30 Mayıs 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 15

30 Mayıs 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ge __ao Mayıs Teltika Nor * “YALNI Hatırar Sahibi: GEN Emel Rıza KIZLAR iÇiN! 9 Harziran 1981 Esenbah - Mektebi Bugün, hayatımın en mes'ut gününü yaşadım. Yorgunluktan bitkin bir dere- ceye geldiğim halde, ©o saadetin verdiği neşe ve kuvvetle şu sa- tırları yazıyorum: Hayalımın tam bir dönüm noktasını teşkil eden bu müstesna günümü tesbite çe- hışıyorum. Sababın onundan gecenin tam yirmi üç buçuğuna kadar heye- canlarla geçen bu emsalsiz günü anlatabilmek için, mektebin ter- tip ettiği resmi programı takip edersem, hâdisatı daha kolaylıkla nakletmiş olacağım. Sabah.. Saat tam on... Mek- tebin böyük çanı ağır ağır çalı- niyor, Hep bir biçimde düz beyaz — elbiseler — giymiş — olan ftalebeler, büyük salonda top- lanıyor. — Bü İçtimaa, — musiki ve —jmnastik hocamız, ( Marta ( Frölayn ) nezaret ediyor. Aske- rinin —terbiye ve intizamından emin bir kamandan gibi, kısa kısa emirler veriyor. Boy mrasile dört dizi teşkil eden 68 talebe, bembeyaz bir cephe vücude geti- riyor. Bu beyaz cephenin Üstün- de; renk renk saçlardan, neş'e dolu simalardan mürekkep başlar yükseliyor. Marta, — karşımızda — dimdik duruyor. — Gözünü, — bileğindeki saattan ayırmıyor. Saat tam 10 u, 10 geçiyor. Sert bir kumanda: — Dikkat!.. Bir anda fısıltılar ve kıpırtılar kesiliyor. |Arkasından daha sert bir #sesle bir kumanda daha Yükseliyor: — Hanroli... 68 talebe, zemberekle müte- harrik bir makine gibi hepisi birden silkiniyor. Herkes, mağrar bir heykel kesiliyor. O anda, cephemize tesadüf eden büyük kapımın İki kanadı birden açılıyor. Müdiremiz (Frav ulyıı) görünüyor. Simsiyah ek bisesinin içinde adeta narinleşan bu irl vücatlü kadın, Mareşal Hindenburgu andıran ağır ve va- bir yürüyüşle bize doğru İlerileyor. Mektebin muallim he- Yeti, müdireyi takip ediyor. Aramızda, altı adım kadar bir Mesafe kalınca müdire duruyor. ve nafiz gözlerini Üzerimizde gezdiriyor. Tatlı bir su çağıltısını #andıran ahengile: j —Ey mes'ut yuvaların, şen bülbülleri ... Diye söze başlıyor. Her sene, Ayal kelimeler ve ayni cümlelerle lenen bu nütük, tam saat on a kadar devam ediyor ve: — Cesur olun, yavrularım!.. "l)ıl. sizin İçin daima bir saadet l'?llıiı olacaktır. Sözlerile bitlyor. Saat 10,40 - müdürenin nut- kunu mütecakip bütün talebe tara- fından mektebin marşı söylenir- ken, biz - bu senenin —mezunu sekiz kız « jimnastik mualli- Mi (Marta Frölayn) nın bir işare- =.'?'llıynnıı. Muntazem adım- Yürüyoruz. Yandaki salona Eeçiyoraz. (Huş"'di. merasim programının USi ve mahrem) iki maddesi tutbik edilecek, Evvelâ, bu iki maddeden birinclel olan (saadet gömleği giydirilme merasimi)... Bu küçük salonun bütün per- deleri indirilmiştir. Salon, esrar- engiz bir mabet haline getirilmiş- tir. Derinden gelen — erganun sedasına, dört sesle söylenen ha- zin bir ilâhı refakat ediyor. Sar lonun ortasında bir masa, masa- nın Üstünde, büyücek — gümlüşü bir muhafaza, Biz; gekiz kız, bu — masa- nn karşısındaki duvarın kenarına diziliyoruz. Ve, bekliyoruz. Kar- şımızdaki kapı, ağır ağır açılıyor. Içeriye Müdire İle, mektebin en genç, en cici, en gevimli mual- Hmi olan (Frülayn Anna) giriyor. Annanın elinde, küçük bir gümüş tepsi, Bu tepsinin Ustünda de beyaz kürdele İle bağlanmış altın yaldızlı bir anahtar, Biz, derin bir reveransle mü- direyi selamlarken o, yavaş yavaş masanın yanına geliyor. F, Anna- nın elindeki tepsiden anahtarı alıyor. Masanın Üstündeki gümüş mahfazayı açıyor. İçinden beyaz ipekli bir kumaş Üzerine, yine beyaz ipekle işlenmiş bir bohça çıkarıyor. Bu bohçayı iki elinin Özerinde tutup yukarı kaldırarak bize d uzatıyor : vrularım |.. Şu bobhçanın içinde ne olduğunu bilmezsiniz, değil mi?.. Pekâlâ., Şimdi onu size ben göstereyim. Diyor. Ve sonra bohçayı ma- sanm Üstüne koyuyor. İtina İle açıyor. Rengi bir) az sararmış, beyaz ipekli kumaştan bir göm- lek çıkıyor. Müdüre, bu gömle- gin omuzlarından tutuyor kaldı- rıyor. Bize gösteriyor. — Görüyorsunuz ya, yavru. larım?.. Bir gömlek.. Fakat bunu, alelâde bir gömlek zannetmeyiniz. Bütün bir tarihi vardır. Öyle bir tarih ki kadınlık tarihine altın kalemle — yezılmalıdır. Meşhur (Kiyom Tolji hatırlarsınız, değil mi?.. Bu, büyük kahrrm, haya- tında birçok muvaffakiyetler ka- zandığı halde; aile saadetinden mahrum kalmıştı. Zevcesile ara- sında dalma bir geçimsizlik vardı. Arada ciddi hiçbir. sebep ok madığı halde, gece gündüz bir- birlerile kavga ediyorlardı. Bir gece, yine gürültülü bir kavga- dan sonra kadıncağız ağlayarak odasına çekildi. Yatağının tatiine kapandı. Bu ıstıraplı hayata artık nasıl hitam vereceğini düşünceye başlrdı. Fakat bunu düşünürken, uyuya kaldı.. Uykusunda, (Mer- yem Anamız, ona göründü ve kulağına şu sözleri fısıldadı: — Yarın.. - İsviçre alplarının en kuytu bir köşesinde bulunan (Egl)',ııhıııı bir adam gönder. O şatonun sahibesi, (Barones Irma) da bir gömlek vardır. Bu gömleği kim giyerse, mutlaka Betbaht kadın, ertesi günü, derhal Egli şatosuna adamlar gönderdi. Bu gömleği getirtti. giydi. Birdenbire hayatı değişti. Dünyanın en mes'ut kadınları mrasına geçti. Cenabıhakka, bin- lerce defa teşekkür edelim ki, bu gömlek, birçok ellerde ger- dikten sonra, nihayet bize.. Şu, mes'ut yuva kurma mektebimize Antikal etti. (Arkası var) Bir çizgi çizene 830 Kitab veriyoruz | Aşağıda 30 rakamının yan- larındaki noktaları biribirine öyle bir çizgi İle bağlamal- sınız ki belirecek şekil bir V Dün ve Yarın Terelme Kül- Tiyatı'nı edinip okuyan İşte böyle yetişkin bir insan ka- fasına sahip olur. Bu külliyatın gimdiye kadar otur kitabı — çıkı. Bu kadar ten- gin bir kütüphanenin abonesi bir mikları peşin olmak ve her ay bir lira ödemek Üzere 16 lira 80 kuruştur. -— — —- Yukasıdaki rakkamlar arasınt bir çizgi ile biribirlerine bağlıyarak dediğimiz yetişkin Insan kafasını çizebilenler, bu çizdiklerini adres- leriyle birlikte İSTANBUL AN- KARA CADDESİ, VAKIT YUR- DU nadresine yollarlaran, gelen doğru büller arasında çekilecek KUR'Ada kazanan; Birinciye külliyatın otuz kitaplık bir takımı, ikinciye külliyatın 20 kitaplık bir takımı, üçüncüye kül- liyatın 10 — kitaplık bir takımı hediye edilecektir. 15 Haziran 1935 ssat 12 de kur'anın çekilişinde herkes bulunabilir. # YVerli Mallar Pazarları ipeklileri bu arzunuzu yerine getirir. Zafiyeti umumiye, iştahsızlık ve kuvvetsizlik halâtında büyük faide ve tesiri görülen FOSFATLI ŞARK MALT HÜLÂSASI kullanınız. Hor eczanede satılır. Muharrıri: A, R. Kadın Tefrika No.: 113 Cesareti |.. Esmer Gül, Deli Veliyi Öld"u'ı;;l;r; İnkisar Ederken Elindeki Kılıç Düşmüş, Olduğu Yere Yığılıp Kalmışt Diye bağırmıştı. Duracak ve düşünecek zaman değildi. Kırılan kapılardan alt ka- ta dolan zorbaların kudurmuş sesleri, merdiven başlarında ak- setmekte idi. Nedim; — bihis ve bişuur bir halde, Esmer Gülün emrine İtaat ederek, dama çıkr- lan dolaba girmişti. O zaman Esmer Gül, Ibrahim paşanın Nedime hediyeettiği na- rin bir kılıcı - mahza süs olmak İçin - asılı olduğu yerden indir- miş, altın işlemeli kınından çek- miş, Bu dolabın kapısı önüne ge- rilmişti. Bütün bina, yıkılacak gibi sar- sılmış; gözleri gayiz ve hiddetle parlıyan bir sürü halk, ellerinda palalar, yataganlar, sopular oldu- ge halde — biribirini devirerek merdivenden çıkmışlar, geniş so- faya dağılmışlardı. Oda kapıları tekmelerle açılıyor, bütün eşyalar kırılıp parçalanıyor: — Nerede.. O fasık ve facir herif nerede?.. Feryatları, tavan ve duvarları sarısıyordu. Kudurmuş hislerini, kızıl kan- larla teskin etmaek İsteyenlerden birkaç kişi esmer gülü görmüş- ler: l"_ Nerede o herif.. söylel.. Diye üstüne hücum etmişlerdi. Esmer gül. Hayatını; meyhane- Jerde ve bozahanelerde, binbir #arhoş zorbanın yumrukları, ya- taganları ve palaları altında ge- çire geçire kanıksamış olan bu pervasız kadın; acı “bir kahkaha atmış: — Bire asılası meretleri. Düne yada adam komadınız da bir bu Yaz Geldi BAYANLAR Beklediğiniz şık, ucuz ve ağır İpekli kumaşlar da geldi En son moda renklerde yüzde yüz tabit ipek KUMAŞLAR giymek isterseniz SÜMER BANK © melek gibi zararsız adam mı kak dı? Beni şuracıkta, pare pare etmedikçe onun kılına bile doku- Bamıyacaksınız. Diye bağırmış, elindeki kılıcı havada savurarak bütün kuvvetile sırtını duvara dayamıştı. Zorbalar,'birdenbire a Jardı.Fakat bu |ı|hılık..;.o-kı l:z; Bürmemiş, hiddetli bir homurtu işitilmişti: — Anlaşılan, herif — orada saklı. Söyletmen şu kahpeyi.. çalın yere.. çıkarın şu herifi, Birkaç kol, Esmer Gülün Üzerine saldırmıştı. Faka o anda Esiner Gülün eliddeki narin kılıç havada parlamış, birkaç boğuk feryat, biribirine karışmıştı. Birdenbire, bir adam ileri atılmış, Esmer Gülün yüzüne dikkatle * baktıktan —sonra geri dönerek: — Yoldaşlar!.. Tanıdım bu kahpeyi.. Buna, Esmer Gül der ler, Hani şu, dün sabah Sirkeci iskelesinde — kafasını kestiğimiz Deli Veli yok mu, onun dostu.. Diye bağırmı Ağklı bir f.'ı';:ı yükseldi. Ve, orada bulunanların gözleri, Esmer Güle çevrildi.. —Esmer Gülün vücudu evvelâ bir tarafa eğrildi. Elladeki kılıç, düşüverdi. Ve sonra, güçlükle işitilebilen bir sesle : — Dilerim Başl Hüdadan... Ona kıyanlar, ondan beter ölümle can vorsin. Diyebildi. Ve o anda, bitkin bir halde yera serildi. SON ©4 Mayıs 1935 Çemberlitaş

Bu sayıdan diğer sayfalar: