17 Şubat 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

17 Şubat 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ÇO Ü 10 Sayfa SON POSTA A Şubat 17 Memleket Dışındaki Türk Düşmanları Yahya Ammana Gittikten On Beş Gün Sonra Bir “ Gün Çerkes Etem Gelmiş: “Ben Sana Yakında Bir İş Vereceğim!..,, Demiştir. (Atatürke suikast hazırlama! ı;., mektup vererek Hayfaya göndermiştif. suçlu olanların bir kaç celse de-İHayfada 6 ay kadar kalan Yahya bir güü vam eden — muhakemelerinden 'kendisinin Ammana avdeti için Davide sonra, ayın altıncı perşembe günü len bir mektuptan haberdar olarak der Ankara müddeiumumisi iddiana- Ammana hareket etmiştir. Ammanda yint mesini okudu ve biz de iddiana-/aynı kahvede buluşulmuş ve çekes Eteff fi menin ana hatlarını kısaca bildir-| Yahyaya — yapacağımız işin zamanı ladı dik. diye söze başlamıştır. Yahyanm — itirafınt | g Bundan sonra elimize geçen met-|göre çerkes Etemin o esnada kendisine süf | lap, OLUMMANCAS “Son Postea, nın Tefrikası:3 Yazan: A. R. | Evlâdının Sararmış Çehresi Karşısında Bir Ân İçin Şuurunu Kaybeden Kadın, Dakikalar Geçtikçe Sükün Buluyordu Dünkü ve evvelki günkü kısımların işitmişti. Fakat, istasyonun bütün © hulâsası: |gürültüleri içinde işittiğzi bu bir kaç saniyelik sesler, dimağından bir türlü İsilinmemişti. Ve işte şimdi, gözlerini kaparken: | zt li Annem,.. Diye inlemişti, , ran) ve (tüfengiyan) (sınıfı cel idhal olunacakları ihtimalini Makedonyada Petrof çetesi ortalığı |ler, acı acı iyodoform kokan bu mec- kasıp kavuruyondu. Türk köylerini|ruhları, ellerinin değil, kalplerinin üs- basıyor, ana, baba, çoluk, çocuk de-İtünde taşımak için biribirleriyle reka- meden önüne geleni — öldürüyordu. | bete girişiyorlardı. İşte bu sırada Makedonyadaki üçün- | — Sıya Mülâzım Cemilin indirilmesi- | ü orduya Cemil isminde genç bir mülâzim geldi, kumandanla ko - nuştu. Ve bir kaç gece sonra da giz- lice aldığı otuz kadar efratla — çıkıp| gitti. Alayda bu tagayyüp hâdisesi çabucak unutulmuştu. Herkes Petrof- tan bahsediyordu. Mükayat bör. kaş gee donre: Beleşka € nn garbındaki ormanlardan şiddetli silâh sesleri duyuldu. Sabaha karşı da kesilen silâh seslerinden sonra Petrof | ve avenesinin öldürüldüğü, fakat mü- lâzim Cemilin de öç kurşunla göğ - sünden yaralandığı anlaşıldı. İstan - buldan gelen bir telgrafta mülârim Cemil ile yaralıların İstanbula nakli isteniyordu. Kahraman mülâzım Cemil efendi- — nin sıhhat ve afiyeti, ne merkezdedir?, Asakiri şâhaneden kaç nefer yaralı- O dir. Bunların müreffehen ve muazzezen Selâniğe nakilleri için ne miktar vesa- | iti nakliyeye ihtiyaç vardır?. Gösterdikleri hüsnü hizmete mu- kabil kendilerine hediye edilecek olan (ihsanı şahane), yed beyed verilmiş, — ve bu vesile ile de zatı akdesi hazreti şehriyâri hukkında daâvatı hayriye is- — ticlâb edilmiş midir?... p Üç gün evvel gösterilen kayıtsızlı- — ğa mukabil, şimdi vaziyetin böyle bir- MİbirE Güğürek. süraalln Barareli bir alâka şekline girmesi, kaza kayma- kamı ile alay kumandanına hayret ver- mişti. Hele suallerin neticesinde (ira-| - dei seniye) sözlerinin de karıştırılarak — mecruhların (ahvali sıhhiyelerine fev- kalâde dikkat ve itina gösterilmesi) tavsiyesi, artık bu işe (parlak bir talih oyunu) nun karıştığını göstermişti. — | Ağır ve hafif yaralıların adedi, on ne gelmişti. İhtiyar bir miralayın can- |dan ve samimi bir şefkatle: — Aman.. Bu muazzez vücudu sars- |mayın. Dediği işitilmişti... İşte o zaman, bir anlık bir süküt içinde, bir kadın ferya- di yükselmiş; ve herkesin kalbini, acı acı titretmişti. O zamana kadar hiç bir kimsenin nazarı dikkatini celbetmemiş olan bu îıiyıılı şarşaflı ihtiyar kadın, ileri atıl- mış: — Cermilim., Evlâdım.. Ben seni böyle sediyeler içinde mi görecektim. Diye hıçkıra hiçkıra ağlamıya baş - lamıştı. Şimdi, orada bulunanların bir kısmı, İbu kadının etrafını almışlardı. Ana -|" suretle |lk hassasiyetinin bütün ıılımplannı"'k"n sonra (taburcu) edilmişti. gösteren göz — yaşlarını çalışıyorlar; onu, istasyon müdürü - nün odasına doğru sevkederken: — Biraz su getirin. — Soğuk bir limonata yok mu?. LNS Şölünüde övüdüz aslarz lâr gibi sıhhat ve âfiyette... — BSayei padişahide, hele gün tedavi olunsun da... Diye teselli veriyorlardı. Evlâdının sararmış çehresi karşısın- da bir an için şuurunu kaybeder gi olan kadın, dakikalar geçtikçe sükün buluyor: bir kaç — Tek, o ölmesin de,.. Her şeye razıyım. Diye, hıçkıra bıçkıra söyleniyordu. * Yaralıları, Gümüşsuyu hastanesine nakletmişler ve bilhassa mülâzim Ce- mili hususi bir odaya yerleştirmişler - — dördü buluyordu. Bunların içinde en| ağır yaralı Mülâzım Cemil de, bü!ün' ümitlerin kesilmiş olmasına rağmen, daha hâlâ yaşıyordu. k Mecruhların nakli için — Selânikten | yalnız araba değil; bir doktor iki (cer-! rah) tan mürekkep bir hey'et ile bir , kaç erkek hasta bakıcı ile ihtiyaten bir takım ilâçlar vesaireler de gönderil- mişti... Ve nihayet mecruhlar, müref- fehen ve muazzezen Selâniğe, sonra 'da hususi vagonlarla İstanbula nakle- : » — © devirde, sarayın ehemmiyet v — ği bir meseleye hemen herkesin bi bir alâka göstermesi, yahut g'c'ıı!eı-iyoıW gibi görünerek göze girmesi âdetti. rdi- Onun için mecruhları nakledeu!den al atlas keseyi mülüzim Cemilin dillerle neşriyat. — tren İstanbula yaklaşırken, Sirkeci is- - tasyonunun rampasında muhtelif ma- kamlara mensup doktorlar, y-.wcrlu,W — ve hey'etler görülmekteydi. Bunların — etrafı da, sarayın muhtelif casus şebe- kelerine mensup üniformalı ve sivil | bafiyelerle çevrilmişti . | O devirde, üçüncü orduya mensup bir zabitin, her ne şekilde olursa nlsurıW — İstanbula gelmesi, girmesi ve halkla te- | “ mas etmesi; pek ender görülen bir| hâdiseydi. Buna binaen, kanlarının pa- basına olarak bu hak ve imtiyazı ka- - zananları bir an evvel görmek için her- “kesin çehresinde bir sabırsızlık husule gelmişti. * Tren; ağır ağır istasyona girip te| | ııi di. Aradan bir saat geçer geçmez ma - beyinci Faik Beyle hususi yaver sa- kallı Mehmet Paşa ve yaver kayma - kam Ragıp Beylerden mürekkep bir heyet hastaneye gelmişti. — Yaralılara Abdülhamidin selâmını tebliğ etmek- le beraber, neferlere onar lira ihsan ile birer liyakat madalyası teslim et - mişlerdi. Mülâzim Cemile verilen he- diye ise yirmi altın lira ihsan ile liya- kat madalyasından başka, bir de be - şinci rütbeden nişandan mürekkepti. Mülâzim Cemil, " henüz - tamamile kendine gelememişti. Etrafında cere- yan eden şeyleri, derin bir rüya gibi görmekte idi. Yirmi lira ( yastığının üstüne bırakan; nişan — ve madalyayı da göğsünün üstüne bır. kan sakallı Mehmet Paşa: — Mülâzim efendi!.. Efendimiz hazretlerinin bu lütfü ihsanlarımı u - nutmayınız. Zatı şahanelerine karşı da daima dua etmeyi ve sadakat gös- | y termeyi unutmayınız. İnşallab, sayei şahanelerinde çarçabuk ifakat bulur - sunuz. Ve dini devlete, nice nice hüş- nü hizmetlerde bulunursunuz. Demişti. Mülâzim Cemil, bulanık gözlerini, bu sözleri söyliyen çehreye çevirmiş - Dikkatle taranmış- ve kabartılmış bir sakalla çevrilmiş olan bu soluk çehre ona seçilemiyen bir hayal gibi durdurmaya | Bu hazin manzara, oradakilerin hepsini müteessir etmişti. Hattâ, pek |katı kalpli oldukları rivayet edilenler bile rikkate gelmiş; hepsinin gözlerin- de birer damla yaş titremişti. Mülâzim Cemilin ölümden kurtul- ması, - o devrin - Türk doktorlarının yarattığı bir mucize idi. Göğsünü de -| len üç kurşun, içindeki en nazik alet- İleri, korkunç bir surette tahrip ettiği | İbalde, büyük bir dikkat ve ihtimamla yapılan ameliyatlar muvaffakiyetle neticelenmiş, artık bütün tehlike geç-| mişti. Bu suretle iki ay hastanede yatan mülâzim Cemil, artık nekahat devri- İne girmişti. Bir ay da bu suretle geç- Mülâzim Cemilin taburcu edilmesi de bir mesele teşkil etmişti. Piyade dai- resi reisi Cemal Paşa, (iradei seniye) ile İstanbula getirtilen mülâzim Ce - mili doğruca Selâniğe iade etmiye ce- saret gösterememiş; (hakkında — icra olunacak muamele) yi saraydan isti - aha İüğum. göstermişti. 5 (Arkası var) Bu Akşamki Program İSTANBUL 18: Senfoni Eroyika - Bethoven. 19: Haberler. 19.15: Hafif musiki (plâk). 20: Çocuk Esirgeme kurumu namunu konla - İrans, (Dr. Bakteriyoloğ Fethi Erden ta- İrafından) Çocuklarda barsak solonları ve bunlardan kurtulma çareleri hakkında. 20.30: Stüdyo oörkestraları tarafından e - serler. 21.30: Son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansının İgazetelere mahsus havadis servisi verile - |cektir. BERLİN 18: Şarkılar. 18.30: Sözler. 19: Karı - gik konser. 20.45: — Aktüalite, haberler. 21.10: Örkestra konseri; 22: Breslapdan. 23: Haberler. 23.25: Bizi dinleyiniz. 23, 40: Gece müziği. VARŞOVA 18.20: Plâk. 19: Çift piyano konseri: 19.30: Mektep korosu. 19.45: Mühtelif. 21.30: Dans ve şarkılar. 21.50: Muhtelif. 22.05: Eski amatör müzisyenlerin könser- leri. 23: Edebiyat. 23.30: Yabancı pos - talardan nakiller. MOSKOVA 18.30; Bir operanın nakli. 22: Yabancı PRAG 17.10: Dans; 18: Mühtelif. 18.40; Slav koro şarkıları; 19.10: Almanca nepriyat; 20.30: Kaşova radyo orkestrası; 21.05: Erkek korosu (Bethoven, Brukner); 22.20: Halk konseri, 23: Muhtelif. VİYANA 18.25: Plâk (Tenor şarkıları). 18,50: Muhtelif sözler. 20: Hhaberler. 20.10: Mermleket haberleri. 21.05: Senfonik kon- ser, 22.15: Viyana müziği (plâk). 23: Haberler. 23.10: Kuünert kuarbeti. 24.15; Hafif müzik. BUDAPEŞTE 18: Askeri konser. — 19.30: Piyano ile Macar şarkıları. 20.30: Opera örkestrasi, 21.40: Habetler, 22: Plâk. 23: Haberler. 23.05: Yaylı sazlar kuarteti. 24.10: durduğu zarnan bütün oradaki kalaba- | gelmişti. Söylenen sözlerin manasını| gene müziği. lhık, bir anda yaralıların vagonlarını i-| hata etmişlerdi. Mecruhlar, büyük bir dikkat ve itina ile vagonlardan indirili- | — yor; teskerelere yatırılıyordu. Bunla- rın yarın-daha büyük (iltifatı şahanc)- “ye müzhar olacakları; belki de (yaveılan ibaretti. O, anlamıya çalışmış ise de kelimeler ya- vaş yavaş dimağından uzaklaşmış; tekrar gözlerini kapayıvermişti. Şimdi onun dimağında hâkim olan şey, yalnız kısa bir çığlık ve hıçkırık-|21.-10: Ünivarsite dersleri. 21.30: Ame .|da kalırıın ben seni çagırdı; bunları hayal içinde' BÜKREŞ 12.30-15: Plâk ve haberler; 18.15: Orkestra, 20: Haberler. 20.15: Çift piya- no konseri. 20.50: Operalardan havalar. rikan müziği. 24: Konser, v nini, hariçteki düşmanlarımızın aleyhimizde nasıl çalıştıklarını göstermesi itibariyle mühim bul- duk. Parça parça neşrediyoruz:) —— Bu ilk meçhul Çerkes sanki Yahyanın akra- balarının adreslerini hâmil imişler gibi Yahyanın yüzünü görmediği, yalnız yirmi sene evvel babasından ismini işittiği mev- hum akrabalarını tanımışlar ve Şamın Mer- Gisultan kariyesinde olduklarım — Yahyaya söylemişlerdir. Yahya Mercisultana gitmiş ve İbrahim ile Mehmet namındaki akra - balarını orada bulmuştur. Bu akrabaları - nın pek fakir olduğunu ve kendisine yar - dim edemiyeceklerini anlıyan Yahya Mer- cisultanda fazla kalmayı muvafık — görmi- yerek Kuneytraya, yani Çerkes cemiyeti reisi Eminin belediye reisi olduğu kazaya gitmiştir. Orada ne maksatla kaldığını, Yahya bize söylememiştir. Yalmız bir gün Kuneytrada bir düğün olmuş. Ammandan gelen Çerkeslerle Yahya bu düğünde ta - nışmıştır. Tanıştığı Çerkeslerin — isimlerini ve kimler olduğunu bize söylemiyen Yah- ya, yalnız bu Çerkeslerden Ammanda iş alduğunu öğrenmiş, derhal Ammana, yani Etem ve kardeşi Reşidin bulunduğu yere gitmiştir. Orada ilk gördüğü adam Üze - yirin ve Arifin akrabaları bulunan Mah- mudun arkadaşı arabacı Hamittir. Hamit Yahyaya iş bulmak istemiş, Bağdat petrol müdürlüğüne müracaat edilmiş, pasapot - tu olmadığı için Yahyaya iş verilememiş - tir. Nihayet Yahya Manol isminde bir şah- sın yanında amele olarak çalışmıya baş- lamıştır. Manol kimdir? Dosyadaki — vesikadan anlaşılacağı üzere Manol Etemle sık sık gürüşen müreffeh bir hayata malik ecnebi bir gizli teşkilâta mensup bulunan bir be- tonarma işeleri müteahhididir. Yahya burada çalışırken bir gün çer -« keslerin Ammanda - toplandığı Hamdanın kahvesine Hamit ile beraber gitmiş orada otururken kahvede — tavla oynıyan — uzun boylu sarı benizli sarı kesik bıyıklı elâ göz- lü 45 yaşlarında bir adamın kendisini ya- nina çagırdığını görmüştür. Bu adam Yah- yaya kim olduğunu sormuştur. Yahya Tür» kiyeden kaçak olarak geldiğini, asker ka- çağı bulunduğunu ve Şaphiş kabilesine men- sup olduğunu — söylemiştir. (not: Çerkes Etem dahi Şapşih kabilesindedir) Yahya- yı çağıran bu adam suallerine devam etmiş nasıl kaçtığını Türkiyenin asker! kuvvetini, Adana cihetinde ne kadar asker bulundu- igunu, —Türklerin çerkeslere - eza ve cela yapıp yapmadıklarını Atatürkün memle - ket dahilinde seyahat edip etmediği cihet- lerini sormuştur. Yahya bunlara cevap vererek Atatürkün — serbestce — seyahatler ettiğini ilâve etmiştir. Mülâkatın hitamın- da bu adamdan ayrılan Yahya arabacı Ha- mide bu adamın kim olduğunu sormuş ve Hamitten çerkes Etem olduğu ve kargısın- da tavla oynıyanın da kardeşi Reşit bu - hunduğu — cevabını almıştır. , Bir kaç gün daha aymı kahveye devam eden Yahya Etemle mülâkatlarına “devam etmiş ve nihayet bir gün Etem Yahyaya: (Biz çer- kesler burada bir cemiyet kurduk Mısır dan ve diğer yerlerden bize iane veriliyor. Bir çok kimseler cemiyetimize intisap etti- ler, şândi benim kuvvetim çoktur. — Şeyh Sait isyanında bu kuvvet bende olsaydı Kürt davası kazandırıldı. Kürtler hesapsız ve plânsız hareket ettiler. Bende onun için isyana iştirak etmedim. İnşallah yakında Kürtlerle çerkesler birleşerek yeni bir isyan olacak demişlir. Bu mülâkatlar bir günde söylenmemiş muhtelif tarihlerde — söylen- dikten sonra Yahya Ammana gittiğinden onbeş gün kadar sonra bir gün Etem ken- disini yine aynı kahvede yanına çağırarak ben sana yakında bir iş vereceğim burada bir Türk hafiyesi var adı Yakuptur - seni takip ediyor onun için seni şimdi Hayfada Yahudi Davidin yanına göndereceğim ora- ğım zaman bu- raya gelirsin demiş ve YılıvıııDıvıc için N u kast işini açtığını anlıyoruz. Çerkes Eti Yahyaya demiştir ki: (Şama hareket Şamda Yakupla Ateş Mehmedi — bularak onları Ammana getir) bu iş için Yahyayf 2 İngiliz lirası vererek Yahyayı göndet * miştir. Yahyanın itirafına nazaran Halep | ten Şama geldiği zaman Yakup ile A Mehmetle tanışmış bulunuyordu. D: hareket ederek Şama gitmiş çerkes kahve sinde Yakupla Ateş Mehmedi bularak $ ma getirmiştir. Yine Hamdanın kahvesindi toplanmışlat Etem bunlara Türkiyed mektup aldım. Atatürke suikast için Tür * kiyeye gideceksiniz. ve Türkiyede işi idare edenlerin Ali Saip, Maraşlı İdris Çokak nahiye müdürü Şemsettin olduğu' nu söylemiştir. Etem bu sırada Ariften d€ bahsetmiş ve Arif için aynen şunları lemiştir. (Bu çocuk yapılacak — suikasttı & ceği emir üzerine harekete Suikast bu suretle kararlaştırıldıktan son * ra hareket zamanı gelmiş hareket günü Etem bunları istasyon müdürü İzzetin evi” ne götürmüştür. 3 odalı küçük bir ev olati evde Reşit Etem ve diğer suikasti yapacak kimselere aptest aldırıldıktan sonra: (YW Pacağınız işin icrası sırasında ölümden kat” mıyacağınıza ve her hangi biriniz yaka * | landığınız takdirde bu işi idare edecek © lan Ali Saip ve İdrisi meydana vermiyect” ğinize ve meşru hile yollarına sapmıyaca * ğınıza ve bu işten asla geri dönmiyeceği * | nize) diye yemin ettirilmiştir. Bu yemindt Maraşlı Çerkes Hamdi de — bulunmuştufi Bundan sonra Yahya ve başta Hamdi ol * mak üzere arkadaşları Duma kazasına g' |h derek Çerkes Etemden almış oldukları b mektubu Recep kaptana vermişlerdir. RE cep kaptan mektubu okumuş ve bu arki daşlara ikramda bulunmuştur. Ayni za * manda bu işin ucunda ölüm vardır, ted * birli hareket ediniz, yakalanıranız idatf edilirsiniz. demiştir. ) Bundan sonra Maraşlı Hamdiye bir d& met Suriye evraki — nakdiyesi miştif Yahyanın tahminine nazaran bu — miktaf bin Türk lirası tutmaktadır. Bundan sonff Recep kaptan konsolun gözünü — çekerek | Hamdi de dahil olduğu halde her - biritf birer tabanca ve içerisinde onar fişek bt | |lunan 30 şarjör ve on beş Suriye lirası miştir. Son tenbih olarak ele geçen bir birini haber vermesin, demiş ve bütün €© | te geceyi orada geçirdikten sonra ertifi İgün yola çıkarak Halebe vüsil olm dır. Halepten tekrar yola çıkarak Karü * bet ismindeki bir şoförün idaresinde bi lanan otomobille hududa yakın mevküne kadar gelmiş ve orada © bilden inmişlerdir. Bu suretle huduttan $7 ne Kilise yakın zeytinlikler içinden geet * | tek Türkiyeye dahil olmuşlardır. Bu #f7 da Yahya, Hamdi ile konuşarak kendi * mek için gitmek istediğini söylemiş, di de - kafilenin şefidir - buna mi etmiştir. Randevü yeri olarak Kümb K. de Üzeyirin evi — ittihaz Yahya bunlardan ayrıldıktan sonra Kiltf - İgelmiş ve oradan Gaziantep ve Fevziptt' yollarını takip etmek üzere 4 ramezar K. ne gitmiştir. Sevdiği kızın KÖT betir civarında Akifiye K. de olduğunu #9 | layan Yahya bu işi tahkik için * K. de ikamete mecbur olmuş ve bu ** nada köyde beş kişiye wit boitamın Beİiİ liğini deruhte etmiştir. Yahyanın itieft || nazaran bu- bostandaki bekçiliği dettiii &tmesi sibebi Akifiyeye gitmiş olan Hü kendi geldiğini işiterek Karamezara 80 ceğini ümit etmesi keyfiyetidir. Bu bostalr lar bekçiliğine girdikten 14 - 15 gün # Yahya kızın başkasile evlenmiş oldukul haber almıştır. Bu sırada bostanların , mesine on, on beş gün kaldığını Yahya bu ön. on beş günü — bekledikliğ sonra Kümbetire, yani randevü mabtl 4, gitmek için hereket etmiştir. Buradâ p, çük bir noktayı işaret etmek lâzım # İ dllat baberdardır. Onun evine giderek — oradi | Eş saklanacaksınız. Bilâhara Ali Saibin vere' | G sis |e ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: