8 Mayıs 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

8 Mayıs 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Mayıs Londra zabıtasına karşı 6 muharrir: 2 FEDA EDİLEN KA Son Postanın tefrikası : bunun üzerine Garik kalkıp muharriri teşyi etmek, onu gideceği yere kadar götürmek istedi. İkisi birlikte çıktılar. Kapıcı ikisini de çıkarken götdü kat dışarı çıkar çıkmaz Garik durdu Yazan: (Dorothy Sayers) İngilterenin en tanınmış altı za- Bıta romancısı Margery Allington, Anthony Berkley, Freeman Vilis Grofta, Father Ronald Knox, De- rothy Sayersa, Rusasell Thorndike kahramanları meçhul altı zabıta romanı yazıyor ve katillerin keşfi- ni İngilterenin en maruf zabıta mü- Fettişi «George Cornishs e Bbırakı- yorlar. Bunlardan Freeman — Vills Grofte'un eserini okudunuz. Polis Müfettişi de fikrini anlattı. Şimdi ikinci muharrir Dorothy Sayers'in everi başlamıştır. Bu eser bitince gene polis müfet- tişinin hatili nasıl tayin ettiğini ken- di ağzından dinleyeceksiniz. ver: l — Eyvah, dedi, yağmur başlamış, fa- kat, şu köşede otomobiller bekler. Ku- zum, Jon kusura bakma... Fakat birdenbire bir hâdise vuku buldu. Küçük bir otomobil bir kediyi jsiğnememek için sağa doğru çevrilir- |ken kaldırıma çıktı. Garik ile Jon Skels İçiğnenmemek için çekilmek lüzumunu İhissettiler. Garik yerinden sıçradı. Fa- kat son derece süratle gelen otomobile çarptı ve onu yanı başındaki dükkânın camekânma doğru yuvarladı ve yu - varlamakla kalmıyarak arkasından Fakat Jon Skels yine memnun de- dükkânın camekânına doğru yürüdü. | ğiHi. Yine kendini sattığı içinin |(©tomobili süren genç kız baygın bir isyan ile kabardığını hissediyordu. Bü- halde idi. İki şoför ile bir polis vak'a - tün arkadaşları da onun kendini pek u- |. yerine koşuyorlardı. Garik'in ren- Cuza sattığına inanıyorlardı. Hakikat- | — »0 0 Çüzünden kan akıyor ve ken- te Jon Skels halkın eserindeki samimi-| Kaj cam kırıntıları ve parçaları ara - yetsizliğe karşı kalkınacağını sanıyor, | n dan çıkarmağa çabalıyordu. Sol kolu ve bu ayaklanmayı görerek biraz te - sağ elinin içinde idi. selli duymak istiyordu. Ne gezer. Halk ONT da, münekkitler de boşnuttular. Ga - rik'in şahsiyeti eserin lâyık olduğu â- kibete uğramasına mani oluyordu. Sunday Echo güzetesi şu mütalâayı ileri sürmüşt «Bel kemiği kırılmış bir adama ben- Ziyen piyesi ayakta tutan biricik âmil z Garik'in muhteşem san'atıdır. » ç Başka bir,gazete "b'_j eser, Garik M İsildi; imdadına yetişmezsek ölür! tahet bir muvaffakiyetinden başka bir |— poka, Garik'in kolunu eline alarak tey değildirn diyordu. Dial gazetesinin (yann aktığı yere bütün kuvvetile bas- "i'k'_*"_'lh" '.'e:l'd' yeü"cdı M “İtı ve kanın akmasına mani oldu. Daha rüC l seER GÜĞÜ MATARİCN VÜ (ÖÜC | Cünzg goförlerin. bizi cebinden. bir 1ot senger gazetesi ise «eser, Mister Ga- BK Bi LAY volile gösterdektedir. v dil çıkardı ve kanın aktığı yeri bütün — Aman yarabbi, diyor, kalkmağa çalışıyor fakat parmaklarının arasın - dan kan fışkırıyordu. Skels de yere düşmüş ve vak'ayı birdenbire kavramamıştı. Polis yetişmiş ve derhal bağırmış Bu zatin damarlarından biri ke- ü. Fa-| 'SON FPOSTA Hd NUÇN? Nadıl ? At nalı niçin uğurlu sayılır ? Ressam Barbat, bana ceketinin yakası nı göstererek: — Şunu görüyor musun, dostum? de di. Bu bir boya Tekesi değil delesi.., İşte büyle dostum! çoktan hakketmiş — olduğunu — söyledim. mıiyabilirdim de. — İş hakketmekle bitmez, alabilmeli. nederim seninde hoşuna gider. At nalını uğur sayanların çokluğu hâlâ |ona pı M bir çok mağazaların ve dükkânların — ve|tok gözlüdür, istediğin kadar tesmini yap, evlerin üzerinde at nallariyle karşılaşma- |Para pul istemez. Orası öyle... Amma bir jmızdan belli olmaktadır. çok buğday tarlaları, patates tarlaları, el- At nalmi uğur saymak bize münhasır İma ağaçları, öküz, inek, koyun, domuz, değildir. Dün; afında bu telâk- |- ki ile iıışılu,.y::m Bi ee yaptım -, hâsıli dünyada yenebilecek ne Buna sebep nedir> A warsa onun resmini yap ta sonra bunlara At nalini uğur saymanın çok eski birJaç karnına otur bak, işte burası hiç te tatlı Edet olduğu muhakkaktır. Bu âdetin nasıl | değil. ürediğine dair bir çok an'aneler ve hura-| — «Annette'le ben, sekiz sene evvel bu feler naklolunmaktadır. halde idik. Hani insanın belki bir parça Bazılarına göre at nalının uğur — sayıl- |kuru ekmek bulur diye karyola altını unu- masi, hilâle benzemesinden ileri — geliyor. | tulmuş bir kaç para kalmıştır diye cski pan- Hilâl ötedenberi uğur alâmeti addolunur. talonların <ebini araştırdığı ınmınlııı vara Buda mezhebine mensup - olanlar da hilâli, |dir, işte © hal... Eski pantalon dedim, be- at nalı şeklinde çizerler. nimkiler öyle paramparça olmuştu ki e- İlk at nalının ne zaman demirden ya- | kiciye satmağa bile imkân yoktu. Hüslı pıldiği malüm değildir. Yunanistanda, mi- | tİl n lâdın dördüncü asrında yapıldığı söyleni: | *Böyle durmak olmaz, eşe doata bir bay yorsa da bu sözün azh olup olmadığı an-| Yurmalı. Elbette bize de yirmi frank borç verecek biri bulunur» dedi. *Onun sözünü dinledim, kalktık. eşe dostum, lerimiz böğrümüzde kalmıştık. Annette: laşılamamaktadır. Fakat demirin eskidenberi uğurlu sa- n 'yıldığı malümdur. İskandinavyada demir, | desta gittik. Önce sana geldik, kullanılırdı. (arama sen evde yoktun. Sona kapı kapı Eeki milletlerin bir çoğu vebadan korun- | dolaştık. herkesler tatil zamanını geçirmek mak Üezere yanlarında parçaları |için köylere çekilmişti. İnsanın ne zaman ihtiyacı olsa hep böyledir. Annette ben - den daha azimlidir: «Mademki kimseyi e- İvinde bulamıyoruz. gidip kahvelerin önün- toplar, çocuklarmın boynuna asar ve böy- de dolaşalım, elbette bır"bıldııı rasgeli - a rizv dedi. Doğru düşünmüş. Montparnasse DA aa T L . ö Gdi ÜR Te V| sihirbazlıktan korunmak için demir taşırlardı. Tabutlara demir çiviler çakma- nın ölüleri fena ruhlardan koruyacağı zan- nedilirdi. Habeşliler, kıvrik nal mıhlarını zannederler, nişan kur * Değerli bir sanatkâr olduğu için bunu Gerçekten de bu kânaatte idim. Amma ol- Bak nasıl aldım, sana onu anlatayım. Zan- «Hep manzara resimleri yapmanın baş » baş iyiliği, insanı, model diye adam arayıp vermekten kurtarmasıdır; tabiat evet, dostum, ben domuaz resimleri de |kuvvetile bağladı el : ven İnünde, Sandigras'ya rasgeldik. İosmaş mi, yakışmamış mi onu bir anla » — | Wüğe'eeerin uzun “ve - sürekli bir| Bohemler demirin deliliğe karşı en birin- N ? TaA Hrledlee, & a ; | Carik polise teşekkür ederki e » . — Sandigras, hani şu maaril nazın, son- |mak isityordum. Amma, dostum, nezareli muvakakiyet kazanacağım anlatıyor | g07 5 PN sekkür sderken.ba Kal a MA gaa ada M a ça herkiye nazın, bir zamaa da barvekil| binasını, © koca avlayu, sirmalı, hademen ” — Skele: olduğu için üğürle addedilinesi Belki de olan Sandigras mı? leri görünce bir tuhaf oldum. ne diyeceğik Bu son gazetenin dediği doğru çık- Mış, Piyes mütemadiyen oynanmış, ve halk, eseri temaşadan bıkmamıştı. Eserin ortadan kalkması için ya Mis- ter Garik'in ölmesi, ya sesinin kısılma- &, yahut şöhretini kaybetmesi lâzım- dı. O zaman bu eser de gömülür ve v- nutulurdu. Fakat Garik yaşıyor, çalı- şıyor ve halkı tiyatrosuna çekiyordu. Bundan başka turneye çıkılacak, eser filme çekilecek, radyo hakları alınacak, ve daha kim bilir neler olacaktı. — Onu tiyatroya götürelim. Şura- cıktadır. Ben hemen koşup haber ve - reyim! Dedi. Polis muvafakat etti. Skels hemen koştu ve Valteri bulup: — Kaza! dedi, Garik'in bir damarı kesildi. Buraya getiriyorlar! Valter bağırarak elindeki çiçekleri attı. İki şoför, Garik'i getiriyorlardı. Polis, Garik'in kolunu tutmakta de - |vıııı ediyordu. Cııik'ip olrkıuıı götür- ü . Polis, ağlama; Muharrir Jon Skels'in bütün işi gü- düler. Ve yatırdılar. salamağa Ü etti: tü, berbat edilen eseri namına telif h."_ı.y;;::ıî.;ı:ıu bakkı alarak günaha girmekti. Onun (Arkası var) sanat hayatında kazanmak istediği şöh- | ——— : reti baltalayan, arkadaşları gözünde düşüren, münekkitlerin — istihzalarına De n î z y o l ları İŞLETMESİ Maruz bırakan ve her şeyden fazla kendi öz nefsine karşı ihanete sevke- den Garik'e karşı hissettiği nefretin hududu yoktu. Ortadan kalkmasımı özlediği bir kimse varsa oydu. Nisanın 16 ncı gecesi fırsat elver - man sanatoryomlarından biri — Rica ederim sözümü kesme, San - digras'ya rasgeldik. Kahvenin önünde o - turmuş değildi. kederli kederli yukarıdan doğru geliyordu. Bilmem sen onu ©o za - manlar tanıdın mı? Daha ne iş tutacağını bilmiyor, gazetecilik mi etsem, avukatlık mi etsem diye düşünüyordu. Hâsılı yolunu anyordu. Nihayet buldu, hayli uğraştıktan sonra buldu; amma daha o zamanlardan insanla dostça konuşmasım, hemen elini uzatmasını bilirdi. Bizi görmemiş gibi & . vışmağa kalkmadı, hemen yanımıza geldi. «Birini mi arıyordunuzd» diye sordu. «— Birini arıyoruz amma kimi arıyo - ruz, işte orası belli değil, dedim. Bize yir« mi frank verebilecek biri. Sende var mm? a— Yok, ben de sizden borç istiyecek- tim. Amma yirmi frank bulunur; koskoca Pariste yirmi ftank buluninasın olmar... Hele şuraya bir oturalım da birer bar - dak bira içerek düşünürüz» dedi. bundan ötürüdür. EMİNDE Asm (nefes darlığı) hustalığına uğrayan. ları havadaki tözlardan korumak için Al. yeryüzün- HSLEEEENANURL AA AeneAkEN DA AUK SEdAcüNnERdeninnaaaeasANA AA dasanana seneanenAmenENENE KRA AksömeneEdENAEENERAKEKRASAARENR TÜRKİYE Çeviren: Nurullah Ataç İ «Oturduk. Üç bardak bira — smarladış | Bizim canımız birer de sandıviç istiyordu ma çekii söyliyemedik. O, birasıng sanki düşünüyormuş gibi bir hali vane di. sonra ağzının içinden: durunç dedi, zannederim bir çaresini — buldumla, Hemen kalkıp gitti; aklına ne geldiyse, işe te onu yapmak için olacak. Amma bir das ha gözükmedi! Biz ikimiz oruda kalakaldık, biralar da dört buçuk frank — tutuyordug üzerine garson bahşişini de koy, bak ne tus tar... Cebimizde de metelik yok. En so « nunda garson, bizim artık bir şey mmarlas istediş «Biz burada davetliyiz, dedik, davetliyizş davet eden zat hâlâ gelmedi. &g Derdi hayli uzun sürdü. Bizi kepaze edip — kapı dişarı kovdülar, Etraftaki müşterileş de bir görmeli ne gülüyorlardı!.. * «Ne berbat bir gece geçirdik, söylemes ğe hacet yok: Karnımız zil çalıyordu! Ene tesi gün de bir şeyler bulamadık. Ammaş görüyorsun yal gene de ölmedik. Niha « yet ben bir kaç resim satabildim. Evet doss tum! O zamanlar bolluk, şu sahte bolluk zamanları idi: Tablo alan, tabloları toplayıp bumunla avuç dolusu para kazanacağını sas nan töccarlar bulnuyordu! «Yıllar geçti, bir sabah Annette, hikâa yeyi okumak için gazeteyi açmıştı. Zaterj © gazetede yalnız hikâyeyi okur. Tesadü « fen gözleri ilişmiş, birdenbire: «A! San « diğrnale dedi, gazeteyi bana üzattı. ü— Kapat ©o herifin bahsini, — dedimş köpoğlunun biriymiş... * «— Maarif nazırı olmuş yeni kabinedeş e— Ne olursa olsun, bana nel.. #— Sana mı ne? Sana dört buçuk franlj borcu var, le madığımızı görünce gelip hesabı #Doğrusu ben pek emin değildim, çüne kü, ben de © dört buçuk frangı vermemişe — tim. Amma Anpnetle: e— Zarar yok, dedi, mademki botg senin üzerinde kaldı, Sandigras'dan iste « mek hakkındır. Hemen xidip gör. «Gittim. Ben Sandigras'ya nazırlık yan mi bilemedim. Kalkıp maarif nazırından — dört buçuk frank borcunu, bilmem buna borç demek doğru mu ya! İstemeğe dilim varmadı; ben arvışım gidecektim amma & beni görmüş, geldi. Kollarını — açmıştı.« Hep o bildiğin halde. #— Dostum, dedi, görüşemedik... #— Evet, dedim, altı sene kadar olu « yor, bir akşam Montparnasse'ta buluş « muştuk, ondanberi... ! &— Doğru, doğru. dedi; artık o bahal kapatalım, şimdi sana bira içirsem ödeşe ne zamandanberi miş olmayız... Senin resimlerin de çok gile zelmiş diyorlar. Senin istidadının çok bü « yük olduğunu zaten bilirdim... Sana ben nişan verdireyim, ister misin? » «Nişanı verdirdi, bir kız mektebinin reş sim hocalığına da tayin etti. Vallahi d Sandigras çok iyi adamdır; amma işte biraz dalgınlığı var...» 1 Kızılay Cemiyeti Genel Merkezinden : den 6 metre yükseklikte alan bir kuleden etmektedir. Kuleye gelen rüzgâr hususi cihazlarla süzülmekte ve — ondan Mudanya Hattı 10 Mayıstan itibaren Yaz tarife- diği zaman muharrir, ınn'ıııkîın' orta- dan kaldırmayı tazmim etmemişti. Hâdise kendiliğinden oluvermişti. (ğ. | L D sonra yatak odalarına verilmektedir. — Bu Kızılay Cemiyetinin Ankara - Mamaktaki gaz maskesi fabrika- _Geıçj S!ulı kendini manen v; Vapurlar İstanbuldan Cumartesi İl| sayede hastalar en temiz havayı teneffüs sının teknik .en:;.... y.p—;"h.,._dipıo_ıj,u bir :h.: ai küm — ediyordu. — Fakat .maneh günleri 14 de diğer günler 8.30 da İğ/ ediyor ve daha sür'atle iyileşiy: hendisi hizmete alınacaktır. mahkümiyet — başka, bukuki ma a MA N Pazardan — maada "Sek Şartlar şunlardır : kümiyet — başkadır. - Cesedi '"h günler 11 de Pazar günleri 18.30 1 — Türk olmak, sıhhati yerinde ve muvazzaf askerlik vazi- yene eden doktor da — şüphelen -( ÖL A LA fesini yapmış bulunmak. 2 — Yaşı otuzdan fazla olmamak. Almanca lisanını iyi bilmek Yukarda sayılan vasıfları haiz bulunanlardan istiyenlere 15 Mayıs 1936 Cuma günü saat on yediye kadar. A — Hüviyet cüzdanı B — Mektep şahadetnamesi C — Eğer müesseselerde çalışmış ise bulunduğu yerlerden alınmış bonservislerin asılları veya tasdikli suretleri D — Dört tahe vesika fotoğrafı E — Tercemeihal varakası F — Zabıtadan tasdikli hüsnühal vesikası nı ııuşıldın bir dilekçeye iliştirerek ve iadeli taahhüdlü olarak Ankara'da Yenişehir'de Kızlay Genel merkezine göndermeleri lâzımdır. Hizmete kabul edilene, şimdilik ayda iki yüz lira aylık verile- cek ve fabrikada dört ay namzet olarak çalıştırılacaktır. Dört ay sonunda aylığı arttırılacağı gibi hizmetinden istifade edilemiyeceği anlaşıldığı takdirde vazifesine nihayet verilecektir. mişti, fakat bu şüpheler mulıı_r_- rire karşı değildi. Garik'inasıl katili, © nisan gününde yağmur yağdıran mukadderatın eli olabilirdi. | Her ne hal ise bir pazar sabahı Jon Skels ile Garik eseri filme alacak o - lanlarla görüşmüşler, çekişe çekişe pa- zarlık etmişler, neticede Skela kendini yine anlamadığı, fakat muvafakattan başka çare bulamadığı meselelerle kar- $i karşıya bulmuştu. Bir aralık Garik, (Skels) e döne-| rek: — Azizim, demiş, hissiyatına âşi- nayım, Fakat bu adamlarla anlaşmak için tecrübe İâzım. — San'at icabuıın:f münafi bir şey yapılmıyacağına seni temin ederim . Ve mesele böylece $ y 4 lerdir. Vapurların Yaz seferlerinde sür- atleri arttırılmıştır. Pazar günleri İstanbuldan 8.30 da kalkan vapur Mudanyaya 12.15 de varacak ve Mudanyadan 18.30 da kalkarak İstanbula 22.30da va- racağından Bursayı gezerek aynı gün dönmek isteyenler bu posta- dan — istifade — edebileceklerdir. «2486» SABUNUDUR D M3 gee acatzündSEndE LA L UY hallolunmuş ve

Bu sayıdan diğer sayfalar: