28 Mayıs 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

28 Mayıs 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

28 Mayın Sigaset Âlemi İtalyan - Habeş Ihtilâfında Fransanın Rolü İtalya ile Habeşistan arasında öle- denberi mevcut olan anlaşamamazlık hakkında bir anlaşma formülü bulun- mıya çalışılıyor. Şimdiye kadas bu İki hükümetin biribirile savaşa başlama- larına ramak kaldı. Fakat İngiltere ile Fransanın ba- rışı tavsiye etmeleridir ki silâhım pat- lamasına engel olmuştur. Şimdi ise, enaslı bir anlaşma zemini aranıyor. Daoğruyu İsterseniz, bu işin anahtarı, herşeyden ve berkesten evvel, birinci derecede alâkadarları: makla beraber daha ziyad Fronsa, İtalyaya minnettardı: Almanyanın bir zamanlar Üzerinde — yaptığı — tazyika hudutlarına —iki — kolordu n İtalya, bu tarzı hareketile an bihakkin minnetini zanmıştı. Diğer ftan — Fransanın Şarki Afrika müstemlekesi olan Cibuti ve binterlandının dört bir taraftan nüfuzu altında bulunan bir Büyük Okya- mlekeleri — ile eylemektedir. eyh İtalya tarafindan İstilâ nüfuzu altına il #ilâh patlatmadan halletmek Franı #hemmiyöt verdiği bir meseledi © şimdi buna çalışıyor. — Süreyya Avusturyada Meç- buri Askerlik Askere Alma İşi Bir Nizama Bağlanıyor Viyana, 27 (A. A.) — Hükü- met ordusunun yurtseverler cep- hesi kadrosuna sokulması, süel teşkilâtta değişiklikler yapılması Sonuçuna varmıştır. Bu da, mec- buri sitel ete doğru bir dö- nüm noktasıdır. Hükümet asker toplama İşini de yeni bir kanuna bağlıyacaktır. Ş Biş T ! — Edebi Tefrikamız Vei Emeti Molla, kerevete otur- Muş, için için homurdanır gibi Önüne bakıyordu. Sokaktaki halkın oğultusu, bir Sel oğultusundan daha korkunç, daha tehdit eder bir hal almıştı. Çok geçmedi; bir cam şangır- dayarak kırıldı ve tahtaya düşen bir taş takırtısı duyuldu. Emeti Molla, yerinden sıçra- Mıştı: — Evi taşlıyorlar... Hacer, titreye titreye doğrul- du; gözlerini açarak sordu: — Bizim evi mi? Ihtiyar kadın, dişlerini kısmış, tın gözlerinin İçine bakıyordu: — Bizim evi taşlıyorlar... Bir ikinci, bir üçüncü şangırtı Oldu ve tahtalar Üzerinde tram- Ptte gibi takırdıyordu. nıliyır kadın, yumruklarını tıkmıştı: — Odadan vaktinde çıkmışız.. Yoksa bu taşları, sen, kafana Yeyecektin | hnîhc"' annesinin gözlerine ba- (a ayordu. Emeti Mollanın buruş Uruş yüzü, bir taş sertliği, katı- 1 almıştı. Son Söylevi Fransada Fena Karşılandı Paris, 27 (ALA) — Gazetelör Mu- şolininin söylevini tefsir ederlerken, talyomın sıyasasını tereddütlü görü- yorlar. Eko dö Pari diyor kü Musolini, andlaşınaları bormak — İsteyen zümre Popüler ga: $ ilayor ki, İtalya ancak Ha- Para İşi Kamutayda Müna- kaşalara Yol Açacak Pariz, 27 (A.A.) — Başbakan Flan- den, hükümet kamutaydan istöyeceği tükel (tarâ) salâhiyet hakkında myasal görüşmelerine devam ediyor. Cümhu- riyetçi demokratların başkanı, bu- günkü — durumun — korunması — için hükümete tükel salâhiyet vermekten başka salâhiyot — olmadığını — söyle- miştir. Hükümet tükel sülâhiyeti alınca frangın korunması ve ekonomik kal- kınma uğrunda çalışacaktır. Fakat Maliye Bakanı le Başbakan arnsında Ihtilâf vardır. ve kabinenin mevkil biraz sarsılıdır. Kamutayda hükümetin isteğl — giddetli — münakaşalara - yol açacaktır. Birkaç gündenberi birçok ekono- mik gruplar başbakanlığa müracaat ederek para İstikrarının yürütülme- sini istemekte ve frangın kıymetten düşürülmesi hakkında herhangi bir projeyi protesto etmektidirler. Mesele Halledilmiş Paris, 28 (Hususi) — Kamutaydan tükal salâhiyet İstemek meselesinde kabine Azası arasında anlaşma elde Hacer, ihtiyar kadının soğuk- kanlılığına, sinirlerinin kuyvetine şaşıyordu. Ev taşlandığı; halk, kapı önünde humurdandığı halde, ©, hiç şaşırmıyor, telâşa düşmü- yordu. O, bu kuvveti nereden alıyor- du? Evde, yalnız başına oturma- #ına rağmen neye güveniyordu? Kahpe derenin taşmasını, köylü “ Istanbullu kahpe ,, den mi bili- yorlardı? Onun ayak uğursuzluğu mu sanıyorlardı ? Demir ağa, her halde duymuş aba Haceri merak miydi? Yoksa, o, daha fazla mı tehlikede idi? Evin taşlandığını, halkın kapı önünde yumruklarını sıkıp küfür- ler, taşlar savurduğunu nereden bilecek, —nereden — duyacaktı ? Duymuş olsa, koşar gelirdi. Ha- cer, bundan emindi. Hacer, Demir ağaya güveni- yordu. Fakat Emeti Molla, nere- den, kimden yardım umuyordu? Küfürler, naralar, oğultular ve taş yağmuru devam ediyordu. Hacer, annesine: Musoliniye Hücumlar Yapılıyo Şiddetli 68 Yaşında Londra, £7 (A.A) — İngiltere kra- liçesinin, dün doğumunun 68 İnci yıldönümü kutlulanmıştır. Almanyadaki Yahudi alayhtarlığının ilk şiddetli günlerindi Almanya İngiltere İle Almanya Arasında Deniz Konuşması Londra, 27(A. A. ) — Yarı ves- mi İngiliz - Alman döniz konuş- maları tarihi şimdilik —4 Haziran çolarak kararlaştırılmıştır. Bu ko- alar Londrada yapılacaktır. . Bir “ A relâket! Rayşenbah, 27 (AJA. ) — Büs rada — kuuvetli bir. bora çık- Sular evlerin duvarlarını yık- miştir. İnsanlar ağaçlara tırma- narak — kurtul- r ölmüştür. Köyler baştanbaşa yı- kılmıştır. Yahudileri Gizli Bir JŞebeke Fransız Tarafından Soygu- na Uğradılar Münih, 27 (A A.) — Yahudi düş- manlığı — hareketini şiddetlendirmek için bazı cani elemanların kumandası altında — Münihte Ihtilâleci — grupları toplanmışlardı. İhtilâ'eller Münihteki Yahudi tüc- carından önemli paralar dolandırmıya muvaffak olmuşlardır. Diğer taraftan, bu gruplar Yahudi dükkânların i, vitrin ve kepenk- lerini kirletmi İhtilâlcilerii “Karitas,, biri tolik — kilisesinda para - toplanma: sında çıkan aklıklarda — suçlu oldukları anlaşılm : ştır. Bu karışıklıkları yalıştırmak İstij poli tilal. ciler tarafından tahkir Almanyada Deniz Günü Berlin, 27( A. A, ) — Dün bütün Almanyada deniz günü kutlulanmış, bu münasebetle Hitlerin başmuavini Hes 100 Lin ki, önünde Gaemli bir söylev verm ştir. — Kapıya yüklenip e' ler mi? Eve girerlerse, ne yaparız? Bize zararları dokanır mı? Beni döverler, yoksa öldürürler mi? Diye sormak İstiyor, fakat sormıya korkuyordu. Emeti Mollanın, durgun halin: den, bir şeyler düşündüğü belli idi. Acaba, ne düşünüyordu? Ihtiyar kadın, kulakları kirişte vakit vakit kaşlarını çatarak, ba- şını sallıya sallıya” düşünüyordu. Birdenbire, elini dizine vurdu, Hacer: — Sen, üstünü giy! dedi. Tehlike yakınlaşmış mıydı ?. Hacer, sesini çıkarmadı, uysal uysal kalktı, ve - elçabukluğu giyindi. Emeti Molla, kereveti gösterdi: — Sen, burada| otur.. Ben, bir dışarı bakayım. Idare kandilini aldı, sofaya çıktı. Hacer, bir kapının açıldığını duydu. Emeti Molla, taşlanan odaya girmişti. Hacer, nefesi kesilerek bek- liyordu. Ne oluyordu? Ne olacaktı? Annesinin evinde mi, bu, başına gelecekti ? Açılan kapı, gıcırdayarak ka- pandı; sofada ayak sesleri - oldu; ihtiyar kadın, tekrar — odaya girmlşti : — Sular azdı... Köylü, kaçı- gıyor.. Komünistleri Yeni Bir Seçimde Büyük Muvaffakiyet Kazandılar Paris, 27 (A. A.) — Düm âyan se- gicilerinin belitilmesi (tayini) içi: garbaylığı genel kurulunda yapılmıştır. Bu seçimin sonuçları, komünistler içla açık bir muvaffakiyettir. Komünistler birinci turda 12 üyelik almışlardır. Bunların sekizi yeni ka- zançtır. Cenubi Amerikada Muharebe Olanca Hızile Devam Ediyor Asompsiyon, 27 (A. A.) — Sü Ba- kanı; Parapiti bölgesinde Paraguvay- hıların bir utkusunu ( muzafferiyetini) bildirmektedir. Bolivyalılardan 185 asker ölmüştur. Başka bir Bolivya kuvveti püskür- tülerek 150 ölü ve 300 tutaak ( esir ) vermiştir. Bolivya kuvvetleri on beş ki'ometre geri çekilmiş'erdir. seçi Bunu: — Yine taliin varmış... Postu kurtardıa! Yoksa, başına gele- cekler vardı ! Demek ister gibi söylemişti. Hacer, anladı; fakat : — Soyunayım, tekrar yatağa gireyim mi? Diyemedi; büküp baktı. Sokak kapısı, tekmelenir gibi vuruluyordu; İhtiyar kadının yüzü değlşti; biraz evvelki soğuk kan- lılığını kaybetmiş gibiydi; sesl ha- fifce titeyordu: — Acaba kimki?.. Demin, pencereden baktım, köylü can kaygusuna düşmüştü... Kapıya, ara vermeden makta idi. nüyordu: — Acep kim ki? Ağır ağır sofaya çıktı, dinle- di. Sokak kapısı önünde sesler vardı: — Emeti Molla.. Emeti Molla.. Ihtiyar kadın, merdiven başın- dan bağırdı: — Kimsin sen? — Aç... Aç... — Ne istiyon ki? Sesler karışmıştı; Emeti Molla, bir şey anlamıyordu. Kapı, kırılacak gibi tekmele- niyordu. Emeti Molla, titremeye başlamıştı; yarı açık duran oda sadece — böynunu vurul- Emeti Molla, düşü- Gönül İşleri Okuyucuların Sorgularına Cevaplarım Kadıköyünde Yeldeğirmeninde Ba şaranı Kız küçük olduğu için baba- sının dediğini yapmıya mecburdur. Zaten sizin de kıza namzet gö terilen gence rekabet etmeniz güçtür. Bu işten vazgeçmeniz daha iyldir. * Ackarada N, N. Henüz mektep çağında oldu- ğunuz anlaşılıyor. Daha tahsilini bitirmemiş bir kızı mektebine giderken — sokakta takip - edip rahatsız etmek doğru değildir, Kızı rahat birakınız. * Eskişehirde F. A. Aranızda küfüv yok. Kız size karşı hiç bir duygu duymadığını açıkca bildirmiş. Artık onun ar- kasına düşmek erkekliğe yakış- maz. Kızı rahat bırakınız. Çünkü bu takip onu rahatsız etmekten başka bir netice vermez. * Tarsusta M. F. Kendinizi tanitmıya ne ihtiyaç var?. Mademki kızı beğeniyor ve size hayat arkadaşı olabileceğine inanıyorsunuz, O halde derhal ev- lenmiye teşebbüs ediniz. ve kızı resmen isteyiniz. Bu suretle eme- linize çabuk kavuşmuş veya bey- hude bir hayale kapılmaktan kur- tulmuş olursunuz. * İstanbul A. Niyazi Yapacağınızı yapmışsınız. Kız- cağızın bu kadar düşmesine se- bebiyet verdikten sonra ne ya- pılabilir. Yapılacak bir şey vardır, sizl tutup mahkemeye vermek ve bir katil gibi muhakemenizi is- temek, bunuda yapacak kimse olmadığına göre, mazinizi unut- maktan başka çare kalmamıştır. TEYZE kapısından Hacer de titreyerek bakıyordu: — Anne... Kapıyl kim vuruyori Ihtiyar kadın, kollarını ka- vuşturdu: — Kapıyı zorluyorlar.. Duy- mayon mu? Hacer, sofaya çıktı, Sokak kapısı sarsılıyordu. Emeti — Mollanın — sesl, gibiydi: — Kıracaklar.. Hacer, cesaretini topladı — Anne... Ne yapalım? Arka taraf bahçe mi? — Bahçedir.. Nolcek? — Kaçalım.. Ihtiyar kadın, boğuk boğuk güldü: — Nereye kaçacağız ki?.. Bahçeyi de sular bastı.. Boğuluruz. — Kapıyı kıracaklar.. Sokak kapısı, yumruklar, tek- meler altında gümlüyor, çatır- dıyordu, Ana kız, biribirlerine sokul- muşlardı. Emeti Molla, kızının elinden tutmuş, kendine doğru çekiyordu. Uzun ayrılık senelerinden sonra biribirine kavuşan ana kır, biri- birlerini yadırgamışlar, - biribirle- rine hâlâ uzak, yabancı durmuş- lardı. Fakat korku, ölüm korkusu, can kaygusu, onları yakınlaştır. mıştı. ıslık ( Arkası var )

Bu sayıdan diğer sayfalar: