8 Mayıs 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

8 Mayıs 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA | SMANLI SALTANATI GÖÇERKEN| (Mütareke devrinin tarihi ) Her hâkkı mahfuzdur. M Yazan: Zigya Şakir No, 17 “B/S5 Osmanlı Saltanatının Son Sultanı Bü- yük Bir Gaflet Ve Hissizlik Içindeydi Ve artık, hakiki çehresini riyâsıtca göstermiş oluyordu. Milt gayesini tatmin etmek | için her çareye baş vuranların hareketlerini mazur görmek İcap ettiği cihetle, gerek Emancoelidi Efendinin tercliman olduğu hissi- yatı ve gerek patrikhanenin resmi İsamı olan ( Eklisiya ) gazetesin- deki neşriyatı, çok görmemek lâzım geliyordu. Ve.. Şimdi asıl korkunç ve hakiki facin, başka noktalarda göre çarpıyordu. Meselâ.. O esnada âdeta (sarayımn timsali) addedilen damat Ferit paşa, bu (megaloidea) c- larla pek sıkı bir. rabıta ve samimiyet — besliyor; ve hattâ, (Osmanlı hukümeti) namına akte- dilecek müzakereye, bu gizli siyasetin yegâne kaynağı olan patrikhanenin başkâtibi - ve bu muzlim mefkürenin en hararetli Mürevvici olan - Kara Teodorl Efendi ile birlikte gitmek istiyordu. Ve sonra.. Kendilerini, göç- meğe başlayan (Osmanlı saltanatı) Din en tabil mirasçımı addeden ve bunu da en açık ve pervasız bir lisanla söyleyenler karşısında, (Osmanlı saltanatmın son Sultamı) da, büyük bir gaflet ve hissizlik Rösteriyordu. Bunun en bariz ve en acıklı delili de şu idi. O sra- da Rum patriği ( Yermanos ET. ) İştifa etmiş, yorine (Bursa Metro- polidi Droos Ef.) intihap edik Mmişti. Memuriytini tasdik ettir- Mek için saraya giden bu zata tmsalsiz bir hüsnükabul gösteren Padişah, kendisile (sureti husu- tiye) de de bir mülâkat icra et- Miş ve aynen şu Gsözleri söyle- Mişti: — Rum milletine karşı dalma hüsmütevecclih ve muhabbet bes- leim. Bu hissiyatımın, vasıtanızla bütün Rum milletine ilânımı rica &derim. (Fatih) in bu bedbaht hafidine ılrıı. patrik kaymakamı efendinin de süretle mükabele ettiğini ve e Ccevap verdiğini bilmiyoruz. Fakat ayni günde - mahza, rer Hiyetin icap ettirdiği bir mecbu- Tİyetle - Meclisi mebusan- riyaseti | Bakamına giden bu zat ile meclis Telsi Halil Bey arasında göyle bir ı'Mluıını geçmişti: Halil Bey — Şu sırada bütün Anasırın ve bilhassa Rum unsu- Tunun hükümete muaveneti lâzım- - Hiç şüphesiz ki zatıâlileri bu yardımı temin buyuracıklardır. Patrik— Rum milleti, son sene- lerde pek çok mağdur olmuştur. M tihetle, şu müşkül zamanlar- » bizim elimizden dua ve te- attan başka bir şey ge- hez, Birkaç saat evvel, padişahın 'Hııdlğl safderanane — cemi- karşı, ne tok ve ne acı bir ukabelel.. * ı’ltlıılı, her cephede kuvvet- kefek istiyor, âdeta, (mutlakiyet) rı hissediliyordu. Teşrini- lin 29 ncu günü Meclisiâyan Ahmet Rıza bey, divanı '_."Cllu beraber huzuru hüma- kabul — buyurulduklarından rken: — Zatı şahane; makâadı hü- l mayunlarının, devlet ve milletin selâmet ve saadeti merkezinde olduğuna Âyan heyetinin mutmain olmalarını ferman buyuruyorlar, Diye tamtıraklı bir nutuk irat ettiği gibi, damat Ferit paşa da şu sözleri söylemişti: — Bu memlekette — yeniden ILtihapla yeni bir meclis yapılın: cıya kadar, hiçbir hükümet ken- dini, arzuyu milletin Icraatı adde- | demez. Bugün momlekette yalnız Mütarekenin ilk günlerinde ; leden da şu satırları alıyoruz: * Padişahımız, — cumhuriyetin Ugası (I) Üzerine, memleketin anasırı ceyyide ve hakikiyesile (2) havassile, hembezm olarak mü- essesatısaltanatı acâleten mazbarı taazzi buyurmalıdır. (3) Yoksa memleketimizde bolşe- vizmin önüne geçilmez. (Padişahımız; kuvvet ve kud- retlerinin, hiçbir şaibelhaer — ile mutal — olmadığını bilmelidirler. Biz, Padişah isteriz. Cumhuriyet- Boyoğla asayişinin temininde büyük yararlığı görülen Bahriye silâhendaz taburu bir kuvvet vardir. O da, (Padişah) dır. Görlülüyor ki Padişah, müstak- bel hareketlerini meşru göstermek için efkârınmumiyeyi kazanmıya çalışıyor; İzzet paşa kabinesine vurduğu darbeyi, Mebusan mec- Hsi üzerine indirmeye de haxır- Tanıyordu, Z Meclisi âyandaki bu beyanatın ertesi günü, ( Baldırı çıplaklar Cumhuriyeti) başlıklı bir maka- lede şu satırlar nazarı dikkati celbetmişli: (Padişah, blr Hiremin nokta'l ilâsıdır. Ondan aşağı, gitgide mik'aplar büyür ve çoğalır, kai- desiz ehram olamıyacağı gibi; nok- tasız kalde, kaldesiz nokta da mu- tasavver değildir. Bizde, hayat mukadder İse, yapılacak şey işte © ehramın takviyesidir. Saltanatı tarsin edelim. Ve ......| (Eğer, makamı kudslyet lt- samı saltanatın, sultamı hazırımı- zın vücudundan bilistifade, tarsi- ni cihetine gidilirse, milletin bü- tün bütün yetişmesine kadar, mu- yazenel siyasiye ve İçtimaiyemiz mahfuz kalir, (*| Sabık idareya aleyhtar olan gazetelerin ve bilhassa Ali Kemal Beyin neşriyatını bir tarafa bıra- kıveriyoruz; ilmi ve irfanı bir hay- li taraftar toplıyan - ve, yukarda- ki yazıları yazan muharririn - bir kaç gün sonra, (bizde Cumhuri- yetin ilgası) başlığgı ve bizzat kendi imzası altında çıkan maka- ÜT Abdültamit te (93) teki Meclisi Mebusanı ilga ederken (milletin, henüz rüşdünü İapat etmediğini) söylemiş.. ve tam otuz #ene sonra bu sözler, bu #atırları yezan muharrirle diğer bazı ahrar tarafından şiddetle tenkit edilmiş- ti. Acaba şimdi (tarih tekrar edilmek) mi istenilmişti?. İstanbul Millit Emlâk Müdürlüğünden: ten artık bıktıkl. Hem de nasıl bir cümhuriyet?. Unvanını lândan tehaşi eden ve bostan korkuluğu gibi on senedenberi; bir Padişah ve bir parlamento ipka eden; alçak, iki yüzlü, müral bir cüm- buriyetiekal ve eclâf, bir cumhu- riyetihazele, bir cumhuriyetişakiy« yel. (4) ( Padişahımızın taht ve tacının etrafındakl mevani ve müzahrefat kaldırılmıştır. Cumhuriyetin son levsiyatımı tathir ediyoruz. Bir ta- kım rüfekamız da bilmelidirler ki (liberalizm) ile (saltanat) taraftarı olmak, ayrı ayrı şeylerdir. Bun- lardan — biri, diğerine münafi değildir. (.. Biz: ()- Padişah taraftarı; (2) - Hürriyetperver, BJ- Demok- rat; (4) - İdareda canibdar müte- hayyizanız. (5) ... ) ( Şu inkılâbatı kemall asayiş ile gaha — huüsüle çıkaralım ki, ( yarın öbür gün, Selimiye- - kışla- sına misafir gelecek olan İngiliz askerleri ), şehir dahilinde asayişl takrire mecbur olmasınlar. Va memleketimizden hoşlanıp, Mısır- da olduğu gibi, burada da kal- masınlari.. | ( Arkası var ) (1) Yani; İttihat « Terakki Cemi- yetinin dağılması. B Ya ski ve yeni mühalifler, müntekim Rum ve Ermeniler, bir zamanlar, hllhılçılırıı çanaklarını yalamakla mevki ve hayatlarını muha- faza ederlerken şimdi derhal onların en amansız. düşmanı kesilen ve yeni efendilerine şecaat arzedenler... BI Yani; padişah, idare kuvvetini fi'len ele almalıdır. Â Bİ Ayni muharrir, ( Cümbhuriyet ) namını verdiği ( İttihat ve Terakki teşkilâtı ) m vaktile alkışlayanlardan, © eÜmhuriyöt erkânı hakkında da oldukça tamtıraklı tabir ve tavsif kullananlardan idi, — BI Karilerimizin — gülmemelerini rica ederiz; kelimeleri aynen ve harfiyen alyoruz. Cibalide Seferikoz mahallesinin Fener caddesinde içinde Ter- kos, Elektrik ve sarnıcı ve hamamı bulunan dört katlı ve yüzü kesme taştan yapılmış kârgir binanın tamamı bedeli iki sene ve iki denk taksitte nakden ödenmek şartile beş bin Iki yüz yirmi beş lira üzerinden 23/5/93S Perşembe günü saat on iki buçukta kapa- h zarf usulile satılacaktır. İsteklilerin 392 liralık pey akçelerile *teklifnamelerini mezkür günde saat on bir buçuğa kadar Komisyon Başkanlığına vermeleri. (l_l) “2433,, Kaptan elindeki gemici cüz- danını karşısında duran perişan kıyafetli adama uzattı ve halden anladığını gösterir bir surette ba- gını sallayarak: — Talilne küs arkadaş. Daha dün hastalanan bir gemiciye İzin verdim. Biraz evvel gelmiş olsay- dın onun yerine seni alırdım. Fa- kat maattoessüf başka birisini buldum! dedi. Bille Adama dudaklarını ısıra- rak tebessüm etmeye çalıştı. Kap- tanın uzattığı kirli gemici cüzda- nını alarak cebine koydu ve mer- divenlere doğru yürüdü. Rıhtıma indi başını Önüne eğerek yavaş yavaş yürümeye başladı. * Taliine küs! ,, Herkesin ağ- zından İşittiği, bu idi. Her başvurduğu yerde ya * ya Iş yok ,, yahut ta “ geç kab- dın, biraz evvel gelmiş olsaydın...,, nakaratile karşılaşmıştı. Evvelleri bu sözlere omuz silkmiş, gülmüş ve geçmişti. Fakat şimdi, beş ay rıhtımlarda süründükten sonra mes- ele feci bir şekil almıya yüz tut- muştu. Elini yüzüne götürdü ve dört gündenberi traş olmadı- ğını — hatırladı, düşündü. Belki perişan — kıyafeti — yüzünden İş bulamıyordu. Belki de kendisini bu kıyafette gören kaptanlar onu işinden kovulmuş ayyaşın biri zannediyorlardı. Gerçe son görüş- tüğü kaptan çok babacan dav« ranmıştı. Gemici cüzdanına bak- mıya bile lüzum görmemişti. Üstü başı temiz ve yüzü de traşlı olsa gittiği yerde daha iyi bir surette kabul - edileceğine şüphe yoktu. Bu gibi vaziyetlerde kıyafetin çok tesiri olduğu inkâr edilemezdi. Fakat elbisesini terhin etmiş — ve usturasını da — çoktan satmıştı. Yiyeceği için kendisine lâzım olan —Üüç beş — kuruşu da traşa veremezdi. Düşünerek iskeleye geldi ve uzaktan rıhtima — doğru - gelen küçük bir motörü seyretmiye baş- ladı. Motör yanaştı ve son tür'atle iskele merdiven'lerine çarptı. Bill Adamsıa gemici ruhu buna lsyan etti ve: * Amma da aceml herifler, bunlara gemi kullanmayı öğrete- cek bir gemici lâzım. Canım mo- töre yanık değil mi ? ,, diye ho- murdandı. Bu sırada rıhtıma motörden gayet İyi ve kıyafetlerinden dukları anlaşılan iki adam çıktı. Aralarında — hararetli — hararetli konuşuyorlardı. Önünden geçer- yanaşan giyinmiş zengin — olb- ken ona dikkatle baktılar yine yollarına devam ettiler. Fakat sık sık dönüp arkala- rına bakıyorlardı. Nihayet dur- dular ve ellerile onu göstererek bir şeyler konuşmıya başladılar, Bir müddet sonra bunlardan biri süratle Bill Adamsa yaklaştı ve katılmamış bir Amerikan şivesile : — İsmim Hogarth. Hogarth film şirketinin sahibiyim. Yanık miyorsam sen de İş arıyorsun de- ğil mi? dedi. Bill Adamsın çarpmağa başladı. — Evet, dedi. Amerikalının yüzü güldü. — Mükemmel, dedi. Nasil? Şu sırada beş lira İşine yarar değil mi? — Ona şüphe mi var? — Öylı ise sana meseleyi an- Jatıvereyim. Şurada nehrin biraz aşağısında bir filim çeviriyoruz. Sana da bir rol — verebilirim. Öyle uzun böylü bir şey değll. Çevireceğimiz sahnelerden birinde tam senin tipinde birisine ihtiya- çımız var. Amerikalı elini cebine daldır- dı. Bir kart çıkarıp Üzerine bir şeyler yazdı. sonra şişkin bir çüz- dandan da bir lira çıkararak her Ikisini Bill Adanıs'a uzattı. — Sana avans olarak bir lira veriyorum. Beni tam saat ikide burada bekle. Motorla beraber gideriz. Her halde benl aldatmaz- sn değil mi ?.... Dedi ve gemlcinin Ismini, sor- duktan sonra başile selâm vere- rek uzaklaştı. * Yalnız kalınca Bill Adams bir müddet olduğu yerden kıpırdaya» madı. Elindeki tuttuğu karta ve liraya şaşkın şaşkın bakıyor, taliin bu cilvesine İnanamıyordu. Bir lira ba?... Hem arkası de vardı bu İiramın... Artık - talli dönmüştü... Parayı katladı, cebine koydu. Rıhtımdan çikarak şehre doğru ( Devamm 12 inel yüzde | a id—;yıs; Çır;ı'mbı GÜNÜ SAAT 18 de yüreği ümitle meyanda gelenler arasında, kur'a çekilerek, bir ALEKTRiK ALETi He iye ecdilecektir. FRIGİDAİRE'de dondurma Bu ders Bayanlara mahsustur. ( Herkes Gubilir, )

Bu sayıdan diğer sayfalar: