10 Sayfa SON POSTA -— Mart 12 “Son Posta,, nın Tefrikası: 21 OLUMMANGCASI Yazan : Â. R. Cemilin annesi bir çiftlik satışı için Bandırmaya gidiyordu; genç; evde tamamile yalnız kalmak fikrinde idi.. Benim, etlerimi ve kemiklerimi satın — şalan (efendilerim) in emirlerine nasıl l AM k'v î' : P / şu mektubu okuyordu: İtaat ediyorsam, sizin arzularınızı da öylece yerine getirmeyi — vadederim. "Ammaaaa ...Aramızda, daima üç ka- riş mesafe bulunmak.. Ve siz daima, (yaveranı hazreti şehriyariden, Cemil Beyefendi); ben de, - affedersiniz, u- mumi tabir ile söyliyeyim - (dokuzu bir küfede gelen cariye, Cenan) kal - mak şartile... Hürmetlerimi, kabul rica ederim, efendim. Kul cinsinin en talihsizi Cenan Cemil, bu satırları okuyup bitirdik- ten sonra, gözleri bir noktaya dalmış; kirpikleri bir kaç defa süratle açılıp kapanmış: —— Olur şey değil... Olur şey, değil. Diye mırıldanmıştı. buyurmanızı Evet... Hakikaten, olur şey değildi.. | Hafif bir leylâk kokusu sızan eflâtun 'renkli ağır bir kâğıt üzerine yazılmış 'olan şu satırlar, Cemile pek büyük bir hayret vermişti. Gözlerini, o düzgün yazılmış satır- lardan ayıramıyor, başını mütemadi- yen sola doğru çarpıtarak: — İnanılmayacak şey... Demek ki, böylesi de varmış... Bu, ne mektup?. Ne ifade?.. Ne ince hassasiyet, yahüu.. “Ayıp değil ya?, Ben bu satırların ya - rısını bile iyice anlamadım... Ne di - yor?.. Ne demek istiyor?.. Bunun .içinden çıkmak bile benim için epey - ce müşkül bir şey... Nerede benim :_yazdığım dangır dangır mektup... Ne- rede, bu şairane ve zarifane cevap... Kızcağız beni vesselâm... -Diye söyleniyordu. Aradan saatler geçtiği halde, suale cevap veremiyordu: — Şimdi, ne yapacağım?.. Dilimi ağzımın içine sokup oturacak mıyım?. adamakıllı matetmiş, şu (Yoksa, buna cevap yazacak mıyım?.. Ve.. Yazarsam, ne yazacağım?.. Cemil, artık pencerenin önüne gi- demiyor, bahçeye de çıkamıyordu. Ce- nanla göz göze gelmekten, fena halde ürküyordu. Ömründe ilk defa böyle bir kadınla karşı karşıya geliyordu... Dakikalar geçtikçe Cenan onun gözünde büyü- yor; erişilmesi imkânı olmüyan bir şâhika gibi yükseliyordu. — Haydi.. Teşrif ediniz de, görü - şelim; diye kısa bir cevap yazayım. Fa- kat onunla ne görüşeyim?.. Saatlerce de havadan, sudan bahsedilmez ya?... Sayet bu ince hislerinden bir şeyler a- çarsa, ben ona nasıl mukabele edeyim.. 'Allah müstahakımı versin.. Beh de, mma alaylı imişim, ha... Böyle bir â- Tif zarif genç bir kızın karşısında sük- lüm, püklüm durmak., Onun sözlerine; evet efendim, hakkınız var güzelim - den başka cevap bulamamak; çok fi- raklı bir şey olacak... Anlaşılıyor... Ben, bu sevdadan vaz geçmeliyim. Bu kızcağız, buradan çıkıp gidinciye ka- dar, gözüne görünmemeliyim. Diye düşünüyordu. Fakaaat.. Cemil bu kararını kuv - vetlendirmiye çalıştıkça, Cenanın em- salsiz cazibesi gözlerinin önünde daha bariz bir berraklıkla canlanıyor; nere- den geldiği belli olmıyan bir ses: — ÜOÖnüu görmemiye nasıl dayana - bileceksin?.. Diye kalbine garip bir sual fısıldı - yordu. * Cemil, burada bu suale verilecek ce- wabı düşünürken bitişik köşkte de Ce- Han, Tahir ağanın saraydan getirdiği (Cenan kalfa!.. — Mektubun bana büsbütün — merak verdi. Onu, bir an evvel görmek isti - yorum. Yarın değil, öbür gün tebdil arabasile Çamlıcaya geleceğim. Onu bir düzenle oraya getirebilir misin? Şayet getirirsen, beni nasıl görüştüre- bilirsin. Etraflıca cevap beklerim. Gö- reyim seni. Malüm Cenan, bu satırları okurken çehre- sinde hatlar gerilmiş; rengi, haddin - den ziyade penbeleşmişti. Elini dal - gin dalgın alnında gezdirmiş: — Ne cevap vereyim, bilmem ki... Diye söylenmişti. * O gün, Cemil ile annesi karşı karşı- ya oturmuşlar, yemek yiyorlardı. Ka- pı, hızli hizli çalındı. Dişarıdan bir ses: — Telgraf... Diye homurdandı. Ve sonra Gülter içeri girerek dört köşe bükülmüş kırmızı bir kâğıt uzat- tı. Cemil, derhal kâğıdı aldı. Açmıya başladı. Annesi : — Hayırdır, inşallah.. Acaba ne - reden?.. Diye mırıldandı ...Bütün telgraf a- lanlar gibi, Cemilin halinde de bir me- rak vardı. Ağır ağır dudakları kıpır - dadı. — A... Osman Efendiden... Bak; ne yazıyor, anne... Çiftliğe, iyi bir müşteri zuhur etti. Pazarlığı - kestim. Takriri vermek için durmayıp acele bu tarafa gelesiniz. Osman — İlâhi Osman Efendi. Bu adamın hali ne acayiptir. Habbeyi, kubbe ya - par. İşitenler de sahi zannederler. Çift- lik deyince, herkes te bir şey zannedi - yor. Ne taraftan baksan bir meyva bah- çesi... Bu adamın sözüne pek o kadar inanılmaz amma.. Acaba sahi mi?.. — Görmüyor musun anne. Kosko- ca telgraf çekmiş. Artık bu kadar da maskaralık olür mu?.. Demek ki iyi bir talip bulmuş... Sen ona evvelce bir şey yazdın mı idi, anne. — Kaç defa... Ne yapayım evlâ - dım?. Ben gidip te orada bahçıvanlık edecek değilim ya?.. Senelerdenberi on para varidat almıyorum. Her — yıl vergisi birikiyor. Hiç olmazsa o satı - lırsa, parası ile burada ya bir dükkân ve yahut bir ev alırım da, kiraya ve - ririm; demiştim. > — Fena fikir değil, vallahi... Afe - rin Osman Efendiye.. Demek ki iyi bir iş becermiş. Şimdi ne yapacaksın, an- ne?.. — Bilmem ki, yavrum. Şaşırdım, kaldım. — Bunda şaşıracak ne var, canım?.. Derhal kalkar gidersin. — E, seni nasıl bırakayım, a yay - rum, — Aman anne ne tuhafsın?.. San- ki, ben, agguuucuk bebeğim, değil mi? Ömrümde hiç yalnız kalmadım mı?.. Hem, gidip gelmen kaç gün sürecek. Sirkeciden vapura bindikten sonra, er- tesi gün Bandırma. Hadi orada da bir iki gün kal. Nihayet dört, beş gün son- ra buradasın. — Acaba Gülter sana bakabilir mi, diye düşünüyorum. — Gülter mi?.. Gülteri ne yapa - cağım, ben?.. Al beraber götür. — A, A.. Sen, aklını mı bozdun, yavrum. Hiç seni yalnız bırakır da, gi- der miyim?.. Yemeği kim pişirecek. | Ortalığı kim süpürecek. — İlâhi anne.. Düşündüğün şeylere bak. Biz, asker adamız. Öyle şeylere aldırmayız... Hem, yetişkin kızın yal- nız başına benimle evde kalması ya - kışık alır mı, hiç ... — Canım, yavrum... — Kuzum anne.. Canımı, manımı yok. Gülteri de alır, beraberce gider - sin. (Arkası var) İngiltere Ren'in işgal edileceğini evvelinden biliyor mu idi ? (Baştarafı 1 inci yüzde) Londonderry, Beşinci Jorjün cenaze" merasiminden sonra Berlinde bulun - duğu sırada Hitlerle bir mülâkat yap - mış ve Ren mıntakasının mart ayın- da askeri hale ifrağ edileceğini bizzat onun ağzından işitmiştir. Eski bir İn- giliz nazırının bu malümatı alır almaz İngiltere hükümetine bildireceğinden şüphe olunmamakta ve böylece İngil- terenin hâdiseye peşinden vakıf oldu- gu halde bunu sezdirmediği anlatıl - maktadır. RADYO Bu Akşamki Program İSTANBUL 18: Dans musikisi; 19: Haberler; 19, 15: Muhtelif plâklar; 20: Sıhhi konferans: Dr, Profesör Kâzım Esat tarafından 20, 30: Stüdyo orkestraları 21,30: Son ha - berler. ü Saat 22den sonra Anadolu — ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verile- cektir. ANKARA 19,30:Hukuk ilmi yayımı. 19,45: Hafif müzik plâk yayımı. 20.—Karpiç şehir lo- kantasından nakil, 20,30: Ajans haberleri. 20,40: Karpiç Şehir lokantasından nakil (Orkestra). BÜKREŞ 12,30 — 15,10: Plâk ve haberler; 18: Radyo salon orkestrası; 20,15: Romen halk şarkıları; 20,45: Plâk; 20,55: Senfo- nik konser. 23,45: Haberler. BUDAPEŞTE 18,30: Piyano - şarkı; 19: Konferans; 19,30: Almanya - Macaristan futbol maçı reportajı; 19,45: Çingene musikisi; 20,45: Haberler; 23: Nevyorktan nakil; «Natio- nal Broadcasting Company» konseri; 23, 35; Plâk. VARŞOVA 17,15: Hafif musiki; 17,45: Şarkılar; 18,15: Mozart'ın en iyi sonatlarından; 19: Salon musikisi; 19,30: Muhtelif; 21: Kon- ser; 21,30: Sözler; 22: Tiyatro; 22,40: Leh şarkıları, 23; Senfonik koönser; 24,05: Dans plâkları, PRAG 17,10: Brüno radyo orkestrası; 18,15: Roob piyano çalıyor; 18,15: Almanca musikili neşriyat, mute - lif; 20,30: Şarkılı musiki; 21,05: Prag radyo orkestrası (Debusi, Menen); 22; Karışık şarkılı program; 23,15: Dans mu- sikisi, ile eserlerinden BERLİN 18: Piyano - keman sonatları (Beetho- ven); 18,30: Skeç; 19: Seslerle orkestra; 20,45: Aktüalite; 21,10: Dans; 23: Ha - berler; 23,30: Dansın devamı. MÜNİH 18: Piyano - keman sonatları; 19: Şen müzik; 20,45;: Aktüalite; 21,10: «Fıçı Bi- rast» adlı skeç; 23,30: Piyano — konseri (Bach, Mozart, Şopen); 23: Haberler; 24: Radyo orkestrası. VİYANA 18,40: Piyano musikisi; 19,10: Sözler; 20: Haberler; 20,25 : Piyana - sarkı; 21,05: Koro konseri, 21,45: Mizah, 22: Radyo piyesi; 23,10: Piyano —müziği; — 24,05: Dans. Ç 13 Mart Cuma İSTANBUL 18: Muhtelif Vokal eserler — (plâk); 18,30: Muhtelif orkestra eserleri (plâk), 19: Haberler; 19,15: Hafif musiki ve si- gan havaları (plâk); 20: Halk — musikisi (Osman pehlivan tarafından); — 20,30; Stüdyo orkestraları, 21,30: Son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verile - cektir. Hitlerin mühim beyanatı (Baştarafı 1 inci yüzde) dedilir, yahut nazarı itibara alın - mazsa Almanya hükümeti Avrupa- yı yeni tekliflerle sıkmayacaktır! Hitler Almanyanın Milletler Ce- miyetine gireceğini, muvafık bir za- man içinde müstemlekeler mesele - sindeki müsavatsızlığın — hallini, ve Versay ile Milletler Cemiyeti is- tatüsü arasındaki münasebetin ke - silmesini beklediğini söyledikten sonra: Renin işgalinde tecavüzi bir ma- hiyet bulunup bulunmadığı sualine şu cevabı vermiştir: — Renin gayri askeri mıntaka - sını işgal etmekle hiç bir tecavüz niyeti beslemiş değiliz. Ren mınta - kasındaki işgal kuvvetini azaltmak diğer tarafın da ayni düşünceyi gö- zetmesi ile mümkün olur. Muahe - deleri ihlâl eden Almanya değildir. Almanyanın mütarekeyi imzalama- sından beri Avrupada biri galip, di- ğgeri mağlüp, iki zümre bulunuyor. Bir muahede imzalandığı zaman mağlup, muahedeye riayetle mü - kellef tutuluyor. Galip ise işine gel- diği gibi hareket ediyor. Lokarno paktına gelince Fransa - nın Sovyet Rusya ile askeri mua - hedeler yaptığı sırada Almanyanın hududundaki mühim bir kısmını mü- dafaasız bırakmasına imkân yoktu. İngiltere şunu nazarı dikkate alma- hi ki eski gayri askeri mıntakada Çe- koslovakya veya Yugoslavya kadar nüfusu vardır. Burası da Almanya- nın diğer her tarafı gibi, sulh zama- nı garnizonlarına malik bulunacak- tır. Burada tecavüz maksadile as - ker tahşidatı mevzuu bahis değildir. Çünkü: 1) Almanyanın Fransadan isti - yeceği bir şey yoktur ve istemiye - cektir. 2) İngiltere ve İtalyanın garanti edeceklerin ademi tecavüz misak - larının imzasını Almanya teklif et- miştir. ğ 3) Askeri bakımdan da böyle bir tahşit manasızdır.» Hitler daha sonra şu süzleri söy - lemiştir: «Eğer M. Saro Strazburg istih - kâmlarının Alman toplarım tehdi - di altında bulunmasına müsaade e- demiyeceğini söyliyorsa şunu da teslim etmesi lâzım gelir ki Alman - ya da Frankfort, Friburg, Karlsrohe gibi açık şehirlerini Fransız topla - rının tehdidi altında örmeyi o ka * dar arzu etmez, Böyle bir tehdidi, ancak iki taraftan da ayni mahiyet- te bir gayri askeri mıntaka gidere- bilir.» Hitler emri vaki yapmayı neden tercih ettiği sualine cevap olarak daha önce ileri sürdüğü makul tek- liflerin kabul edilmediğini, geçmiş tecrübelerden istifade ederek mesu- liyeti omuzlıyarak emri vakii yap * tığını, kendi yerinde bir başkası da bulunsaydi, ayni şekilde hareket e- deceğini söylemiştir. * Lokarno devletleri bugün Londrada toplanıyorlar (Baştarafı I inci yüzde) eski ve sadık bir dostuyum. Başlıyan konuşmaların iyi bir netice verece * ğine inanıyorum. Fransa — Kollektif emniyet esasına itimat ediyor. Her İngiliz Lokarnonun metnini bir kere daha okursa oradaki taahhütlerin mahiyetini anlar.» demiştir. Almanlar Londraya gelmiyorlar mı ? Londra, 11 ( Hususi ) — Milletler Cemiyeti umumt kâtibi, — Milletler Cemiyeti konseyinin cumartesi günü Löndrada toplanacağını Almanyaya bildirmi& ve Lokarnoyu imza eden bir devlet sıfati le Lokarnoya ait müzakerelere iştirak Od“’_ etmiyeceğini sormuştur. Almanyanın bun u bir davet mahiyetinde telâkki haber veriliyor ve konseyin içtimama iştirak edip etmiyeceği henüz bulunuyor. anlaşılraam!? İtalya ve konsey toplantısı Londra 11 (Hususi) — İtalyanın Londra müzakerelerinde ve konsey içtimama n* “şekilde hareket edeceği henüz anlaşılmamııştır. İtalya, aleyhinde zecri tedbirler '-'_'" | bik olunduğu müddetçe Avrupa işlerile yakından alâkadar olmak. istememektedir: İtalyayı yapılacak toplantılarda Sinyor Grandi temsil edecektir. Fransa şimdilik seferberliğe lüzum görmüyor Paris 11 (Hususi) — Fransa hartbiye nazırı bugün resmi bir tebliğ ııaıl'e':!eııek Almanların Rende 90.000 kadar asker toplamalarına rağmen seferberlik — ilânın? karar verilmediğini; alınan tedbirlerin kâfi olduğunu, icap ettiği takdirde ihtiyâ! hudut küvvetlerinin derhal silâh altına davet olunacaklarını, bunları davet edip “’_P' lamanın bir kaç saatlik iş olduğunu, fakat şimdilik buna da lüzum olmadığını, dip” lomatik müzakerelerin neticesini beklemek lâzım geldiğini söylemiştir. Belçika başvekilinin dünkü nutku Brüksel 11 (Hususi) — Başvekil ve Hariciye Nazırı M. Zeeland bugün Ö!'“hıiı bir nutukta Belçikanın vaziyetini anlatmış. Lokarno devletlerinin müttehit hareketi * bir çare b cağını, Belçikanın Lokarno yerine yeni bir muahede yapılıncaya kadar sadık kalacağını söylemiştir. ulunabileceğini, ittihat temin edilemediği takdirde bir felâketle karşılana Lokarnoy" Hudutlarda hâdiseler başladı Nevyork 12 (Hususi) — Ünited Pressn Prag muhabiri bildiriyor: Altı askeri bugün Çekoslovakya hududunu geçmiş ve yakalanmışlardır. Askerler Y rını şaşırdıklarını söylemişlerdir. Alman olla* Amerikadaki Almanlar aster kaydediliyorlar Nevyork, İ1 (A. A.) — Alkuan konsolosluğu ataşesi Stegfried * Von Hos « ker titz Birleşik Amerikada yaşayan bütün Alman yurddaşları, muhtemel biş. ©© hizmeti için kaydetmek üzere emir aldığını gazetecilere söylemiştir. Bu Almanlar derhal silâh altına çağırılmıyacak, fakat — Avrupada vukuunda Almanyaya gitmek üzere hazır buluünacaklardır. bir & :,.ginlik