8 Mayıs 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

8 Mayıs 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Sayfa - OLUMMANCASI “ Son Fosta ,, nın tefrikası : 75 Yazan A, R. Melihanın Türkçe yazı ile işlediği bir havlu Cemili heyecanlandırmıştı (Ermeni komitecilerile bilâiştirak hefsi şahaneye suikastte bulunmakla Mmaznun iken mahza merhameti şaha- neleri eseri olmak üzere yedinci ordu- yu hümayunun merkezi olan San'a - ya tebidi ve ikamete memur edilen yaveranı hazreti şehriyarilerinden Mü- lâzım Cemil efendi kulları, mahza kal- binde mevcut göstermek, ve zati şahanelerinden in- tikam ahzeylemek - fikri mel'anetile menfasından firar etmiştir. Mumailey- bin işbu firarında, saltanatı seniyele- rine garezkâr olan bir takım ecanibin de methaldar olduğu en mevsuk men- balardan istihbar edilmiştir. Firari Ce- mil efendinin imam — veyahut âsilere iltihak ederek onları hükümeti seniye- leri aleyhine tahrik etmesi rivayet e - dilmekte ise de; bu nankör ve le'im şabsın, doğruca Dersaadete — gelerek malüm olan cür'et ve cesareti dolayi- eile, zati şahanelerina filen suikastta bulunması — Kaviyyen memül — ve muhtemeldir Şimdiden bu tehlikenin önüne geçilmek üzere tarafı sadikane- İnizden icap eden vesaite müracaat e- dilmekte ise de, böyle bir hâdisci mü- essife ve müellimenin önüne geçilmek için icap edenlere de emir ferman bu- yurulması, maruzdur olbapta.. Mabeyin baş kitabelinden, bütün walilere, kumandanlara, polis müdür- lerine, iakele memurlarına derhal şu emir verilmişti: IYemen'de ikamete memur iken mahalli mezkürdan firar eden sabık yaveranı hazreti şehriyariden mülâ - zım Cemil efendinin o taraflarda do - laşması memül ve muhtemel bulun - 'duğundan, mumaileyh her nerede gö- rülür ise, sızıldıya meydan vermeden bir tedbiri hakimane ile derdest ve kuv- wetli bir muhafaza altına alınarak seri- &n malümat itası ve bu bapta hüsnü hizmet ve sadakat gösterenlerin o nii bette mazharı mükâfat olacağı şeref- sâdır olan iradei seniyei hazreti padi - şahiye atfen tebliğ ve bu bapta ibrazı faaliyet olunması tavsiye olunur.) * Cemilin oturduğu odanın kapısı a - çılınış; içeri Salih girmişti. Koyu renk- Hi çehresinde inci beyazlığı ile parla - yan dişlerini göstererek: — Buyurun, ya seydi. Demişti, Cemil, yandaki odaya geçtiği za - man, Seyit Hadi kendisini âdeta me- rasimle istikbal etmiş; birbirini müte- akip: — Buüyurun.. buyurun.. şöyle bu- yurun... Diye koluna girerek ortada kurul - muş olan büyük bir sofranın üst başı- na geçirmişti. Kurulan sofra - bir köy evinde gö - rüldüğü için - hayreti celbedecek bir manzara göstermekte idi. Büyük bir bakır sininin üstüne, renk renk, çeşit çeşit, zarif bir takım tabaklar, kâseler, bardaklar, bunların aralarına da, ke - narlarında âyetler yazılı bakır sahanlar içinde bir çok yemekler yerleştirilmiş- ti. Cemilin önüne, iki uçları rengâ renk ipekler ve sarı sırmalarla işlenmiş bir peşkir serilmişti. Cemilin gözü, bir - denbire bu peşkirdeki garip bir yazıya ilişmişti. Acemi bir elden çıkan bu ya- zı, Türkçe olarak şu kelimeleri ihtiva etmekte idi: (Afiyet olsun efendim) Cemil, hissettiği hayreti gizleyeme- miş; Seyit Hadiye göstererek: — Tuhaf şey ... Üzerinde Türkçe yazı var .Acaba İstanbuldan mı gel - di?.. olan ihanetin âşarını Seyit Hadi, gülerek ce - vap vermişti: İ — Hayır... Burada işlenmiştir. — Bu, daha tuhaf... Demek ki sizin çe bilen var, öyle mi?.. — Eh.. tek tük bulunur. Fakat bu- nu işleyen kız, çok güzel Türkçe bilir. — Bu kız kimdir?.. — Bizim Seyit Kasım hazretlerinin kızı, Seyyide Meliha.., Cemil, şaşırmıştı. Seyit Hadinin yü- züne bakakalmıştı. Melihanın büyük bir incelik göstermek için bu peşkiri her halde kendisi için işleyerek bura- ya gönderdiğini anlamıştı. Şu halde; buraya geldiğinden ve babası için gi- riştiği çetin ve tehlikeli işlerden Meli - hanın haberi vardı. Seyit Kasım, sininin üstündeki ye- mekleri tarife başlamıştı: — Bilmem ki, Cemil bey.. bizim yemeklere alışabildiniz mi?... Şu, du- ra pidesidir. Eğer bu hoşunuza gitmez- sc, işte size buğday pidesi de var... Bu da, suda haşlanmış dura pidesinin baş- ka bir nevidir. Şu tabaktaki, has buğ- day unu ile yumurta, süt, bal ve tere- yağından yapılmış; yalnız seyyitlere ve imamalra mahsus bir yemektir... Büna, asit derler. Et suyu, dura unu, iç yağı ile yapılır... Bu, kabak böre - gidir. Bizde; sığır eti, koyun etinden makbuldür. Bu yemek de, eyi pişmiş sığır eti ile dura ekmeği dibekte döğü- lerek yapilmış bir yemektir... Şu kü- çük tabaktaki macunu yerken, dikkat ediniz. Biraz fazla acıdır. Kırmızı bi- ber, siyah biber, sovan, zağter, kiş - niş, sirke birbirine karıştırılmış; gün- lerce uğraşılarak yapılmıştır. — Peki, Seyit Hadi. Bu acı şeyler neye yarar?... — Evvelâ, iştah açar. Sonra da vü- cutta harikulâde bir kuvvet yapar. Bi- zim yerli Yemen hekimleri, zayif has- talara bunu yedirirler; ölüm döşeğin - deki hastayı bile diriltirler. | — Tuhaf şey. Buna sağlam mide bi- le tahammül etmez azizim. Nerede |kaldı ki, hasta mide — Hele tecrübe ediniz... Yalnız İyerken biraz acıdır. Ondan sonra, mi- |denize büyük bir ferahlık yayılır, (Arkası var) en eee ae ec ea EKene ea cen kana baLalA LA e erene Y ArEeREDeKEnAcer | zase — | Bu Akşamki Program İSTANBUL 18: Oda musikisi (plâk), 19: Haberler. 19,15: Muhtelif plâklar, 19.30: Zehbirli gazlar hakkında konferans: Kimya mualli- mi Mazhar tarafından, 20: Halk musikisi: Osman pehlivan tarafından, 20,30: Stüdyo orkestraları. 21,30: Son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahstas: havadis servisi verile » cektir. BÜKREŞ 13-15,10: Haberler ve plâk, 18: Ör - kestra, 20,35: Opetadan nakil, 24: 17 inci ve 18 inci asra ait eserlerden konser - sonra plâk konseri. « BUDAPEŞTE 19,30: Jakobi'nin «Kız Pazarın ope « reti, 22: Piyano konseri (Bach, Bussoni, Mozart, Glazunov, Rahmaninov), 22,40: Çingene musikisi, 23,40: List konseri, 24: Yaylı kuartet. MOSKOVA 18,30: Arzu üzerine çalınacak havalar; 19,45: Askeri şarkılar, 20: Konser, 214 Konser, 22: Yabancı dillerle neşriyat. PRAG 18,10: Yaylı kuartet konseri, — 19,10: Muhtelif, 20,40: Halk şarkıları, — 20,15: Konferans (saylavlar — tarafından — günün siyasasına dair), 21,30: Piyano konseri, 22,30: Sopran şarkıları. BERLİN 19: Eğlenceli musiki, 20,20: «Peoer Cyntu (Pergünt) eserine ait musi- ki (plâk). 21,10: Orkestra, 23,30: Eğ « lenceli musiki. VİYANA 18,30: Konser - Muhtelif, 20: Haberler, 20,10: Şumanın u#Genovevas adlı operası, Griegin kızlarınız, kadınlarınız arasında Türk-/22,35: Eğlenceli konser, 24: Muhtelii, SON POSTA Avukatlar kanunu lâyihası hazırlandı 137 maddeden ibaret olan lâyiha yeni hükümler ihtiva ediyor Avukatlık kanunu lâyihası Baro mec- muasında neşredilmiştir. Kanıma göre a- vukat olmak için 23 yaşını bitirmiş, avu- katlık stajı yapmış, hâkim muavinliği im- tihanında mutaffak olmuş bulunmak — İâ- zımdır. Avukatlar meb'usluk, şehir mec- lisi azalığı, muallimlik, profesörlük, Do- çentlikten ve hususi müesseseler avukatlık ve hukuk müşavirliğinden başka bir şey yapamıyacaklardıt. Bu işleri yapanlar da devletin mensap oldukları — müesseselerin aleyhinde dava alamıyacaklardır. Belediye, vilâyet va devlet ları ancak bir dairenin avukatlığını yape- bileceklerdir. Bir hâkim veya müddelu- mumat ile akraba olanlar onların bulundu- ğu yerlerde dava alamıyacaklardır. Staj Avukatlık stajı ya avukat yanında ya. hut adliyede yapılacak, avukat yanmdaki stajiyerler ayııca iki avukat tarafından İtezkiye edilecek, bazı ahvalde de staji, rin staj göreceği avukatı Baro Reisi edecek, tın stajiyerini bir başka avukata verebile- cektir. Stajiyerler avukatın davaya müte- allik her türlü işlerini yapmağa — mocbur- durlar. Staj müddeti iki senedir. Avukatlar stajiyerlere ancak bir senede 15 gün izin verebileceklerdir. Stajiyerler adli müzahe- avukat- ret davalarını kabule ve takibe mecbur. durlar, Avukat stajiyeri hakkında Baroya her üç ayda bir bir tapor verecektir. İki sene içinde avukatından stajını mu- vaffakiyetle ikmal ettiğine dair vesika a- lamayanlar aradan iki sene — geçmedikçe yeniden staj talebinde bulunamıyacaklar- dır. Staj vesikası alanlar vekâletin tensip edeceği yerde bir sene vazile görecekler- dir. Avukatların Vazifeleri Avukatlar kendilerine tevdi edilen ev- rakı vekâletin hitamından itibaren üç yıl saklamağa mecburdurlar, Her avukat bir Büro edinmeğe mecburdur. — Bir büroda kâtip ve daktilodan maada ancak bir avu- kat veya stajiyer istihdam edilebilecektir. Avukatlıktan menedilenlerle teşriki mesâi edemezler, Avukatlar büroları hari» cinde bukuki istişarelerde bulunamazlar. Avukatlar vekâletname süreti — tasdik edebilecekler, fakat aslı olmayan — bir ve- kâletnamenin suretini tasdik veya mugayir bir sureti tasdik edenler üç seneden sekiz seneye kadar hapsedileceklerdir. Avukat. ların temyiz dairelerinde fişleri bulunacak bir avukatın temyiz lâyihası nakzedi- lirse bu fişe (kabul), tasdik edilirse (red) reti bulunan avukat iki sene müddetle temyiz İâyihası yazamıyacak ve temyizde duruşmada bulunamıyacaktır. Avukatlar Levhası Baro İdare Moclisi her adli sene başında mıntakası dahilinde bulunan bütün —avu- katların bir levhasını tanzim eder, levha- nın biter sureti Adliye Vekâletine ve diğer Barolara gönderilir. Her ayukat baro levhasına kaydedil- mekle mükelleftir. Bir levhaya kaydolan avukat devamlı olmamak şartiyle Cumhu- riyet ülkesinin her yerinde mesleğini icra eder. " Bir barodan diğer bir baroya nakil ta- lebinde bulunan avukatın disiplin takibatı altında olup olmadığı ve iştirak hisselerini tediye edip etmediği tetkik edilir, — nakil talebinin reddi veya 15 gün zarfında bir karar verilmemiş olması halinde alâkadar Adliye Vekâületine müracaat hakkınt —ha- izdir. Adliye Vekâletinin bu bapta vetece- Bi karar kat'idir. Levhaya yazıldıkan sonra, Üç ay zar- fında bir büro edinmeyen, avukatlıkla içe timas caiz olmayan bir hizmet derühte e- den, malların üzerinden mahkeme kararile tasarruf salâhiyetinin ref'edilmesi, âavuk lık yapamıyacak derecede bedeni veyi n frızanın mevcudiyeti, medeni hakla. istimalden menedilmiş olması, Türk va- tandaşlığı hakkını kaybetmiş olması, mah- keme veya disiplin moclisi kararile İşten veya meslekten çıkarılmış — olması veya meslekten isteyerek aynılması gibi haller- de, alâkadarların ismi levhadan çıkarılır, kaydin silinmesini mucip olan hallerin ze- valini, müteakip avukat tekrar levhaya a- hnır, yalnız kendi istekleriyle ayrılmış o- lanlar bir sene geçmeden tekrar levhaya giremezler. Cezai veya inzibati bir karar netice- sinde meslekten çıkarılanlarla, şeref ve ? zumu takdirinde de bir avuka- | işareti konulacak, fişinde 51 tane red işa- | YUSUF İZZEDDİN ldü mü, öldürüldü mü? Eski Osmanlı Veliahtı katledilmiştir v Ha Bir kısmı merhum amcam Abdülâziz efendiye, diğer kısmı da merhum bira- dere taraftardı. Eğer amca zadelerim- le, birader zadelerimi ortada gezdirmiş olsaydım, bu taraftarlık artacak, bel- ki de bir çok vak'alara sebep olacaktı. Zaten malüm ya, bizim hanedan ara- sında az çok bir ayrılık vardır. İşte ben, bu ayrılıktan bir fenalık zuhur etme - sin diye, efendilerin hepsine müsavi muamele gösterdim. Hattâ, amca za- delerimle birader zadelerim mahzun olmasınlar diye; zaman oldu, onları kendi evlâtlarıma tercih ettim. Saray- larının dahilinde, kendilerinden kuş südünü bile esirgemedim. Yalnız, halk ile sıkı fıkı temaslarına meydan ver - medim. Size de tavsiye ederim. Benim tecrübelerime » itimat ediniz. Bilhassa yetişkin efendilere karşı müsavi mu- amele gösteriniz. Sonra, sıkıntı çeker- siniz. Demişti. Hiç şüphe etmemelidir ki, Abdül - hamid bu sözleri söylemekle; yüzde yetmiş; kendi mevkiini tahkim etmek istemişti. Fakat geri kalan yüzde otuz da, onun gösterdiği tehlike ihtimalle - rinden uzak değildi. Nitekim bu - tehlike, yavaş yavaş baş göstermişti. Her şehzade gibi hür- riyete kavuşan ve halk ile temasa baş- lıyan (veliaht Reşad efendi), kendisi- le temas edenlerin hiç birini tatmin e- dememişti. Esasen bu zatın yaradılışı, diğer kardeşlerinden tamamile ayrı idi. Fizyonomi itibarile bile büyük bir fark gösteren bu ayrılış, bilhassa zekâ İve anlayış noktasından, Reşad cfendi- nin şahsını pek sönük göstermekte i- di. Abdülmecid oğullarından — Murad, Hamid, Vahdeddin efendiler de az çok İbirer mana ifade eden çehrelerine, mu- hatapları üzerinde tesir husule getiren zekâya müstenit sözlerine, vücutların- daki hissolunur derecede çeviklikleri - ne mukabil; Reşad efendinin çehre - sinde bir belâhat, sözlerinde bir yavan- hık, vücudunda da büyük bir betaet görülmekte . Buna, uzun seneler haysiyeti muhil bir suçtan dolayı mahküm olanların ruhsatnamesi Adliye Vekületin- ce geri alınarak ibtal ve kayitleri bir daha yenilenmemek üzere terkin olunur. Disiplin Muameleleri Disiplin cazaları şunlardır, ve disiplin meclisi tarafından verilen ihtar, — tevbih, beş yüz liraya kadar para cezası, işten çı- karılarak iki aydan az veya bir seneden fazla olmamak şartiyle icrayı — meslekten menedilmesi, meslekten çıkarmadır. Ceza takibatı disiplin muamelesinin tatbik ve icrasına mani teşkil etmez, disi) Tin takibat veya resen açılır, tahkikatı yapan avukat, yeminle şahit dinler. Ve sübut delillerini toplar. Duruşması hafi — olur. Hakkında meslekten çıkarma cezasını istilzam edebi- lecek mahiyette bir fiilden dolayı takibat yapılmakta olan avukat Disiplin Meclisi karariyle işten menedilir. Haklarında meslekten çıkarma cezası veya tevkif müzekkeresi veya rüşvet, sah- tekârlık, sırkat, dolandırıcılık, emniyeti su- üstimal, ve yalan yere şahitlik cürümlerin- den dolayı son tahkikatın açılması kararı verilenlerin işten menedilmeleri mecbüri- dir. Bu kurar tefhim veya tebliğ ile bap lar. Karara itiraz kararın icrasını durdur- maz. Haysiyet divanı temyiz mahkemesi bi- tinci şefin başkanlığı altında temyiz ikinci reislerinden üç zat ile Barolar tarafından namzet gösterilen üç avukattan ibarettir. Bu avukatları Adliye Vekâleti seçer, Haysiyet divanı disiplin davasını evrak üzerinde tetkik eder. İşlen veya meslekten çıkarma meselelerinde re'sen duruşmaya ka rar verebilir, haysiyet divanı nezdinde ya- pılan itirazlar üzetine verilen karar kat'idir. alâkadarların ihbar ve şikâye-|' ti, veya müddeiumuminin talebi — üzerine |. Yazan : Ziya Şakir saray köşelerinde kapanmak da inzi- mam ettiği için Reşad efendi büsbütün İgönük bir hale gelmişti. Avam arasındaki telâkkilerden sar- finazar edelim; bir çok akıllı zevat, a- sıl tehlikeyi şu noktada görmekteler- di: — Hükümet, asırlardanberi mutla- kiyet ve istibdat ile idare edildi. Şim- di, birdenbire idare değişti. İnkılâp pek çabuk ve kolay oldu. Fakat bu inkılâp siyasidir. Beş on kişinin zorile husule gelmiştir. Halk cahildir. İçtimaf bir in- kılâp geçirmeden karşılaştığı bu siya- si inkılâbı ne dereceye kadar hazmede- bilecektir?.. Meşrutiyetin ilk günün - denberi başlayan anarşi, ve şımarık - hk; halkın hürriyete ve meşrutiyete ne kadar yabancı olduğunu göstermek- tedir... Ayni zamanda inkılâbı yapan- lar, memleketin bütün mukadderatına hâkim olmak istemektedir. Fakat bun- ların arasında da devlet ve millet iş « lerinde tecrübe sahibi olan kimse mev- cut değildi. Dünya siyaseti ise, pek na- zik bir devreye girmiştir... İmdiil.. bu tecrübesiz inkılâpçılar, idareyi büab tün ellerine alırlarsa.. yarın, öbür gün; her hangi bir sebeple veliaht Reşad e« fendiyi de tahta çıkarırlarsa.. bu tec - rübesiz inkılâpçılarla, bu ahmak padi- şahın elinde bu devlet ve milletin hali nice olur?... Diye derin derin düşünmekte: — Hiç olmazsa Yusuf İzzeddin ve- yahut Vahdeddin efendilerden biri saltanat makamına gelseydi, belki va- ziyet değişirdi. Şeklinde de bir mütalâa yürütmek- telerdi. Osmanlı tarihinde, (her biri bir gü- na deli) olmak üzere nam pe- dişahların, artık tamamen tereddi et - miş olan son hafitlerinden bu devlet ve bu millet için en küçük bir hayır ve fayda ummak mümkün değildi. Böyle olmakla beraber, bu son müta- lâa; memlekette hüküm süren anarşi- den başka bir de yeni bir istibdada ma- ruz kalmamak korkusundan — ibaret « ti. (Arkası var) Adli Müzaheret Ve Avukatlık Üereti Asliye mahkemesi olan her yerde ida- re meclisi tarafından bir adli müzaheret bürosu kurulur. Adli müzaheret bürosun- da devamlı sürette çalışacak etajiyer — ve ücretli memurların tayini ve büroda vazifa alacak avukatlara ait sıra defterinin tertibi idare meclisine aittir. Kendisine İş tevdi edilen avukat o işin tarifede tesbit edilen Şicretini baro kasasına yatırdığı — tekdirde bu mükellefiyetten kurtulur. ” Müracaatlarında haklı olduklarına dair delil gösteremeyenlere yardım edilmez. Avukat Ücretleri Ücret avukatla müekkil arasında ser- bestçe tayin olunur, ücret hakkındaki ak- din yazılı gekilde olması çarttır. Mevzuu muayyen olan bir meblâğı ih. tiva etmiyen veya müddelialeyhin mik. tarı Üzerine nisbi olarak tayin kılınan ve- ya her ne suretle olursa olsun hasılı dava: da iştiraki tazammun eden ücret muame. leleri tamamiyle bâtıl addolunur. Ceza da- vasının neticesine g yini halinde de hüküm a hi Her sene başı Baro, ücretlerin asgari ve azami haddini bildiren bir tarile ya- par, Bu tarifeyi Vekâlet tasdik eder. Ücretsiz iş deruhtesi caizdir. Mahkeme avukat ücretini takip olunan işin ehemmi- İyet ve mahiyetine ve sarfolunan mesâiye göre takdir eder. Avukat müekkili — tara- findan verilen veya onun namına — aldığı emval ve nukudu ücret ve masrafın tedi- İyesine kadar ve alacağı nisbetinde yedin: 'de hapsedebilir. Avukat ücretlerinde diğer alacaklılara nazaran rücban hakkını haizdir, Meslek Sigortası Bir Baro levhasinda kayıtlı olan — her avukat meslek sigortasına yazılmağa moc- burdur. /

Bu sayıdan diğer sayfalar: