17 Şubat 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

17 Şubat 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 e 07 Şubat Arlet Staviski Sahnede Dünyanın En Büyük. Dolandır Dolandıncısının Karısı Beraet Ettikten Sonra Gittiği Amerikada İşe Başladı «Son asrın en büyük dolandırıcısı olan Stavskinin karısı Arlet Stavski mahkemeden beraet kararı alır al! Maz Amerikaya gitti. Kısa bir tel- Sraf cenupta onun bir Müzik Holda Şalışmağa başladığını okudunuz ve belki de Amerikada artist hayatının kazandırdığı servetleri o düşünerek | #enç kadının altına gark olduğunu tahmin ettiniz. | Aşağıda göreceğiniz Amerika mektubu size aldandığınızı anlata- Saktır.» Nevyork, “7 > — Arlet Staviniciyi | buraya getiren tiyatro - Mun sahibi Mistr Fişker bütün ga- lere birer ilân verecek: “— Paris cinayet mahkemesin - ie beraet kararı alan Arlet Stavis- birdenbire ortadan kaybolmuş - &, bir Ni ee kurban gitmiş olma- N #tdan korkuluyordu, halbuki Arlet Viskinin Amerikaya geçtiği ve meh Carinoya iltica ettiği an - hu» a Diyecekti, Gerçekten de Arlet kii Pariste birdenbire ortadan | Sbolmuştu. Fakat Amerikalı ga- "ön onu Amerika toprağına a-; basmadan, vapurun içinde bul F. yazdılar ve bununla dati- direktörünün plânını boşa çı-| 1$ oldular. m akşam tiyatroya gittim. Re- ğa ardı. Ayni şekilde giyinmiş 40 Diğ, © kizin arasında onu güç buldum. en hiç farkı yoktu. E - ik arasında kaybolup gitmişti. Perde arasında hususi odasına git - ,istedim. oKapıcıdan sordum. İp iyordu. Nihayet artistlerin İk rini ihtiva eden deftere baktı, a ve haber gönderdi. Anlaşılan n hususi odası olmıyacak ki in görmek için kapıcının odasına vü v; “> — Bana Amerika intibalarınızı ler misiniz? Dedim. hd Ne intibaım olacak? Diye baş-| Münüz El'an sersem gibiyim. Düşü - Ma üz bir kere. Çarşanba günü be- bu kararı aldim, perşembe günü l tiyatro için bir mukavele imza - Bing; ve öbür çarşanba vapura id, m, Amerikaya vardığım gece pe çıktım: y Fakat bu sahnede, ayni şekil - b Yapan 40 kızın arasında kay- 1 gibisiniz! Neden bu küçük kabul ettiniz? © Bilmiyordum. Üzerine" ümitle iin başka teşebbüsler Da akikada boşa çıktı. (e Nihayet adan da uzaklaşmak, unutul- Madam Staviski mak istiyorum. Kabul ettim. Fakat bu iş beni çok yoruyor. Sabaha karşı üçte yatıyorum. On bire kadar bit - kin bir halde uyuyorum, öğleden sonra bir kaç saat sokaklarda başı boş ve serseri dolaşıyorum, sonra tiyatroya geliyorum. İkinci perde açılmak üzereydi, ti- İyatrodan sorra kendisini bir çaya çağırdım. Memnuniyetle ve tehalük- İle kabul etti. Geldiği zaman değiş- miş, süslenmiş, büsbütün güzelleş - mişti. Fakat Amerikada o kadar çok güzel kadın vardır ki, belki yine göze çarpmıyacaktır. — İşidiyorum. Bazı Amerikalılar benim haftada yüz dolar ücretle çalıştığımı işitmişler, halime acı - mışlar. 100 dolar ücret aldığım doğ- rudur; fakat bütün iaşe ve ibate masrafım da tiyatro sahibine ait - tir, dedi. Görünüyor ki atiden ümitsiz de - gildi: — Mistr Fisker benim için büyük reklâmlar yapacak, başka iş bulma- ya çalışacaktır, cümlesini ilâve etti. Zaten ismimin etrafında bazı rek- lâmlar yapılmaya başlandı. Buraya gelmeden az evvel işittim, Vaşing - tonda cinsi cazibemin derecesi hak- kında konuşulmuş... * Arletin bana verdiği bu son ha - beri ben daha evvel öğrenmiştim. Filhakika Vaşingtonda onun cinsi cazibesi etrafında konuşulmuştu. Fakat bu, onun sandığı gibi reklâm için değildi. Kendisini hudut hari - cine atıp atmamayı tayin içindi ve henüz bu hususta da bir karar ve - rilmemişti. Maamafih ben onu mü- teessir etmemek için bildiğimi söy- lemekten çekindim. rimizdeki Fransı zlar Aralarında Bir Tavla Mu Tertip Ettiler b. © Dünlrü tavla müsaba ae izdeki Fransızlar kendi a- İş “*da bir tavla müsabakası ter - N Stmiş işlerdir. Bu müsabakanın i i dün saat (15) te Ünyon “€ (16) çiftin iştirakile ya- kasına iştirâk edenler pılmıştır. Müsabaka saat 18.30 a kadar devam etmiş ve birinciliği M. Roussarer ile M. Bambouri ka - zanmışlardır. SON POSTA Say PA ln İNGİLTERE ie FRANSA arasınd yapılaca İNGİLTERE rk UZUNLUĞU 32 Gi I i Yil ; v Manş denizinin altında İngiliz limanı Dover ile Fransız limanı Kale arasında denizn dibi al- tından bir tünel kazarak İngiltere ile Fransayı bağlamak ve bu tünelin içinde demiryolu uzatmak mesele - si, ötedenberi konuşulur, düşünü - lür, fakat bir türlü tatbik edilemez. Sebebi, projenin vaktile uyandır - dığı şüphelidir. türlü hükümetler, çeşit çeşit siyasi - ler, birbirini takip eden nesiller, hep bu projeye karşı geldiler. Projenin tatbikına taraftar olanlarsa bu mu- halefeti anlamazlar. Bu projenin aleyhinde ileri len itirazlar yalnız bir tane değildir. İngiltere ile Avrupa kıt'ası arasında yapılan deniz, nakliyatını çoğunu İngiliz gemileri yapıyor. Tünel ka - zılır ve demiryolu uzatılırsa İngil hâsıl olacak. Bundan başka bunlara göre Manş denizinde nakliyat ya - lenecek, tünel yıkılacak olursa İn - giltere fena bir vaziyete düşecektir. Tünelden ancak İngiltereden Av - rupaya giden yolcular daha fazla istifade edeceklerdir. İngilterenin meşhur siyasisi eski bahriye nazırı Çurçil son günlerde yazdığı bir yazı ile bu aleyhteki id- dialara karşı gelerek (İngiltere ile Avrupa arasındaki münakalenin tünel ve tren vasıtasile yapılması - nın İngiltereye faide vereceğini, A- merika ticaretinin İngiltere yolile bu tünelden Avrupaya geçeceğini, tünel yüzünden milli emniyetin teh- likeye anlatıyor | ve şu sözleri söylüyor uğramayacağını «İngiltere ada olmak yüzünden! istilâ tehlikesinden korundu. Böyle bir tünel kazılırsa, İngilterenin se - lâmeti tehlikeye düşer, sanılıyordu. | Halbuki bu tünel, bana kalırsa in) gilterenin vaziyetini sağlamlar ve| emniyetini arttırır. Bir tehlikeye se- bep olursa kolaylıkla kapatılır ve su ile doldurulur. Bu suretle ansızın bir hücum veya bir hiyanetin önünü almak mümkündür. Umumi harp bu tünelin İngiltere için faydalı olacağını isbat etti. U- mumi harp sırasında bu tünel bu - İunsaydı; orduların hareketi ko - laylaşır, hastalar, yaralılar memle - kete kolaylıkla getirilir, deniz zayi- atından tasarruf edilen milyonlar! harbi sür'atle bitirmeğe harcedilir- di. Tahtelbahir tehlikesi ise tünelin lüzumunu kat kat arttırdı. 1917 nin! ilk yıllarında Almanların denizaltı | gemilerile yaptıkları tahribat de -| vam etmiş olsaydı müttefikler ye - nilir ve İngiltere adaları boyun eğer- di. İngiltere ile Fransa arasındaki İngilterede türlü| pan gemiler, tünel yüzünden kör -| a k TÜNEL | İngilterede İleri Sürülen Şüphe Ve İtirazlar Kuvvetini Kay e Başladı. Çurçil Tüneli İstiyenlerin Başına Geçti MANŞ GENİZ Oz ninde 206 ADL TÜNELİN Oi TARAFINI Bağl ayanl' TÜNELLER yapılacak tünelin maktamı gösterir idı. lehindeki delilleri kuvvetlendirdi. Çünkü bundan sonra İngilterenin korkacağı tehlike istilâ değil, açlık- tır. (Tems) nehrinin ağzı, gemilerin hareketine müsait olmayan bir va- ziyete girerse Londrayı beslemek son derece güçleşir. tünel bütün bunlara yer bırakmaz- kroki Bugünün tehlikesi, havadadır. Hava tehlikesinden korkanlar, tünel Harpten sonraki hâdiseler tünel |lehinde bulunmalıdırlar. Her hangi İbir tehlikeli vaziyet karşısında sed- | dedilebilecek olan bu tünel İngil « terenin işine yarar. Fakat bunun için İngilterenin dar denizlere hâkim olması ve baş kalarından üstün bir hava kuvve - tine sahip bulunması lâzımdır.» (Baş tarafı 1 inci yüzde) mak için.. Barış haddızatında muahe- “İdelere istinad ediyor. Binaenaleyh ba- tere ile Avrupa arasında müsavat! rışın : yaşaması (oiçin o muahede- lerin — ahkâmını tatbik Oo etmek lâzımdır. e Bulgaristan Oo kendisinden istenen bütün mükellefiyetleri yapmıştır. Şimdi de kendisine karşı yapılması taahhüt edilen şeyleri iste- mek hakkına maliktir. Bunlara muka- bil Bulgaristandan yeni fedakârlıklar isteniyor. O derece ki, Bulgaristan ken di şeref ve hasiyetinden mahrum -€- dilmek ve haklarından vazgeçirilmek isteniyor. Hakiki dostluğun zillete uğ- ratılmış ve yeise sürüklenmiş dostluğa tahammülü yoktur. Bulgar dış siyasa- sı şimdiye kadar bütün dost komşula- rile arılaşmak için yüksek ve kendine yaraşan bir yel takip etmiştir. Ve ve Gospodin Muşanof Gene Harekete Geçti! İM tahakkuk ettirecek şerait, Balkan paktına girilmekten daha faydalı nuçlar verecektir. Bizim takip ettiğimiz bu dış siyasa bir kabinenin veya bir fırkanın o siyasası değil, bütün bir milletin siyasasıdır. İ Çar Boris istediği gibi hareket et- mek hakkına maliktir, deyen Gospo- din Macarofa göre bugün memleket- so te parlâmento yoktur ve Çar bir sürü formalitelerden âzâdedir. Binaenaleyh hemen düşündüğünü yapmalıdır. Gos- podin Macarof Çar Borise ne yapması lâzımgeldiğini de söylüyor. Çar Boris Gospodin Macarofa uyarak, ferzede- lim ki, bütün bir milletin arzusunun hilâfına olarak bir dış siyasa kovalar sın... Bunun nasıl müthiş bir netice vereceği düşünülüyor mu? nl i Hâkim suçluya sordu: den). — Etmedim. Öteki bütün köylülere hâs bir safi ırı salli sil etmedi ki, adımı — Ne yaptı?. — Bu ümansız bizim kıza göz dik miş; istetti, vermedim — Neden vermedin?. vereyim, birlikte değiliz ki. — Ne gibi birlikte değilsiniz?. — Peki sohra?. avluya tevuklarını salıyor.: da komşulara tavuklarımı çalmış di yor. — Böylelikle kızı nasıl alabilir? Evde kalır. Hâkim suçluya döndü: — Ne diyor, işitiyor musun?, - Yapmadım ben. m atıldı: — İsbatım var, begim. — Ne isbatı? — Sen bu adama iftira etmişsin, nes lekeledi — Ay parçasvgibi kız, onun nesine - Memlekette usuldür, malları ay- ni iyi olmazsa ona kız vermezler. — Kın almak iğin bir aksam benim Sabahtan Adım kirlenirse kızı kim ister ki. TH Gördüklerimiz. Kız Almanın Usulü — Haber edeyim mü? — Nereye haber edeceksin?. Elile koridoru gösterdi. — Na şuradaki taşlıkta duruyor. İhtiyarın isbatı getirildi; hâkim sor- du: — Bu adam buna iftira etmiş re bi- liyorsun. — Öyle efendim, dedi. İe istetti, vermedi. z — Peki bunun tavukları çalmasına ne dersin?.. Kızı benim- — Kat'iyyen yapmaz, namuslu a « damdır. Öteki gene atıldı: — Beni bütün köy tanır bezim. — Hangi köy?. — Bizim köy.. İnanmuzsanız oraya yazın da size diyiversinler. Hâkim gülümsedi. Suçlu ceza gö » — Haydi git, kapını iyi kilitle de bir daha içeri tavuklar girmesin. Suçlu kapının dibinde şahidin kolun- dan çekti: — Bana da ettin, kendine de. — Yalan mu söyliyecektim, — Aptallığın lüzumu var mı be?. Böyle demeseydin ben kızı alacaktım. Sen de 30 kâğıdı. o Munxzez FAİK

Bu sayıdan diğer sayfalar: