17 Şubat 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

17 Şubat 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ç bar KÇ rera Dünkü Futbol Maçla: k & SON POSTA Üniversitenin Mısırdan Alacağı Profesör Ebülülâ Davayı Takip İçin Kahireye Gitti | Prenses Fatma tarafından Darül- fünuna teberrü edilen vakıfların veril- memesi yüzünden biriken yarım mil- yon İngiliz lirasmdan fazla varidatm ta mini için hükümet tarafından Misır u Tute çla" ! Beşiktaş İstanbulspor Takıminı Hakim tİ Bir Oyunla 2- 1 Yendi — — Akdeniz incisi Yazan : Kadircan Kaflı <üüs 17/2/906 aa Genç Kız Gözlerini Açınca ! Kendisini Durmuş Reisin Gemisinde Sanmıştı Alberto yanıbaşiında duran orta yaşlı ve yüzü kesik bir adama: Gd süeki. Bd ber dkeidiki — Franko, haydi git te esirlere Diye haykırdı. CÜK Y . 7 - bak. Ne haldeler. Bana haber getir.. Franko kıç kasaranın önündeki bir merdivenden indi. Aşağıda bir kapı vardı. Burada iki adam yaln kılıç bekliyorlardı. Frankoyu gö - rünce kapıyı açtılar. Franko içeri girdi. Onu seyrek sakallı ve dev gi- bi bir adamla gene dev gibi iki rinde kırbaçlar vardı. Yarı çıplak vücutları cilâlı tunç gibi parlıyordu. Burası büyücek bir yerdi. Çep - çevre direkler vardı. Tekneye ve direklere çakılmış olan demirden halkalara zincirler bağlanmış ve bu zincirler kırk kadar erkek ve kızın el ve bacaklarındaki kösteklere ge- çirilmişti. Sağda kızlar ve çocuklar, solda genç ve orta yaşlı, kara, es - mer veya beyaz erkekler bulunu - yordu. Kimi oturuyor, kimi ayakta duruyorlardı. Çoğu yarı çıplaktı. Boyunlarını bükmüşlerdi. Sessiz göz yaşı dökenler, solgun yüzlü çocuk- ları avutmağa çalışanlar vardı. Kö- şede genç ve çikolata renginde bir anne sevimli yavrusunu emziriyor ve gözlerinden akan yaşların bir iki damlası çıplak göğsüne doğru ka - yarak yavrunun emdiği süte karışı- Franko seyrek sakallı ve dev vü- cutlu adama sordu: — Nasıl bir şey var mı? — Hayır... Hepsi de iyiler. Yarı baygın bir halde kirli ve ka- ba ağaçların üstüne uzanmış olan ©n üç yaşlarında bir arap kızı ile o- nun yanında ona benziyen sekiz yaşlarında bir erkek çocuğu göste- rerek ilâve etti: — Böyle kaldıklarına bakmayın. — Hastalıktan filân değil... Deniz tut- tu da... Franko onların ikisinin de omuz- Tarını ayağile iterek biraz kaldırdı ve mırıldandı: — Belli... Anlaşılıyor. j Yukarı çıktığı zaman güvertede — bir kaynaşma gördü. Gemi, bir ka - — yığı kovalıyordu. Kayıkta ihtiyar bir adam vardı. Yelken direği kırılmış olduğundan küreklerle kaçmak is- tiyordu, Eğer her şey bu kadarla kalsaydı bu morukla kim uğraşırdı. Fakat kayıkta ondan başka bir de kız vardı. Kendinden habersiz bir halde idi. ; Çok geçmeden kayığa rampa yap- tılar. Hemen üçü dördü birden kayığa atladılar. İhtiyarın kafasına vurulan bir yumruk onu bir anda yere sermiş - ti. Sonra kayıktaki genç kızı aldı - lar. Bu sırada ihtiyar adam birden- — bire doğrulmuş, kızı kurtarmak için — atılmıştı. Hattâ onun elbisesinin u- zun eteğinden bir yerini de yakalı - yarak çekmişti. Lâkin ayni zaman- da basına vurulan bir kılıçla yeni- den kayığın dibine yuvarlandı, çır: pındı, inledi ve kımıldamadan kal- dı, Bir Define!, Genç kızi güverteye — çıkardılar. Alberto onun yüzüne bakar bak - maz:. B iki | gördü. Hemen onl ak zenci karşıladılar. Zencilerin elle - SAT SAT $e Örtüsünü açtı. Vücudunu da boy- dan boya gözden geçirdi: — Bir define... Bana Allah gön - derdi. Diye. tekrarladı. Bu sırada parmaklarındaki yü- züklerle kollarındaki bilezikleri de bine attı. Genç kız ancak o zaman gözlerini açmıştı. Önce kendisini bir gemide görünce bunu Durmuş reisin gemisi sanmıştı. Fakat karşısındaki kor - kunç yüzlü ve korkunç kılıklı a - damların Türk olmalarına imkân yoktu. Gözlerini uğuşturdu. Etra - fına göz attı: — Leonidi... Neredeyiz? Diye bir çığlık attı. Esirlere Bakan Adam Bütün gece süren uykusuzluk ve fırtına onu sarstığı için ancak şim- di kendine gelebilmişti. Fakat ne- rede bulunuyordu? Orada Leonidiyi göremiyordu. Yerinden sıçramak ve kaçmak is- tedi. Lâkin Alberto onu kuvvetli kol - larınm arasına alarak kamarasına doğru götürdü, ayni zamanda: — Franko, çabuk bana Dameni- koyu çağır... Dedi. Domeniko esirlerin başında bu - |laman ve onların sıhhatlerine, yiye- ceklerine bakan seyrek sakallı ada- mın adı idi. Domeniko geldi. Kurtulmak için çırpınan ve bir dişi kaplan gibi saldıran genç kıza bakarak: — Ne güzel!... Ömrümde böyle- sini görmedim... Diye mırıldandı. Alberto dedi ki: — Buna iyi bakalım. Hasta filân olmasın!.. Gözünü aç!.. — Görmüyor musunuz Sinyor, ceylân gibi çevik. Hiç bir şeyi yok. Yalnız böyle her zaman çırpınma- ması için bağlamak lâzım. Yahut kırbaçlamak... Alberto homurdandı: — Aptal, kırbaç vurulur mu bu - na? Beni batıracak mısın? Salak sa- lak bakacağına gel de bağlıyalım | şunu... İpler etlerine değmesin, çü- rütür... Gözünü aç, yoksa... İhtiyar Kayıkçı Ne Oldu? Genç kız üç dakika sonra bütün vücudunu saran kalın battaniyele - | rin ve onların üstüne dolanmış olan iplerin içinde kıskıvrak bağlı idi. Alberto ihtiyar kayıkçının öldü- ğünü sanmıştı. Zaten ölmemiş te ol- 'sa ne yapabilirdi ki... Bu küçük ka. 'yıkla ve bu morukla uğraşıp ta bir kaç dakika bile kaybetmek doğru değildi. Ayni zamanda böyle değer- li bir avı ele geçirdiği için kor - |kusu artmış, Giridin - şimalinden geçmektense cenubundan gitmek ve | Rodostan mümkün olduğu kadar uzak olmak için geminin rotasını dosdoğru batıya çevirmişti. Leonidi yüzüne su serpildiği, su içtiği zaman biraz kendine gelmiş- ti. Gözlerini aralık eder etmez Dur- muş reisi tanımış, soluk soluğa: © ÇArkası var) ö e lten V£ Stlaa safhalarını incelemek üzere Fakültesi Profesörlerinden Ebülülâ Kahireye gidecektir. Çocuk Kangalı Devirince Yangın Cıkti Fatihte Hasene Hanife mahallesin- de oturan Adile adındaki bir kadın e- çinde bıraktığı (8) aylık oğla içi ateş dolu olan mangalı devirmiş, etrafa sa- çılan ateşlerden bir kasım eşya ve dö-| şemeler yanmıştır. Ayrıca çocuk — ta gözünden yaralanmıştır. “Karı Koca Bir Olup Bakkalı Dolandırdılar Küçükpazarda — Zindankapısında (8) sayılı mağaza sahibi Asım, Halil ve Âyşe adlarında bir karı koca tara- fından dolandırılmıştır. Asımın iddiasına göre karı — koca dükkâna gelmişler ve büyük bir dü- ğün ziyafeti vereceklerini söyliyerek mağazadan tam (140)liralık bakkaliye almışlardır. Halil akdığı malları bir ha- malın sırtına yükleyerek karısıyla bir- likte göndermiş ve kendisi mağazada kalarak yine bir takım yiyecekler tart- tırmağa başlamıştır. Mağaza sahibi bu işle meşgulken Halil birdenbire: — Eyvah! Evin anahtarı bende kal- dı. diye haykırmış ve Asıma: — Sen şuradan yarım kilo da siyah havyar tart! Ben şu anahtarı bizimkine yetiştirip döneyim.. diye dükkândan fırlamıştır. Fakat bir daha da avdet etmemiş- tir. Polis bu işin tahkikatiyle meşguldür. Bir Doktorun Günlük Pazartesi Notlarından (*) Ultraviyole Sun'i Güneş Tedavisinin Lüzumu Ve Faydası: Sağ bacağında ve kalça kemiklerinde şiddetli ağrılardan şikâyat — eden yaşlı bir hasta kızı muayene ettim. Bünyesi zayıftı, kanı azdı. Çocuklu - #unda bir kaç defa ayni bacakta ağrı çekmiş. Vücudu kuvvetlendikçe ağrı« lar da azalıyormuş.. Röntgen yaptır : dıim. -Radyogralide kemiklerdeki illi- hap (bir kernik veremi) alduğumu bize öğrettk Kapalı yerde yaşıyan — ve az güneş banyosu yapan, dağuştan sonra da küçük yaşta ayaklarda iğrilikler güs- teren böyle kemik hastalıklarında sun'i güneş ziyasının büyük faydasını gör - düğümüz için bu hastayı da bir müd- det alçıda biraktıktan sonma (4 — ay kadar) (oltraviyole) sun'i güneş ban- yosu günde 3 dakikadan başlıyarak on dakikaya kadar tatbik edildi. Bir ay sonra yaptığımız radyografide kemik- || lerde yeni hayat kuvvetleri uyandığı- || ni ve hastanın artık ağrılardan şikâyeti kalmadığını gördük. İsviçre dağ sanatoryomlarında — gene güneş ve sun'i güneş banyosu, altında kemikleri kuvvetlendirilmiş ve kam - burlukları, bacak ve kol eğrilikleri ta. mamen şifa bulmuş çocuklara ve daha ileri yaşlı hastalara tesadüf etmiştim. Ayni şekilde muztarip olan hastalara ve hasta sahibi ailelere bu ultraviyole tedavisinden pek çok istifade edebile- mahkemelerinde açılmış olan davanın Hukuk vinin önünde çamüşır yıkarken oda i-| v e.mroa- —. Beşiktaş - İstanbalspor maçından bir intiba İ—nbdnıı—"onı—-"-ilı.lınııl maçlarından olan Beşiktaş - İstanbulspor ten az bir kalabalık önünde Şeref stadyo-; — İ takımları aracındaki müsabaka dün nisbe- B c İstanbulsporun hücumile başlıyan oyun |Pek az sonra Beşiktaşın ağır fakat hâkim bir tazyikile İstanbulspor kalesi önünde tehlikeli bir şekil alımağa başladı. Beşik - taşın üst Üste yaptığı iki hücumdan biri korner ile İstanbulspor kalesini tehdit etti. Beşiktaş emin ve nisbeten hâkim oy - S Ş İnuyor, İstanbulspor ise fazla sar - R ee HYONi DLiR maştaki bir başla görüllE Pek kasa bir zamanda Beşiktaş kalesine ile Ortaköy arasındaki —müsabaka iki defa sokulan İstanbulspor hücum hattı / stadyomunda oynandı. İki takım me*nmmwm,ü,i..uwnılwdı”—_ den bu fırsatları kaçırdı. Toplu bir hücum- | ti. o* MM.WMMWI İh'ııu'durdolılııuhhnıvll— |karma karışık ettikleri kaleye 10 uncu da- Yagümrük bir gol yaparak maçı 1 -0 |kikada ilk gölü attılar. zandı. Beşiktaş ağır oyununa devam ediyor, İstanbulspor adeta çırpınıyor ve hesapsız 3 o oynuyordu. İkinci Tik maçlarından olan Boşiktaş her fırsatta İstanbulspor kale- | ile Sümer takımları arasındaki sine kolayca iniyor, her iniş güçlükle ke -| Şeref stadında oynandı. siliyordu. İlk devre sıfır sıfıra nihayetlendi. 22 nci dakikada Nâzm Eşrefin güzel | İkinci devre Kasımpaşa takımı oldt 4 bir şandelini kafa ile ikinci defa İstanbul- 9dt basan bir oyundan sonra rakibini * düzgün, hücum battı lüzumundan - fazla| Güyreş üsabakt” | çelimsiz olan İstanbulspor 2-0 vaziyete G Teçvı'k _M_ | rağmen canlı oynuyorsa da hücum hattının llrl Bıitı eline geçen büyük, küçük bütün fır -| İki haftadanberi devam eden güreşçiler arasındaki teşvik mü dün Kumkapı klübünde neticı satlar heba oluyordu. Devrenin sonlarına doğru — düzgün bir |Br. Bu müsabakalarda 18 puvanla poaşa birinci, 17 puvanla Güneş hücüm yapan İstanbulspor — sağ açığının ortaladığı topu yakalıyan merkez muha - €im 40 mc: dakikada güzel ve hafif bir puvanla da Galatasaray ve Beşikta$ gütle ilk gölünü yaptı ve devre 2-1 Be -|Gü gelmişlerdir. Güreşlerde alınan neticeler 56 kiloda Refik (Güneş) Emini gölileğen Tahüide, kütti. E İleci dayrada, — Başklminieklmsalla 3 kalleri *Empaşa), 61 kiloda Manav ( Sahalı / (Kasımpaşa), 66 kilodü &bı;lıyıı öyun İstanbulsporluları — kaleleri içil kilmeğ bur etti: Beşiktaş soldan bücumları aklaştırdı. İstanbulspor kalesi: | (Güney$ Hüseyini (Kasımpaşa), "( —Mmı—uwia-u“““f”(:r")w i bu hucumları mümkün kadar kes- | MPafa), Hasan Kü Ahmedi (Kasımpaşa), Sadık ( ray) Rizzila » 87 imeğe çalışıyordu. l Hiç beklenmiyen bir anda sol pas îı Imwbuhpm -imiçi.,_.._ın hm'"'h"". Ali (Güneş) Zühtüyü (GÖT, içinden büyük bir fırsat kaçırdı. Bu teh-| Şifasi (Kasımpaşa) İsmaili ( likeden kurtülan Beşiktaş hemen hücuma | CEâl (Kasımpaşa) Kemali (Günet geçmek yolunu buldu. mnlştir. GÜ İstanbulspor muavin Battından Beşik - İkinci devrede 66 kiloda Yahya ( İtaş kalesine kadar uzanılan kuvvetli bir |"*1) Halidi (Güneş), 'nuııb,' u İşut, sağ iç tarafından yakalandı, yerini bı- | (Gölatasaray) Hasanı (Kasımpüfâ' gi rakan Beşiktaş kalecisi kendi kalesine| *& (Kasımpaşa) Durmuşa (Günel ao'.ııı..-ıı-u.ııı—ı-—.u.i'd-ll-i(al—).ıı—ı B ....ı.ı...,..ır.ı..ı..ı__.,-).ll-)ı-;ı.u(aı_n?ı_ll ) bu bütün İ , SIRIDAŞA ) , zırlıyan bu vaziyet bütün seyircileri yerin- YESDEM A kiloda S£STLFAY ga ü TP Kasımpaşa — Sümer n ; a 4 fwfutllj't £5 irrArr . DA N gelmişlerdir. Gal: tasıraylılar Cem Toplanamıyor Bir müddettenberi bir t yet temin edemeyen Galatat

Bu sayıdan diğer sayfalar: