27 Mart 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

27 Mart 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BON POSTA ZiledeKahvelerde Bütün /zrirde Kız Oyunlar Yasak Edildi Eski Ve İptidai Yaylı Arabalar Kaldırıldı, Yerine Otomobil Ve Fayton İşletilecek Zileden bir görü nüş ve orta mektep Zile, (Özel) — Zile, 52 bin nü - fustan ve 129 köyden müteşekkil bir kaza merkezidir. Merkez 4000 haneyi ve 16 bin nüfusu muhtevidir. Sağlık durumu eyidir. Sıtma az olmakla bera- ber parasız kinin dağıtılmaktadır. Bir yıl içinde 8 akciğer veremi, 1 difteri, 2 hummayı nifasi, 3 kuduz, 2 dizan- teri, ve 4 tifo vak'asi çıkmış ve lâzım gelen tedabirle sirayetine meydan ve- rilmemiştir. Bir yılda 6000 i mütecaviz çiçek aşısı yapılmıştır. İlçede bir hükü- met doktoru, 3 - 4 sıhhat memuru var- | dır. Geçen yıl Zile İstasyonu, Zile - Tur- hal yollarından bir kısmı yeniden yap- | Brilmış ve bir kısmı da tamir — ettiril- | miştir. Bu yıl Bayındırlık işlerine daha ziyade önem verilecektir Belediye bir mezbaha yaptıracaktır. Şehrin ortasında bir park açılmağa baş- lanmış ve etrafındaki bina ve dükkân- lar istimlâk olunarak yıktırılmıştır. Kahve ve kıraathanelerden kâğıt ve domino oyunları kaldırılmış, Zile is- tasyonu yolunda işleyen ve cski vesa- itten bulunan yaylı arabaların işleme- #i menedilmiştir. Bunların yerine kö- Yüklü ve otolar işleyecektir. |bu yangın zararını gidermiştir. Zilede bir orta, 4 ilk okul ve köy- lerde de 10 ilk okul vardır. Köylerdeki okullar üç sınıflıdır. Beş bölgede yatı okulu yaptırılmaya başlanmıştır.” Bu sene Halkevi açılmış ve faaliye- te başlamıştır. Bütün memur ve halk istedikleri şubelere yazılmışlar ve ça işmağa başlamışlardır. Yakında Hal kevi için yaptırılmakta olan salonun | küşat resmi yapılacaktır 935 yılında güvenliği bozacak hiç bir hâdise çıkmamıştır. Kazada bir kaç defa büyük yangın-| lar vukubulmuş olmasına rağmen halk d İbölgeler kuraklık yüzünden az ve çok sıkıntıya düşmüşlerse de ziraat banka- 935 yılında her ne kadar sınca yapılan yardım çiftçiyi sıkıntıdan | ve borçlanmaktan kurtarmıştır. Peçe ve çarşaf maziye karışmıştır. 934 yılında selden evleri yıkılıp açık- ta kalan beş aileye Kızılay tarafından yeni ev yaptırılmış ve çocuk esirgeme | kurumu 60 yoksul çocuğu yedirmiş ve | 28 ini de elbise ile donatmıştır. Kazada bir sulh, bir ceza mahkeme- si vardır. | İyalnız sinemaların hazırlayacakları ta- Talebeler İçin Sıkı Kayıtlar İzmir, (Son Posta) — İzmir kültür direktörü Ali Riza İzmirin ilk ve orta okullariyle lise ve muallim mektepleri direktörlerine muallim ve talebeler hak kında yeni - direktifler Bu direktiflere göre: 1 — Talebeler mektep haricinde| kardeşinden başka hiç bir erkeğe ve- lâm veremez. 2 — Mektep idareleri ve muallim, | ler, belediye hudutları haricinde kül-| tür direktörlüğünden müsaade alma-| dıkça hiç bir seyahat ve tetkik gezisine aa Ral 3 — Talebeler sinemalara — yalrız gidemezler. Ancak mektep idarelerinin kontrolü altında ve toplu olarak gide- bilirler. Hiç bir talebiç sinemada ayak- ta kalmayacak ve ımcmn dahilinde hiç | bir satıcı ile temasta bulunmayacaklar- dır. Bu suretle kız talebelerin erkekler- le temasları tamamen kesilmektedir. | Sinemacı ile talebenin ternası mem- nudur. Mektep öğretmenleri - biletleri bizzat gişeden alarak yine bizzat sine. manın kapısında biletleri kontrol eden memura teslim edeceklerdir. Talebeler göndermiştir. |buralara yaklaştıkları zannolunmamalıdır. lebe seanslarında film seyredebilecek-| lerdir Her filme gidilmezden önce sinema- | da nasıl hareket edileceği talebeye izah edilecektir. e kültür idaresinin almağa lü- ördüğü bu tedbirlerin bazı sızıl- i de kaydetmek Tatil günlerinde tılara sebebiyet verdi icap #diyöki mektep ınin ve muallimlerin yapacak- he ede seyahatlerine izin veril- idar ları memesi ve talebenin hariçte selâm ver- mekten menedilişi kayıtlarının garbın terbiye kitaplarını okuyarak — yetişen Türk çocukları için ağır olduğu da söylenmektedir. |maktan yılmadığı için mali hususatta müşkülât çekmez. Zilenin leblebisi ve pekmezi — çok Finansal vaııycı cyıdır Hıl.k çauş İmeşhurdur KERVAN YURUYOR Bu sefer İıııı!ı' — Kaç cemiyet var. İttihadı terakki cemiy — Hayır? — ©O halde cemiyetin binasına, mektebine ne diye girip çıkıyorsun? Ban cemiyete değil, mektehe: gi- etine! ŞK Fakat — hâdiseler — gösterdi ki küçük ve zayıf aykırı cereyanlar bile içimizde kalan o gerilik ve terslik mi- rasını eşelemekten geri kalmıyor. Tas- lak halinde bir iki fırka hareketinin aki- deleri çürük bir takım insanları bu ay- kırı cereyanlara sürüklediğini gördük. Bütün bunların samimt bir manâsı a- ranamaz. Nihayeti hepsi bir post ve ek- mek davasıdır. Büyük milli dava içinde sivilce gibb Baş veren, bazan çıban haline gelen bu tepreşmelere karşı yeni rejimin tuttuğu yol şudur: — Doğru yolu göstermek ve seve- rek, okşayarak yoldan sapanlara iman tazeletmek! Hiç bir inkılâp, hiç bir rejim bu kadar samimt olmamıştır. Eminim ki bu metod, bu prensip ittihadı terakki- denberi bozulan fırkacılık ahlâkını da düzeltecektir. Sofradakiler başlarını çevirmişler, muallim Haydarın gür sesle anlatışını dinliyorlardı O devam etti: ze bir hatıramı — tazeleyeyim. ektepteydim. İttihadı terakki- nin en parlak devriydi. Bulunduğum semtte bir de ittihadı terakki mektebi l d — Bürhan Cahit — vardı. Yüksek tahsile devam eden bir kaç genç bu ilk mektepte ders veriyorlar- dı, Beni de teşvik ettiler, Sırf bir -hiz- rafya dersi vermeğe başladırm. Şunu da ilâve edeyim ki ittihadı terakki — klü- büne yazılmış değildim. Bir akşam evime gidiyordum. Yol üzerinde bir gazinonun vuruldu. Semtte koyu ittihadcılığı ile şöhret almış bir gümrük memuru beni çağrı- yordu. Girdim . İçeride yine ittihadı terakki ihva- nından bir kaç kişi masalarını donat- mışlar, içiyorlardı. Adamakıllı keyiflenmişlerdi. Koyu ittihadcı gümrük memuru ba- na dedi ki: — Sen muhallef misin? Birdenbire anlayamadım. — Ne buyurdunuz? camı — 'Yeni yeminli misin? — Neye? Kızdığını belli eden bir sesler — Canım, anlamadın mı daha?, Ce- miyete yemin edip girdin mi?, — Hangi cemiyete? rip çıkıyorum. Arkadaşlar ders — okut- mamı rica ettiler. Ben de çocuklara... Lâkırdım ağzımda : —Kesl diye bağırdı. İhvandan ol- mayan herif bizim cemiyetin mekte- met olsun diye o mektepte tarih, coğ-| Dinde ders okutamaz! Ve rakısını bir hamlede ağzına bo- şalttı. Yüzüme bile bakmadan uşak ko- var iı. : — Çek, dedi, Bir daha uğrama ©- raya! Bu sarhoş sofrasında mukaddes ce- miyetin aşarı taraftarından — yediğim saparta ile dışarı Çıktım ve tabit bir da- | | ha mektebin semtine de uğramadım. | Zaman yürüdü. Devirler değişti. İttihadı terakkinin bu fedaisini ara sıra görürdüm. Bir gün onun hürriyeti itilâf fırkası- na girdiğini duydum. Çünkü / vazife sinden çıkarılmış, tekaüd — edilmi; Yeniden bir baltaya sap olmak diyle bu sefer hürriyeti itilâfa kmpı]nn- mıştı. Bu çok sürmedi. Onu bir gün de müdafaai hukuk teşkilâtına bayraktarlık ederken gör düm : — Yaşasın kuvvayı milliyet diye Ikip—nı—r fırka, serbest fırka diye bir İtakım teşekküller biribirini takip etti hikâyenin kahramanına hayret etmii bağrıyordu. Bu feryad bütün milletin — feryadı Yenı tarruzun hedefi Asli Taarruzîıı;_lî—;ığöğsta Ordusuna Tevcih Edilmesi Beklenebilir hakkında dün gece gelen telgraflar üçüncü sahifede görülmektedir. Bunları iki bakımdan mü-| talca edebiliriz: | Birincisi — İtalyan resmi tebliğine ba- karak; Habeşistandaki muharebeler isi — Husust menbalardan — gelen haberlere istinat ederek İtalyan resmi tebliği Eritrede lerin kesif bir faaliyet bahsetmektedir ki bu nokta şin sinde yeni bir taarruzdan bahseden husus! telgrafları teyit etmektedir. Buna mukabil resmi tebliğin Sornali (cenup) cephesinde sükünetten bahsedişi — hususi — telgrafların verdikleri mufassal aykırıdır. Bizce hem şimalde, hem de cenupta (ce - nup cephesinin gerek Ogaden, — gerekse Sidamo mıntakalarında) umumi bir İtalyan İtaarruzu mevzau bahistir. Şimaldeki yeni tanrraz Tana gölü umumi — istikametine müteveccihtir. Ancak telgraflarda zikre dilen istikametlere bakıp ta — İtalyanların tayyare- gösterdiklerinden 1 cephe malumata Bilâkis, İtalyan kuvvetleri Setit nehrinin henüz ancak 40 - 50 kilemetre cenubunda bulunmaktadırlar. — (Setit nehri Eritrenin garp kısmı ile Habeşistan arasında hudu - du teşkil eder. Bu yeni İtalyan — taarruzu Sudan bududundan itibaren şarka doğru 80 kilemetrelik bir cephe üzerinde ve esas h iki kol ile conuba teveccüh etmiş görü | İnüyor). Habeşler de buna mukabil Tana| İgökünün iki tarafından şimale doğru kuv- | vetler sevketmektedirler. Şu hale yakında simalinde iltihakile | yeni muharebelerin cereyan edeceği tah bu gölün 120 - 150 kilemetre bu yeni Habeş kuvvetlerinin de min olunabilir. Cenup cephesine gelince: İtalyanlar son günlerde bütün bummali faaliyetlerini H umum! istikamete tevcih etmiş gö- rünüyorlar. Ciciganın son günlerde —arka arkaya dört defa bombardımanı buna de-| lildir. Bütün bu faaliyetin hedefi ise «Harrar - Ciciga - Berliera yolunu keserek Habeş - lerin İngiliz Sornalisi silâh ve malzeme almalarına mâni olmaks nokta- sında toplanıyor. Buna mukabil Sidamo (Göller) mıntakasındaki faaliyet birden- bire durmuş görünüyor. İşte asıl dikkat dikkat edilecek nokta bu ani — sükünettir. Çünkü - evvelce uzan boylu tetkik ettiği « Herhalde bu adam da hançeresini yırtan bu feryad da samimt olacaktı. Fakat tesadüfler ve hâdiseler bu ka- naatirnde aldandığımı gösterdi Bir iki yıl sonra ikinci grup, terak- üzerinden ve bu adam ittihadı terakkinin ihvan we yâran alaylarının bu ateşli bayrak- tarı sırasiyle bunlara da alemdarlık et- ti. Ve nihayet hiç birinden bir parmak bal alamayarak küskün ve bitik öldü, gölt Bu gümrük memuru inkılâp tari- himizin (üp) lerinden biridir.. Ve ba! tipler şüphe ettiğimizden pek çoktur.| Ümit edelim ki o nesil, o kalıptan kalı- ba giren, siyasi kanaatini ekmek pey- » miş veçhile - bu mıntaka, İtalyan ordusunu asıl hedefine en kestirme götürecek İsti « kamet üzerindedir. Bu itibarla asli İtalyan taarruzunun Sidamo mıntakasındaki — Ras Desta ordusuna tevcih edilmesi beklene - bilir. Hem hedefe kestirme giden istikamet üzerinde oluşu bakımından, hem de bu - radaki Habeş ordusunun , evvelce haylice sarsılmış olmasından dolayıdır ki biz bu mülâhazayı — varit görmekteyiz. Esasen Harrardaki Ras Nasibu ordusunun Vehib (Paşa) tarafından sevkülceyşi bir müda - faaya hazırlanmış oluşu da İtalyanların asıl kuvvetlerile bu daha kuvvetli ve asli he - defe aykırı düşman istikamete teveccüh ve taarruz etmiyecekleri kanaatini doğurmak- tadır. İtalyanlar olsa olsa bu istikametine karşı da motörlü seri kıt'alarla teşebbüs - lerde bulunacaklar ve oyalama taarruzla - rında bulunacaklardır. Bu hareket ise tâli bir mahiyet arzetmekten ileri geçemez. Şu *|balde Harrar istikametindeki son faaliye - tin Habeşleri - asıl taarruz istikameti hak- kında - aldatmağa imatuf olduğunu kabul etmek ve yakında Sidame — mıntakasına kargı daha şiddetli hava ve kara taarruz « Jarına intizar eylemek iktiza etmektedir. Celâl Dincer Not : Ajanstan gelen telgraf haberleri - |nin içinden çıkmak mühim bir mesele olu« yor. Bize tamamen yabancı bir memleke- tin coğrafi haritası üzerinde isim bulmak müşkülâtına bir de bu isimlerin yanlış yazı- İ|hşı ilâve edilirse bu müşkülâtın büyüklüğü İtasavvur olunabilir. Bundan başka çok de. fa «... Filân gibi müphem sözler, «istikamete yerine «hate kelimeleri — haritada mevki bulma müş « külâtını bir kat daha arttırıyor. Muharebe vaziyetini bildiren haberler de zaman, me- kân, mesafe, istikamet mefhumları husust ve pek büyük bir ehemmiyeti haizdirler. c D. mevkiün ötesinde...» anmdırda Hava Kurumuna Yardım İzmir, (Son Posta) — Bayındır hak kı, hava tehlikesi karşısında uçucu üye yazılmak suretiyle şayanı — dikkat bir alâka göstermektedirler. Bayındırlı tüccar Eyüp Yaşar ve kardeşi Şükrü, Tayyare Kurumuna 600 lira teberrâ etmişlerdir. adımlarına uymağa çalışmak. Yeni Türkiye bir topluluktur. On altı milyon Türk bir baştır. Bu başın İbir düşüncesi vardır. Cehennemi bir hareketle kaynaşan medeniyet dünyae sı içinde kaya parçası gibi durmak! Ve bugünkü Türkiye, yekpare Türe kiye bize bunu vadediyor. Aramızda geri kanaatte — kalanlar varsa onları inandırmak vazifesi de bi- ze düşer. Tutulan yolun temizliğine i- man etmeyenler varsa bilelim ki onlar bizden değillerdir. Geri hareketlerin tanlanmasına ih- timal vermem. Fakat rejimin gösterdi- ği bütün samimi ve okşayıcı sevgiye, inandırıcı hamlelere rağmen bu yolda bir hareket sezilirse onu kaynadığı yer- nirle değişen o kuş beyinli nesil artık tükenmiştir. Hiç bir hükümet ve rejim | bu karakterde insanlara bel bağlaya-| maz. Bu seciyede olanlara karşı uya- mak durmalıyız. Ve Atatürk devri mu- hakkak ki Türkiyede ilk milli vahdet devridir . Muallim, meb'us Haydarın bu hi- kâyesi sofrada büyük bir alâka uyan dirdi, Hepsi bir duyguda, bir kafada olan gençlerAbaşta Gülten olduğu halde bu İrinde olmayarak bu söz |alkışladılar. Sofranın bu kısını de kurutmak hiç te güç bir şey değik dir. Muallim Haydarı dinleyenler elle- kuvvetle Adeta bir dostlar sahnesi olmuştu. Tatlı hi- kâyeleri, cerbezeli ifadesiyle etrafında hemen bir samimi hava yaratan mu- allim Haydarın neş'esi vardı. Tatlı bir kadeh şakırtısı duyuldu. Sesler kesildi. Başbakan ayağa kalkmıştı. lerdi Muallim Haydar: — Ümidimiz geçlikte ve bugün “İtişen nesildedir, dedi. Dünün mirasiyle | geçinen ve dünün tesirlerinden kurtu-| lamayanlar için bir vazife vardır. Ge-| miş bir yolda yürüyüş haline geçen mil- |vaziyet Bütün gözler ona çevrildi. Memleketin milletler arası siyast i anlatmak için böyle fırsatlar ayan başbakanın yeni fikirler rı kaçır ni herkes merak ediyor ve bu gect — onun bir şeyler söylemesi bekleniyor — du. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: