27 Kasım 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

27 Kasım 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dün gece radyomu açtım; uzun, kısa dalga çizgileri üstünde dola- şiyorum. 368.6 dan bir türkü, 364.5 ten bir keman, 356.7den bir opera sesi geliyor. Bütün Avrupa düğmemin ucuna bağlıdır: Bir çevirişte Londradan Mosko- vaya, Bükreşten Barslona sıçrıyo- rum. Özenç içimi bir acı gibi yakıyor: — Ya bizim sesimiz? Diye düşünüyorum. Bir aralık 400 ile 500 dalga- ları arasında yumuşak, yapışık, dolu bir gırtlak sesi geldi: Mısır! Şimdi onu bir yabancı kulağı ile dinliyorum. Mısır çizgisinden tirnak ucu kadar ayrılırsanız, Vi- yana'yı buluyorsunuz. Bir düğme dönüşünde bir çağ değişiyor. İrkilip durdum: Daha geçen Sa de sesimiz bu değil mi i Şimdi onu bir yabancı kulağı ile dinlerken anlıyorum: Kim bi- lir yıllardanberi kaç bin radyo düşkünü, Istanbul çizgisini atlar- larken, yüzünü nasıl buruşturmuş- tur? Gazetelerinde övülen yeni türk kültürünün bu adamlar için nu- marası, 1039 du, 1639, ağzından gazeli, elinden udu bıraktı, Yeni çalgımız henliz toy ise de, gülünç sayılmaz. Ancak, gelecek yıllarda, 1639, Yakınşark - seslerinin üstünden, ulusal sesler arasına, Türk sesini katmalıdır. Yeni müziği kendi özelliğimizle soylaştırmalıyız. Yapıda olduğu gibi, müzikte de batı kültürünü yalnız kuralla- rını alacağız: Ondan sonra, güç olan, yaradış geliyor. Nasıl Alman sesi İta sesinden ayrılıyorsa, Törk sesi de bütün ulusların ses lerinden ayrılacaktır. Bizans #a- unda bunu yapmıştık: o Türk, Arap, Rum, Fars için yöndem bir, ancak, ötekiler gibi, Osmanlı sesi de başka idi. Müzikte yaratıcılığın çok zor olduğunu da unutmamalıyız. Ufak örneklerden başlamalıyız. Opsraye sıra gelinceye kadar, sarp, uzun, dolaşık yollardan geçeceğir. Şim- dilik operayı dinlemeyi öğren- mek bile ağırlığı azımsanmıyatak olan bir iştir. Ilkin kolay havaları iyi Törk- çeye çevirmek (denemelerinde bulunmalıyız. Oo Şimdiye (Okadar böyle çecirmelerde söze özenil memiştir: Yersiz uzamalar, bilgisiz parçalanmalar Türkçeyi, bir frenk söylüyor gibi, yabancılaştırıyor; kulağımız bu ses dalgalarını geri atıyor, İlk tutum, ne kadar iyi tartılır, tasarlanırsa, İş okadar ça- buk yürür. © - Hâkimiyeti Milliye- den Bir Konferans Paris E'çimiz “Atatürk,, ün Yüceliklerini Anlattı Nans: (Fransada) 26 — Tedri- sat birliği tarafından verilen kon- feransa başkanlık eden Türkiye büyük elçisi Suat Bey “Kemal Ata Türk, ün Türk milletinin yardımı ile, işitilmemiş derecede geniş bir sosyal inkilâp yapmış, bütün bir milletin ruhunu, zibniye- tini, ahlâk ve âdatını değiştirmiş olduğumu söyliyerek Müşarünileyhi - Suat Bey, Kemal Atatürkün ökonomik inkılâbı da gerçekleştire- esğini sözlerine eklemiştir. Büyük elçi, demiş me z ii anin sıyasası, esas İtibarile imi Kin severdir.., Ruhani Kisveler Hakkında Ankara, 26 — Hükümet, ru- hani kisve'erin mabetlerden başka erlerde giyilmemeleri hakkında illet Mec.sine bir Kanun Lâyi- hası vermiş'ir. Lâyiha börjimbe günü görüşülecektir Resimli Makale Hani aramızda her şeye boranlarım sokan ukalâ tipler, bep para verip söy- lettiğiniz halde on para ile susturama" dığımız llkırdı benirgi vardır. lardan sakınınız. Anlayış'arı kıttır. Bunn mukabil çeneleri çok kuvvetlidir. Mar- baba demeden lâkırdıya başlayıp her aidanmaktan kurtulmak içla bu gib / lerden uzak durunuz. > "SON TELGRAF HABERLERİ Artık Paşa, Bey, Efendi, Ağa Ve Haz- retleri Kelimeleri Kullanılmıyacak Yeni Kanun İle Vatandaşlar Arasında Sınıf Farkı Kaldırıldı Ankara, 26 (A. A.) — Mec lisin bugünkü içtimamda Dahiliye Bakanı Şükrü Kaya hükümetimi- zin büyük inkılâbımıza uygun bir değerde olarak İnkap ve ünvan ların kaldırılması için teklif ettiği kanun lâyihasının omüzekeresini | istemiştir. Kanun ruznameyo alınarak müzekeresine başlanmış ve bu veslin ile söz alan Besim Atalay Be; iler: sürülen kanuni teklifi kutlamıştır. Kanunun heyeti umu- miyesi (üzerinde (o müzakereden sonra maddelere geçilmiş ve teklif edilen kanuna ağa ke- limesinin dahil olup olmadığı hak- kında sorulan suale Dahiliye Em cümeni mazbata muharriri Şükrü, “ağe da bir Onvan (o olması dolayısile kaldırılmasına hükümetle beraber encümen de muvafakat ediyor,, demiştir. Kadın, erkek bazı isimlerin Ismet, Iffet, Hikmet gibi erkek- lerle müşterek olduğunu bunların nasıl ayırt edileceğini soran Te- kirdağ meb'usu Celâl Nuriye ce- vap olarak Dahiliye Bakanı ka- nunun esbabı mucibesini okuya- cağını söylemiştir. Kanunun esbabı mucibesinde bülâsaten şöyle denilmekte idi: Türk inkılâbının en açık özeli (vasfı) demokratik olmasındadır. Türk tarihinin ilk çağlarında milletin fertleri arasında hiçbir fark yoktu. Göze görünen mevki ve makam farkları herkesin uhdesine verilen Gelişigüzel (o isimlerin önüne konulan kâh tevkiri, kâh tahkiri, kâh istihzayı tazammun eden ağa, efendi,bey,beyefendi,paşa,hazretleri Yına arkadaşlırdan birinin gürsya geç riyoruz : “Taksim âbidesinin çevresindeki dığı sıralarda yeni lundan birkaç yıl evvsl bir yan yozarık çiçekliğin ört sına düşen koakoca bir demir telgraf direğ'nin bu güzel bahçeyi ç'rkinleştirdiğinden şikâyet etmiş, hattâ bunun birde resmini koymuşlak.. O zamun yaptığım 2 t.hkikitta da bu iiçin bütçeye 4STER İNAN İSTER INANMAJ X Jİ münist teşekküller kapatılmıştır. miştir.Feriklerin derecelerine alt ta- gibi tabirlerin artık Türk camlası vasıflarından kaldırılması içtimat inkılâbın zaruretlerinden olmuştur. Bununla beraber türkler hu- susl muhabere ve muhaverelerde bir kimseye ve cemaata hita, ederken adın önünde gelme! şartile erkeğe, ere yani er kişiye bay, kadına da bayan diye bitap wdebilirler. Bu tabirler öz türk- çedir ve türklerin ilk devirle- rinde kullanılmıştır. Tefevvuk ve imtiyaz ifade etmez. Diğer ya- bancı memleketlerde her memle- ketin kendi dilile adları önünde kullanılan tabirler gibidir. Türkiye cumuriyeti askeri ve mülki ve ruhani rütbe ve paye- leri filen ortadan kaldırmışsa da nihayet bu ilga bir taamülden ibaretti. Kanuni müeyyidesi yoktu kanunda ikinci madde bunun için konmuştur. Muharebe meydanlarında ka- zanılmış omadalyalardan O başka nişan ve madalya taşınmıyacaktır. Askeri rütbe ve unvanlar da kaldırılmıştır. Liva ve Feriklere ve birinci Feriklere (General) ve Müşürlere (o ( Mareşal) denmesi zaruri görülmüş ve bu zaruret kanunun maddesi ile teyit edil Bulgar Trakya Cemiyeti Kongre Yapıyormuş Sofyadan bildirildiğine göre, Bulgar hükümeti evvelce yasak ettiş olduju Trakya Cemiyeti kongresinin 9 ve 10 Kânunuevve'de Sofyada toplanmasına iziojvermi çim mama. OİSTER İNAN iSTER İNANMA! bir: müş hedesini ufak bahçe yapıl Mmucitince, !Vekilier Heyetinin tasci! bir pars konduğunu kalkınadı, ka'kmıdı, sevinçis gördük ki; direği kal iniyorlar... Biz 'e iş yapı'msz coğil ir. Yap r. Lâ'ia kır! siye istizim, derken *, müsv :t, beyz Cyin- ceye kader yılar geçer... So'un a işçik r, ç kar mma işte bu bir telge;f direğin yer battâ darbimesel eki alh ay wü deli de fersuh. fers h geçerek belki sit. ylüa çkar...,, birlerle mülâzım, kaymakam ve miralay tabirlerinin iel ise Ali Askeri Şüraca tesbit edilerek lera Vekilleri heyetince tasdik edilmesi Ne n kabul edilmi <i daha muv görülmi ve cihet kanunda b EMİŞ tir. Ziya Gevher (Çanakkale) ve Tarık Us(Trabzon) bu esbabı mu- cibe okunduktan sonra bazı sw- aller sormuşlar, Dahiliye bakanlığından cevap almışlardır. Maddeler üzerinde yapılan uzun ve hararetli müzakerelerden sonra kanunun heyetiumumiyesi şöyle kabul edilmiştir: Birinci madde: Ağa, hacı, hafız, hoca, molla, efendi, bey beyefendi, paşa, hanım, hanım- efendi ve hazretleri gibi laka; ve ünvanlar kaldırılmıştır. Erke! ve kadın vatandaşlar kanunun karşısında ve resmi belgelerde yalnız adlarile anılırlar. Ikinci madde: Sivil ve resmi nişanlar ve madalyalar kaldırı mıştır. Va bu nişan ve madalya- lerin kullanılması yasaktır. Harp madalyaları bundan müstesnadır. Türkier yabancı devlet nişanları da taşıyamazlar. Üçürcü madde; Askeri rütbe- lerde adın başına gelmek üzere kara ve havada Müşirlere Mareşal, birinci Ferik, Ferik ve livalara General, devizde birinci Ferik, ferik ve Livalara Amiral denilir, Generalların ve Amira'ların derecelerin gösteren ünvanlarla deniz Müşürleri 'ünvanlarının ve diğer askeri rütbelerin karşılık- ları âli askeri şürası kararı ve icra ilekonulur öğrenmiştik. Fakat © “direk kalkan dydı.: İki gün evvel veğştr mei giti Sözün Kısası Bir Yıldönümü Üzerinde. AE Önce inanmak (istemedim. Yanlışlık olacak, dedim. Sonra baktım, anlatan us.u tanınmış, dediğini bilir, bir Arap gâzetesi- dir. Bilir misiniz ne olmuş? “Araplar, büyük savaşta Or manlı idaresine Obaş kaldırıp Türklerden © ayrıldıkları günün yıl: dönümünü büyük © kıvançla kutlulamışlar, bayram yapmışlar, şenlik yapmışlar, “nutuk, söy- lemişler. Olabilir deyip geçebiliriz. Fa- kat Araplar, Türklerden ayrıldık- lari günü 18 Ikinci Teşrin olarak kütüklerine yazmışlar, gerçekten ayrılışın ögün olduğunu nereden bulup çıkardıklarını tâsa etmez misiniz? Benim bildiğim, yürekler eski kurunun hiç bir gününde birleş- miş değildi, Yavuz Sultan Selimin yolunu yanlış seçtiği gün başlıyan beylik birliğinin sarsılması ise büyük savaşın sonuna gelmez, başındadır. Türk ordusu daha lik günde kendisini bir düşman çev- resi içinde buldu. Son gününe kadar hem önünü, hem de arka- sın düşündü. o Gazinin ( Halep ) ten ayrıldığı günün hikâyesini okuyunuz. Yo- lumuzu önümüzden gelen düşma- na karşı değil, içimizden çıkanlar arasından açtık. Ne gün birleşti- ğimizi biliyoruz, ne gün ayrıldı. ğımızı söylemek güçtür. * Dar düşünmiyelim. Arapların kendi kendilerine kalmak için kıvranmalarında kınanacak birşey yoktur, savaşlarının vardığı bitimi kutlulamaları işinde ise durulabi- lir, biraz kendi kendilerini aldat- tıkları da söylenebi! sola geçmenin olup olmadığını hesap etmek zor olmamalıdır. * Bana öyle geliyor ki a; gününü kutlulamak daha ee bize düşer. Bir savaşta bir buvu- nu (1) yetiren (2) adamın övün mesi gülünçtür. Fakat yiten bu- vun kangren olmuş ise adamın kendisini kârlı görmekte kerti (3) saklanamaz. Kaldı ki, elimizden giden sahici buvunumuz da de di. Fazla yük olan bir ekti, ip gidince kurumuş dalları kesilen ağaç bafifedi, serpilip yükseldi. Eski Türkiye ile yenisi» nin gücünü karşılaştırıp aradaki ayırda bakınız! * Her ne İse geçen yeçmiştir. Biz şimdi bir çatı altında geçine- mezken ayrılınca dost olan kar- deşlere benzeriz. O çatının altın- da biribirimize tırnak gösteriyor- duk, şimdi el uzatmakta engel kalmamıştır, diyelim. * 1 — Buvun: Uzuv. 2 — Yetirmek: Kaybetmek, 2 — Kerti: Hak. Galatasaray Ve Fener- bahçe Karşılaşiyor Bu cuma Taksim stadyonunda Galatasaray ile Fenerbahçe takım- ları lik maçı olarak karşlaşacak- lardır. : D plomasız Elektrikçiler Elektrik ( tesisatçıları (o Nafa Bakanlığı Şrketler Komiserliğin- de imtinan edilmektedir. Diplo- masız olanlar tesisat yapamıya- caklardır. Metr Salem Tekrar Muha- “ keme Edilecek Ankara, 6 — Rüşvet suçlu- ları Metr Salem ve Faraci Efen- diler hakkında Ankara Mahke- mesince verlen karar temyizde nakzediliriştir. i Romanyada Komünistlik Yasık Edildi Bükreş, 26 (A.A.) — Romanya Komünist Fırkası ve diğer Ko-

Bu sayıdan diğer sayfalar: