13 Mayıs 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

13 Mayıs 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ziraat Bilgisi (*) Piliçleri Sütle Besleyiniz! Üstünkörü bir bakışla bu öğüdüm size biraz gülünç gelir. Fakat aşağıki satırları okuyunca bunun pek te yersiz. olmadığını göreceksiniz ! * Bizde nedense pek gerl kalmış | olan tavukçuluk, Amerikada belli başlı bir kazanç kaynağıdır. ’ Oralarda bu yürden geçinen | insanların sayısı binleri, on binleri geçer. Yalnız tavuk yetiştiren, yalnız — piliç — büyüten, — yalnız yamurta satan yüzlerce çiftlik, binlerce müessese vardır. Bu işin bilgisinl — öğreten, — inceliklerini belleten mektep, gazete, ve ilim evleri de ayrıca sayısızdır. Ta- vukçuluğa verilen bu ehemmiyet sayesinde Amerika her yıl avuç dolusu para kazanmaktadır. Onun gibi ileri giden bütün memleket- lerde de tavukçuluk, belli başlı köy işlerinin en önüne katılmıştır. Bizim de çok elverişli olan yur- dumuzda bu işe dört elle sarıl- mamiz gerektir. Bugünkü başıboş yetiştiriciliği- mizle bile, yılda on milyon lira- hk yumurtayı dış ülkelere satabl- lirken; bu işe biraz daha gayret harcamakla ne kazanabileceğimizi düşünmek kâfidir. Onun İçin ta- vukçuluğun inceliklerini benimse- mek bizim için bugün bir ihtiyaç halindedir. * Tavukçulukta bellibaşlı düşün: celerden biri de tavukları dinç ve çabuk yetiştirmtektir. Dinç ve çabuk yetişen piliçler hastalıklara çok dayamırlar. Eğer bundan biraz da korunurlarsa bize vere- cekleri — yumurta — sayısı — ile, semizlik — tarlısı da — gözümüzü ve keşemizi doyuracak kerteyi bulur. İşte herşeyden — önce piliçlerin dinç ve çabuk büyü- melerini düşünen tavukçuluğun bilginleri besi işinde birçok araş- tırmalar yapmışlar ve birçok ta denemelerden sonra (süt) ün pi- liçler için pek yarayışlı bir yem olduğuna karar vermişlerdir. Gerçi şehirlerde — sütü sa- tin — alarak — piliç — beslemek akıl kârı bir iş değil ise de köylerlmizde, sütün satılamayıp kaldığı yerlerde, peynirhane civar- larında bundan çok faydalanabi- linir. Böyle yerlerde sütün kayma- ğını ayırarak geri kalan — kısmını kepekle karup piliçlere yedirmek okadar güç bir şey değildir. Bu- nun İçin yumurtadan çıktıkların- dan baş'ıyarak üç aylık oluncaya © kadar sütü — kepekle karup önlerine koymalıdır. Yüz piliç için verilecek miktar şudur: Bir aylık —oluncya kadar günde 3 kilo, iki aylık oluncıya kadar günde 4 - 5 kilo, üç aylık oluncıya kadar günde 6 kilo, görüyorsunuz ki çok bir şey de- gildir. Bu hesapça bir pilice düşen: Tlk ayda 30, ikinci ayda 45, Üçüncü ayda 60 gramdır. Sütün kilosunu 3-4 kuruş ka- bul edersek bir piliç için günde harcanacak sütün kıymeti 9 - 12 santim İle 18-24 santim arasında- dır. Demek ki son — günlerde bile on parayı — bulmuyor!. »Ka'dı ki bu besi için kaymak altı, pey İr suyu, yayık ayranı da kulları abilir ve bunlar sütten çok daha vcuz ve boldur. Dienemeler göstermi,tir ki ilk ——— — -— SsSON POSTA M:ıwıf 13 Avusturya Başvekil Muavini Barzı kimseler şef olınkdı—ı garlar, bazıları da, ahval ve va- kayiln icabile bu mevkie geçer- ler. Meselâ Hitler ve Musolini şef olarak doğmuş adamlardır. Ruzvel ve Dolfüs gibileri ise ah« val ve zamanın icabatı ile şef olmuşlardır. Avusturya Başvekil Muavini Prens Ştarhemberg bunlardan hiç birine benzememekle — beraber, nevi şahsına münhasır bir şaksi- yettir. Bilhassa aile ananesile, bu gün müdafaa ettiği prensipler arasındaki tezat ona bir mevkil mahsus vermektedir. Prens Ştarhemberg Avustür- yanın en eski, en mağrur ve memleketine hizmetle şöhret ka- zanmış, müteaddit şatolara, bin- lerce istisnal hukuka malik bir ailenin relsidir. Her meselenin pratik cihetini kavrayan zeki bir adamdır. Gerçi o, bugün Avusturyanın Başvekil muavinidir. Fakat Baş- vekil doktor Sehuschalgg'i tan- yanlar onun bütüm iktidarına, ve temiz karakterine rağmen şeflik hassasından mahrum bulunduğu- nu ve Başvekâletin haiz olduğu kuvvet ve kudreti doğrudan doğ- ru: Ştarhembergden — aldığını pekâlâ takdir ederler. * Prens — Ştarhemberg, maruz bulunduğu tehlikeleri pek İyi bile mekle beraber kendi kuvvet ve kudretinden de emindir. Memleke- tinin takib edeceği her İki siyase- tinde, yani faşizm ile Nazi siste- minin hem İyi ve hem fena ta- raflarını kendine göre takdir ve tayin etmiştir. Bu iki siyasetin Avusturya — dahilinde — çarpışma- ti aai üç ayında sütle beslenen piliçler dahâ çabuk — serpildikleri gibi bünyece de gayet sağlam olu- yorlar, Kemikleri erken sertleşip erken yumurtaya geliyorlar. Hele sötün tavukların bağırsaklarına olan faydasi pek göze çarpmak- tadır. Yeni çıkmış piliçlere bul- gür ve yumuürta değil — sütlü kırıntılar yedirmelidir. Sütle büyü- tülen piliçler sonradan her türlü yemi eritebilecek bir hale geli- yorlar. Halbuki daha küçük yaş- tan olmadık şeylerle beslenen piliçlerin bağırsakları ilerde bo-. zuluyor. Şu halde tavuklarınızın dinç ve vergili olduklarını istiyorsanız onları küçük yaşlarında süt ve bunun artıklarile besleyiniz ! Çiftçi Bay Nedime t Tavuk hastalıklarından bahse- den bir kitap vardır. (Tavuk has- talıkları) adındadır. Bay Cafer Dikmenindir. Eiatı 25 — kuruştur. Yeni basılmıştır. 112 sahifedir. Ç () Zirant hususundaki müştüllerlniri sorumüz. Son Fosta'nın (Çiltçi) «i aize cevüpr verecektlr -» DÜNYAYI İDARE EDEN | / BÜYÜK ADAMLARDAN: Prens Ştarhemberg sından doğan vaziyetten Musolini istifade —etmiş ve — Avusturyayı kendi nüfuzu altına çekmiştir. Prens Ştarhemberg cazibeli bir adamdır. Uzun boylu, iri ve sağ- lam yapılı olup sabit bakışlı.. '* cazibeli gözleri vardır. Ne E aK Bütün Kuv- veti Elinde Tutan Adam M Prens Ştarhemberg istediğini bilir ve bu istediğine vasıl olmak için önüne çıkan hiçbir maniadan yılmaz. * Şimdi de — Starhemberg'in fealiyetine zemin — teşkil eden Avusturyanın halini gözden ge- çirelim: On beş senedenberi sosyalist- lerin, milliyetperverlerin ve nari- lerin birer tarafa çektikleri Avus- turya, — yaşayabilmek — için bu cereyanlardan birine boyun eğmek mecburiyetindedir. Başlı başına mevkil iktidara gelmekten ümitlerini kesen sox- yalistler zaman zaman faşistlerin veyahut ta Nazilerin — yardımına bel bağlayarak — hükümet sürü- yorlar. Filhakika — gayelerinde daha ziyade mütecanis olan sosyalistler harpten sonra tam on dört sene Avusturyayı idare etmişler ve bu sırada Âvusturya milletinin bütün servetini israf etmişler. Avusturya nın devlet hazinesini son koronuna varıncıya kadar — boşaltmışlardır. Maamafih ve sırf takip ettikleri bu siyasetin neticesi olarak Ingil- tere ve Fransanın mali muavenet- lerine mazhar olmuşlar ve bu sa- yede bugün Avusturya amelesine gayet rahat ve mürelfeh bir ha- yat temin etmişlerdir. - Hitlerin Almanyadaki “muvaf- fakiyetleri ve Avusturyada Alman- ların ekseriyeti teşkil etmeleri do- layısile, sosyalist ve milliyetperver fırkaları son zamanlarda kuvvet- lerini kaybetmişler ve bunun tabli bir neticesi olarak da Nazi fırka- sının kuvveti fazlalaşmıştır. Bunun için, doktor Dolfüs yarım dikta- tör olarak mevkil iktidara geçtiği zaman bu üç fırkayı idare etmek müşkülâtile — karşılaşmıştı. — Her nekadar vezifesini — hakkile ifaya — gayret etmiş ise de, bunda muvaffak olamamış ve maateecaslif o zamandanberi A- vusturyadaki karışıklık ve hercü merç şimdiye kadar devam ede- gelmişti. Böylebir zamanda Prens Ştar- hemberg gibi bir adamın sahneye çıkması pek tabif ve zaruri idi, Onun bugünkü vaziyeti slah ede- bileceğine de şüphe yoktur. Fakat istikbal ne olacak? Bir Hitler ile bir Ştarhemberg hem su'hu bozmadan, hem harp çıkar- madan yaân yana yaşayabilecek- ler mi? — Hitler komünizimden, Ştarhemberg ise sosyalizimden nefret etmektedirler. Binaecaleyh o noktada — bile aralarında bir mukarenet yoktur. Fakat buna ve hattâ Fransız - İtalyan paktinin tevlit ottiği tehlikeye rağmen *Avusturyanın istikbalinin müzlim | bilecek mi? — — —— — - ! medar Tarihi Fıkra Bunu Biz Yazmıştık ! Mithat paşayı ölüm cezasına çarptıran mahkemenin — başkanı Süruri efendi (sonra ölmüştür| bir aralık İstanbul mahkemelerinden birinde de relslik' yaparken büyü- cek bir davayı kendi dileğine göre hükme bağlamak istiyerek üÜye- leri kazanmıya çalışır. Mecellede yazıldığı Üzere, diye başlıyarak uzun bir tekerleme okur. Üyeler itiraz ederler: — Yanılıyorsunuz, derler, me- cellede öyle bir madde yok. Sururl Efendi (var) der, öbürü “yok,, der Sonunda mecele açı- hr, sayfalar karıştırılır. hükme olmak için reisin İleri sürmek istetiği şekilde bir mad- denin bulunmadığı görülür. Şimdi onun utanıp susması, arkadaşlarından özür dilemesi ve onların fikrine uyup hüküm ver- mosl lüzım gelir, değil mi? Hayır, Sururi Efendi hiç te öyle davram maz, kötü kötü gülümseyerek eline bir kalem alır: — Mecelleyi, der, biz yazmış- tık. Bu maddeyi unutmuşuz. İşte şuraya İilâve ediyorum. Siz de belleyin, bundan sonra ilâveye göre hareket edin. Avrupada yenl yeni anlaşma- lar, andlaşmalar oliyor. Mu<ave- ler, muahedeler İmzalanıser. Bur- ların hepisi yer yüzünde bazışi kuvvetlendirmek için. Konuşma- lara ve yazılan şeylere bakılırsa barp — çıkmanın - artık- ihtimali yok. Iyl amma bir gün herhangi bir. diplomatin ortaya çıkıp ta * bunu biz yazmıştık. Harp yerine sulh demişiz. Ben bu yanlışı düzeltiyorum ,, demeyeceğini kim temin eder? Tarih, yazılıp imza lanan dostluk vesikaları kadar yırtılıp çiğnenmiş — vesikalar da tanır. O halde hakka değil kuv- vete bel bağlamalı. Güçlü olan güçlük çekmez vesselâm!.. M. T. Tan —e ” olduğu iddia edilemer. Bazı Avrupa gazeteleri, Avus" turyaya, buügün, — takip edile” cek Üç siyaset yolu göster* mektedirler. Bunlardan birincisl her nekadar — şimdiki ahval müsait değilse de Almanya - ile siyaseteni değil, fakat iktısade birleşmek; — ikincisi — bir getirmek veyahut ta getirme süretile Macaristanla birleşmektif ki bu da ancak küçük itilâfıf korkularım teskin etmek suretil? kabil olabilir. Üçüncüsüne — gelince, o d4 Tuna havzasındaki devletlerde” mürekkep bir blok teşkil etmektir -Bu tesviye tarzından, Avusturytı herkesten ziyade istifade edec için böyle bir teşebbüse önay! olması muhtemeldir. Fakat Bul” dan evvel Avusturyanın — evvt dahili işlerini düzeltmesi lâzım' Bü — gazeteler ŞlırhemM göründüğü gibi bir adam t ve hakikaten büyük bir ı:'il':d ve kudret gösterirse, merk Avrupada tekrar sulh ve sökünü temine muvaffak olıbilece”" diyorlar. 4 Diyorlar amma demekle yap” mak- başka — böşka — çeyi ç Bakalım deüilen şeyi o zat a 3

Bu sayıdan diğer sayfalar: