaybolduğunu söyledi. — Peki, buraların dolması, Uakapanı köprüsüne tesir edi- yor mu? — Etmez olur mu Beyim, el- batte.. Bir kere açılmak lâzım- geldiği zaman güç açılıyor. Ça- murlar su dubalarını birakmıyor, sonra sahil tarafında dubaların dipleri çamurun tesirile kambur- laşıyor. , »4 Meyvahoş — kabzımallarından birinin yanında çalışan bir arka- daş anlattı: — Beş sene sonra Halicin temizlenmesi, taranması artık su- ya düşer.. Neden?. Diye hayret etme.. Çönkü Haliç artık bir ba- taklık haüru alacak, o zaman da İstanbulu bir. sıtma derdidir. sa- racak. Bir kere bu bataklığı ku- rutmaktan başka çare kalmıyacak ki, o zaman ““Corne d'or,, diye beynelmilel olan Haliç, buradan tü Sütlüceye kadar iyi bir oto- mobil yarış yerl yahut bir stad- yom, bir Vellefendi çayırı gibi, at yarışlarına elverişli bir yer ola- eak. Belki de burada Istanbulun yegâne muntazam mahallelerinden birini yapacaklar. Alay ettiğimi sanma! Bu böyledir. Şu Mey- yahoş, Yemişi görüyor musun ?. Söz aramızda Halicin ölümüne bunlar sebep olacaklar. Bir kere her sabah burada ve Yemişte ne kadar süprüntü, üzüm yaprağı — ve dalları, küfelerden çıkan otlar, çürük — meyvalar, kâğıtlar varsa, hepsi Halice dö- külüyor. Belediye bunu birkaç Üefa menetti. Fakat çöp atacak blr yer yok kl.. Geçenlerde Tekir- T dağından meyva yüklü bir taka geldi, sabile yanaştı, — yükünü boşalttı, gitmek iİstedi, ne gezer. Tâ çamura saplanmıştı., Günlerce uğraştılar)da, kurtarabildiler. Sana bir şey söyliyeyim mi?. Halici kurtaracak yegâne şey, rıhtımdır.,, * Geçenlerde Eyübe gitmiştim. Belki siz de bilirsiniz. lakele ya- nında bahçeli bir kahve vardır. Orada bir münasebetle bu mes- eleyi iki eski Eyüplü mütekaide sordum. Biri 320 kaptanlarından biri, ihtiyar elile karşı Halıcıoğlu taraflarındaki — toprak — sahayı gösterdi : — 30 sene evvel bu toprak yoktu. Yani anlayacağınız toprak denize doğru genişliyor. Buraslle ora arasındaki mesafeyi görüyor- sunuz. Haliç vapurları en ziyade buradan korkar. Maazallah yanı- hp te muayyen noktadan biraz konara gelseler. derhal çamura saplanırlar. Eh, ömrümüz varsa, belki görürüz. Birgün gelecek Eyüp ile karşı taraf artık adam- akıllı birleşecek ve Sütlüce, Kâ- ğgitbane tarafı bir Göl hâline g- tecek. Evet o zaman buradan kar- Kari Mektupları Nıksardan İki Temenni 1 — Kazamırzda 3senedenberl eczane yoktur. Kasabanın 7 bin nüfusu vardır. Bir eczaneyi mü- kemmelen idare edebilir. Bir eczane İhtiyacı da çok fazladır. Burada — bir eczane tesisi için alâkadarların nazarı - dikkatini celbetmeniz rica olunur. 2 — Kazanın dış yollarla bir- leşen ana caddesi pek bozuktur. Belediyemiz çok çalışkandır. ve kasabanın başlıca — ihtiyaçlarını karşılamıya — uğraşmaktadır. Bu meyanda bu bozuk — caddeyi de tamir ettirmesini rica ederim, Niksar: A. Ziver Sivasta Zeynel ustay Eğer iftiraya uğradınızsa müf- teri hakkında Ceza mahkemesinde bir dava açabilirsiniz. * Pangaltıda Osmanbeyde Erzincanli Bekir efendiye: n Ihbarınız çok mühimdir, Bir istida ile Dahiliye Vekâletine müracaat ediniz, alâkadarlar hak» kında derhal takibat yaparlar efendim. x* Tarsusta terzi Ahmet Efendiye, Yazıp — gönderdiğiniz. beyit Ziya Paşanındır efendim, * Kiliste Süreyya Efendiyet Bahsettiğiniz mecmuaların hepsi Istanbulda Ankara cadde- vindedir. Fiatları 7,5 ve 10 ku- ruştur. efendim, - LA aa Bir nakliyat şirketi hakkında mek- tup gönderen komisyoncu — Onman Fehmi Beye * Sarih adresinizi — gönderme- dikçe mektübunuzun nazarı dik- kate alınması mümkün değildir efondim, . * Adapazarı — Karakamış köyünden İbrahim Ağayas Çalıştığınız günlere ait yevmk yelerinizi vermediklerinde dolayı sulh mahkemesine gidip hakkınızı arayabilirsiniz. — Çalıştığınızı ve yevmiyenizi — almadığınızı İspat ederseniz — hakkınızı — alırsınız efendim. —a şıya da, bir kara yolu olacak. — Sizce Halicin dolmasına yegâne sebep nedir?. — Bakımsızlık.. — Kayıtsızlık., Bit kere Halice çöp atılmasım şiddetle menetmelidir. Sonra rih- tımla bile — taşla kumla sahili kuşatmak lâzım. Yağmur sularının Halice dökül meşine mani olmalıdır. Kâğıthane deresi Üzerinde çamurun ve top- rağın akınlarına mâni olmalidır. Ihtiyar mütekait elile, Küğıt« hane ve Sütlüce önlerindeki kü- çük toprak kabarcıklarını göz- terdi : — Işte bunlar hep dereden kopup gelen topraklar. Vapur ıı't'ı)kp Sütlüceden ileri gidemexz oldu. Bir gün göreceksiniz ki, .Eyübe de yamıyacak. Her- n penceremin önünden şöyle bakarım da, şöyle düşünürüm : “Hey Yarabbimi. Sen bize böyle güzel bir deniz verdin de kıymetini bilmiyoruz.. Hiç olmaz- sa, ben yaşarken bu denizciğin ölümünü gösterme, ,, Ihtiyar mütekait ilâve etti: — Gün olmaz ki, şu yakınla- rımızda bir mavnanın, bir motö- rün, bir takanın pervanesi çamu- ra saplanmasın. Hatırlayorsunuz a, geçen sene işte şu boğazcıkta ilr mavna batmıştı da, vapurlar geçememişti. ,, »

Bu sayıdan diğer sayfalar: