29 Mart 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

29 Mart 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

29 Mart 4 2 ON Eo STA Ğ İngiltere konuşmaları Mısır Mısırlılarla İngilizler arasında konuşulan meseleler ve bunların son 14 sene zarfındaki safhaları nelerdir? Dün gelen telgraflar geçenler- de başlayan Mısır - İngiltere ko- nuşmalarının yeniden bir çıkma- za girdiğini bildirmektedirler. Aşağıda okuyacağınız Kahire mektubu size konuşulan — mesele- lerin nelerden ibaret olduğunu ve şimdiye kadar ne gibi safhalar ge- çirdiğini anlatacaktır. ) Kahire, Mart — Nahhas paşanın, Mısırda İngiliz fevkalâde komiseri Sir Miles Lampsona verdiği — muhtiraya, Edenin 20 kânunusanide mukabele et- mesi üzerine, Mısır ve İngiliz murah - hasları, Hidiv İsmail paşanın harem dairesi olan Zaafaran sarayında, — bir toplantı yaptılar. İçümu alelâde bir resmi küşat içti- mat olduğu halde mahiyeti - itibariyle nazarı dikkati celbetmekten hali kal - madı. Celse iki taraf mürahhaslarının nu- tuklarına inhisar ettiği halde, gerek Büyük Britanya imparatorluğunun ve gerek Mısır hükümetinin, anlaşmak azminde olduklarını, kâfi derecede te- bellür ettiriyordu. İngilizlerin murahhasları meyanın- da, askeri müşavirler ehemmiyetle yer almışlardı. Bundan, Mösyö Edenin, selefleri gi- bi akamete uğrayan — müzakerelerle uğraşmak — istemediği — anlaşılıyordu. Mısır - İngiltere müzakereleri 14 sene- denberi sürüp geliyor ve mevcut ihti- lâflar bir tirlü Jul)cdilemiyoı Müza - kere esnasında çıkan pürüzler konuş- maları akamete uğratıyor. Şimdiye kadar ittihat edilemiyen iki nokta var- Ad: 1 — Askert ittifakın şartları. * 2 — Sudan meselesi, Mısırlılar, Sudanın bilâ kaydü şart kendilerine iadesini istiyorlar. Asker- lik meselesinde de, müstakil bir devlet, nasıl — kontrol edilmezse, öylece, her türlü kontroldan âzade bir ordu talep ediyorlar. Eden, esas müzakereler başlama - dan evvel, hazırlık makamında ol - mak üzere, iki tarafın askeri müşavir - lerini bir araya getirerek yukarıda Mevzuu bahsettiğimiz pürüzleri te - mizlemek ve ondan sonra yeşil masa- da kolayca iş görmek istedi. Mısır si- yasi mahafilinde, büyük bir nikbinlik hükümferma olmasına rağmen, müza- zakerelerin çetin olacağını kimse in - kâr etmemektedir. Mısır, — kapitülâsyonlarından — 14 devlet — istifade etmektedir. Mısırın tam mânsayile hürriyet ve - istiklâline kavuşması, bu on dört devletin de el- lerini, Mısır işlerinden çekmeleri de - mek olacağından bu derece ağır basa- tak bir kuvveti Mısır lehine kullan - Mmak pek güç olacaktır. 1922 sşenesinde Lord Milner ve M- tır fevkalâde komiseri Lord Allenbiy - nin mütemadi israrları üzerine, dört nokta müstesna İngiltere Mısıra hür- riyçti kâmile vermeğe razı olmuştu. Fakat Mısirin milliyetperver muhiti Mukayyet bir hürriyet istemedi, ve 14 tenedenberi bu uğurda mücadele etti.. Asi fikirleri durduracağı — zannedilen bu teklif işi büsbütün azdırdı. Ve İn- giliz kabinesinin tahmini — hilâfıra Memnuniyetsizlik arttı. Mısırlılar, hürriyet ve istiklâl mef- humiyle, memleketin mühim nokta - larının İngiliz işgali altında kalması teklifinin telifine imkân görmiyorlar- dı. Diğer tarafından, hükümet işteri - Tinin İngiliz müşavirlerinin — nezare - ti altında görülmesi noktası da ayni tebeplerden dolayı şayanı kabul görül- Miyordu. - Efkârı umumiye Veft'in propagan - | | cna Mısırda milliyetperverlerin çıkardıkları polis arasındaki çarpışmalarda ölen dalarile uyanıyor, mücadele gittikçe şiddet kesbediyordu. 14 sene zarfın - da milletin israrı karşısında dört tane başvekil Londraya müzakereye gitti - ler, fakat hiç biri milletin arzusuna muvafık bir netice istihsal edemedik - lari için berhengi bir auluyma yapa — madılar. İstiklâl için mücadele Mısırlılar, ya hep, ya hiç fikrini gü- düyorlardı. Onun için de 1924 — sene - sinde Londraya davet edilen Zaglül Paşa ameli hiç bir netice elde etmeden avdet etmişti. O İngilizlere şu teklif - lerde bulunuyordu. £Y Bötün 'nakeri küvvetlerlir çekil - mesi, 2) Mali ve hukuki müşavirlerin İnmllere)c derhal avdet etmesi, 3) İngiliz kontrolunun, her cephe- den ve bilhassa hariçle olan münase - betlerden kaldırılması, 4) İngiliz hükümetinin ecnebi ve ekalliyetleri himaye edici bir vaziyet takınmaktan içtinap etmesi, 5) Bilâ kaydüşart Sudanin Mısıra terkedilmesi, Bu noktalar üzerinde ittifak hasıl olamadı. Süveyş kanalı meselesine ge- Tince, Mösyö Makdonald, şu * cevabı verdi: son karışıklıklardan bir intiba: Talebe ile bir talebenin cenaze merasimi tada kaldı. Biri askeri mesele diğeri de Sudan davası, Süveyş kanalını, Mısır ordusu kâfi derecede kuvvetleninceye kadar İn - İgilizler muhafaza edeceklerdi 1920 - danberi siyast vaziyet çok değişmiş - tir. İtalya - Habeş harbinde İngiltere - nin takındığı vaziyet bilhassa Mıisır - hılar için çok şayanı istifade olmuştur. Vaziyetin yeniden ve inceden ince- ye tetkik edilmesi ile her iki -tarafın da hukukunu kollayacak yeni bir an- İlaşmanın husulü uzak bir ihtimal ola- rak telâkki edilmemelidir. Kadın, erkek beraber hırsızlık yapıyorlarmış Marika ve Mustafa adlı iki kafa - dar Çarşıiçindeki dükkânlara dadan- mışlar, müşteri vaziyetinde görüne - rek hırsızlık yapmıya başlamışlardır. Marika dükkân sahibini ve tezgâh- tarları lâfa tutmakta, Mustafa da fır- sattan bilistifade çalabildiğini çalmak- taymış. Nihayet bir dükkâncı bunları yaka- latmıya muvaffak olmuştur. Suçlular müddeiumumiliğe verilmiş ve hâkim huzuruna çıkarılmıştır. Hâkim Mus - tafayı tevkif etmiştir. Marika gayri gerkaf senbakeme EPeRE. — Süveyş kanalının Büyük Bri -| —- tanya devletine, harp ve sulh zaman- larında açık olması, Strateji — ve teda- füt harbin bakımından birinci derece- de ehemmiyet verdiğimiz bir nokta - dır. Umumi harp esnasında 1888 İs - tanbul muahedesine rağmen Süveys kapatılmışti. Böyle bir ihtimâal Biz' - rada olmadıkça her zaman mevzuu bahsolabilir. Bu itibarla Süveysşin de idaresi gene İngilterenin elinde olma- hdır. Askeri noktaların ve müşavirlerin çekilmesi meselesine gelince, Makdo - nald hükümeti, milli hâkimiyet ile İngiliz askeri müşavirlerinin, Mısırda bulunmasını gayri kabili telif görmi - yordu. Ç sene sonra davayı — Londrada Servet Paşa takip etti. Bir kaç aylık hummalı bir faaliyetten sonra Çem - berlayn ile Servet Paşa iki taraim da arzularını telif edebilecek bir anlaşma zemini bazırladılar. Bu anlaşmaya göre, İngilizler, Mı - sırda asker bulunduracaklar, kapitü - lâsyondan — istifade eden devletler mezdinde teşebbüsatta bulunarak ka- pitülâsyonların ilgasına doğru gide - ceklerdi! Nahhas Paşa bu projeyi kabul et- medi, Bu hâdise Servet Paşanın isti - fasmı intaç etti. 1929 da Mehmet Mahmut — ve 1930 da Nahhas paşa meseleyi -gene müzakereye başladılar. İhtilâf iki nok-. * BSon Posta * İstanbul Gelir ve Para BORSASI 28 -8 .1936 ©ç $ Hazine B. 67,00 Lira Oo TBTB 12375 Dlhlll İstikraz 95,00 Ço 15T BN 21,25 ©ç 15 'T. B, 11122,40 Devlet Deııınonıı-ı Borçları un Lira Ergani Anadolu Ivel142,30 uvıı lmılum Anadoln ıı. 48,10 M&ık Eshamı 9sm| Lira .00 || İst. Tramvay 22,50 HBA 10,50)| Bomanti 7.65 » » Name — 10,50|| Terkos 14,75 Merkez B.D. — 63,00)| A. Çimento — 10,30 ÇEKLER Krş. 622,50 || Lüret 12,06 || Dolar NAKİT İş. B. Mü. LT.L için| 10,0487 0,7960 İsterin F. Frangı N 1 Marzk 20 Drahmi 20 Leva 20 Ley Krş. 20 V. Prangi - 167,00 1 Dolar 125,00 1 İsterilin — 622,00|| 20 Liret 155,00 L.K. K. Mübadil Bon. 73,00 ıoı,onl Gayri » » 16,25 92,00;| Altın 864 mll Mecidiye Kredi Fonslye 1881 senesi 10038 » ıslı © Sayfa” 7 ae Bu çocuk İıangı ananın ? Tıbbıadli mü Fahri Can ür muavini ne diyor? Yapılan kan , tahlili neticesinde hakiki ana tayin edilebilecek mi? (Son Postanın doktoru yazıyor ) İstanbul Tıbbı adli müessesesinde adli tb işlerinde en çok sahibi salâhiyet olan müdür muavini doktor arkadaşım, — Fahri Can'la konuşuyorum: —Nezahet ve Mehmet Ali isminde bir karı koca ile Fatma bir çocuk için davalı dırlar. Fatma bu çocuğun kendine aid ol- Auğunu söylüyor. Nezahet te ayni iddiada- dır. O halde bu çocuğun hangisine aid ol- duğunu tayin için elimizde ne gibi — ubbi vazıtalar vardı — Bu gün için en kuvvetli kan gruplarının tetkikidir. — Bu mutlak surette çocuğun hangi ba- baya ve anaya aid olduğunu ispat eder mi? — Mutlak surctte ispat etmesi müm- vasıtamız kündür, fakat her zaman ve her vak'ada | değil. — Meselâ? — Meselâ yaptığımız araştırmada ço- cuğun kanı ile kadınlardan birisinin kanı bugünkü ilmi buluşlar bakımından — ta- mamen ayrı çıkarsa kolayca çocuğun bu kadının olmadığını kestirmek kabildir. Fa- kat tesadüfen '*iki kadının kanıyla çocuğun kanı biribirlerine uygun çıkarsa o zaman iş biraz güçleşir. Bu halde de yine bütün bütün vasıtasız değiliz. — O zaman nasıl hareket edilir? — O zamanda (grup altı) kısımlarında araştırmalar yapılır. Şurası muhakkaktır ki ilim bugün bu mevzu üzerinde kimsenin şantaj yapmasına —müsaade — etmiyecek kuvvettedir. — Baba kanı olmadan, yalnız ana ve çocuk kanı ile teşhin yapılabilir mi? — Bu suretle yapılacak bir taharri ek- sik ve zayıf olur. — Babayı teddetmek (kan vasıtasiyle aramada) her zaman mümkünmüdür? — Belki, fakat babayı tasdik te şüphe- Edir. Çünkü çocuk ile baba kanı tevafuk ediyor farzedelim. Ayni gruptan — bir çok adamlar bulunabilir. Bu itibarla bu çocu- Bun mutlak bu adamdan olduğunu yalnız grup tetkiki yolu ile söyliyemeyiz, menfi sahada «ebu, bunun değildirn — diyebiliriz. — Tıbbı adli noktai nazarından başka bir teşhis yolu var mıdır? Fen bu kususta ne dereceye kadar ileridedir.? — Bazı dikkate değer benzeyişler vardır ki insanın ancak vicdani kanaatini takviye eder. Ve bu çok (enteresandır). Meselâ be- nim yakından tanıdığım bir aile vardır, bir | &* ana ve üç kardeşten mürekkeptir. Bunların her dördünün üst dudaklarının sol tarafın- da ve ayni yerde bir et beni vardır. Yine bir aile tanırım ki iki kardeş ve bir kardeş çocuğunun her üçünün enselerinde penbe bir leke vardır. Fakat bunlar tıbbı adli nok. ai nazarından adli kararlara müstenid. o- lacak kuvvette değildir. — Şimdiye kadar bu davaya müşabih davalar bizim tbbı adli — müemsesesinde Beçmiş midir? — 932 denberi Tıbbı adli mücssesesi bu işlerle flen meşguldür. Ve bir çok vak- alar geçmiştir. Yalmız İstanbuldan değil A- madolunun mühtelif yerlerinden de tüpler i- çinde gelen kanlar tetkik edilmiş ve edil- mektedir. — Bu vak'ada çocuğun ebeveyni tesbit edilebilmiş midir? — Muayyen vak'a üzerinde — bilhassa | Doktor Fahri Can rapor aid olduğu makama gitmeden hiç bir şey söylemekliğimize imkân yoktur. — Fakat bir netice alacağımıza — kani siniz? — Şüphe yok. — Fatma; çocuğun başka bir. babadan olduğunu iddia ettiği halde Fatmanın v& çocuğun Mehmet Alinin kanı — ile birlikte muayenesi cevap teşkil edebilir mi? — Edebilir. — Nasıl? —Çocuk ile Fatmanın kanı biribirile kabi Ni telif olmazsa iş neticelenir. Fakat baba ob duğu iddia edilen diğer adam da ortada ©- lursa yine kat'iyetle bir hüküm verilebilir. — Hariçte olan ve nafaka' veremediği için Nerminin babası olduğunu inkâr ettiği İsöylenen adamla Fatma ve çocuğun kamı birleşirse o zaman bu çocuk kime aid ola» caktır? Fatma davayı yani çocuğu kazak nabilecek midir? — Buna cevap verebilmek için elde bu gün ana ve baba olduğu iddia edilenlerle diğerlerinin kan gruplanının verdiği netice- nin bir arada mukayesesi ve ender tesadüf |lerden olmak üzere her ikisi de uygun çık- tığı takdirde grup altı araştırmalarla kat'i bir neliceye vasıl olmak yine mümkün- dür. Doktor Etem Vassaf Yeni Panayırlar Mayısın 18 inci gününden 30 uncu gününe kadar sürmek üzere Nevyork- ta bir panayır açılacaktır. Birleşik A- merika fabrikatörleri ihracat sosyete- sinin himayesi altında kurulacak elan bu panayıra bizim de iştirak edeceği « miz söylenmektedir. * Yugoslavyada her sene — kurul- makta olan arsıulusal «Lübliyana» nü- munc panayırı bu sene JÜ mayısta a- çılacak 11 hazirana kadar devam ede- cektir. Eli bıçaklı çocuklar Geliemlk Ürüyemi” zaelülküni den 13 yaşında Sadullah Karabaş ma-« hallesinden 10 yaşında Muharremi bıçakla sirtindan yaralamıştır. Kara - gümrükte oturan Şerif de 14 yaşında Abdurrazzakı jiletle yüzünden yarala- mıştır. Hayatta Gördüklerimiz Bir çocuğun ürkek gözleriyle — heyeti hâkimeye baktı. Sorulan suallere cevap verirken; â- deta bir ölüm mahkümunun buhranını geçiriyördu. Bir mektep — talebesi... lis tarafından yakalanıp mahkemeye ve- riliyor. Suçu âşikâr olduğundan Mumi ceza verilmesini istedi. Ona bakıyorum. Şaşkın perişan bit hali vazdı. Tam bu esnada dinleyiciler Babasının verdiği para yetişmediğinden, kız kar- deşinin cihazlarını çalıyor. Satarken po- müddeiu- Koardeş sevgisi ü —arasından heyeti hâkimeye doğru — bir genç kız ilerledi: Sakin bir sesle: — Efendim, ben suçlunun — kardeşik yim, dedi. Müsaade buyutursanız, bir şey söylemek istiyorum. Reis: — Söyleyin! dedi. — Kardeşim size yalan kumaşları satması için kendisine vermiştim. Katiyyen çalmamıştır. Hâkimler biribirlerine bakıştılar, Bi- T — zaz sonra genç kiz kardeşini aldı, çıkta Muazzez FAİK söyledi. O ben

Bu sayıdan diğer sayfalar: