12 Mart 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

12 Mart 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kİ Z2 Sayfa Harp kokusu H avada harp kokusu var. Fransız gazeteleri sinitli ve harçın, fabrikaları faaliyete, milleti silâh başına çağırıyorlar. İngiliz gazeteleri, harp hazırlığı ile meş- | gul Tayyare hücumları, arkada kalan bal kın selâmeti, imparatorluğun emaniyeti, da- ha büyük donanma, daha büyük ordu, da- ba büyük hava kuvvetleri, daha - büyük, daha büyük... | Savyet gazeteleri Japonya, v- Alman -| yanın.her an hücumunu bekliyorlar. Hülâsa bütün dünya — tetikte, Herkes harp bekliyor. Hiç kimse — hucutlarından ıResı'mli Makale SON POSTA'' W Ufukta görünenler BB b | | araar a emin görünmüyor. Diplomatlar bir memleketten — ötekine koşüyor. Vaktile yaptıkları büyük hatala- mın şimdi doğurabileceği tehlikenin önüne geçmeğe çalışıyorlar. Ne olacak? Sahiden bir harbe doğmu mu gidliyoruz? Biz ufukta henüz harp görmüyoruz. Al manlar bugünlük emri vakile iktifa ede - cekler. Cemiyeti Akvam pro'esto, — biraz tehdit, biraz lâfi güzaf ile davayı sürünce- mede bırakacak ve kapatacak. İngiltere kendisini bir harp için henüz zayıf görüyor. Ergeç başlıyacak harp için henüz hazırlanmağa — başladı. Kendisini kuvvetli görmedikçe bir cihan barbını gö- 2e alamaz. Japonya da bile harp tehlikesi bir müd- det için uzaklaşmiş bulunuyor. Maamafih hâdiseler çok sür'atle, bek - lenmiyen bir hızla gidiyor. Dünya barut fıçım üzerinde oturuyor. Küçük bir kıvıl - <ım büyük bir felâket doğurabilir. Biz de tetikte duralım, * Jurnaleılık bdülhamit devrinin nçeli çöküp git- medikçe, © devrin mirası olan kötü buylardan kurtulmamıza imkân yök gel - o ba Vlnluıib yaptık. Rejim değistirdik. Yeni pfuklara döğru gidiyorur. Yeni ve Tuhan ,L L l ydudu evlendik- taze bir nesil yetiştiriyoruz. Fakat bu temiz, bu zinde, bu ümit dolu bayat içinde Abdülhamit devzinin ruhu çü- Tük bozuntuları hâlâ yaşıyorlar. Bunlar o devrin yetiştirmeleridir. © devrin zihniyet ve ahlâkını benimsemişlerdir. Comiyet de- Üösir, fakat onlar değişemez. Bizde jurnalcılığın hâlâ devamı bu ha- kikatin bir tezahüründen başka bir şey de- niz, bir mesela hakkın- Ürütürsünüz. jurnakcılıkla — göze gireceklerini' zanneden - bu istibdat devrinin mütefessih ruhlu bekayası derhal Bunu ahrlar, tağyir edarler, tahrif ederler, aslını, manasını, hüviyetini değiştirirler ve sonra da o fikri size mal ederek derhal sizi jurnal ediverirler. Bu jurnakcıhğı ya - — parken de inkılâpcıliktan, rejime hizmet » ten bahsederler. Yaptıkları işin doğrudan doğruya rejimin ve inkilâbın yuhuna aykı- m bir ahlâksızlıktan başka bir şey olmua - dığını unutmuş görünürler. İnkılâp rejimi ve inkılâp nesli eeki de - virlerin bu müstehaselerini ortndan kal - dırmalı, Jurnakcılığı nalcılara ahlâksızlıklarını yapztu imkânını vermemelidir. Biliyor Musunuz? | — Transuval muharebesi hangi İngi- liz hükümdarının zamanında başladı? Z — Framsanın ilk cumur reisi kimdir) 3 — Şark vilâyetlerimizde en meşhar iki nehrin adları nedir? 4 — Heybeliadanın köprüye uzaklığı kaç mildir? cezalandırmal, jur - 5 — Büyük muharebede ilk olarak v |/7 Tâhını teslim eden devlet kimdır ? (Cevapları yarın) * (Dünkü suallerin cevapları) ı Richelieu bir Fransız mareşalhdır. Ön dördüncü ve 15 inci Lüi Fransız sarayında büyük roller oynamıştır. 2 — Renan bilhassa mentei iamindeki eserile zamanında hiristiyanlığın göbhret alan bir Fransz tarihçisidir. 1892 yılında ölmdiştür. 3 — Yenicami mimar Kasım tazafından n çler. 4 — Halta mahsus ilk radyo merkezi süyük harp esnasında Eyfel kulesinde te- da edilmis | Vufukta bulutlar ve korkunç heyulâlar görmeğe başladı. —— 7'1;._ /%///;__5: Ona bu oyunu “Avrupa diplomatları oynamıştı. | O dünyaya sulh getirmek için cephelerde kanını ver- miş, evlâtlarını gömmüştü. Fakat politikacılar ve diplo- O sakin ve sessiz çalışıyordu. Dünyanın karışmasında matlar onun temin ettiğini zannettiği huzuru tekrar boza- onun hiç bir rolü olmamıştı. Fakat ortalık karışırsa onun cak unsurları ortadan kaldırmadılar. İşte bugün © hatanın işi bozulacak, onun hayatı tehlikeye girecek, onun çocuk- ' cezasını çekmeğe bazırlanıyorlar. ları sefaletle karşı karşıya kalacaktı. Onun günahı yoktu, — — İnsanlar haris politikacıların elinden — kurtulmadıkça fakat bu günahın vebali onun omuzlarına yüklenecekti. | dünya rahat yüzü görmeyecektir. RASINDA Hitlerin En Çok Sevdiği Gün Hitler cumartesi gününü sevmekte buügüne hususi bir kıymet izafç etmek - tedir. Almanya, Cemiyeti Akvamdan bir gumartesi günü çekilmiştir, Versay mua - hedesini bir cumartesi günü yırtmıştır. ve bu sefer de Lokammo paktmı gene 'bir cu« martesi günü parçalanmıştır. Hitler, ken « disi de cumartesi günü doğmuştur. * Flandenin Ööğle yemeği Lokarno paktını imzalıyan devlet mü- messilleri başvekâlet binasında toplana - caklardı. Mösyö Flânden öğle yemeği için vakit bulamadığından ayakta bir sandoviç İçi gücü ile meşgul olan ve hayat kavgasında — didinip duran Avrupanın orta halli vatandaşı bir sabah uyanınca SÖZ A 30 Sene T HERGÜN BİR FIKRA 30 Sene Sonra Yapılan Düğün Yedikule zindanı Fransa imparatoriçesi Öreni, Sultan İspanyanın göze görünmiyen Çakırca - Azizin Paris ziyaretini iade için ilk de- ba, 30 sene hapiste yattıktan sonra son afhumumide çıkmış, ve devlar hizmetine girerek posta telgraf idaresinde gece bek- || fa lstanbula geldiği zaman, kendisine çiliğine başlamıştır. gehri gezdirmek vazifesi hariciye na - vi Fuat Paşaya havale edilmişti. Bir gün Öjeni Yedikuleyi geziyordu. Arkadaşları - tarafından — (Elpepino - Hiyar) ismi verilen — bu haydut 30 Elçilerin hapsedildikleri kaleye geldik- lerinde, imparatoriçe, Fuat Paşaya sor- sene evvel evleneceği zaman yakalanmış- tır. Bütün gazeteler evleneceğini ilân et - miş, fakat nikâhın hangi kilisede kıyıla - | | u. 4 cağını bildirmemişlerdir. Buna rağmen za- ae ae — Devleti Aliye hali harpte bulun- duğu ve yahut ki uhude tiayet etmiyen devletlerin elçilerini burada hapseder: ten sonra kiliseden çıkarken yakalamıştır. |Elpepino muhakeme neticesi, SÜ sene İhapse mahküm olmuştur: Kocasile bir yas- | | gi yedi, bir bardak ta maden suyu içti. İekta yatamıyan karısı kendisini oluz sene | | — İmparatoriçe hayret ve dehset ilade Arkadağları itirez ettiler: beklemiştir. Bu çiftin düğünleri şimdi ya- | | eden bir tavırla: — Baeş dakika geç git, yemek ye,.. pılacaktır. İ — Buraya mı? Diyince, Fuat Paşa soğuk kanlılıkla: — Daha kötü bir yer bulamadılar- sa, ne yapsınlar) Cevabırı verdi. BULMACA Flünden — Ban eski bir mavukutım.. diye cevap verdi. Mahkemelere yeti, için Leskiden “de ayaküstü yemek yediğim çok *|olurdu. Eski huyum tepti. * Valdem, bir M ilâvesile aleyhte söylemek olur. 10 — Aptal, erkek. 11 — Satışta hilekârlık, kışın yağar. Yukarıdan aşağıya: | — Kadınların girmediği meşhur bir manastır. 2 — Hayret edatı, siyah, bir A ilâvesile minhabın eşi olur. 3 — Bir ağaç, beygir. 4 — Evlere girilir, rabıt edatı, İti bir hayvan. 5 — Lâkin, yanmış, 6 — ey. |7 — Saplanır kalırız, bayındır. 8 — Bi - tirmek. 9 — Sporcuların zafer bağrışı, bu- yuruk, beyaz. 10 — Bina eden, manaatır. 1T — Kasabanın küçüğü, Dünkü bulmacanın halli: Soldan sağa: | — Şeker, sarık. 2 — Es, lâzum. 3 — Kitap, sapan. 4 — Er, ırk. 5 — Reşit, ak- ran. 6 — At, ia, 7 — İakân, eği. © — Ana. 9 — İsraf, kaz. 10 — Ki, ilik, is. |1 — Nâra, yaca. * Soğuğa deyanma rekoru Nevyorkta bir mağaza memuru arka « İdaşlarile soğuğa —dayanmak — hususunda |bahse girişmiş, kendisini beline kadar çıp- hak olarak bir buz sandığının içine yerleş - Hirmişler. O da bu sandıkta tam dokuz saat kalmıştır. | * * Dünya vatandaşı Fasta aturan bir Fransız memurunun geçenlerde üçüncü bir çocuğu dünyaya gel- | miş. Bundan evvelkilerden birincisi, Pa « | riste, ikincisi Brazilyada doğmuş Bu su - vetle üç kıt'ada doğmuş üç evlâda malik baba, şimdi Hindiçiniye hareket etmek Ü- | zere imiş ve karımı da hâmile bulunuyör - | muş. Memur arkadaşlarına: | — Niyet ettim, bir de Bahrimuhit ü-| a . zerinde evlât yapıp, dünya vatandası ol n| | | | AM L İ cağım demiş! * Kellmenin kıymeti Avrupa memleketlerinde mubarrir üc- vetlen, hayret verecek kadar yüksektir. Geçenlerde ölen İngiliz yair ve romancısı Kipling bir kelime için bir İngiliz lirası almakta miş. Onun rekorunu kimse tuta- mamış olmakla beraber Amerikada keli - me başına bir dolar alanlar pek çokmus. İSTER İNAN İSTER İNANMA! Nafıa Vekâleti şirketler baş müfettişi İbrahim gaze- terden birine son tramvay faci n sebepleri hakkın- da izahat vermiştir.. Bu izahattan — bazı parçalar alıyoruz: — *Kara dolayısıyla tramvay arabalarını muayene ve kontrol etmemiz mevzuubahs değildir. Çünkü bu iş ' her zaman ve muntazaman yapılmaktadır.» ————————————”.” Soldan sağa: 1 — Kundura, 2 — Gömleğin bayun ta. rafı, ikindiden sonra gelir. 3 — Üç dört katlı ev. 4 — İtalyanların eline geçen bir Habeş şehri, hayır yerine kullanımız. ma -| — Yukarıdan aşağıya: #ara, 5 — Demiryolu, anahtann fransız -| | — Şekercilik. 2 — Esire, sin. 3 — can, 6 — Başakları biçer, ay. 7 — Ba -|Şakir. 4 — Elâ, ita, 5 — Rabıt, nafia. 7 — gına bir A ilâvesile üye olur, fena değil, |Sıska, bakir. 8 — Ama, ki, ata. 9 — kenar. 8 — Birdenbire, demiryolu 9 — |Parasız. 10 — la. 11 — Kanunşinas. miş, bazısı yürümemiş, bazısının motörü düşmüş, bazı- sının freni bozulmuştur. Şirketler müdürü devam ediyor: «Bundan bir müddet evvel basamakları kapanan tramvay kapıları için yaptığımız tecrübe eyi netice vermemiştir. Kapıların otomatik bir hale sokulması ise bugünkü karasörlerin müsaadesizliği yüzünden müm- kün olamamıştır. Diğer tertibat ta çok masraflı görül- dü, Buna göre geri kalan tedbirler halk'a düşüyor.» Yani tramvay kazalarına karşı işimiz allaha kaldı demektir. Her zaman ve muntazaman muayene edilen bu ara- balardan altı tanesi, bu son faciadan sonra ve yalmz idört gün bayram içinde muhtelif bozukluk üârazı göster- İSTER İNAN İSTER İNANMA! eee F ga Sözün Kısası Bir Film E. Ekrem-Talu Parçası.. H itlerin, Lokarno andlaşmasıni yırtmasiyle ortalıkta hasıl olanı korkulu vaziyetin doğurduğu telâş a- rasında bellisiz geçen bir hâdise — var ki, başka vakit olsaydı dünya kadar alâka uyandırırdı. Meşhur sinema artisti Duglas Fair» $ banks evlendi.. İngilterenin asil bir ai- lesine mensup Lady Aşley'i aldı. Siyasi bir hâdisenin bu izdivacı kar ranlıkta bırakmış olmasına en çok ü zülen şüphesiz ki Duglas'ın kendisi dir. Zira sinema yıldızları için, kadın olsunlar, erkek olsunlar, hususi ha - yatlarının elâlemin gözleri önünde ol ması, nazarı dikkati çekmesi elzemi | z : bir keyfiyettir. Onların her şeyleri âlenidir; mua şakaları bile! Husust hayatlarından, harimlerinden hiç bir şey gazetecile * rin kaleminden, - fotoğrafçıların jektifinden kaçamaz. Ve en basit bir sinema müdavi * mine sorun, size her hangi bir artistime bir yıldızın kimi sevdiğini, kimlerle muaşakada bulunduğunu, — kaç defa evlenip boşandığını — söyleyecektir. Aşkın mahremiyeti icap ettiren kudsiyeti Holivud'da yoktur. Onun içindir ki ben orada yaşayan adam * Jara acırım. Zira, gönlünün en asil duygularını, en tatlı heyecanlarını, & |mellerini, hazlarını, ıstıraplarını rek * |lâm vasıtası yapmağa mecbur - olmi kadar feci bir şey tasavvur edemem. İnsanın, göhret ve maişet uğrun” da aşkını, saadetini pazara çıkarmastı şunun bunun eğlencesine arzetmesi & aşkta ve o saadette ne kıymet bırakıt ki?. Fakat dediğim gibi, sinema yıldızlar ri buna mecburdular; çünkü mni!“' leri kendi haklarında yapılan her tüf * lü reklâmla kaimdir. a Sinema artisti olmayı canı ve gonul' den dinleyen gençlere ibret olsun : ki bir gün bu emellerine - erişirler V€ muvaffak olup ta bir Duglas'ın ya * hut ki bir Garbo'nun şöhretini kazar yeğâne şeyden, samimi ve mahs rem bir aşktan ilelebet mahrum kalar caklardır. ğ Duglas Fairbanks evlenmiş.. Asil kiki saadete kapı açan bir hâdise d:. ğil, cihanın gözü önünde çevrilen film parçasıdır Gezetelerdeki manşetler — Bir gazetanin manşetini aynen ye7! Boi T L Belçika ' ve Sovrallar” #tGİ barekete geçiyorlar.» el Manşetin altına bir cümle dal mek Jâzımdı: eFazla tafsilât almak memize müracaat etsinler.» — Buna lüzum yoktur! Diyenler, gazeteyi baştan aşağı uk;; . Manşete ait yazıyı gazetede bul, hakkıdır. — Bulamazlarsa istiyenler idareht Yar. lerse onlar haklıyım! * Aklıma bir fıkra geldi: Yangınları mahalle bekçilerinin verdikleri zamanda bekçinin biri €© gece yarısı avazı çıktığı kadari — Yangın var! Diye bağırmış, Sormuşlar: — Niye bağırıyorsun? — Keyfimi getirmek için! — Peki, yangının nerede olduğu! ye söylemiyorsun? — Başkalarının keyflerini kaçır için! habel şmusl Bi gu * VAS Manşd Şakiirk: yapkamdu.. BAN SÜİ obe nabilirlerse de, hayata 'tad ve mânü — v FTT e l Görrelee Hâdiseler Karşısında: —— A .,v—o imset ç İ ğ 4 t y 2 * 8 | 4 n kâ A t $ &a ö l , Sij

Bu sayıdan diğer sayfalar: