27 Kasım 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

27 Kasım 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İTTİHAT .. TERAKKİ Nasıl Doğdu?.. 6 inci kısıra No 121 Her hakkı mahfuzdur. Ziya Şakir u Mahsulâtının Çoğu Alman Ve Avusturyalıların Eline Geçiyord Fakat.. Cenk ve cidalin en korkunç ve en acıklı sahneleri cephe gerilerilerinde vukua ge- liyordu. Açlık ve yokşulluk her tarafı sarmıştı. Anadolu, sefaletin büyük ıstırapları altında bunal- mıştı. İstanbulda yaşamak, ta- hammül edilmez bir İşkence ha- lini almıştı... Anadoluda, hayat ve ziraat, kâmilen felce uğramıştı. Yalnız — tarlaların değil; evlerin kapılarını bile yabani otlar kap- lamıştı. Halk, hudutlara toplan- mış.. Köyler, 1ssız. ve viran kak mıştı. Her felâkete derin bir iman ve tevekkülle göğüs geren Ana- dolu hadınları, çocuklarını sırtla- rına bağlıyorlar; yaz güneşinin cehennemi harareti altında tarla- sında çalışıyorlar, “Tek — kalan öküzlerinin yanına bizzat koğulu- yorlar; böylece hem kendilerine bir lokma ekmek — tedarikine, hem de hudutlardaki askerin gıda ve hayatanı temine uğraşıyorlardı. Bin mihnet ve meşakkala elde ettikleri mahsulâtı sırtlarına yük- leniyorlar, yine bin mihnet ve me- şakkatla şebirlere, ticaret mer- kezlerine, depolara taşıyorlar, Ve artık ondan sonra — neler olup bittiğini düşünmeden yine köyle- rine dönerek kendi - sefaletlerile başbaşa kalıyorlardı, Bu suretle elde Anadolu — mahsulâtının hemen dörlte — üçü, - Alman ve Avusturyalıların ellerine geçiyor, zavallı — Türkün — hakkıhayatına zerre kadar ebemmiyet verilmi- yordu. Kabataşta Almanlar tara- fından bir müessese teşkil edilmişti. Anadolunun en ücra köşelerine kadar buradan adamlar gönderi- liyor; tavuklar, kazlar, ördekler getiriliyor. Bu müessesede kesilip tuzlandıktan — sonra Almanyaya sevkediliyordu. Bu yoksulluğun en büyük sıkmtısını Istanbal halkı çekiyordu. Evvelâ, ekmek teda- riki için vesika usulü ittihaz edik mişti. Tik zamanlarda az çok mü- #sit şerait altında cereyan eden bu usul gittikçe müşkülât kesbet- mişti. Nihayet fırınların önü, bir mücadele sahnesi haline golmişti. Sonraları bu vesika usulü gar, şeker ve saire gibi en tabli ihti- yaçlara kadar — teşmil edilmişti. Fakat bu wsulün bir türlü tanzim edilememesi, bu basit İşte bile hak ve adalet gösterilememesi halkın büyük bir zümresini açlığa ve safalete mahküm ediyor; İs- tanbul sokaklarında rengi solmuş, kanı kurumuş bir zümrenin me- calsiz adımlarla sürüklenerek ha- yat kavgası arkasından koştuğu görülüyordu. — Birçok — kimse- ler (Sakarin) in şeker ihtiyacını defettiğine zahip oldukları için, bu müthiş zebiri Istimal etmiye başlamışlardı. Bazıları da idrarın lâmbalarda petrol gibi yanabilece» ğinl işitmişler; bunun tecrübesine girişmişlerdi. — Filhakika — içret istimal eden adamların -İdran, lâmbada yakıldığı zaman bir müddet solgun ve cılız bir ışık verdiği anlaşılmıştı. Bu tecrübede kazamlan — muvaffakıyet, derhal bir çığır açmıştı. Artık sarhoşların idrarları — şişelerde — biriktirilyor; edilebilen hemen 2 7-11- 94 Meşhur Bulgar bombacısı (Tüfekçiyef) ile Enver paşanın sarayında bir mülâkat bu müstekreh mayi, mahalle aralarında kıymetli bir nesne gibi tedavlil ediyordu. Halkın mühim bir ekseriyeti bu korkünç sefaletin stırapları içinde yuvarlanıp giderken; küçük bir zümre de;” aklın ve hayalin, insanlık şefkat ve mürüvvetinin idrak ve ihata edemiyeceği bir sefahet içinde yaşıyordu. Ve bu bahtiyar zümreye de, (Harp zen- ginleri ) deniliyordu?. — Bunlar, hangi Allahın kulu idiler?. Bu imtiyazlı mertebeye hangi vasıta- larla ve ne süretle ermiştiler ? Kucak kucak kazandıkları parayı, har vurup harman savuruyorlardı. Fakat bu paraları, nereden ve nasıl kazanıyorlardı?. Bu sunlin cevabıni. vermeden evvel, o za- manın iktısadi vaziyeti hakkında arzedeceğimiz kısa bir malümat, vaziyeti karilerimizin nazarında daha iyi canlandıracaktır. Daha seferberlik başlar baş- lamaz, çarçabuk zengin olmak isteyen birtakım açık gözlerin de faaliyete geçtiklerini evvelce ar- zetmiştik. Bu esnada, ticarek ve iktısadiyatı millileştirmek gayesini takip eden İttihat ve Terakki cemiyeti merkezi umumisi, bu müteşebbisleri teşvik ve teşci etmiş... Lâkin —bunların takip edecekleri yolları ilmi bir şekilde tesbit ederek iktısadi bir nizam ve program vücuda getirmemişti, Ortaya atilanların ekserisi, yine türkün gayri unsurlara mensup bulunuyorlar.. Fakat bunlar biz- zet görünmiyerek türklerden ken- dilerine uygun gelen birer maske buluyorlar, bunları ileri sürüyor- lardı... Harp başladıktan sonra deniz yolları kapanmış.. Ticaretin usul ve şekilleri büsbütün başka bir macara almıştı. Hele küçük sermayedarlar için artık şerait, büsbütün ağırlaşmıştı. Meşrutiye- tin ilânından sonra varını yoğunu bir araya getirerek - hakikaten necip bir gaye ile - ticaret mes- lekine sülük edenler, bu ağır şeraite mukavemet — edememip ler; ince düşünenler, Ülk zararlar- da rlc'at ederek bir dereceye kadar kendilerini kurtarabilmiş- lerdi. Gözü daha pek olanlar ise, bu kasırganın çabuk geçeceğini zannetmişler;-neticede kârlı çıka- mız, Derlerken: bu buhran müca- delesinde mahvolup gitmişlerdi.. ( Arkası var ) Saçlarınız dökülüyor mu ? Hemen dökülmesine mani olunuz., KANZUK EĞZANESİ müstahzaratından (KOMOGENE) saçların / dökülmesine ve kepeklenmesine mani olur. ( KOMOGENE ) saçların köklerini kuvvetlendirir. ve besler. Lâtif kokulu bir saç losyonudur. Eczanelerde ve ıtriyat mağazalarında arayınız.. Öksüremnlere: UKANZUK ECZANESi müstahzaratından : Pelesenkli KANZUÜUK KATRAN : HULASAS[... Daima bunu kullanınız. Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü? SATİE DAVET Hanımefendi, Teslsatı Elektrikiye Şirketi Taksimde dalimi Elektrik sergis'nde 28 2 incl Teşrin Çarşamba günü saat 15 te verilecek olan Elektrikle yemek ve pasta pişirme dersine sizi davet eder. SATIE (5194) — ADana BiRikTiREN RAHAT-EDER KAŞE NEOKALMİNA Grip - Nevralji - Baş ve Diş ağrıları - Artritiz.a - Romatizma

Bu sayıdan diğer sayfalar: